KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Asker olunca, askeri Başkan yaparsan böyle oluyor ama yine de biz "Sayın Başkan" diyelim. Siz bize "Erhan Usta" deseniz de biz size "Sayın Başkan" diye ifade edelim.

Sayın Başkan, değerli komisyon üyeleri, kurumlarımızın değerli temsilcileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, tabii, biz burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak denetim yetkimizi kullanıyoruz. Burası teknik bir Komisyon, burada elbette siyasi konuşmalar da olabilir ama esas itibarıyla meseleyi teknik olarak değerlendiriyoruz. Zaten yeni sistem çerçevesinde bakanlar senede 1 defa geliyorlar ve o 1 defa gelişlerinde de aslında geçmiş bir yılda neler yaptıklarına, kamunun kaynaklarını nasıl kullandıklarına ve gelecek yılda da -şu an için de 2021 yılı için- bu kamu kaynağını nasıl kullanacaklarına ilişkin bilgi veriyorlar ve bir anlamda hesap veriliyor.

Bu hesap verme ifadesi kimseyi rahatsız etmesin, işin esası bu yani Anayasa bunu söylüyor. Dolayısıyla, bu, denetim yetkisidir çünkü erkler ayrımı var; yasama, yürütme ayrı. Kamu kaynağı kullanılıyor, burada hiç kimse kendi parasını kullanmıyor. Dolayısıyla -yürütme açısından söylüyorum bunu- kamu kaynağı kullanıyorsa milletin vekillerine de bu anlamda bununla ilgili hesap verme durumundadır.

Şimdi, bütçe yıllıktır yani biz burada on sekiz yıllık bir bütçe yapmıyoruz veya geçmiş on sekiz yıla ilişkin elbette icraatlarınızı söyleyebilirsiniz ancak her defasında, yıllık rakamları böyle biraz gümbürtüye getirip sadece bir dönemi söylemek, uzun süreyi hep söylemek... Tamam, varsayalım ki uzun sürede başarılıyız ama geçen yılı nasıl kullandık, geçen yılın kaynaklarını ne kadar verimli -şu anda Ulaştırma Bakanlığını konuşuyoruz- bir Ulaştırma Bakanlığımız var, bunu anlayabilmemiz lazım. Bunu hem bakanların konuşmasından anlamamız lazım hem de bakanların bize verdiği dokümanlardan anlamamız lazım. Sanki bunu çok fazla anlama imkânı yokmuş gibi duruyor. Şimdi, bakıyorsunuz, sunum kitabına "2003 ile 2020 dönemi arasında 910 milyar TL'lik bir yatırım yaptı sektör." deniliyor, Bakanlığınıza bağlı olan sektör, ulaştırma sektörü. Şimdi, 2019 yılı kitapçığına bakıyorsunuz, 757 milyar TL. Tabii, burada bir güncelleme var ama esas söylemeye çalıştığım şu: Aradaki farka baktığınız zaman 153 milyar TL. İlk bakışta sanki 2019'dan 2020'ye 153 milyar TL'lik bir değişim olmuş gibi duruyor. Oysa 2020'deki toplam kamu yatırımı ne kadar diye bakıyorsunuz, zaten 160 milyar TL. Yani herhâlde 160 milyarın 153 milyar lirasını Ulaştırma Bakanlığı yapmış olamaz. Dolayısıyla, bunları verecekseniz de hiç olmazsa esas yılı, geçtiğimiz ve gelecek yılı daha teferruatlı bir şekilde bu sunumlarda vermek lazım, bunu çok fazla gümbürtüye getirmemek lazım.

