KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Baştan, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Hem Türkiye'de huzur içinde yastığa başımızı koymamızda katkısı olan hem de uluslararası alanda çok önemli görevler üstlenen Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına kazasız belasız görevler dileyerek konuşmama başlamak istiyorum.

Sayın Bakan, ben, daha önce de dile getirildi ama bir kez daha bu konuya değinmek isterim. Şimdi, bir taraftan, S-400 sistemlerini 2,5 milyar dolara aldık, kuramadık. Sinop'ta bir deneme yapıldı ama belki de onun asıl denenmesi gereken yer Karadeniz Sinop değil, başka bölgelerdi çünkü Karadeniz'de onu aldığımız Rusya'ya karşı kullanamayacağımıza göre, asıl belki de bizim için tehdit gelen bölgelerde denenmesi gerekirdi. Eğer bu kutusunda kalacaksa şu ekonomik krizde gerçekten 2,5 milyar doların bu şekilde harcanmış olması çok büyük bir savurganlıktır. Diğer taraftan, S-400'leri kullanamazken Amerika Birleşik Devletleri'yle diplomaside yaşanan kriz nedeniyle parasını verdiğimiz, ortağı olduğumuz yeni nesil savaş uçaklarını da alamaz hâle geldik; kendi kuvvetlerine kaydırdılar. Yine orada da kendi vatandaşının vergilerinden verilmiş milyarlarca dolar, milyarlarca lira bir paranın olması gereken yere gidememesi gibi ya da bir ihtiyacın karşılanamaması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Burada tabii ki dış politikanın izlenişine ilişkin eleştiriler başka bakanlık döneminde getirilecektir ama vurgulamak istediğim bir konu, dış politikadaki yalnızlaşma, dış politikadaki eksikler, hatalardan dolayı görebildiğimiz, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla birçok krizde diplomasi işlemediği için sanki o krizin çözümünde Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımı noktasına gitmek durumunda kalmaktadır Türkiye; işte bölgemizde olsun, dünyanın birçok yerinde olsun bazen diplomasinin devreye girmesi gereken noktalarda tek çözüm sanki Mehmetçik gibi bir noktaya itilmek durumunda kalmaktadır. Tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri, üstlendiği her sorumluluğu hakkıyla, başarıyla yerine getirmek için var gücüyle çalışmaktadır ama her sorunun çözümü askerî güç değildir, diplomasinin de işlemesi gerekmektedir.

Diplomasinin işlemesi gereken ama sizin de Bakan olarak katkıda bulunabileceğiniz bir konu da önümüzdeki günlerde Türkiye'yi ziyaret edecek olan Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'yla yapılacak görüşmelerdir. Pompeo'nun daha önce gerek Kıbrıs Adası'na gerek Yunanistan'a yaptığı ziyaretlerde yapmış olduğu Türkiye'yi hedef alan açıklamalar ve hatta açıklamanın ötesine geçen ve aslında bakarsanız, 1960 anlaşmalarının ruhuna aykırı olan, özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle imzaladığı anlaşma bu görüşmelerde mutlaka masaya getirilmelidir ya tarafınızca ya Dışişleri Bakanı tarafından ya da devletin diğer yöneticileri tarafından. Bugüne kadar Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeye dikkat etmiş olan Amerikan yönetiminin -kendilerince belki seçimi gerekçe gösterebilirler ama- imzaladıkları anlaşma, kullandıkları üslup, gerek Türkiye'ye karşı gerek Türkiye'nin haklı çıkarlarına -Ege'de olsun, Doğu Akdeniz'de olsun- karşı kullandıkları üslup müttefiklik ilişkisine uymamaktadır. Yeterli yanıt verildiğini düşünmüyoruz bu konuda bugüne kadar. Umarım, yeni oluşacak ABD yönetiminde geçmişte Trump'la sürdürülen ve tamamen iki ülkenin liderleri arasındaki kişisel ilişkiler üzerinden yürüyen diplomasinin ulusal çıkarlarımıza ne kadar aykırı sonuçlar doğurduğunu görme fırsatı doğar. Biden'la yeni kurulacak Türk-Amerikan ilişkilerinde tabii ki liderler arası ilişkiler önemlidir ama Bakanlığınızla, Dışişleri Bakanlığıyla, diğer istihbarat ve güvenlik kurumlarıyla ilişkiler de bir o kadar önemlidir, tamamlayıcıdır. Bunun öneminin altını çizmek isterim. Eğer sizlerin ilişkileri, kişiler arasındaki, liderler arasındaki ilişkiyi tamamlamazsa -işte, Trump döneminde olduğu gibi- biz, ulusal çıkarlarımıza aykırı bu durumlarla karşı karşıya kalırız aynen Pompeo'nun adaya gidip Türk tarafıyla görüşme zahmetine katlanmaması gibi; bu adadaki iki eşit halk, iki eşit egemenliği tamamen dışlayan tavır gibi. Bunun, Pompeo buraya geldiğinde mutlaka gündeme getirilmesi gerekir.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çakırözer, lütfen tamamlayın.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tamamlamak üzereyim.

Sayın Bakan, kamuoyunda çok önemlidir Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığında, bir şekilde, bir ateşkesin, bir sulhun sağlanıyor olması ve Türkiye'nin bu konuda görev alıyor olması. Sizin açıklamalarınızı da dikkatle dinlemeye çalıştık. Sadece bir boşluk olarak, uluslararası kamuoyunda da merak ediliyor, sizin açıklamanızda bir boşluk olarak... Türk askerî sahada olacak mı? "Peacekeeping" yani barış sağlayıcı gücün bir unsuru mu olacak, yoksa Karabağ'da ya da Azerbaycan'da olacağı da kesin olmayan bu gözetleme merkezinde mi bulunacak bizim askerimiz ya da görevlilerimiz; onu soracağım.

Bir de şu anda Libya'daki taraflar arasındaki birlikteliğin ya da uzlaşının sağlanması noktasında önemli ifadeleriniz oldu konuşmanız sırasında. Orada öne çıkan bir husus var bu 5+5 ilkesinde, o da tüm unsurların Libya'dan çıkması. Bu "tüm unsurlar" dendiğinde...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çakırözer, teşekkür ediyorum.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Türkiye'nin oraya gönderdiği -işte, sivil olsun, askerî olsun, eğitim amaçlı olsun- tüm unsurların Libya'dan çekilmesi söz konusu olacak mı? Bu konuyu da netleştirirseniz...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ederim.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bir de gazilerimizin, şehit yakınlarının hep bizlere ilettiği, her ilimizde bizlere ilettiği beklentiler var gerek çocuklarının istihdamı konusunda gerek özlük hakları konusunda. Bu konularda önümüzdeki dönemde iyileştirmeler, düzenlemeler yapılacak mı?