| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2020 |
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, değerli komutanlarım, değerli Bakanlık bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aslında söylemek istediğimiz çok söz var ancak zaman çok kısa ve manevi anlamı çok fazla olan bir Bakanlığın Komisyonu olduğu için çok fazla eleştiriyle uzatmayacağım.
Sayın Bakanım, dediğiniz gibi coğrafi konumumuz, sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan ve küresel güçlerin de dâhil olduğu karmaşık süreç, daha önemlisi içinde olduğunuz fakat tamamına hâkim olamadığınıza inandığım yanlış kararlar alan siyasal Hükûmetten dolayı güzide ordumuzun faaliyetleri, bütçesindeki sıkıntılar, malzeme envanterindeki eksiklikler... S-400'leri alalım mı almayalım mı? Aldık, kuralım mı kurmayalım mı? Aktive edelim mi? Nereye kuralım? F-35'ler ne oldu, ne olacak? Çalışma programından çıktık mı? Ne kadar oranda çıktık? Tank Palet Fabrikası satıldı. Nasıl bir kararla satıldı? Daha neler var, neler. Allah ordumuzun yardımcısı olsun diyorum. Ben eminim ki ya da inanıyorum ki -inanmak da istiyorum- siz değerli komutanlarımızın bu konuların böyle içinden çıkılmaz hâle gelmesinden de çok rahatsız olduğunuza inanıyorum. Sıkıntı çok Sayın Bakanım.
Ben bu bedelli askerlikle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Bedelli askerlik yapacak vatandaşlarımıza artık "Dur." deyip kışlalara almayın Sayın Bakanım. Bakın, salgın tekrar aldı başını gidiyor. Yirmi sekiz günlük bedelli konusunda gençlerimizin hayatlarını riske ediyorsunuz. Evet, nazik bir telefon konuşmanızda şehit ailelerinin bu konuda çok tedirgin olduğunu söylediniz. Fakat ben inanıyorum ki şu anda şehit anne ve babalarının, bu gençlerin oraya gidip hasta olması veya hastalığı geri getirip ailesine bulaştırma riskinden, bu salgındaki tablonun ağırlaştığından dolayı bunları mazur göreceğine inanıyorum. Yani, şu anda, günümüzde de bu gençlerimizi de düşünmek zorundayız. O nedenle ki bu yirmi sekiz günlük bedelli askerlik yapan gençlerimizi gelin -az önce de arkadaşın da dediği gibi- yirmi sekiz günlük AFAD eğitimine dâhil edelim. Biliyorsunuz, büyük bir deprem bölgesi ülkemiz. Hiç olmazsa bu eğitimi aldığında bu gençlerimiz bulunduğu ortamı, evini, ailesini koruyacak pozisyona gelecektir diye düşünüyorum ve en kısa sürede bu bedelli askerlik programının uzaktan yapılacak şekilde programlı bir hâle gelmesi düşüncesindeyiz.
Sayın Bakanım, açık öğretim yaş sınırlarının düşürülmesi ve eskiden iki ay yoklama süresinin kaldırılması sonucu birçok gencimiz haberi dahi olmadan yoklama kaçağı durumuna düştü. Bu gençlerin tecil hakkı, bedelli hakkı, üniversiteye kayıt yaptırma hakkı kalmadı. Birçok gencimizin ailesinin ve kendi hayatını idame ettirmek için çalışmak zorunda olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak bu mazeretin kaldırılması konusunda bir düzenlemenin yapılması acil bir gerekliliktir.
Sayın Bakanın, sözleşmeli erlerin durumu... Yedi aylık hizmet süresini bitiren erlerden nitelik belgesi olumlu olanlar kamu kurum ve kuruluşlarına memur kadrolarıyla atanabileceklerdi ancak kolay kolay hiçbir kurum bunları almıyor. Atanmak için bekliyorlar ama henüz resmî bir açıklama yapılmadı ve sözleşmeli erlerin bilgi dahi almakta güçlük çektiklerini buradan belirtmek istiyorum. Lütfen, bu mağduriyetin de çözümüyle ilgilenin ve insanlar çözüm bekliyor diyorum.