Yine aynı çerçevede bakıyoruz; tabii, sizin Bakanlığınız özellikle kamuoyunda çok tartışılan kamu-özel iş birliği projelerinin en yoğun olduğu Bakanlık, ulaştırma sektörü açısından -yani kara yolu, deniz yolu, daha çok hava yolu belki- kamu-özel iş birliği projelerinin en yoğun olduğu bir Bakanlık. Sayın Bakanın konuşma metnine bakıyorsunuz, bir tane paragraf dahi yok, sadece 214 milyar lirayı söyledi zannediyorum. Onun haricinde, ya, bu kamu-özel iş birliği projeleri nedir, ne değildir; kamuoyu bu kadar tartışıyor, Türkiye her gün bunu konuşuyor, neredeyse artık başka Bakanlık bütçelerinde dahi bunu konuşurken Ulaştırma Bakanının konuşma metninde bununla ilgili -hadi nezaketen olsun diye, yeterince diye söyleyelim- yeterince bilgi olmaması son derece yanlış. Yani bunu bize bir anlatmanız lazım. Ne yapıyorsunuz, ne ediyorsunuz, ne kadar garanti kapsamında neleri ödüyoruz? Bir Osmangazi Köprüsü var -birazdan detaylarını vereceğim- burada ne oluyor, ne bitiyor? Diğer kamu-özel iş birliği projelerinde de aynı şekilde. Arkadaşlar, bir defa, şunu görmemiz lazım: Bir harcama yapılır, bir yatırım yapılır ama verimlilik esastır. Yani bir yatırımı ne kadar kaynakla yapıyorsun, yaratılan kaynak ne, yapılan harcama ne? Yani fayda/maliyet analizi çerçevesinde bakılır. Yoksa 1 liralık işi 10 liraya da yaparsınız, bundan 10 tane iş de yapabilirsiniz, kaynağı bulursunuz bir şekilde fakat daha sonra ne olacak? Yani buna iyi bir yatırım diyebilir miyiz biz? Yani maliyetini hiç düşünmeden, sadece "Efendim, bu kadar getirisi var." veya "Şu işi yaptık bak." diye, hiç kimsenin geçmediği yolları yapmakla övünmek ne kadar anlamlı? Buralardan bize yükümlülük gelmeyecek mi? Siz iktidardan gideceksiniz, 2023 artık AK PARTİ'nin son tarihi, daha önce seçim olursa belki daha önce ama bundan sonra gelen iktidarlar ödeyecek veya o değil, millet ödeyecek bunu. Ama bununla ilgili millete hiçbir bilgi vermiyorsunuz, hiçbir şey yok.

Tabii, bir savunma refleksi içerisinde ne yapıyorsunuz? Çıkarılan fayda, sosyal faydalarıyla, zaman kayıplarıyla birtakım fayda hesapları yapılıyor; bakıyorsunuz ona, 386 milyar dolar katma değer etkisi oldu. "Üretime etkisi 700-800 milyar dolar." diyorsunuz da 386 milyar dolar katma değer etkisi var yaptığınız yatırımların. Ya, zaten Türkiye'nin millî geliri 600 milyar dolar. Tamam, bu bir yıllık değil ama son yıl için 36 milyar dolar diyorsunuz. Yani Türkiye'nin son bir yılda millî geliri 100 milyar dolar düştü arkadaşlar, 36 milyar dolarlık nasıl bir şey oldu, ben bunu anlamıyorum.

"2003-2019 için 12 milyon istihdam etkisi, 2019'da da istihdam etkisi 1,1 milyon." diyorsunuz. Şimdi bakıyorum ben, geçen yıldan bu yıla istihdam nasıl değişmiş diye baktığımızda, istihdam 658 bin kişi azalmış. Allah'tan siz varsınız, siz olmasanız demek ki yaklaşık 1,7 milyon azalma olacakmış. Bu istihdam etkisi hesabı, bu hesaplar doğru değil. Yani zaten bir detay vermiyorsunuz, o zaman, lütfen, istirham ediyorum, bize bu hesapların nasıl yapıldığına ilişkin bir detay verin. Anlatabiliyor muyum? Diyorsunuz ki: "2019 yılında -sadece tek yıl- istihdam etkisi 1,1 milyon kişi." TÜİK'in istihdam rakamına bakıyorum, istihdam 658 bin kişi azalmış. Yani bunu hakikaten Cumhurbaşkanı falan duymasın, Ulaştırma Bakanlığı bütün Hükûmetin performansının üzerinde bir performans gösteriyor gibi bir şey var. Yani bu rakamın hiçbir şekilde bu anlamda... İstihdam etkisi hesapları falan... Ya, biraz literatüre bakmak lazım yani bunlar nasıl şeylerdir, ben bunları anlamıyorum.

