BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Çok yerinde bir düşünce.

Teşekkür ederim.

Şimdi, müsaade ederseniz çok kısa bir özet yapayım ama bu tasnif edilmiş bir özet değil, sizler konuşurken ben de elimden geldiği kadarıyla not aldım, zaten arkadaşlarımız notlarını aldılar, elimizde bilgi var.

Meclis Genel Kurulunda havalandırma iyi yapılsın. Kapılardan sıkışık çıkılmasın. Maskesiz konuşulmasın. Maskelerin kalitesi üzerinde özellikle bir kere daha durulsun. Maskenin nasıl kullanılacağı bütün Meclis çalışanlarına ve milletvekillerine iyi anlatılsın, öğretilsin. El dezenfektanları için de uygun kullanımın nasıl olacağı anlatılsın, gereksiz kullanımın zararlı olabileceği anlatılsın. Ziyaretçi girişleri yasak ama maalesef deliniyor. Bu hususta hassasiyetle buna mâni olunsun. Yemek ve diğer ikramlar kulislerde kısıtlansın, hatta sayın milletvekilimizin önerisi ki ben de buna yüzde yüz katılıyorum. Meclis lokantasında da pakete geçilsin. Zaten bana göre kural olarak da geçilmesi gerekir yani bütün restoranlar geçtiğine göre Meclisin bunun dışında kalması düşünülemez. "Yemekhane kalabalık olmasın." dendi ama pakete geçilirse zaten o tedbire şimdilik gerek kalmayacak. Bunun meslek hastalığı ya da iş kazası sayılması konusunda hemen hemen en azındaki buradaki arkadaşların hepsi hemfikir ama gruplar ve ilgili bakanlıklarla herhâlde görüşmek gerekecek, bir ortak kanun...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bakan Bey de uygun olduğunu belirtti dün.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Sağlık Bakanı.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Evet.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının konusu bu konu.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O da hasta zaten.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bunun üstünde duracağız, anlaşılmıştır.

Servis araçlarının kalabalık olmaması, gerek araç artırma suretiyle gerekse saatler itibarıyla bu sağlansın. Kanun teklifleri ilgili komisyonlarda, ihtisas komisyonlarında görüşülsün, mümkün mertebe uzlaşı sağlansın ki aşağıda işler azalsın. Belirtisi olup da test sonucu çıkmayan personel bu sürede çalıştırılmasın. Bir konu var, onu en sona bırakacağım. İş sağlığı hizmeti alınsın. Meclise ait bir filyasyon mekanizması oluşturulsun. Ayrıca, komisyondan her partiden birer üye de bu filyasyon mekanizmasını kendi gruplarına sağlamak üzere irtibat hâlinde olsun. Bölgelerden dönen milletvekiline test yapılması için kendileri uyarılsın ve bu hususta farkındalık oluşturulsun. Kulisler, komisyon toplantıları ve diğer kapalı ortamlardaki kurallar net olarak belirlenip uygulamaya geçilsin. Meclis Genel Kurulunda bazı tedbirler okunsun, belki tekrar tekrar okunsun. Çalışanlar her hafta test yaptırsın, milletvekilleri dâhil olmak üzere.

Değerli Bakanımızın tavsiyelerinden, önerilerinden şunlar var: Müzakerelerin video konferansla yapılıp bir özel sistemde oylanması. Çok yenilikçi bir şey tabii bu. Bu gündeme alınsın. Çalışma saatlerinin düzenlenmesi sağlansın. Belki de bir fırsat olur hepimiz için. Yani gece çalışma, belli bir saatten sonra çalışma bana göre de gerçekten sağlıksız bir şey. Bir pandemi kurulu gibi çalışalım ya da pandemiyle ilgili sürekli bilgilenelim. İki haftada bir önerildi, olabilir, ayda olabilir. Bakanlıktan da ayda bir ya da iki ayda bir bilgi alalım. Dijital para kullanalım, mümkün olduğu kadar parayla bulaşmayı önlemek için. HES kaydı milletvekilleri için de kullanılsın. Bu da çok cesur ama gerekli bir karar yani herkes için olan milletvekili için niye olmasın? Milletvekillerinin dokunulmazlığı olduğu için kimse dokunamıyor ama en azından bunun milletvekiline de bildirilmesi lazım.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Kendisini de korumuyor aslında.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kendi duyarlılığıyla bu hususta davranması sağlanmalı.

