| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı d) Türkiye Ulusal Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Kamil Hocadan sonra -bilemiyorum- benim konuşmam herhâlde onunki kadar asla etki bırakmaz ama yine de ben de öncelikle Sayın Bakana hoş geldiniz diyorum. Hem değerli milletvekillerimiz hem Sayın Bakanın kıymetli ekibini selamlıyorum.
Ben dış politika konusundaki görüşlerime geçmeden önce onun bir parçası olan yurt dışındaki Avrupalı Türklerle ilgili bir konuyu dikkatinize getirmek istiyorum: Avrupa'daki 6,5 milyon vatandaşımızın çok önemli bir sıkıntısı var. Elli yıldır, altmış yıldır gurbette alın teri döküp 3-5 kuruş birikimini Türkiye'de koruyan yüz binlerce ailenin Türkiye'deki hesap bilgileri yıl başından itibaren bulundukları ülkelere bildirilecek. OECD anlaşması bu biliyorsunuz. Bu yılın sonunda 54 ülkeye, Türkiye, vatandaşlarımızın Türk bankalarındaki tüm bilgilerini gönderecek. Bunlar arasında yer alan İngiltere, İsveç, Finlandiya, İtalya ve İspanya'ya yıl sonunda teslim edilecek. Vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya'ya ise yıl içerisinde, eylül ayında verilmesi bekleniyor.
Buradan sizin aracılığınızla talebimiz şudur: Yurttaşlarımız bu anlaşmanın onlara ne getirip götüreceğini bilmiyor. Devlet onları bilgilendirmemiş bile şu ana kadar. Onlara yapılan ilk kötülük bu. Yoksulluk, işsizlik parası, çocuk parası alan, part-time işlerde çalışan yüz binlerce yurttaşımız bulundukları ülkelerde bu nedenle vergi takibatına uğrayacak. Öte yandan, yurt dışında varlığı olanlara biz "Varlığınızı getirin." diyoruz, şimdi varlıklarını buraya kayıtsız koşulsuz getirenlerin varlıklarını biz o ülkelere yeniden bildireceğiz. Yurttaşı hem bilgilendirmiyoruz hem de üstüne üstlük altına imza atılan anlaşmayla onları büyük riskle karşı karşıya bırakıyoruz.
Bu anlaşmanın yürürlüğü ertelenmelidir. Anlaşmadaki imkânlar kullanılarak -6'ncı maddesi uygulama anlaşmasının- yurttaşlarımızın yoğun yaşadığı ülkeler başta olmak üzere mümkün olan her ülkeyle kademeli geçiş görüşmelerine başlanmalıdır. Buradan seslenmek isterim ki devlet bu konuyu sadece yurt dışındaki Türklerin omuzlarına yıkamaz, yıkmamalıdır. Sosyal devlet olmanın kuralı vatandaşın dertleriyle dertlenebilmektir.
Sayın Bakanım, bir süredir dünyada biz de çok taraflılıktan uzaklaşmış bir süreçten geçtik. Trump döneminden tüm dünya ders çıkarıyor, biz de çıkarmalıyız. Kişiselleşmiş dış politika kazandırmıyor, kaybettiriyor. İşte Ege ve Kıbrıs'ta Yunanistan ve Rum kesimine Amerikan yönetiminin verdiği açık destek, işte sınırımızdaki YPG'ye verilen destek, işte tehdit "tweet"leri, hakaretamiz mektuplar; bunların hepsi devlet arşivlerinde var.
Benim gelmek istediğim nokta şu: Görülüyor ki Amerika Birleşik Devletleri'nde başa geçmekte olan yeni yönetim kurumları geri getirecek, çok taraflı ilişkilere önem verecek. Bunu fırsat olarak görmeliyiz. Yani çok eleştiri yapabiliriz birbirimize ama fırsatları da konuşmalıyız. Türkiye'de karar alma mekanizmasında kurumların uğradığı erozyonun artık durdurulma zamanı gelmiştir. Bu çerçevede, Dışişleri Bakanlığımızın karar alma mekanizmalarında erozyona uğramış tutumunu güçlendirmesi ülkemizin mefaatine olacaktır. Ayrıca, Amerikan Kongresinde sıkıntılarımız vardı, olmaya devam edecek. Bu anlamda parlamenter diplomasinin artmasında yarar görüyoruz. ABD'nin yeni yönetiminin AB'yle ilişkileri, NATO'yla ilişkileri güçlendirecek yaklaşımları aslında ülkemiz için önemli bir fırsattır, yeter ki biz değerlendirmesini bilelim.
