KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen görüşmede Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinde Sayın Bakanın öz geçmişinden birkaç kelime söyledim diye çok tepki gösterdiler. "Niye kadının öz geçmişini..." ,Ya, şimdi, erkek Bakanımızın, Sayın Karaismailoğlu'nun öz geçmişine bakıyorum: Trabzon Lisesi mezunu, KTÜ Mühendislik Fakültesi makine mühendisi, Bahçeşehir Üniversitesinde kentsel sistemler, sonra İBB, oradan Bakanlık ve şu anda Bakan olarak karşımızda.

Niye bunu şey yaptım? Hukuk filan okumamış, öyle görünüyor Sayın Bakanımızın bu eğitim geçmişinden. Ama, biz, o dönemde Trabzon'da öğrenciyken ben de orada öğretim üyesiydim ve çok sempozyum yaptık, Anayasa, hukuk filan görüştük, konuştuk, hiç gelmemiş. Niye gelmemiş diyorum çünkü bir milletvekili gene bu köylerle ilgili bir soru sormuş ve bir milletvekilinin sorusuna Sayın Bakanın verdiği cevaba bakın arkadaşlar; ibretlik, bunu dinleyin: "YİD projelerinde tüm iş ve işlemler mevzuata uygun olarak, uygulama sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmektedir. Sayın Bakan, çok ayıp ya, üzülerek ifade ediyorum. Bir Bakan, bir milletvekiline... Milletvekili soruyor: "Ne oldu bu sene?" Uygulamayla ilgili size sorular soruyor. Bu nedir Sayın Bakan? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisine hakarettir, bir; Anayasa bilmemektir. Anayasa diyor ki: "Milletvekilinin yazılı sorusuna on beş gün içerisinde gerekli şekilde cevap verilir." Siz nesiniz, Anayasa'nın çok üstünde misiniz? Arkadaşlar, siz sorun, iktidar partisi milletvekilleri, siz bizim hakkımızı koruyun; lütfen, rica ediyorum. Böyle şey olur mu değerli arkadaşlaımr? Yapmayın, etmeyin.

Bakın, şimdi, iktidar partisi adına konuşan arkadaş muhalefeti eleştirdi. Ya, işte "Yapılmayan şeylere değil, hep yapılanlara niye yapıldı diyorsun." "Yapılanlara... Niye yapıldı?" demiyoruz. Rize'ye havaalanı yapılıyor, çok teşekkür ediyorum. Yani, benim evime yirmi dakika, on dakika, on beş dakikada gideceğim havaalanı yapılıyor, ne güzel, büyük bir hizmet. Buna kim karşı çıkabilir? Hele hele hiçbir siyasetçi karşı çıkmaz ama şunu sormayacak mıyım: Bu nasıl ihale edildi? Bu açık ihaleyle niçin yapılmadı? Bu müteahhit, Sayın Cengiz, acayip bir müteahhit bu. Karadeniz'in dağlarını taşlarını yıktı, çevreye mevreye hiç bakmadı. Sellerin filan birinci derecede müsebbibi o. Peki, bunu sormayacak mıyız? Bu Cengiz dediğiniz Slovenya'da bir inşaat almış ama bütünüyle, harfi harfine çevre kurallarına uymuş değerli arkadaşlarım. Niye? Çünkü orada hukuk var. Biz de niye uymuyor? Hukuk yok, hukuktan korkmuyor. Kalkıyor ondan sonra, milletin bilmem ne belleyeceğiz diyor. Böyle bir şey yaşıyoruz değerli arkadaşlarıma üzülerek ifade ediyorum bunları.

Kanal İstanbul Projesi'nden sanıyorum vazgeçtiniz Sayın Bakanım, hiç söz etmiyorsunuz; iyi yapıyorsunuz. En azından şimdilik vazgeçtiniz, sonraya da zaten vaktiniz olmayacak, gideceksiniz.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, geçen sefer konuşmamda Sayıştaya teşekkür ettim, niye? Çünkü şehir hastaneleriyle ilgili önemli bulgular şey yapmıştı. Şimdi, Karayolları, Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili hiçbir şey yazmamış. Niye böyle olmuş, onu da anlamış değilim.