Şimdi, müsaade ederseniz şöyle yapalım bütün bunlarla ilgili olarak: Her partimizden burada birer isim belirlersek, stenograflarımızın aldığı notlar ile bu benim aldığım notları bir araya getiririz, bir mutabakat metni oluştururuz hemen bu hafta, öbür haftanın başında, pazartesi günü. Ali Şeker Bey arada "Salı günü gecikmeden görüşelim." önerisini yaptı haklı olarak. O mutabakat metnini gerekirse bizler imzalayarak... Gruplarımızla ayrı ayrı görüşelim yani onları gidip ziyaret edersek bir nezaket gösterisinde bulunmuş oluruz. Sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımıza götürelim. Böylece biz elimizden geleni herhâlde yapmış oluruz.

Sona bıraktığım husus şuydu: Genel Kurulun çalışma usulleri... Gerçi Mehdi Bey'in, Sayın Bakanımızın ifade ettiğini söyledim; o, çok yenilikçi bir şey, yapabilirsek bana göre çok da harika bir şey olur. Yani belirli saatler, belirli konuşma usulleri, yoklamalarla ilgili hususlar, çıkarılacak kanun maddelerinin sayıları... Bence burada hem muhalefete hem iktidara düşen işler var ve biz buna burada karar veremeyiz, buna gruplar karar verecek ama biz gruplara şunu söyleyebiliriz bence, metnimize bunu da koyarız: "Lütfen buradaki çalışmayı kalabalık oluşturmayacak, bir de hafifletecek, gece yarılarına kadar bırakmayacak bir düzene geçin." Yani muhalefet burada başka bir şey talep ediyor, iktidar başka bir şey talep ediyor. "Siz oturun kendi aranızda lütfen bunu yapın, biz Sağlık Komisyonu olarak, bir ihtisas komisyonu olarak bunun bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Detaylarına biz girmiyoruz, buyurun siz aranızda konuşup yapın, bir mutabakat sağlayıp bunu halledin."

Yani geçen gün bir arkadaşımız çok önemli bir şey söyledi, bizim kulislerimiz, özellikle iktidar kulisi -açık söyleyeyim- amele kahvesi gibi bir şey oluyor. Orada oturuyor insanlar, kalabalık biçimde mecbursunuz oturmaya çünkü yoklama istenecek ya da bir şey olduğunda koşmanız lazım, koşturmanız lazım ve bilmiyorum ki acaba muhalefet tarafında bulaş olan arkadaşlarımızın sayısı iktidar tarafındakinden daha mı az?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - İktidar tarafında daha fazla çünkü daha fazla milletvekili var.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - İki tarafta da benzer mi oldu acaba?

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Yüzde 10'dan daha fazla.

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Aynıdır, aynı Sayın Başkanım.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ama herhâlde birbirine benziyordur. Ben bilerek sayı telaffuz etmiyorum ki, burada kayıtlara geçiyor ama çok büyük sayıda olduğu belli yani.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Oranlara bakalım, Meclis Başkanlığından sayıları alalım.

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Bir haber yapıldı, 81 vekilin enfekte olduğuna dair.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Uzlaşma kültürünü ön plana çıkarmalıyız. Uzlaşarak bunu minimum seviyelere indiririz.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yani şöyle arkadaşlar, şunu hepimiz biliyoruz: Meclis Genel Kurulunu ve kulisleri kalabalıklaştıran husus yoklamalardır ve karar yeter sayılarıdır. Ancak bundan şu mana çıkmasın: Yani iktidar istediği gibi her kanunu getirsin, istediği yoğunlukta getirsin, muhalefette yoklama da istemesin, karar yeter sayısı da istemesin. Bu anlam çıkmasın ama kalabalığın bundan olduğunu hepimiz biliyoruz. O zaman oturup uzlaşsın gruplar, aralarında uzlaşsınlar. Belli bir çalışma saati, belli bir çalışma maddesi...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Komisyondan uzlaşıyla gelsin, orada tartışılmadan geçsin.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - O da bir çözüm, o da güzel bir çözüm.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Sorunlu maddeler gelmezse zaten bu yeterince konuşulmaz.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yani şu da, politika yapmanın bir neticesi olarak her zaman uzlaşı sağlanamaz. Ya bu hepimizin temennisidir uzlaşı sağlanması ama iktidar, muhalefet biraz da bunun için var. Şimdi, orada uzlaşı sağlanamamış olabilir ama çalışma usullerinde uzlaşı sağlanır, otursun çalışsınlar yani. Mesela ben iktidar olarak haftada 80 madde çıkarmak isterim, muhalefet de -zaten karşı olduğu bir konu vardır uzlaşılmamıştır- 20 madde çıkmasını isteyebilir. Yani o zaman 20 madde ile 80 maddeyi toplarız ortalamasını alırız bir şey yaparız.

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Burada asıl sorun torba yasa olarak sunulması.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - 30 madde denir, 20 madde denir neyse... Kendi aralarında grupların anlaşması hususunda, biz, müsaade ederseniz metinimize onu yazalım ve onları teşvik edelim.