| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | TBMM'de pandemi boyunca çalışma şartları ve hangi korunma tedbirleriyle çalışmalara devam edilmesi gerektiği hususunda görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 19 .11.2020 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bu toplantı için ben de birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Öncelikle, pandeminin, ilk başlardaki dönemden çok daha fazla yaygınlaştığını görüyoruz, aslında buna ilişkin pek çok emare var, örneğin kişisel hayatımızda da buna tanıklık ediyoruz. Daha önce, o kadar, yakınlarımıza kadar bu hastalık gelmemişken şimdi hem ailemizin etrafında yaşıyoruz hem de oturduğumuz dairenin bile çevresinde, diğer komşularımızda da büyük oranda olduğunu görüyoruz. Yani bu kadar yaygınlaşmış bir pandeminin de daha önce aldığımız önlemlerden daha da güçlü bir şekilde yönetilmesi gerekiyor ama ne yazık ki biz aslında pandeminin toplum sağlığını önceleyen bir anlayışla gözetildiğini görmüyoruz, bunu yaşayamıyoruz. Bu konuda özellikle sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının yaptığı uyarıların da dikkate alınmadığını hatta onların şöyle bir şeyi var, "Yani bu pandemi artık pandemi olmaktan da çıktı, sindemi olarak ele alınması gereken bir durumdur." diyorlar ve bu konuda alınacak önlemleri de sıraladılar bu meslek örgütleri ve sendikalar bir araya gelerek. Fakat hani -dediğim gibi- en son açıklanan önlemler de gösteriyor ki çok da hani yasaksavan bir şekilde ve yasakçı bir zihniyetle aynı zamanda bir önlem geliştirildi. Bu önlem paketi paket de değil zaten. Yani sınıfsal bir sorun pandemi sorunu aynı zamanda, pandemi salgını hem bölgesel olarak da hem de sınıfsal olarak toplumu çok derin bir şekilde sarsıyor ve bu açıdan, böyle bir bakış açısıyla ele alınıp emekçilerin, işçilerin, artan milyonlarca işsizin, kadınların ve özellikle göçmenlerin ve dezavantajlı olan kesimlerin korunmasına yönelik paketler açıklanması gerekiyor. Bütün bu konularda hiçbir şey yapılmadığı için hani Komisyonumuz bu konularda daha aktif rol alabilir.
Tabii ki Meclisin işleyişi, Komisyonların çalışma usulü bu konuda pandemi sürecinde nasıl ele alınacağı önemlidir ama aynı zamanda pandeminin yönetilmesine dair ciddi eleştirilerimiz var. Türkiye'nin virüse teslim edildiğini biz düşünüyoruz, yönetilmediğini düşüyoruz. Açıklanan turkuaz tabloların gerçekliği de yansıtmadığını düşünüyoruz. Gerçi, dün Sağlık Bakanımız bu konuda bize açıklamalar yaptı ama interaktif bir tartışma olmadığı için itirazlarımızı da iletemedik. Bize sadece genel geçer açıklamalarda bulundu.
Dolayısıyla -toparlarsam- biz pandeminin yönetilme sürecine itiraz ediyoruz, bu konuda Komisyonumuzun daha inisiyatif alması gerektiğini düşüyoruz. Yine, pandeminin köklerine dair de tartışmamız gerekiyor. Yani Covid-19 salgını ve olası diğer salgınları da önleyecek yapısal düzenlemelere, köklü düzenlemelere ihtiyaç var ama biliyorsunuz, bugün Genel Kurulda ekolojiyle ilgili, ekolojiyi tahrip eden, doğayı talan eden bir torba yasa var. Bu tür torba yasaların gelmemesi gerekiyor. İklim krizini ve ekolojik tahribatları getiren ve dolayısıyla pandemilere yol açan bu tür yasa tekliflerinden kaçınmak gerekiyor. O yüzden bütünsel bir yaklaşıma da ihtiyaç var.
Yine, pandemiye ilişkin açıklanan önlemlerde şöyle deniyor: "Bu alınan önlemlerde üretim, imalat ve tedarik zincirleri muaf tutulacaktır." Yani bu üretimde çalışan işçilerin nedir statüsü, yurttaş değiller mi bu arkadaşlar, bunlar köle mi? Yani böyle bir şey olabilir mi? Hani, ölüm zinciri gibi bir şey bu; tedarik zincirinde çalışanlar, çalışmak zorundalar. Yine, sağlık sektöründeki hekimlerin, sağlık emekçilerinin izin almaları bile yasak, işten ayrılmaları yasak. Yani böyle bir pandemi krizinde işçilere, emekçilere, sağlık emekçilerine böylesine yüklenmek, onların yaşam haklarını tehdit edecek zorlamalara gitmek, onların sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamında yaşama haklarını, anayasal haklarını ellerinden almak gibi bir hak mı var? Hani böyle bir durum olabilir mi? Bu konulara bizim eğilmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Bir de İzmir'le ilgili bir şeyler söylemek istiyorum: İzmir'de müzisyenler bugüne kadar bir eylem gerçekleştirdiler "Sanatın Saati Olmaz" diye. Yaşamını kültür, sanat ve eğlence üretimiyle idame eden insanlar, pandemi sürecinde işsiz kaldılar, iş yerlerini açamadılar; taksiciler, esnaf, sanatçılar, gece işçileri, bütün bunlar evlerine ekmek götürecek konumda değiller. Söylediklerine göre, geçinemedikleri için intihar eden yüzden fazla müzisyen olduğu söyleniyor ve kendileri bu soruna çare bulunması gerektiğini söylüyor. Onlara göre, iş yerleri kapatılmamalı ama bize göre eğer kapatıyorsak -ki kapatmak da gerektiğini ben düşünüyorum- yani Türkiye'nin hep kapanması gerekiyor, evde kalmak gerekiyor ama müzisyenlerin geçimlerini sağlamak için onlara bir paket hazırlamak gerekiyor ve ekonomik olarak ayakta kalmalarını sağlamak gerekiyor. Bu konularda bizim Komisyonumuzun da inisiyatif alması gerekir. Meclis içindeki çalışmalar için Ali Şeker Vekilin önerilerine katılıyorum.
Çok teşekkür ederim.