Yine, dönem için de aynı şekilde, "12 milyon istihdam var." diyorsunuz. 2003-2019, kaç yıl yapıyor? On yedi yıllık dönemde. Şimdi, burada rakamlar var, işte, devletin rakamlarından bakıyorum. 2012'yi buradan alıyorum, Ağustos 2020'yi en son bültenden alıyorum; istihdamdaki artış 8,2 milyon, siz diyorsunuz ki: "Bizim istihdama etkimiz 12 milyon." Bu nasıl hesap? Lütfen, bu detayları bize bir vermeniz lazım yani hakikaten bunlara bakıp bütçeyi konuşamayacak duruma geliyoruz.

Şimdi, dolayısıyla, yine, "36 milyar dolar GSYH'ye katkısı var." diyorsunuz, 2019 yılı için söyleniyor bu 2018'e göre. Ben bakıyorum, 2018'de Türkiye'nin millî geliri 797 milyar dolarmış, 2019'da 760 milyar dolara düşmüş. Tam da bir tesadüf var, iki rakam da aynı; 36 milyar dolar kayıp var TÜİK'in açıkladığı millî gelir rakamında. Siz diyorsunuz ki: "Biz 36 milyar dolar katkı yaptık." Onu da üzerine koyunca demek ki ulaştırma sektörü olmasaydı 72 milyar dolar kayıp mı olacaktı, bize bu şeylerin detaylarını izah etmenizde fayda var. Yani bunlar çok daha fazla konuşulabilir ama fazla vakit kaybetmeyeceğim.

Şimdi, lojistik üssü olma potansiyeli var Türkiye'nin, bu konuda planda ciddi hedefler var fakat tabii, ciddi de bir eksikliğimiz var, hele son yıldaki bu Lojistik Performans Endeksi'nde Türkiye'nin 7 basamak birden düşmüş olması bizim göreceli üstünlüğümüz olan bu alanda işlerin iyi gitmediğini gösteriyor. Burada, tabii, demir yolu ve deniz yolu taşımacılığının payının özellikle artırılmasının çok ciddi faydası olacağını söylemek istiyorum.

Şimdi, duble yol meselesi... AK PARTİ hükûmetleri, evet, duble yol konusunda çok ciddi işler yaptı, çok ciddi bir duble yol ağı ördü fakat burada eski bir Devlet Planlama Teşkilatı mensubu olarak şunu söyleyeceğim: Bir defa, önceliklendirme son derece yanlış yapıldı duble yollarda. Önceliği ne yaptı biliyor musunuz? Önceliği müteahhidin finansman durumu yaptı Türkiye'de maalesef arkadaşlar; devlet yapmadı, Ulaştırma Bakanlığı da yapmadı, Devlet Planlama Teşkilatı da yapmadı. Finansmanı güçlü olan müteahhit ödenek üstünde harcama yaptı, ondan sonra yıl içerisinde onlara ilave verilen ödeneklerle... Çünkü borcumuz birikti, devletin müteahhide borcu birikti. Dolayısıyla finansmanı güçlü olan müteahhidin almış olduğu yol ilerledi; kuralları içerisinde iş yapan, ödeneği kadar iş yapan müteahhidin yaptığı yollar da geri kaldı. Mesela Samsun-Ankara yolu bunlardan bir tanesidir ya. Bu kadar bütün Karadeniz'in aktığı yol, önceliği son derece az olan yani trafik yoğunluğu son derece az olan yollara göre çok daha gecikmeli olarak yapıldı. Yani bu eleştirileri, bu değerlendirmeleri yapmak lazım. Yollar son derece kalitesiz yapıldı, hızlı yapıldı ve defalarca yenilendi. Hâlâ biz Samsun-Ankara arasında... Sayın Bakan da eğer arabayla gidiyorsa kendisi de o şeyde... Sürekli bir yenileme var, sürekli bir şeridi öbürü şeride veren bir durum var. Yani dolayısıyla bunlar yapmamız gereken eleştiriler.