Değerli arkadaşlarım, şu Kamu İhale Kanunu, cumhuriyet tarihinde KPSS'den sonra yapılan en önemli düzenleme. Bu düzenleme müthiş bir şey yani; hak, adalet. Yani en ucuza vereceğiz, en uygun şekilde, en nitelikli şekilde yapacak, o kanun bu kanun. Peki, siz geldiniz ne yaptınız? 59 adet kanun ve kanun hükmünde kararnameyle 208 değişiklik yaptınız. En çok 31 kez 3'üncü maddeyi değiştirdiniz; istisna. Neredeyse her şeyi istisnanın içine koydunuz. Bu nasıl bir şey, bu nasıl bir devlet yönetmek? Peki, yetmedi bu size, bir de 21/B koydunuz. KÖİ'lerle ilgili eleştiri mi var? 21/B. Ne yapıyorsunuz 21/B'yle? Çağırıyorsunuz efendim, pazarlık usulüyle. Nedir? "Özgün nitelikli ve karmaşık olması nedeniyle..." filan. Peki, kardeşim, yol yapmanın özgün niteliği nedir, bana birisi gelsin anlatsın. Yol yapmanın, hastane yapmanın özgün niteliği nedir? Bunu bilen müteahhitler yok mudur? Niye açık ihale yapmıyorsunuz Sayın Bakanım? Bakın, şunu şey yapayım: Bir yılda 80 ile 100 milyar dolar arasında ihaleyi 4734 sayılı Kanun'un dışında veriyorsunuz. 100 milyar dolardan söz ediyorum değerli arkadaşlarım, 100 milyar dolardan. Ha, nereden biliyorsun bu işi? Ben de Sayın Usta gibi Uğur Emek'ten aldım bunları. Kendisine çok teşekkür ediyorum.

Bakın, bir belediye başkanımız çok güzel bir şey söylemiş. "Aile şirketine verdin ihaleyi. Niye verdin?" filan diye eleştiriyorlar. Diyor ki: "Ya, kardeşim her şey hukuki." Hukuki olmak yetmiyor değerli arkadaşlarım, çoğunluğunuz var ve İhale Kanunu'nun istisna maddesini (z)'ye kadar değiştirdiniz. (z) bitti, (aa) diye madde ihdas ettiniz. Dolayısıyla, hukuki olan her şey ahlaki değildir, vicdani değildir. Bunu bu şekilde bilmek lazım değerli arkadaşlarım.

Bu, KÖİ'le ilgili her sefer söylüyoruz, dinlemiyorsunuz. Türkiye'nin geleceğini ipotek ettiniz değerli arkadaşlarım. Bu acayip bir sistem. Nasıl acayip bir sistem? Çağırıyorsunuz "Ya, arkadaş, sana ihale vereceğim 1 milyar dolarlık." "Param yok." "Merak etme ben sana para bulacağım, kefil olacağım." "Ben" dediği devlet, benim paramla yapıyorsunuz bunları. "Sonra bütün kolaylıkları göstereceğim; arsa vereceğim, vergi yok, prim yok, hiçbir şey yok. Daha sonra, yirmi beş yıl da yolcu garantisi, hasta garantisi vereceğim size." Ya, Sayın Bakanım, bu nedir ya? Bunu nasıl keşfettiniz, kim öğretti size ya? Nerede böyle bir şey var yani? Trabzon'dan mı, Of'tan mı, nereden böyle bir şey buldunuz? Buldunuz derken lafın gelişi, siz Oflu olduğunuz için söyledim. Bu nasıl bir icat yani çok merak ediyorum. Ha "Dünyada var." Dünyada böyle bir şey yok. Şimdi, Sağlık Bakanı vazgeçti değerli arkadaşlarım, artık hastaneyi, KÖİ'le yapmıyor. Neyle yapıyor? 21/B. Ya, bu 21/B'ye, değerli arkadaşlarım, müracaat eden insanlar hep aynı insanlar, hep aynı müteahhitler değerli arkadaşlarım, böyle bir şey var mı? Hep aynı insanlar. Sırayla geliyor, oturuyorlar, bakıyoruz. 5 tane hastane ihale ediliyor; 1, 2, 3... Biri vermiyor, az veriyor, tak tak tak paylaşmışlar. Birisi yapıyor değerli arkadaşlarım. Milyar ihaleyi çözebilecek bir uyanık müteahhit yoktur, hepsine bir bir düşürme, öyle bir müteahhit yoktur ama devletin içinde bunların adamları var, bunlarla beraber yapıyorlar. Suçluyorum sizi, itham ediyorum. Sizi derken kim varsa. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlar.

Biraz evvel Usta anlattı, uzatmak istemiyorum, vaktimiz yok. Bu şeylere dünya kadar para geri ödemelere başladık. Mesela Karayolları 2019'da 5 milyar, 2020'de 7 milyar, 2021'de 16 milyar, 2023'te 17 milyar. Ya, bu paralarla bu yollar zaten yapılıyordu. Ya, biz şimdi, amiyane bir şey kullanacağım, kızacaksınız yani: Biz dünyanın gerçekten, ne diyeyim yani, nasıl bir milletiz, nasıl bir insanlarız da bu kadar kazık yiyoruz? Kim bu müteahhitler, bunu merak ediyorum ve soruyorum. Kur farkından ödenenler, kiralar, şunlar, bunlar, bir sürü şeyler. Yani bunlara vaktim olmadığı için geçiyorum değerli arkadaşlarım.

Türkiye'de 5 tane ama, 10 tane firma kardeşim. Ya, isimlerini sayınca da kızıyorsunuz ya, kızmayın ya. Cengiz Holding, MNG Holding, Kolin Holding, Limak Holding, Kalyon Grup, her şeyi bunlar alıyor, bütün... Ya, dünyada yol yapacak yeterlilikte müteahhit yok mu? 5 tane mi? Bakın, Dünya Bankasının bir çalışması var, "ilk 10 müteahhit" diyor, 5 tanesi bunlar. Kim bunlar? Bunların, bu firmaların, holdinglerin gerçek sahiplerini merak ediyorum. Bu kadar şanslı insanlar nasıl olabiliyor, merak ediyorum. Çevre Kanunu işlemiyor, hiçbir şey bunlara işlemiyor. Gerçekten merak ediyorum, bunu bu milletin adına size soruyorum, gelin bunları lütfen açıklayın. Daha başkaları da var ama vaktimiz yok.

21/B... Arkadaşlar bu nedir? Bunu icat ettiniz şimdi. Niye Sayın Bakanım, yani gerçekten soruyorum size, niye 21/B'yle yapıyorsunuz? Niçin açık ihaleyle yapmıyorsunuz, bir anlatın bunu ya. 100 milyarı, milletin 100 milyarını, istediğiniz adamları çağırıyorsunuz, onlara sırayla dağıtıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi?

Vaktim çok dar, birkaç konuya değinerek geçeyim, bitireyim. TÜRK TELEKOM... TÜRK TELEKOM, değerli arkadaşlarım, sizin -Yüce Divana filan dedi arkadaşlar- oralara gitmeniz için TÜRK TELEKOM yeter. Oger... 6,5 milyon dolara sattınız Lübnanlı şirkete, Hariri'ye. Ondan sonra Türkiye'ye 1 kuruşluk yatırım yapmadı, kredileri batırdı. Sonra, işte, banka konsorsiyumu... Bir şirket kurdu bankalar, buna kredi veren bankalar, ona verdiniz; şimdi onu satmaya çalışıyorlar, satılamıyor. Sonuçta ne oldu? Sonuçta -iddia ediyorum- dünyanın en geri internet altyapısına sahip bir ülkeyiz. Övünüyorsunuz, vaktiniz varsa bana verin vaktinizi, iddia ediyorum, bak psikiyatri uzmanıyım, sizin gibi mühendis filan da değil, size anlatırım. Dünyanın en geri internet altyapısı var. Şimdi çocuklarımız on-line ders filan görüyor ya, göremiyor sizin sayenizde. Bunların hesabı tek tek sorulacak, geçecek bunlar değerli arkadaşlarım.

Bakın, büyük havaalanı, Grand İstanbul Airport, büyük havaalanı ne oluyor? Bu konuyla ilgili bize bir bilgi verin. Kirayı, 1 milyar avroluk kirayı ertelediniz, bunların almış olduğu 4,5 milyar avroluk kredi var. Bu kredilere yeni krediler...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, normal süreniz tamamlanmıştır.

Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika daha, bitireceğim, bitireceğim.

Ne oluyor bunlar? Bunları anlatın. Milletin parası bunlar, milletin; kimsenin babasının parası değil ve bu ülke de kimsenin babasının çiftliği değildir değerli arkadaşlarım; bunu bu şekilde bilin. Bu borçlar, bunlar ne oluyor, bunları gelip anlatacaksınız değerli arkadaşlarım.

Son bir şey daha söyleyip bitiriyorum. Bakın, iktidar partisi milletvekilleri, değerli arkadaşlarım, bugünler geçecek, bu iddialarla ilgili hiçbir şey söylemediniz, söyleyemezsiniz de. Hiçbir şey söylemediniz. Bunların hesabını belki hukuki olarak verirsiniz "Çoğunluğumuz vardı, kanun çıkardık." dersiniz ama millet katında, millet vicdanında ama öbür katta bunların hesabını vereceksiniz. Sizi ben tanıyorum, hepinizi tanıyorum, geçmişlerinizi biliyorum, çoğunuz vicdanlı insanlarsınız, düzgün insanlarsınız. Buna ses çıkarın değerli arkadaşlarım, gerçekten kahramansanız buna ses çıkarın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz Sayın Bekaroğlu, çok teşekkür ediyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Milliyetçi Hareket Partisi de, bu yolsuzluklara, bu milletin malını mülkünün, tüyü bitmemiş yetimin hakkının yağmalanmasına ses çıkarın. Ona buna kefil olmaktansa, şuna buna kefil olmaktansa bunu gelin yapın, bunu gelin yapın.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Kendine bak sen, kendine bak.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süreniz de bitmiştir, sağ olun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Geçmişte de iktidar oldunuz siz, geçmişte de iktidar oldunuz ve o iktidar döneminin de hesabını vermediniz. Batan bankaların hesabını vermediniz. Ona buna kefil olana kadar bunun hesabını verin bu millete.