KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken değerli hazıruna saygılarımı sunuyorum.

Covid-19 salgınıyla mücadelede yaz aylarında tedbirlerin gevşetilmesiyle ve kış aylarında da yeterli ve sert tedbirlerin alınmadığı bir dönemde Covid-19 salgınının ikinci dalga değil de bir tsunamiye dönüştüğü bugünlerde çok önemli bir konuyu konuşuyoruz. Komisyonumuzun da bu konuda toplanmış olması son derece yerindedir, zamanlaması da gayet doğru bir zamanlamadır.

Her ne kadar ülkemizde önceleri Covid-19 salgınının yayılmasını durdurmak için sert önlemler alınmış olsa da alınan önlemler salgının hızı ve etkisi karşısında çok yetersiz kalmıştır. Son iki yıldır derin bir ekonomik kriz yaşanan ülkemizde Covid-19 salgını nedeniyle çok daha büyük ekonomik sorunlar yaşanmaya başlayınca alınan önlemler iktidarınız tarafından gevşetilmeye başlanmış ve bu da salgını kontrol edilemez hâle getirmiştir. Bugün itibarıyla, dün açıklanan resmî verilere göre ülkemizde 425.628 vaka görüldüğü tespit edilmiş ve 11.820 vatandaşımızın da yaşamını yitirdiği açıklanmıştır. Oysa Türk Tabipleri Birliğinin ve konunun uzmanlarının açıklamalarına göre gerçek vaka ve ölüm sayısı çok daha fazladır. İşte, belediyelerden aldığımız verilere göre kimisi 40 binin üzerinde, 100 bin gibi rakamlar da söylenmektedir ölüm sayısıyla ilgili. Türk Tabipleri Birliği ülkemizdeki aktif vaka sayısının Sağlık Bakanlığı verilerinin 9,9 katı olduğunu açıklamışlardır. Özellikle ekonomik krize bağlı olarak, salgını durdurmak için alınan tedbirlerin gevşetilmesi göz önünde tutulduğunda, bu aylardan itibaren eğer gerekli sert tedbirler alınmazsa ülkemizdeki o Covid-19 salgınının kontrolden tamamen çıkacağı, vaka ve ölüm sayılarında bir patlama yaşanacağı yani ikinci dalga değil de hatta bir tsunami yaşanacağı ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bugün itibarıyla 1 milyon 100 binin üzerinde sağlık çalışanının bulunduğu ülkemizde, sağlık çalışanları Covid-19 salgınının ülkemizde ilk görüldüğü andan itibaren salgınla mücadelede en önde, en önemli ve en kritik rolü fedakârca üstlenmişlerdir. Hemşiresinden doktoruna, hasta bakıcısından memuruna, aile hekiminden filyasyon ekiplerine, temizlik görevlisinden başhekimine kadar tüm sağlık çalışanları bu mücadelenin kahramanıdırlar. Ülke olarak onlara minnet borçluyuz ancak salgından önce sağlık çalışanlarının çözülmeyi bekleyen pek çok sorunları varken Covid-19 salgınıyla da bu sorunlara yeni sorunlar eklenmiş ve sorunları büyümüş ve sağlık çalışanları tükenme noktasına gelmiştir. Kötü salgın yönetiminin faturasını maalesef sağlık çalışanları hayatlarıyla ödemektedirler. Bugün itibarıyla 50 binin üzerinde sağlık çalışanının enfekte olduğu, 67 hekimimiz olmak üzere 163 sağlık çalışanının da maalesef yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Enfekte olanların yüzde 5'i oranında sağlık çalışanında da akciğerlerinde, kalbinde ve diğer organlarında hasar oluştu ve bu nedenle malul olduğu tahmin edilmektedir.