Bakın, şundan da artık vazgeçmek lazım: Efendim, şu vakitte bitirecek müteahhit, süresi diyelim ki üç yıl, "Şu vakte, şu törene hazırlayın." Ondan sonra alelacele bunlar hazırlandı, ondan sonra açıldı, ertesi gün tekrar kapatıldı, bir yıl uğraşıldı. İşte, arkadaşlar söylesin, bir yılı yanlış hatırlıyor olabilirim ama sekiz aydır belki. Bizim Havza'nın girişindeki tünel 19 Mayıs veya 29 Ekimde Sayın Cumhurbaşkanı açılış yapacak diye sıkıştırıldı, viyadük göçtü. Açılır açılmaz, ertesi gün kapatıldı, uzun süre tadilat yapıldı, büyük masraflar yapıldı; bunlardan vazgeçmek lazım.

Şimdi, tabii, demir yolunda çok kötüyüz, az önce arkadaşlar da ifade etti. Avrupa Birliğinde demir yolunun yurt içi taşımacılıktaki ağırlığı yüzde 18,7 iken Türkiye'de yüzde 4,6. Yük taşımacılığına -yolcu konusunu ben o kadar önemsemiyorum- mutlak surette demir yoluna Türkiye'nin rekabet gücünün artırılması açısından ağırlık vermemiz lazım. Bugüne kadar büyük ölçüde ihmal edildi, son yıllarda biraz daha ağırlık veriliyor ama bunu artırarak devam ettirmenin gerekli olduğunu söylüyorum.

İltisak hatları konusu çok önemli. Yani şimdi, fabrikadan çıkıyor, kamyonla trene getiriliyor yük, trenden gidiyor, tekrar kamyona konuluyor, limana getiriliyor. Böyle bir şey olmaz ve bu caydırıcı oluyor. Dolayısıyla bu iltisak hatlarının yani bu sanayi tesisleri ve limanların demir yolu hatlarına bağlantılarının çok daha hızlandırılarak götürülmesinde fayda var.

Şimdi, köy projeleri dedik, bununla ilgili maalesef ne sunumunuzda ne de şu koca koca kitaplarda... Yani, bunlara da yazık artık, bu kadar maliyete katlanılmasın. Türkiye giderek fakirleşiyor, 2013'ten bu yana 358 milyar dolarını kaybetmiş, kişi başı geliri 4.500 dolara, 5 bin dolara düşmüş bir Türkiye'den bahsediyoruz. Buralarda biraz tasarruf etmek lazım. Yani, şu resimlerin bize bir faydası falan yok, aradığımız hiçbir bilgiyi bulamıyoruz, koca koca kitaplarla önümüze geliyorsunuz. Bunların sadece kâğıt masrafı değil, bunlar muhtemelen profesyonelce yaptırılıyor ve onlar da ciddi bir masraf oluyor. Biraz tasarruf içerisinde hareket etmenin faydalı olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, bu köylerle ilgili, CİMER'e yazılıyor, Mecliste soruluyor, basında soruluyor, medyada soruluyor, her yerde soruluyor, bilgi yok. Arkadaş, Türkiye'nin kozmik odasına bundan rahat girildi ya. Yani, kozmik odadaki bütün bilgileri aldı hainler ama biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, milletin vekilleri olarak şu kamu-özel iş birliği projelerine "ticari sır" diyorsunuz, kamu-özel iş birliği projeleriyle ilgili bir tane bilgi alamıyoruz. Böyle bir şey olamaz. Burada bilgi vermek durumundasınız. Bunların hesabı bir gün gelecek sorulacak, onu bilmenizde fayda var.

