ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)- Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle bir konuya dikkat çekmek istiyorum: Türkiye'de köprü yapan, tünel yapan, demir yollarını yöneten, hava yollarını yöneten, deniz yolunu yöneten bir Bakanlık, aynı zamanda dijital dönüşüme bu kadar ihtiyacımız olan bir dönemde böyle kritik bir işi de yapıyor. Komisyonun da havasını gördüğümüzde teknolojideki gelişimi, bilgi ve iletişimdeki gelişimi tali bir iş olarak görüyor; bu, ülkemizin geleceği açısından çok büyük bir sorun yaratacak ve özellikle 21'inci yüzyılın en önemli meselelerinden biri olan bilişim çağını yakalamamızda ne büyük sorunlara sebep olacak, bunu vurgulamak istedim.

Sonrasında, özellikle Ulaştırma Bakanlığımızın en önemli konularından biri olan bir sosyal medya düzenlemesi Meclisimiz dönemi kapatmadan gündeme getirildi ve 5651 sayılı Kanun düzeltildi, değiştirildi. Bu değiştirmede ne yapıldı? Özellikle "Ya beni översiniz ya da susarsınız." anlayışı hayata geçirildi.

Nasrettin Hoca hikâyeleri misali, önce yasayı değiştirdik, sonra ceza kestik, sonra dijital mecralar için bir komisyon kurduk, şimdi yeniden tartışacağız. Yani, 5651 sayılı Kanun yapılırken "Yapmayın. Bu komisyonu kuruyoruz. Yaz boyunca tartışalım, bütün kesimleri dinleyelim, bütün tarafları dinleyelim, ona göre dünyanın imreneceği bir teklif ortaya koyalım." dediğimizde "Olmaz." diyenler, yasayı alelacele gündeme getirenler bugün diyor ki, eğer yanlış söylüyorsam Sayın Bakanımız beni düzeltsin "Arkadaşlarımız bu platformlarla görüşmelerini hâlâ sürdürüyor."

Sayın Bakanım, bu platformlarla görüşme şansımız vardı da niye bu yasayı düzenlemeden önce görüşmedik? Şimdi, 10 milyon cezayı kestik. Dediler ki: "Tıpış tıpış gelecekler." Gelen yok ama görüşebileceğimiz temsilcilikler de hemen hemen varmış, belki Türkiye'de kurulmamış ama görüştüğümüz temsilcilikler de varmış. Tabii, devamında 30 milyon ceza geliyor, sonra reklam yasağı geliyor, sonra yüzde 50 oranında bant daraltma geliyor, sonra yüzde 90 oranında bant daraltma geliyor.

Bakın arkadaşlar, bir bakanın bile istifa ederken sosyal medyaya ihtiyaç duyduğunu hep birlikte yaşadık. Kendini duyuracak mecra bulamadığı için Instagram platformundan görevini bıraktığını dünyaya açıkladı. Biz ne yapıyoruz? Pandemi koşullarında dünya dijitale yatırım yaparken milyar dolarlık şirketlere şunu söylüyoruz: "Aman bizim ülkemize gelmeyin, her an biz burada işlemleri durdurabiliriz." Microsoft yanı başımızdaki Yunanistan'a 1 milyar dolarlık bir yatırım yapıyor ama Türkiye'nin yanından bile geçmiyor.

Ha, burada muhalifleri susturacağınızı zannediyorsanız bu mesele sadece muhalifleri susturmaz. Biliyorsunuz, internette, sosyal medyada ciddi bir ticaret var. Sadece Facebook'ta 2018 yılında 15,3 milyarlık bir ticaret yürümüş.

Bir de altyapı konusuna gelmek istiyorum, burayı çok önemsiyorum. Türkiye'nin ciddi bir altyapı sorunu var. Her yerde herkese "geniş bant" dediniz ve literatürü karıştırarak, özellikle de işinize geldiğinde rakamlarla oynayarak algı yönetimi yapıyorsunuz. Mobili geniş banttan sayıyorsunuz ve Türkiye'ye diyorsunuz ki: "80 milyona yakın kullanıcımız var." Mobil, geniş bant değil arkadaşlar. Bakanımız çok iyi ifade edememişti ama eğer 100 megabit hızdan bahsediyorsa fiber lazım, altyapı lazım, bunu söylemek gerekiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Adıgüzel, süreniz dolmuştur, teşekkür ediyorum.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Toparlıyorum, hemen toparlıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir cümleyle, lütfen...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Hemen toparlıyorum.

Bu geniş bant meselesine gelince de, bu çok önemli bir mesele. Şöyle bir örnekle ifade edip sözlerimi tamamlayacağım: Eğer bir ülke geniş bant operasyonunda yüzde 10'luk bir iyileştirme yaparsa bu, onun gayrisafi yurt içi millî hasılasına yüzde 1,38'lik bir artış olarak yansıyor. Gelin, elinizi vicdanınıza koyun, ülkemizin geleceğine yatırım yapalım. Bırakın hamaseti, gelecek için hep birlikte Türkiye'yi fiber kablolarla donatalım diyorum.