KOMİSYON KONUŞMASI

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben on dakikadan da az konuşmaya çalışacağım, birkaç derdim var, onları anlatmak istiyorum.

Sayın Bakan, bir kere, bütçenizin genel bütçe içindeki payına baktığımızda çok az olduğunu görüyorum yani 8 ya da 9'uncu sıradasınız. Geçen seneki ödeneklerle bağlantılı olarak alt kalemlere baktığımda bazı kalemlerde en fazla bir yüzde 50 falan artış var ama genel olarak çoğunluğu yüzde 10 civarında artmış yani enflasyon kadar da değil. Dolayısıyla da doğrusunu isterseniz, ben, bu bütçeyle Gençlik ve Spor Bakanlığının kapsamı alanına giren konuların kolayına yönetilemeyeceği kanaatindeyim. Yani, yanlış anlamayın lütfen ama ben, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak -ki sizin sunumunuzdan da biraz öyle algıladım- Spor Bakanlığı gibi çalışıyorsunuz. Eyvallah, bu da önemli ve gerekli bir şey ama gençlik deyince, gençlik bambaşka bir şey değerli arkadaşlar, Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Gençlikten bahsediyoruz.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Bakın, size şunu söyleyeyim: Ben, uzun yıllar öğretim üyeliği yapmış bir insanım, öğrencilerle çalışmış bir insanım. Yani, hepimiz elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim. "Biz, gençliğe, yetişkinler olarak ne öneriyoruz, ne veriyoruz?" diye bir soru etrafında düşündüğümüzde, bakın, ben size söyleyeyim:

1) "Boşver okumayı, çalış, işçi ol, bir yerde çalış, asgari ücrete talim et." diyoruz.

2) "Oku, üniversiteyi bitir, memur ol." diyoruz, efendime söyleyeyim, "Personel kanununun o ağır aksak basamaklarında, bütün hayatınız boyunca, emekli olmak için hayatınızı harcamış olursunuz."

3) Diyoruz ki: "Hayır, oku, yurt dışına git. Orada önemli işler elde edersiniz, orada zengin olursunuz, orada arabanız olur, orada eviniz olur. Ara sıra memleketinizi özlerseniz... İkincisi de ikinci, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görürsünüz ama başka çare yok."

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; ben size şunu söyleyeyim: Türkiye gençliği, itiraz eden bir gençliktir. Hepimiz biliyoruz, hepimiz genç olduk, itiraz ediyoruz ve tarihsel olarak bizde ta Osmanlı'dan bu yana diyebilirim, Jön Türkler diye bir geleneğin temsilcileri esasında bizim gençliğimiz. Yani Jön Fransız, Jön Amerikan denmez genellikle, Jön Türk denir, niçin Jön Türk denir? Çünkü hayatını hiçe sayarak egemenlere itiraz etmiş olan insandır onlar, onun içindir; Namık Kemallerden bahsediyorum, Tevfik Fikretlerden bahsediyorum, Deniz Gezmişlerden bahsediyorum, daha birçoklarından belki. Dolayısıyla da bizim gençliği anlamak diye bir derdimiz var mı? Eğer gençliği anlamak diye bir derdimiz varsa deminden beri arkadaşlar söylüyorlar değerli arkadaşlar, genç işsizliği yüzde 29'a varmış neredeyse yani 3 gençten 1'i işsiz. Benim öğrencilerim -ben emekli olalı dört sene oldu ama hâlâ ilişkilerim var- çocuklar bir işe giriyorlar, bir sene sonra çıkıyorlar, bir işe giriyorlar, tekrar çıkıyorlar; isteyerek değil yani çıkarılıyorlar anlamında söylüyorum. Dolayısıyla da Gençlik ve Spor Bakanlığının daha büyük bir bütçeyle gençliğin karamsarlığını, gençliğin işsizlikle karşılaştığı sorunları aşabilecek imkânları yaratması gerektiğini düşünüyorum.

Bir ufak not daha -hızlı söylüyorum çünkü arkadaşlar da, biz de esasında çok yorulduk- şimdi uyuşturucuyla ilgili olarak bir sıkıntımız var. Uyuşturucuyla ilgili konu gündeme gelince "Vay, işte, şu, bu..." deniyor da tıpkı Cumhurbaşkanımızın faiz ve enflasyon arasında kurduğu yanlış ilişki gibi bir ilişki kurmuş durumdayız. Biz sanıyoruz ki uyuşturucu arzını azaltarak uyuşturucu kullanımını azaltacağız. Öyle olmuyor değerli arkadaşlar çünkü uyuşturucu arzını azalttığınızda olan şey, uyuşturucu fiyatlarının artması oluyor. Neden? Çünkü uyuşturucu talebi esnek olmayan bir taleptir. Dolayısıyla da asıl yapılması gereken şey talep yanıdır, talep yanıyla uğraşmaktır. Tabii ki ne oluyor? Ben size şunu söyleyeyim: Ben üniversitede yöneticilik yaptım, üstelik de Dolapdere gibi bir yerde, Bilgi Üniversitesinde; orada bu hadiselerle çok iç içeydik bir bakıma. Olan şey şu: Bugün yakaladığınız zaman uyuşturucu satıcısını birkaç gün sonra bakıyorsunuz ki uyuşturucu fiyatları yükselmiş. Dolayısıyla da ben bunu anlatmaya çalışıyorum, anlatamıyorum ama ben şunu öneriyorum: Özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığının mutlaka yapması gereken şey, bence, gençliğe yönelik olmak üzere, gençliğin uyuşturucu talebini kısmak üzere ciddi bir mücadele içine girmesi. Çünkü gerçekten eğer Türkiye'de yaşayan insanların daha huzurlu, daha müreffeh bir hayat yaşamasını arzu ediyorsak -ki hepimiz ediyoruz, onun için siyasete girdik- o zaman yapılması gereken şeylerden bir tanesi bence bu. Yani bu enflasyon meselesi, enflasyon ve faiz haddi... Herkesin bir bilgi birikimi var tabii, Sayın Cumhurbaşkanı bir yerlerde takıldı buna, şimdi bakıyorsunuz tam tersi oluyor; görüyorsunuz, faizleri artıracaklar önümüzdeki hafta.

Dolayısıyla da Sayın Bakan, size bu kısa sürede söylemeye çalıştığım şeyi sanırım anlatmışımdır. Mesele arz; evet, arz cephesiyle İçişleri Bakanlığı uğraşır ama asıl, sizin de taleple ilgili çalışmanız lazım diye düşünüyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Hocam, spor tesislerinin uyuşturucuyla mücadele için...

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Olabilir.

Sizi dinleyeceğiz nasılsa, teşekkür ederim, sağ olun.