Şimdi, Osmangazi Köprüsü... Yani bu uzun, vakti de çok iyi kullanamadım, özetini söyleyeyim. Size bu konuyu uzun anlatmak istiyordum ama daha sonra bir fırsat olduğunda yine bunu anlatırız. Köprü ve yollarıyla birlikte yedi yıllık bir yatırım. Yedi yıl bir yatırım dönemi var ve ondan sonra on beş yıl da işletme dönemi olacak. Taammüden, bilerek sözleşmeye şöyle bir hüküm konuyor, deniliyor ki: "Yatırımların bir kısmı erken biterse, erken işletmeye alınır ve bu işletme süresine eklenir; gecikirse de işletme süresinden düşülür." Böyle bir şey zaten hiç olmamış. Dolayısıyla böyle bakınca sanki objektif bir şey konulmuş yani erken biterse işletme süresine eklenir, erken bitmezse işletme süresinden düşülür. Bakınca mantıklı gibi duruyor ama tabii, o işin tuzağı çok daha farklı. Şimdi, bakıyorsun -yani köprü ve yollar var diyoruz- şimdi, maliyetin yüzde 19'u olan köprüye garantiler kapsamında gelirin yüzde 75'i veriliyor; tuzak bu. Tekrarlıyorum: Maliyetin yüzde 19'u -bir komple şey var, köprü için diyorum- fakat garantiler kapsamında toplam hasılanın, yedi artı yedi - yedi yatırım yılı- on beş yıl boyunca yüzde 75'i olacak şekilde. Tabii, akıllı bir müteahhit ne yapar? Köprüye önem verir çünkü hasılatın yüzde 75'i orada, maliyetin de yüzde 19'u orada. Şimdi, orada hemen köprü bitiriliyor, ucunda yol yok. Ben bunu Genel Kurulda iki-üç yıl önce sorduğumda bana o zaman Ulaştırma Bakanı dedi ki: "Kredi işi halledilemedi yolların, o yüzden gecikti." filan diye... Böyle bir planlamasızlık olabilir mi? Ama öyle değil. O gün bizi yanıltmışlar. Bazı şeyler... Sağ olsun, ben burada Profesör Doktor Uğur Emek'in çalışmalarından faydalanıyorum. Yani, böyle iğneyle kuyu kaza kaza birtakım bilgiler elde ediyor, oradan elde edilen bilgilerden bulunmuş rakamlar. Eğer bu söylediğimizde bir yanlışlık varsa lütfen siz doğrusunu ifade edin çünkü bizim bulabildiğimiz bu. Bize devlet olarak yeterli bilgi verilmediği için bulunabilenlerden söylediğimiz bu. Yüzde 75 değil de yüzde 60 deyin, öyle bir şey varsa lütfen, istirham ediyorum, söyleyin bize.

Şimdi burada ne oluyor tabii? Hemen üç yıl, dört yıl önce köprü açılıyor ve dört yıl içerisinde köprüden bizim yaptığımız fazla ödeme 2 milyar 150 milyon dolar arkadaşlar, 2 milyar 150 milyon dolar. Yani hiç kimsenin neredeyse geçmediği bir köprünün dört yıl önce, erken bitirilmesinden devletin garanti kapsamında ve geçen çok az kişinin de bedeli karşılığında ödediği miktar 2,2 milyar dolar. Köprünün bedeli ne kadar? 1,2 milyar dolar. Ya 1,2 milyar dolara yaptığı köprünün parası, işletme süresi içerisinde değil, kıyak olarak kendisine verilmiş; o dört yıl içerisinde 2 katını alıyor. Böyle bir israf olabilir mi ya? Yani Türk milletinin hiçbir ferdinin bunu bilerek yapmış olacağını düşünmüyorum. Yani bu kadar iyi niyetli olarak konuşayım, lütfen istirham ediyorum siz bunun savunmasını yapın. Nedir buradaki mesele? İnşallah biz yanılıyoruzdur. Yanılıyorsak yanıldığımızı söyleyin. Ama böyle bir şey yok. Daha işletme süresine gelemedik arkadaşlar. Yani, toplam hasılatı zaten yaklaşık 13 milyar dolar. Yani yatırım maliyetini koyuyoruz -ki tamamen dışarıdan krediyle finanse etti diyorsun- faizini koyuyorsun, bakım onarım giderlerini koyuyorsun, köprünün maliyeti 2,3 milyar dolar- değil mi Hocam, o civarda; 2,3-2,4 milyar dolar-hasıla 13 milyar dolar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir soygun yok arkadaşlar. Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri, bu soygunu Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye etti. İnşallah bir gün bu Yüce Divan kurulur, kimse bunun sorumlusu -bensem ben de vereyim bunun hesabını- hesabını versin, tüyü bitmemiş yetimin hakkı var burada. 2,3 milyar dolarlık bir yatırım karşılığında -çoğu devletten çıkmak kaydıyla, isterse milletten çıksın, garanti kapsamında hiç ödeme yapmasanız bile önemli değil; bu, milleti soymaktır- 13 milyar dolar hasılat elde edecek bir yandaş müteahhit. Var mı böyle bir şey? Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunu yapanların vicdanı ne durumda, ben bunu anlayamıyorum. Hakikaten söyleyecek çok şey var, insan çok üzülüyor arkadaşlar, çok üzülüyor insan. Yani böyle bir şeye nasıl seyirci kalınabilir?

