| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2020 |
ULAŞ KARASU (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan sunumunun büyük bir bölümünde deprem ve kentsel dönüşüme ayırdı sunumunu. Ben de bu konudaki yanlış uygulamalara değinmek istiyorum.
Bilindiği üzere, İzmir'de meydana gelen depremin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. Ben de bu Komisyonun üyelerinden biriyim.
Deprem komisyonları, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1997, 1999 ve 2010 olmak üzere yirmi üç yıl içinde 3 kez kurulmuş durumda. Bu komisyonlar birtakım önerilerde bulunmuş, deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı ziyaret etmiş, sonunda da birer rapor hazırlamış. Şimdi, 1997 ve 1999 yılındaki raporu incelediğimizde karşımıza çıkan birtakım ortak noktalar var. Bunların en önemlisi de imar affı uygulaması. Her iki komisyon da kaçak yapılaşmanın önünü açan imar affı uygulamalarından derhâl vazgeçilmesi gerektiğini söylemiş ama aradan geçen zamanda yine birçok kez Mecliste imar affı yasaları çıkarılmış. Ve ne yazık ki Sayın Bakan da 2019'da yaptığı açıklamada "İmar affı binanın sağlam olduğunu göstermiyor" açıklamasında bulunmuştu. Yani, imar affı dediğimiz hadise tamamen kaçak yapılaşmanın, denetimsizliğin önünü açıyor, bu da depremde can kaybına davetiye çıkarıyor. Ayrıca 3 komisyonun bir başka ortak önerisi ise meslek odalarının çevre ve şehircilik uygulamalarında daha aktif rol alması yönünde olmuş. Fakat hep birlikte gördük, İzmir depreminde özellikle İnşaat Mühendisleri Odası'nın sahaya inmesine ve inceleme yapmasına dahi izin verilmedi, devre dışı bırakıldı.
Bir diğer konu kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşümde en önemli nokta vatandaş ile yüklenici firmaların anlaşabilmesi. Burada da devreye inşaat maliyetleri giriyor. Bugün, çok değil, bundan bir yıl öncesine göre demir fiyatları yüzde 50'den fazla, çimento fiyatları yüzde 60 yükselmiş durumda. İnşaat malzemesi maliyetlerinin yükseldiği koşullarda kentsel dönüşümden istediğimiz verimi almamız ise imkânsız. Sayın Bakana sormak istiyorum: Özellikle kentsel dönüşümün bu kadar gündemde olduğu bir dönemde inşaattaki girdi maliyetlerinin düşürülmesi noktasında herhangi bir çalışmanız mevcut mudur?
İzmir noktasında size bir soru sormak istiyorum, bu dönüşümle ilgili. Yerinde dönüşüm projelerinin TOKİ tarafından yapılacağı ifade ediliyor. Parasını vatandaşın ödeyeceği bu projeleri Kamu İhale Kanunu 21/b'ye göre mi yapacaksınız? İhaleleri davet usulüyle mi gerçekleştireceksiniz?
Yine, kentsel dönüşümle ilgili bir başka konu var. Çanakkale'de 3 bin kişinin yaşadığı 86 bloklu sosyal konutlara 2013 yılında "Depreme Dayanıksız" raporu verildi. Yedi yıl önce verilen raporun ardından hem kat malikleri hem de belediye çalmadık kapı bırakmadı. Belediye bu konuda çok da güzel bir proje hazırladı. İktidar milletvekilleri bu alanın riskli alan ilan edildiğini söylüyor ancak öyle bir karar yok; aksine, riskli alan değil, 6306 sayılı Kanun'a göre riskli yapı tespiti yapılarak tek tek dönüşümün mümkün olacağı belirtilmiş durumda. Belediyenin projesi onaylanmadı. Yani burada bu bölgenin neden riskli alan ilan edilmediğini anlamak mümkün değil. 86 bloktan bahsediyoruz ve buranın tek tek riskli yapılarla ilgili kanuna uygun yapılması hem ekstra maliyet hem de zaman kaybı anlamına geliyor. Vatandaşlarımızın artık ufak bir sarsıntıda yürekleri ağızlarına geliyor, büyük bir korkuyla yaşıyorlar, birçoğu evlerinde oturmak istemiyor. Bu nedenle, Çanakkale Sosyal Konutları'nda çok hızlı bir şekilde adım atılması gerekiyor. Burada Sayın Bakana neden bu bölgenin riskli alan değil de riskli yapı kapsamına alındığını sormak istiyorum. Bu kadar bürokratik zorluğun gerekçesi, Çanakkale Belediyesinin Cumhuriyet Halk Partili bir belediye tarafından yönetiliyor olması mıdır?
Son olarak da meslektaşlarımın sesini duyurmak istiyorum. Binlerce inşaat mühendisi, şehir plancısı ve mimar atama bekliyor sizlerden. Hepsi kendi mesleklerini yapmak, faydalı olmak istiyor. Kentsel dönüşümün, depremin konuşulduğu bir süreçte özellikle inşaat mühendislerinin, mimarların, şehir plancılarının daha fazla devlet kurumlarında görev alması, atamalarının yapılması ve denetimde aktif rol oynamaları gerekiyor. Kurumlara bir yılda alınan inşaat mühendisi sayısı 100'ü dahi geçmiyor. Umarım, bu sayılarda bir artışa gidilir ve inşaat mühendislerinin kurumlardaki sayısı artar.
Teşekkür ediyorum.