| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | TBMM'de pandemi boyunca çalışma şartları ve hangi korunma tedbirleriyle çalışmalara devam edilmesi gerektiği hususunda görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 19 .11.2020 |
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; ben de süreyi kısa tutacağım ama genel birkaç noktaya da değinip ondan sonra Meclisimizle ilgili önerilerde bulunacağım.
Aslında genelde bir yanlış değerlendirme var. Karantina kavramını yanlış kullanıyoruz. Aslında karantina yerleşim yeri için kullanılan bir ifadedir, kişi için olan süre gözlem süresidir. Gözlem, en uzun kuluçka süresince olmalıdır yani on dört gün lafı oradan geliyor, bir kişiye virüs bulaşmışsa hastalığın ortaya çıkma süresidir. Bu, şüpheli bir kişi içindir ama hasta bir kişinin ya da virüs bulaşmış bir kişinin bulaştırıcılık süresi farklı bir şeydir, bunun ne kadar süre olacağı belli değildir. O yüzden "On gün oldu, on dört gün oldu." diye test sonucu negatifleşmeden kişiyi tekrar toplumun içerisine katmak, göndermek doğru değil. Bu kişinin mutlaka negatifleştiğini ispatladıktan sonra normal hayata dönmesi lazım, orada bir yanlış uygulama oluyor genelde. Türkiye genelinde şöyle bir yanlışlık var: "Süre on gün oldu, on dört gün oldu." diye test yapılmadan toplumun içerisine katılıyor. Yani o karantina kavramında on dört gün lafı doğru kullanılmıyor diye düşünüyorum.
İkincisi, açıldığı için, meslek hastalığı konusu. Evet, bizim de bu konuda çok tekliflerimiz var, hatta bununla ilgili görüşmeler de yaptık. Tabii, meslek hastalığının Türkiye'deki sıkıntısı şu: İspatlanması zorunlu, iş yerinden olduğunun kanıtlanması lazım. İşte "İş yerinden mi aldı, dışarıdan mı aldı, bunu nasıl ispatlayacağız?" gibi bir eleştiri var hukuki boyutunda ya da Çalışma Bakanlığından kaynaklanan bir eleştiri var. Artık burada anlayış göstermemiz lazım. Bir sağlık çalışanı aktif çalışıyorsa ve Covid oluşmuşsa bunu meslek hastalığı olarak kabul etmemiz gerektiğini ben de düşünüyorum. Hatta sadece Covid için değil, mesela daha önce Kırım Kongo'dan dolayı çok sağlık personeli kaybettik. Yani "aspire" etmiş, "aspirasyon" sırasında yüzüne gözüne bulaşmış hemşire ve doktorlarımızı kaybettiğimizi de biliyorum. Bu tür enfeksiyonları, mutlaka meslek hastalığı veya iş kazası -nasıl kabul edilirse- olarak bir şekilde kabul etmemiz lazım. Sadece bunu kabul etmenin ötesinde bizim tekliflerimiz var, hasta olan ve ölenlere tazminat verilmesi yönünde. Sağlık personeli aktif çalışırken eğer Covid'den dolayı ölmüşse tazminat verilmesini çok önemsiyorum çünkü bunların aileleri veya çocukları ortada kalıyor, çok küçük çocukları olan sağlık personeli var. Hatta bizim yıpranma tazminatının da artırılması şeklinde bir kanun teklifimiz var. Tüm bunları yaparsak sağlık personelinin motivasyonu açısından çok doğru olacaktır diye düşünüyorum.
Meclisimiz açısından baktığımızda, aslında 6 bin çalışanı olan çok büyük bir yer burası. Onun için iş sağlığı ve iş güvenliği genel önlemleri açısından bakıyorum ve kamuda, kamu kuruluşlarında iş sağlığı, iş güvenliği biriminin mutlaka oluşması lazım. İş sağlığı hekimi ya da iş güvenliği uzmanı farklı bir şeydir, kurum tabibi farklı bir şey yani poliklinik yapmak değil olay sadece. Meclis hekimi var diye geçiştirmemek lazım. İş güvenliği yaklaşımı risk tanımlama ve bu riski kontrol etme yaklaşımıdır. Bu yaklaşımı genel olarak tüm kamuda ve Meclisimizde de yerleştirmemiz lazım. O zaman çalışma saatleri de kapalı ve yoğunlukta riskin nerede olduğu da tanımlanır, ona göre önlemler alınır.
Şimdi, çalışanlarımızın şartları iyi değil. Servisler hakikaten çok yoğun ve tabii ki en çok bulaşmanın olduğu yer toplu taşıma araçlarıdır. Meclis çalışanlarının servisleri de çok yoğun. Bunun oturma şekli düzenlenebilir. Gece çalışma saati risktir zaten, tümüyle, bana göre en yanlış şeylerden biri bu. Gece çalışanlarda, saat on ikiden sonra çalışanlarda kanserler de fazladır, enfeksiyonlar da fazladır çünkü melatonin salınımıyla alakalıdır bu. Gece çalışma devam ettiği zaman melatonin salınımı düşer ve bu da hem kanserlere hem de enfeksiyonlara meyli artırır, genel vücut direncini düşürür. Tabii ki uzun çalışıyoruz, o zaman çalışma saatlerini daha erken başlatabiliriz yani ikide değil de onda başlatalım, dokuzda başlatalım. Şimdi bütçe görüşmeleri var, çok uzun saatler kalıyoruz, gece üçlere, dörtlere kadar, sabaha kadar kalıyoruz; bu çok büyük bir risk, onu belirtmek lazım. Belki bu çalışma saatlerini, en azından bütçe görüşmeleri sırasında erkene alabiliriz diye düşünüyorum.
Çay ocakları çok büyük risk, oradaki personelin çalışma şartları açısından baktığımızda, küçücük odalarda 6 kişi kalıyorlar, çok ciddi bir bulaşmaya ve dolaşıma sebep oluyor. Bu teması kesmek gerekiyor, yoksa Meclis içerisinde genel bir virüs dolaşımına zemin hazırlamış oluyoruz.
Tabii, onun dışında herkesin maskeye daha ciddi bir şekilde uyması özellikle gerekiyor.
Şu an bütçe görüşmeleri nedeniyle yemekhaneler de çok kalabalık, onunla ilgili bir düzenleme de yapılması lazım. Belki yemek yeme saatleri düzenlenebilir ve böylece o yoğunluk da azaltılabilir diye düşünüyorum.
Hızlıca söyleyeceklerim bunlar.
Teşekkür ederim.