Arkadaşlar, bakın, bu yollardan biz de geçtik, Osmangazi Köprüsü'nden de geçtim. Şimdi, orada şunu yaptık biliyorsunuz: 35 dolarla başlıyor bu ve bu, Amerikan TÜFE'siyle de her yıl şey yapılıyor. Tabii, işin hikâyeleri var daha, hocam onların detaylarını çok daha iyi biliyor. 35 TL'yle ilk sözleşme yapılıyor, sonra dolara çevriliyor, TL olan her şey dolara çevrildi filan; işin o kısımlarına girmiyorum, hocam bunu inşallah daha sonra daha detaylı da değerlendirecek ama bu, bir "case study"dir yani insaf sahibi olan herkesin bu konunun üzerinde düşmesi lazım.

Değerlendirmelerimizde bir yanlışlık varsa ben kabul ediyorum yani özür dilemeye hazırım. İnşallah yanılıyorumdur, daha doğrusu sadece ben değil, zaten biz de başkalarının çalışmalarından alıyoruz, o arkadaşlar da yanılıyordur inşallah ama yanılmadığımız ortada, maalesef bunu ifade etmek istiyorum.

Pardon, hocam düzeltti, toplam hasılat 11 milyar dolar yani 2,4 milyar dolar finansman maliyeti, bakım onarım maliyeti ve yatırım maliyeti, bunun karşılığında hasılat 11 milyar dolar; 11,020. Doğru, pardon, benim notlarımda da öyle, bir anda "Vakti tasarruflu kullanalım." diye orada yanlışlık yaptık.

Şimdi, en son grup toplantısında Sayın Genel Başkanımız da ifade etti, Aydın-Denizli Otoyolu meselesi var. Burada da yine kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında yapılmış bir şey, yatırım 630 milyon euroya mal oluyor. Burası çok insaflı, burada diyecek bir şey yok, bu melek onun yanında. Maliyetinin 2,5 katı; 1,6 milyar euro hasılat elde edilecek. Tabii, Türkiye'de hiçbir sektörde, hiçbir alanda böyle bir kârlılık yok, onu herhâlde takdir edersiniz yani kâr marjlarının imalat sanayisinde sıfırlara geldiği bir memlekette maliyetinin 2,5 katı kadar hasılat var ve bunların da büyük ihtimalle önemli bir kısmı ne olacak? Devlet tarafından karşılanacak.

Şimdi, tabii, Osmangazi'de de diğerinde de yani doların tam hesabı da yapılmıyor yani 35 dolar tam yansıtılmıyor, KDV düşürüldü, o da yetmedi, yarısı kadar orada bir rakam alınıyor. Oradaki rakamı da şimdi notlarıma bakarak söylemek istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Usta, normal süreniz bitmiştir, tamamlamanız için iki dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Peki, Başkanım, tamam.

Teşekkür ederim.

Kabaca yarısı yani olması gereken rakamın yarısı çünkü diğer türlü... Ama her hâlükârda zaten önemli kısmı devletten gidiyor. Tekraren söylüyorum: Milletten giden kısmı da benim açımdan son derece önemlidir yani devlet-millet fark etmez ama çok önemli kısmının devletten çıkacağını da biz biliyoruz.