Ne yapmalıyız? NATO'nun güçlü ülkelerindeniz. İttifak içinde şüphe yaratacak, kuşku yaratacak maceralardan kaçınmalıyız. Avrupa Birliğine aday ülke olduğumuz konusunu hem muhataplarımıza hatırlatmalıyız ama önce kendimiz hatırlamalıyız. Hukuk, reform söylemleri içi dolmadığı sürece ne muhataplarımız üzerinde ne kendi vatandaşlarımız üzerinde inandırıcılık getirmemektedir. İçi nasıl dolacak? Demokrasiyle dolacak Sayın Bakanım.
Yine, şu noktaya dikkat etmeliyiz: Yeni ABD yönetiminin bir demokratlar birliği gibi inisiyatife gideceği yönünde makaleler okuyoruz, duyumlar alıyoruz. Ülkemiz artık demokrasi bağlamında dünyanın hedefinde olmaktan kaçınmalıdır yani biz böyle bir birlikteliğin üyesi olmalıyız, hedefi olmamalıyız. Bunu yapmanın yolu, hep konuşuyoruz, işte, basın özgürlüğüdür, vatandaşın hakkına, hukukuna saygıdır, mülkiyet hakkıdır vesaire yani ülke içine hukuk güvencesini getirmeliyiz. Ayrıca, bölge başkentleriyle ilişkiler canlandırılmalı. Sanırım önümüzdeki günlerde bir büyükelçiler kararnamesi çıkacaktır. Başta Mısır olmak üzere bölge ülkelerinde eksiğimiz bulunan başkentlere derhâl büyükelçi atanmasında fayda vardır.
"Biden dönemi çok taraflılığa odaklanacak." diyoruz. Onlar yapar, yapmaz, onu bilmiyorum ama biz Paris Anlaşması'na geri dönmeliyiz. Biz bunu kendi yurttaşımız için, kendi şirketlerimiz için yapmalıyız çünkü artık Avrupa Birliği, biliyorsunuz, bir Yeşil Anlaşma, "Green Deal" kapsamına girecek ve bizim şirketlerimiz de bu kapsamda değerlendirilecektir. Dünyada bu anlaşmayı onaylamayan 10 ülke arasında olmak Türkiye için...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çakırözer, süreniz tamamlandı. Bir cümleyle lütfen...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bitiriyorum.
Türkiye bu anlaşmayı onaylamayan ülke olarak kalmamalıdır
Sayın Bakanım, son dönemde, tabii, dünyanın birçok ülkesinde ulusal çıkarlarımız nedeniyle askerî varlık bulundurmaktayız. Desteklediklerimiz var, eleştirdiklerimiz var. Suriye, Afganistan, Somali, Libya, Doğu Akdeniz, Dağlık Karabağ ve belki aklıma gelmeyenler.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çakırözer, son cümle...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son cümlem...
Burada söylemek istediğim şu: Bu askerî adımların akıllı diplomasiyle desteklenmesi gerekir. Sahadaki kazanımların masada kalıcı çözüme evrilmesi için diplomatik aklın daha fazla gündemde olması gerekir. Yani "hard power" var ama "smart power" dönemi de gerekmektedir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ederiz, sağ olun...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Dışişleri Bakanlığımızın kurumsal bilgi birikiminin de daha fazla devrede olması gerektiğini düşünüyorum.
Kadın-erkek eşitliğini siz hep vurgulardınız. Bugün konuşmanızda -ben okumaya çalıştım- burada değildim, özür dilerim görüyorum ki heyetinizde hem ön sırada hem arkalarda kadınların erkeklerle eşitliği dikkat çekiyor. Siz zaten geçmiş dönemdeki bütçe konuşmalarınızda Bakanlıkta rakamları verirdiniz. Bu sefer vermemeniniz özel bir anlamı olduğunu düşünmüyorum, düşünmemeliyim zaten, kimse düşünmemeli ama ben...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süremizi çok aştık Sayın Çakırözer, rica ediyorum...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Kamu kurumlarına Dışişleri Bakanlığının örnek olma özelliğinin hem alt seviyede hem üst seviyede -büyükelçiler seviyesinde- devam etmesi gerektiğine inanıyorum.
Saygıyla selamlıyorum.