Sayın Başkan, salgın sürecindeki yanlış politikalar nedeniyle sağlık çalışanlarının çalışma koşulları zorlaşmış ve hakları geriye gitmiştir. Sağlık çalışanları salgına karşı âdeta savunmasız bırakılmıştır. Covid-19 sağlık çalışanları arasında 14 kat daha hızlı yayılırken yeterli önlemler maalesef alınmamıştır. Covid-19'a karşı kişisel koruyucu donanım malzemeleri, özellikle birinci basamak sağlık birimlerinde sayı ve nitelik olarak yeterli düzeyde verilmemiş, sağlık çalışanlarının periyodik test yapılması talepleri karşılanmamıştır. Risk gruplarında olduğu belirlenen 60 yaş üzeri kalp, damar, diyabet, kanser gibi hastalıkları olan sağlık çalışanlarına özel hiçbir düzenleme yapılmamış ve önlem alınmamıştır.

Covid-19, sağlık çalışanları açısından meslek hastalığı kabul edilmemiş, çalışma saatleri çok daha fazla uzamış, uzun ve aralıksız çalışma saatleri süresince çok ağır vakalarla karşılaşan çalışanların psikolojik olarak yıpranmalarının önlenmesi için gerekli tedbirler de maalesef alınmamıştır.

Bakanlıkta "Sağlık Bakanlığınca hakları ödenmez." denilen sağlık çalışanlarının hakikaten hakları ödenmemiş, fedakârca yaptıkları çalışmaların karşılığında kendilerine vadedilen ek ücretleri zamanında tam, eşit ve adil olarak ödenmemiştir.

Sağlık işçilerinin yıllardır beklediği toplu sözleşme kapsamına alınma talepleri de maalesef bu süreçte yine kabul edilmemiştir. Oysa, sağlık çalışanlarının bütün bu sorunlarının ivedilikle çözülmesi, Covid-19 salgınıyla mücadelenin başarılı olması için son derece önemlidir ve kritik bir noktadır.

Sayın Başkan, pek çok ülke Covid-19 salgını sürecinde sağlık çalışanlarına sahip çıkmıştır: İtalya, Fransa, Belçika, Güney Afrika, Kanada, Malezya gibi ülkelerde Covid-19 sağlık çalışanları açısından meslek hastalığı olduğu kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Covid-19'u meslek hastalığı olarak değerlendirileceğini açıklamıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü de Covid-19'u meslek hastalığı olarak tanınmasını tavsiye etmiştir.

Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Covid-19'un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için bir kanun teklifi verdik salı günü. Grup Başkan Vekillerimiz, Sağlık Komisyonumuzun değerli üyeleri ve hekim, eczacı ve diş hekimi milletvekillerimizin imzaladığı bir kanun teklifi verdik salı günü. Tabii, şunu ifade ettik bugüne kadar "Yeni sistem sert kuvvetler ayrılığı içeriyor." dedik ve "Kanunlar yürütmeden değil de yasamadan çıkacak." denilmişti. Bu anlamda, eğer bu ifade doğruysa yani yürütmeden değil de yasamadan çıkacaksa bu tür kanunlar, işte bu Komisyonumuz bunun tam yeridir. Yani bu Covid-19'un meslek hastalığı olarak kabul edilmesinin tam yeridir. Yani bu sizin "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz, bizim "tek adam rejimi" dediğimiz sistemin uygulanmasına örnek teşkil edebilecek bir kanun teklifini bu Komisyonda hep beraber, bütün milletvekili arkadaşlarımızın önerisiyle, biz bir teklif verdik ama belki eksiği vardır, noksanı vardır veya fazlası vardır ama hep beraber bunu değerlendirebiliriz, bütün siyasi partilerin de bu kanun teklifinin kabul edilmesi veya birlikte ortak şekilde verilmiş olması da aynı zamanda sağlık çalışanlarımıza verdiğimiz önemi ve değeri gösterecektir.

Bu sebeple, ben Komisyonumuzun bütün saygıdeğer milletvekillerinden bu konuda hassasiyet göstermesini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına rica ediyorum. Bu, bizim olmasın, bu kanun teklifi bizim yani Cumhuriyet Halk Partisinin olmasın; Parlamentoda temsil edilen bütün siyasi partilerin olsun diyorum. O konuda Sayın Başkanım ve değerli milletvekilleri arkadaşlarım desteğinizi bekliyoruz ve saygılarımızı sunuyorum.

Teşekkür ederim.