Sayın Bakanım, değerli komutanlarım; özellikle sizden rica ediyorum artık bu güzide ordumuzun üzerindeki cemaat ve tarikat yapılanmalarını ve söylentilerini ne olur bitirin artık, bitsin, bir şekilde bitsin. Çünkü FETÖ yapılanması bir türlü bitmedi, hâlâ bitiremedik. Daha da kötüsü, duyuyoruz ki başka tarikatların, başka cemaat yapılanmalarının yavaş yavaş orduda kadrolaşmaya doğru gittiği söylentileri var. Bunun söylenti bazında bile konuşulması... Artık bu ordumuzun şaibe altında kalmamasını diliyoruz ve bu tarikatların ordumuz üzerindeki olası amaçlarını, hedeflerini ve ellerini kırın diyorum. Bakın, ASELSAN, TAİ ve HAVELSAN gibi savunma sanayi şirketlerimizin önemli projelerinde çalışan onlarca mühendis, yurt dışına gidiyor, beyin göçü. Bu göçün arkasında yabancı istihbaratın parmağının yanı sıra bu kurumlardaki olası cemaat, tarikat yapılanmalarının mühendislerimizin üzerinde oluşturdukları baskılardan dolayı da kaçtıkları söyleniyor. Bunlar söylenti dahi olsa bu söylentilerin artık bu ordumuz üzerinde yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak da bir doktor olarak yine bir konudan bahsetmek istiyorum: Askerî cerrahi. Askerî hastaneler. Sayın Bakanım, askerî hastaneler stratejik anlamda çok önemlidir.
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayalım Sayın Vekilim.
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Savaş durumları için kurulmuştur, askerî tabipliğin tanımı tamamen farklıdır.
Çatışma alanında veya askerî hastanede bulunan askerî doktorlar ve askerî personel düşman unsurlarla çatışmakta olan askerler için en büyük psikolojik destektir. Çünkü çatışma alanında bulunan asker bilir ki şehit olmadığı takdirde hemen yanındaki askerî doktor kendisine müdahale edebilecek ve onu en kısa sürede bir askerî hastaneye götürerek askerî doktor olan bir kalp harp cerrahisi uzmanına teslim edecektir. Cephede ağır yaralı askerler için dakikaların bile önemli olduğu düşünüldüğünde, yaralıya kimin, nasıl ve hangi koşulda müdahale edeceğini, hasta naklinin nasıl yapılacağını, yolda olabilecek sıkıntılarda neler yapılabileceğini en iyi askerî doktorlar ve personel bilir.
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, ek süre verdim, tamamlayınız.
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Bitiriyorum efendim.
Sivil doktorları bugün askerimizin yaşamakta olduğu çatışma alanlarına gönderemeyeceğimiz gibi, her an başımıza açılabilecek gerilim ortamlarında, kaos ortamlarında bu sağlık çalışanlarını cepheye de gönderemezsiniz. Hele hele savaş cerrahisi bambaşka bir konu Sayın Bakanım. Daha önce de belli ettim, daha önce de söyledim.
Bakın, ben de Diyarbakır Askerî Hastanesinde görev yaptım kısa süreli. Orada bir çatışma alanından gelen 4-5 askerimize müdahale ortamında deneyimli bir kalp cerrahı olmama rağmen, bir damar cerrahı olmama rağmen oradaki yanık, uzuv kaybı, o telaş, o havayı alamayan bir insan olarak bizler bile donup kalabiliyoruz. Askerî cerrahi, savaş cerrahisi bambaşka bir olay. Bu nedenle, diyorum ki ordumuza tekrar bu Gülhane Askerî Hastanesi gibi veya diğer eski yapının tekrar olması için lütfen bu konuda elinizden geleni yapın.
Son olarak da bütçemizin sizlere, ülkemize, vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.