| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı c) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Kalkınma Ajansları Denetim Raporları (Doğu Karadeniz, İpekyolu, İstanbul, İzmir) f) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı g) Türk Standardları Enstitüsü ğ) Türk Patent ve Marka Kurumu h) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ı) Türkiye Bilimler Akademisi i) Türkiye Uzay Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 16 .11.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli hazırun; MÜSİAD'ın yedi yıl önce orta ölçekli sanayi bölgeleri olarak başlatmış olduğu proje izole üretim üssüne çevrildi. Proje hem Sanayii ve Teknoloji Bakanlığından hem de Çevre Bakanlığından ayrıca da Tarım Bakanlığından gerekli izinleri alarak yoluna devam ediyor. Projeye göre bin ailenin ve yaklaşık 4.500 kişinin yaşayabileceği şekilde tasarlanmış izole üretim üssü organize sanayi bölgesi mantığıyla değil bir yaşam alanı şeklinde tasarlanmış. Sanırım Tekirdağ'da inşaatı tamamlandı, çıkan haberlerden böyle öğrendik. İstanbul, Hassa ve Karadeniz'de; Hatay ve Karadeniz'de toplam 4 noktada yapılacağını duyduk. Proje aynı zamanda kapılarını kapatabiliyor, böyle bir özelliğe sahip. Ülkede çeşitli sebepler -doğal afetler, hastalıklar, coronavirüs gibi virüsler- baş gösterdiğinde kapılarını kapatıp kendilerini tamamen izole etmeyi ve depreme dayanıklı, üç yüz sene ayakta kalabilecek inşaatlar kurarak böyle bir projeyi hayata geçirmeyi planlıyorlar. İlk bakışta bu, olumlu gibi gözükebilir; doğal afetlerden ve hele de coronavirüs günlerinden geçtiğimiz zamanlarda böyle yalıtılmış bir üretim merkezlerinin iyi olabileceği gibi bir izlenim oluşturulmak isteniyor kamuoyunda. Oysa ki burada şunu söylememiz gerekiyor ki: Pandemi günlerinde kamuoyunun duyguları ve düşünceleri ne yazık ki suistimal ediliyor. İşçinin emeğini iliklerine kadar sömüren kapitalist sistem içinde yaşıyoruz. Pandemi günlerinde ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın arttığı günlerden geçiyoruz. Vatandaşın karnını doyurmak yerine, ne yazık ki coronavirüsle mücadele için Genel Kuruldan çıkan kanunların önemli bir bölümü büyük şirketlerin hazineden finanse edilmesi ve bu süreçte kurtarılması şeklinde. Şimdi, hâl böyleyken, sistemin ve rejimin yaklaşımı bu şekildeyken ve üstüne üstlük demokrasiyi, insan haklarını, işçilerin bugüne kadar ki kazanımlarını yok sayan tek adam rejimi de söz konusuyken böyle bir şeyi nasıl hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
Soma işçileri maaşlarını almak için günlerdir sokaktalar, yürüyorlar ve çok ciddi bir polis baskısı ve şiddetiyle karşı karşıya kalıyorlar. DİSK yöneticilerinden oluşan heyet Meclisi ziyaret etmek istedi, yine polis şiddetiyle karşılaştı. Neredeyse her sektörde işçilerin kendi haklarıyla ilgili hareketlilikler söz konusu ve bu, patronla el ele verilerek iktidar tarafından bastırılıyor.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Hatımoğulları, tamamlar mısınız lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Kamuoyunun gözü önünde bu kadar açık şiddet, baskı ve sömürü cereyan ederken kapalı kapılar ardından üretim merkezleri için "toplama kampı" benzetmesi yapılıyor; bu, bizleri gerçekten şaşırtmıyor. Belli gruplar hâlinde işçileri kapalı, site usulü üretim merkezlerine tıkmak insanı makineleştirmektir, robotlaştırmaktır; işçiyi sendikasızlaştırmaktır, haklarını tamamen ortadan kaldırmaktır. İnsan sosyal bir varlıktır. Bu tarz üretime girmek insanı doğasından koparmak anlamına geliyor. Kapitalizmin insan sömürüsünde pandemi, doğal afetler gibi süreçleri kendi lehlerine çevirmeye çalıştığı ve yeni üretim süreçlerinin ortaya çıktığı bir dönemden geçerken insanı ve insanlığı korumak isteyen hiçbir mantık böyle bir üretim biçimine "Evet." demez.
Teşekkür ediyorum Başkan.