| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Kamu İhale Kurumu c) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ç) Sermaye Piyasası Kurulu d) Gelir İdaresi Başkanlığı e) Türkiye İstatistik Kurumu f) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı g) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları, bürokrasimizin değerli temsilcileri, çok kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, yeni ve zorlu görevinizde ben de başarılar diliyorum, kolaylıklar diliyorum.
24 Haziran seçimleri sonrası yeni sistemde ekonomi yönetiminin lokomotifi hep Hazine ve Maliye Bakanlığı oldu, ekonomi üst bakanlığı gibi çalıştı. Dolayısıyla, bugün yaşadığımız ekonomik çöküşün ve yoksullaşmanın, makroekonomik dengelerin bozulmasının en büyük sorumlusu, kurumsal olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı. Merkez Bankasından TÜİK'e, SPK'den BDDK'ye kadar birçok konuşmacı andı, tüm kurumlar üzerinde otoritesi ve vesayeti olan Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı, uyguladığı kötü politikalarla bugün trajik bir şekilde yaşadığımız ekonomik darboğazın hazırlayıcısı oldu. Biz, bu sistem içerisinde beş yanlıştan bir doğruyu çıkarmaya çalışıyoruz ve doğal olarak da çıkmıyor. Temel iktisat teorisinin aksine, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş, duyulmamış, bilim dışı bir faiz-enflasyon teorisiyle Türkiye iki yıldır uçurumun kenarına geldi. "Ne gerek vardı?" diye soruyoruz. Kimilerine göre 140 milyar doları bulan Merkez Bankası döviz rezervini heba etmenin ne gereği vardı? Şimdi, aynı rezervleri yerine koyabilmek için faizleri çok yüksek bir seviyeye çıkarmamız, bunu yaparken de artık nasıl planlıyorsanız, üretip ihracat yapmamız, cari açık vermememiz ve de büyümemiz gerekiyor.
Peki, yaşayarak öğrenen hazine ve maliye yönetiminden kimler neler kazandı? Millet namına kimse hiçbir şey kazanamadı. Ancak önümüzdeki günlerde Türk varlıklarını yok pahasına ele geçirecek olan küresel sermaye kazandı. Türkiye'yi yeni bir Çin olarak görmek isteyen, Türkiye'yi dünyanın en ucuz emek piyasalarından birisine çevirmek isteyen yerli ve yabancı lobiler kazandı. Pandemiyle birlikte küresel üretim arzının bölgesel üretim arzına döneceği öngörülüyor. Bu durum doğru kullanılırsa tabii ki ülkemiz için bir fırsat. Arz zincirinde çeşitlilik arandığı bir dönemde yakınlık avantajdır ama sadece coğrafi yakınlık yetmez; demokraside, hukukun üstünlüğünde de yakınlık ve güven bu fırsatı yakalamak için şart. Ancak ortaya çıkan bu fırsatı, hukuku ve demokrasiyi yeniden inşa ederek, serbest piyasa ekonomisini işler kılarak, işleyen devleti geri getirerek karşılamak, kalıcı hâle getirmek dururken, onun yerine bu fırsatı, fırsat otoriterliğini, keyfîliği, kuralsızlığı metot olarak dayatıp euro/dolar kurunu kontrolden çıkararak, halkı fakirleştirerek, işçileri bir lokma ekmeğe muhtaç bırakarak, doğayı rantın vicdanına terk ederek yapamazsınız.
Geçen temmuzda Meclise sunulan On Birinci Kalkınma Planı'nda, 2023 yılına kadar kişi başına düşen millî gelirin 12.500 dolara çıkarılması hedefleniyordu, oysa Türkiye'nin kişi başı millî geliri daha 2013'te zaten 12.500 dolara yükselmişti, sonra sürekli düşüşe geçti nedense, buna bakmak lazım. Yani bu konuda 2023 hedefimiz aslında 2013 gerçeğimiz. Peki, bugün? Bugün 7 bin dolarları, 6 bin dolarları konuşuyoruz. 2023 hedefleri hayal oldu, ekonomilerin hayallerle değil, maalesef gerçekleşen hedeflerle yönetildiğini acı tecrübelerle öğrendik.
Yalnızca millî gelir değil, büyüme, işsizlik, enflasyon rakamları, kur oranları nereden nereye geldi hepsi ortada. Oradan buraya nasıl geldiğimizi anlayamazsak buradan hiçbir yere gidemeyiz. Bugün enflasyonda tek haneleri, kişi başına düşen millî gelirde 20 bin dolarları konuşmamız gerekirken konuştuğumuz şeylere bakın. Bugün dünyaya entegre gerçek bir serbest piyasa ekonomisi olmamız gerekirken Çin gibi, Rusya gibi komuta ekonomisini, ahbap çavuş ekonomisini uyguluyoruz. Büyük bedeller ödeyerek ortaya çıkardığımız, bağımsız olması gereken düzenleyici ve denetleyici kurumları çalıştırmıyoruz ve âdeta yok etmek için de elimizden geleni yapıyoruz. Kamuda şeffaflık ve eşitlik diye bir şey kalmadı. Bakın, Kamu İhale Kanunu'ndan bahsedildi, bugüne kadar 190 kez değişti. Kamu İhale Kurumu, serbest piyasanın işleyebilmesi, rekabetin ve şeffaflığın sağlanabilmesi için oldukça önemli bir gösterge kurum, içi boşaltıldı. Ülkeyi o kadar kötü yönettiniz ki pandemi sürecinde esnafa, işçiye, çiftçiye destek veremediniz. Dünya bu destekleri fazlasıyla yaptı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Sıdalı, süreniz dolmuştur, toparlarsanız çok sevinirim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Toparlıyorum.
Siz bunu ihtiyaç sahiplerine yapmayı beceremediniz çünkü kaynakları kötü yönettiniz çünkü yanlış para politikası uyguladınız çünkü dolarizasyonu tırmandırdınız.
Aslında söyleyecek çok şey var ama ben sözlerimi burada noktalamak istiyorum.
Sayın Bakanım, tekrar size başarılar diliyorum. Zorlu bir görev, Türkiye'nin bu dönemde sağlıklı bir şekilde yönetilmeye ve sizin sağduyunuza ihtiyacı var.
Saygılar sunuyorum.