Şimdi, burada, Sayın Bakanım istirham ederim, bizeşu konuyla ilgili... Tabii, uluslararası tahkim var Anayasa'mızda yani burada bir sözleşme tadili düşünüyor musunuz? Soruları da biz konuşma içerisinde soruyoruz. Sözleşme tadili hukuken mümkün mü? Siz düşünmüyor olabilirsiniz ama bizi aydınlatın çünkü arkanızda koskoca bir heyet var. Yani burada bir sözleşme tadili imkânı var mı?

Şimdi, bu Kanal İstanbul Projesi, çok şükür, bundan vazgeçtiniz, ben artık onu öyle anlıyorum. Tabii, oradaki gayrimenkullerle ilgili birtakım rantlar oldu, şu bu ama zaten Türkiye'nin böyle bir projeyi bundan sonra hayata geçirecek bir ekonomik durumu da yok, son derece yanlış bir projeydi. Bununla ilgili detaylı konuşmayı, 2018 yılı bütçesinin tümü üzerindeki konuşmamda ifade ettim, merak eden arkadaşlar oradan bakabilirler.

Şimdi, bu TÜRK TELEKOM konusu, lütfen burada da biraz bize bilgi verin. Yani Türkiye'nin sabit hatlarını bir yabancı firmaya... Her şey yerli, millî derken, dünyada hemen hemen adam gibi ülke olan yani mesela bir Fransa, İngiltere bunu hiç yapmamışken ama böyle işte küçük ülkeler satmış olabilir veya işletme hakkını devretmiş olabilir yani düzgün hiçbir ülkenin işletme hakkını devretmediği sabit hatları Lübnanlı firmaya -Lübnanlıydı yanlış hatırlamıyorsam, Hariri ailesine- verdik. Tabii, buraya diğer etkileriyle birlikte baktığımızda, burası çok daha vahim bir durum. Ben Devlet Planlama Teşkilatında o zaman çalıştırmıştım. 6,5 milyar dolar aldığımız para, bizim, TELEKOM'dan iki buçuk yıl içerisinde aldığımız temettü ve hasılat payı kadardı. Yani, iki buçuk yıl 6,5 milyar doları erken almanın karşısında koskoca bir TELEKOM'u verdik, bizim taşımızla bizim kuşumuzu vurdular. Yani, Türkiye'nin bankalarından borç aldılar, borçları bıraktılar, bütün kârlarını transfer ettiler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Usta, ek süreniz de bitmiştir, toparlarsanız.

ERHAN USTA (Samsun) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Yani, buralarla ilgili sizin bize bilgi vermeniz burada... Bu durum içerisinde BTK ne yaptı, Sayıştay neredeydi? Devletin orada yönetim kurulu üyeleri vardı, çok ciddi, çok güzel maaşlar alıyorlardı; onların kimler olduğunu biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Niye bunlar bu vurguna, bu soyguna, bu ülkenin kaynaklarının soyulmasına seyirci kaldılar? Bununla ilgili de bize bilgi verirseniz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, bir de Samsun'la ilgili, otuz saniye sürecek.

Bu Samsun-Ankara Hızlı Tren Projesi var, uzun süre bunlarla ilgili sözler verildi. Şimdi, en son sizden önceki Sayın Bakanın bir açıklaması oldu, açıklamasında "Yıl sonuna kadar yapım çalışmaları için ihale hazırlıklarına başlıyoruz." dedi. Bu, bizim açımızdan önemli, bizim açımızdan derken aslında Türkiye açısından önemli. Yani, Samsun-Ankara, oradan Akdeniz'e bağlayacak bir hat oluşacak. Dolayısıyla buranın hem hızlandırılmasını sizlerden talep ediyoruz, bunun yatırımlarına hızlı geçilsin çünkü demir yoluyla ilgili problem var diyoruz, burada çünkü yük taşımacılığı da yapılacak. Hem de bununla ilgili, son durumuna ilişkin bilgi verirseniz sevinirim.

Ben, tekrar Komisyonu saygıyla selamlarım. Bütçenin de hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim.