KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının değerli bürokratları, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün güne aslında biraz hoş olmayan, tatsız bir şeyle başladık ama görevimizi yapıyoruz her hâlükârda. Aslında ben üslubumdan da farklı bir tarz ortaya koymayacağım.

"Sayın Bakanın sunuşunda 2021 yılı için ne var?" diye baktığımda bunu göremiyorum, genellikle 2003-2020 arası her şey var. Bunda zorluk çekiyoruz. Tabii, her bütçe sunumu bir öncekine göre yeni rakamlar ilave edilerek sunuluyor, bize gelen, Ulaştırma Bakanlığı ve diğer bakanlıklar da genellikle böyle. Biz burada aslında Ulaştırma Bakanlığımızın AK PARTİ iktidarları dönemindeki on sekiz yıllık değerlendirmesini yapmıyoruz; 2021 yılında ne yapacağını, ne yapmayı düşündüğünü, hedeflerinin ne olduğunu, bu hedeflerin Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı olsun, Kalkınma Planı olsun, bunlara uygunluğu ve 2019 yılının da geçmişte kalan kesin hesabını, onun muhasebesini sormak gibi bir görevimiz var ama iş bundan öteye, bir faaliyet raporuna dönüşüyor aslında.

Tabii, Sayın Bakan sanıyorum mart ayının sonuna doğru görevine başladı. Kendisinden önceki Bakan bir şekilde görevden alındı. Kamuoyunda bu tartışıldı, hangi nedenle alınmış olursa olsun, bir başarısızlığı vardı ki -şahsi veya kurumsal- görevden alındı. Aslında o başarısızlık da onu görevden alan iradenin ortaya koyduğu bir ispattır. Dolayısıyla bize fazla da söyleyecek söz yok yani burada konuşulacak fazla bir şey kalmıyor o durumda.

Sağlık Bakanlığı bunun ne kadar uygun olmayan bir sürece, ne kadar büyüyen bir sarmala dönüştüğünün de farkına vararak kamu-özel iş birliği projelerinden vazgeçti ama görüyorum ki Ulaştırma Bakanlığı hiç vazgeçmiyor. 2023 yılına kadar yap-işlet-devret modeliyle 2.242 kilometre uzunluğundaki 14 adet projenin yapımının gerçekleştirileceğini söylüyor.

Sayın Bakan dinlerse aslında iyi olur Sayın Başkan, bilemiyorum ama. Çünkü biz Sayın Bakana hitaben konuşuyoruz, başka kişiye değil.

Bugüne kadar, 1.043 kilometre yapmışsınız, 308 kilometre yapımı devam ediyor, 891 kilometre 2020-23 arasında planlamışsınız. Ayrıca, 3.663 kilometre de 2023 ve sonrası için planlanan yap-işlet-devret projeleriniz var. Neler var, neler yok? Sadece 45'nci sayfaya bakarsak orada görüyoruz.

Biz "Projeleri yapmayın." demiyoruz, tabii ki yapın, yapmalısınız. Yatırım yapın, hizmet yapın, üretin; görevinizin gereği bunu yapma sorumluluğunuz var ama israf etmeyin. Zira yaptığınız veya yapacağınız her bir kuruş israf bu ülkede daha çok insanın açlık, sefalet ve yoksulluğa düşmesine neden oluyor.

Tabii, iktidardan bazı arkadaşlarımız biz eleştiri yaptıkça "Muhalefet niye böyle diyor, niye böyle yapıyor, niye eleştiriyor?" diyor. Biz, iyi ve güzel olan şeyleri zaten yaşıyoruz, takdir ediyoruz, o konuda bir sıkıntımız da yok ama iktidar da iktidarlığını bilsin. Yani muhalefete, muhalefetlik yapmak gibi bir görevi yok iktidarın; muhalefet, muhalefetlik görevinin yapar. Muhalefetin haklı eleştirileri de sizi rahatsız etmesin. Çünkü bunlar, tam tersine memnun etmeli ki bunlar üzerinden doğru işler yapmaya doğru kendinize bir ayar, bir çeki düzen verirsiniz.

Bugüne kadar yapılanları, ihtiyaca karşılık olanları hep takdir ederiz. Burada bir şey yapmış olmaktan daha ziyade "Nasıl, kaç paraya, ne kadar verimli, ne kadar etkin? Halkın ihtiyaçlarına ne kadar yanıt veriyor, ne kadar menfaatine? Halkın, vatandaşın öncelikleri doğrultusunda durumu nedir? Yoksa birileri zengin mi oluyor, yoksa halkın parası çarçur mu ediliyor? Bunların muhalefetini yapacağız, sözümüzü hiçbir zaman esirgemeyeceğiz.

Tabii, bu yap-işlet-devret... Az önce Sayın Kuşoğlu ifade etti, tekrar o detaya girmeyeceğim ama işte, TCDD'de hurda yolsuzluğu, bunlar Sayıştayın raporlarında. Yüksek hızlı tren hatlarından mesela engellilere yüzde14 kota sınırlaması getirildiği bir şekilde teyit de edildi Devlet Demiryolları tarafından, haksız bir durum. Uygulamalarınızdan bazı sıkıntılar: Yine, Sayıştayın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının, Avrasya Tüneli'ne verdiği geçiş garantisi kapsamında 2026 yılına kadar yapılacak toplam 963 milyon lira tutarındaki ödemeyi muhasebe kayıtlarına 31,2 milyon lira olarak geçirdiği, Avrasya Tüneli'nde 25 milyon araç garantisi verildiği ve muhasebe kayıtlarına alınmadığı, Karayolları Genel Müdürlüğü denetim raporunda rant ilişkilerine yönelik yap-işlet-devret müteahhitlerinden 568 milyon liralık alacak tahsil edilmediği, maliyeti 19 bin lira olan işe 17 milyon lira ödendiği gibi birtakım belgeler, iddialar. Daha niceleri var, vaktimi daha değerli kullanmak için bunlara girmiyorum ama demek ki... Bakın, Sayıştay raporunda bir tabloya göre 25'i lüks olmak üzere 96 otomobil, 8 minibüs, 207 bilgisayar, 105 dizüstü bilgisayar, 165 tablet, 315 cep telefonu, 34 televizyon, 129 yazıcı, 23 projeksiyon cihazı, 8 cilt makinesi, 12 evrak imha makinesi, 6 UPS ve 14 fotoğraf makinesi müteahhit şirketlere aldırıldı. Ben, kamuda yirmi beş yıl görev yapıp akademiden emekli olmuş bir kardeşinizim. Ya, biz, odamıza dışarıdan bir şey almak istediğimizde -klima almak istediğimizde- "Alamazsın." dendi. Niye? "Devletten daha büyük değilsin. Onu devlet alırsa alır, alamazsa da sen, kendi özel şeyinle alamazsın." diye yetiştik ama burada görüyoruz ki ne var ne yok müteahhit şirketlerden. Müteahhit şirketten bunlar alınabiliyorsa karşılığında müteahhit şirketlere ne veriliyor, ne verildi ya da ne verilecek?

Bu zaten pazarlık usulü ihaleler de anlaşılır değil, doğal afet salgını... 21/(b) de tabii, 21/(a)'da (b)'de (c)'de (d)'de (e)'de değişik ifadeler var var, pazarlık usulü ihalenin gerekçeleri; hiçbirine uymayan pazarlık usulü ihale. Kara yolu yapmak özel bir iş değil ki yani kaldı ki 5-6 tane zaten yandaş müteahhit firma var, hadi bilemediniz 10. Yani bunlar bir tane olsa hadi anlarım; 1 kişi ya da özel bir iş yapıyor, yapan başkası yok. Yani ihaleye girseniz bunlar girecek sonuçta niye açık ihale yapılmıyor? Bu, yap-işlet-devret modeliyle neden Kamu İhale Kurumunun denetiminden Kamu İhale Kanunu'ndan kapsam dışına alınıyor?

Bakın, 3 kurumdan bu iktidar 31 milyar lira; -Karayollarından 14 milyar 49 milyon, Sağlık Bakanlığından 16 milyar 392 milyon, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından 540 milyon TL- yap-işlet-devretle 2021 yılı bütçesinde cebimizden yani o tüyü bitmemiş yetimin hakkı üzerinden bu paraları ödüyor. Ne için ödüyor? O tüyü bitmemiş yetimin büyüdüğünde yine ödemek zorunda bırakıldığı bedeller bunlar, bunları da özellikle belirtmek istiyorum.

Şimdi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bize bir sunum dosyası gönderdi, baktım; afiş yani bu ilan, böyle reklam şeyleri arka arkaya sıralanmış, getirilmiş; hiçbir şey yok, bir sayfasında sadece bütçe değerleri var, o kadar. Yani 2021 yılında ne kadar yatırım var, hangi projeye ne yapılacak; bunun muhasebesi yok, 2019 yılının muhasebesi yok, hiçbir şey yok. Böyle şey olmaz değerli arkadaşlar, bu bütçe sunumu değil, bu dosya bir reklam, bir tanıtım yani bir fuarda verebilirsiniz bunu ama Plan ve Bütçe Komisyonuna verilecek dosya bu değil. Bakın, neden bu değil? Bir şey söyleyeceğim size bu Türkiye bilişim sektörüyle ilgili: Bakın, dünyada bilişim sektörünün 5 trilyon dolarlık bir büyüklüğü var, yazılım sektörünün 3,5 trilyon dolar civarında. Türkiye bilişim pazarı 2019 yılında yüzde 14 büyümüş yani 152,7 milyar lira, dolar bazında ise yüzde 3 küçülmüş aslında, 26,8 milyar dolar enflasyonu da dikkate aldığınızda. Yazılım sektörünün genel sektör içindeki payı da düşük, yüzde 25 ve özellikle de siber güvenlik alanında yabancı menşeli ürünlerin yüzde 90'lar düzeyinde olması da düşündürücü. Hani siber güvenlik diyoruz ama yüzde 90'lar düzeyinde yabancı menşeli yazılımla yapıyoruz bu işi.

Bakın, ülkemizde mevcut Dijital Dönüşüm Endeksi bugüne kadar gerçekçi bir şekilde hesaplanarak ortaya konulamamış. Altyapı, satın alınabilirlik ve beceriler; bu 3 boyut kullanım maliyetleri konusunda tabloyu ortaya koyuyor. Bakalım, altyapıda seçili ülkeler arasında Türkiye kişi başına yıllık elektrik tüketiminde sondan 4'üncü sırada. "Kilobit per second" cinsinden Türkiye'nin performansının en düşük olduğu alanlardan birisi de internet kullanıcısı başına uluslararası internet bant genişliğidir.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Sındır, süreniz bitti, ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Türkiye'nin değeri 94.995 "kilobit per second"la 429.665 "kilobit per second" olan dünya ortalamasının katbekat altında. Altyapı konusunda gerçekten oldukça zavallı bir durumdayız, özellikle siber güvenlik konusunda ortaya çıkan sorunlar da dikkat çekiyor.

Mesela şehirler özelinde hesaplanan kişi başına düşen fiber altyapı uzunluk oranları konusunda İstanbul'da fiber altyapı uzunluğu kişi başına 3,1 metre, Ankara'da fiber altyapı uzunluğu kişi başına 4,3 metre, İzmir'de yaklaşık 4 metre. Bakın, Stockholm gibi bir şehirde -bu konuda gelişmiş bir şehir- bunların 200 kat üzerinde, 770 metre kişi başına fiber altyapı uzunluğu. Yani bunlarla övünmeyiniz, bunlar aslında yüz kızartıcı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Sındır, çok teşekkür ediyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitmedi Sayın Başkanım, bitireceğim izin verirseniz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ek süreniz de bitti.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir konuya daha değineceğim Sayın Başkanım, buraya bunlar için geliyoruz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tabii ki, lütfen hızla...

Buyurun.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hanelerde bilgisayar sahiplik oranı da yüzde 57,25 olan Türkiye, bu oranla seçilmiş ülkeler sıralamasının yaklaşık sondan 4'üncü sırasında yer alıyor.

Şimdi, bir başka konu: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının yolcu ve yük taşımacılığı özelleştiriliyor mu diye bir soru soruyorum Sayın Bakan. Demir yollarına 2003-2020 yılları arasında 170,2 milyar lira yatırım yaptınız. 2020 yılında demir yolları yatırımlarının toplam yatırımlardaki payı yüzde 47'ye çıkartılmış, bunu görüyoruz sunuşunuzdan. Devlet Demiryollarının internet sitesinden aldığım bu bilgi şöyle diyor: "TCDD Taşımacılık AŞ'nin bu yıl sonunda kamu hizmeti yükümlülüğü sona erecek. Söz konusu hizmet 2021 yılı itibarıyla açık ihale usulüyle ihale edilerek ihaleyi kazanan demir yolu tren işletmecisi tarafından yerine getirilecektir." Buradan şunu mu anlıyoruz? Kamu hizmeti yükümlülüğü gereği bu hizmeti yerine getiren Devlet Demiryolları Taşımacılık AŞ, 2021 yılından itibaren açık ihale usulüyle yetkili diğer 2 şirketin yanında ihaleye girmek zorunda kalacak ve bu hizmet özelleşecek midir? Bu soruya da yanıt bekliyorum Sayın Bakan.

Teşekkür ediyorum.