KOMİSYON KONUŞMASI

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın bürokratlar, sayın vekiller; Dışişleri Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz ve Türkiye'nin ağır bir pandemi sürecinden geçtiği böylesine zorlu bir dönemdeyiz. Tam anlamıyla aslında trajik bir sağlık sorunuyla karşı karşıyayız. Ne yazık ki, biz onun ismini koymasak da her gün hastanelerin doluluk oranlarına, yoğun bakımların doluluk oranlarına baktığımız zaman, Türkiye vahim bir tablo içerisinde ve bunu görmeyen, bunu inkâr eden bir dönemden de geçiyoruz. O yüzden, sözlerime pandemi sürecini hatırlatarak başlamak istiyorum. Çünkü herhâlde bu Meclisin birinci önceliğinin bu kritik ve akut soruna çözüm bulma yollarını başarması gereğidir. Ve genellikle görüyoruz ki pandemiyle mücadelede iktidarın eli bir türlü gerçek bir önlem paketi açmaya ve halkın sağlığını korumaya, toplumcu bir anlayışla davranmaya gitmiyor. Neden? Çünkü bütçe tasarruflarını farklı amaçlar için kullanıyor. Bütçe tasarruflarını ne için kullanıyor diye baktığımızda da aslında temelde saldırgan bir dış politika, militarist, antidemokratik bir yapıyı, işte, küresel ve bölgesel bazı fırsatların olduğuna, bu kaotik ve belirsizlik ortamında güç devşirmek gerektiğine yatarım yapan bir anlayış görüyoruz. Ve bunun için, baktığımız zaman, Türkiye'nin dünyada da karşı karşıya olduğu tablo, dışarıda tek bir dostu kalmamış -belki bir Katar'dan bahsedebiliriz- onun dışında tek bir dostu kalmamış, herkesle kavga eden, herkesle savaş içerisinde, çatışma içerisinde olan ya da olmak için çaba sarf eden bir anlayışı görüyoruz. Oysa, siz, sunumunuzda diyorsunuz ki: "İnsani bir dış politikamız var." Bunu savunuyorsunuz. İnsani bir dış politika olması için öncelikle gerçekten de insani bir iç politika ve insani bir dış politikaya sahip olmak lazım. Yani bu ne demek? İnsanın her şeyden değerli olduğu, öncelikle paradan değerli olduğu, öncelikle çıkarlardan değerli olduğu, en büyük çıkarın, en büyük değerin insan olduğu bir anlayışı savunmaktır ki Türkiye'nin böyle bir tablosunun olmadığını siz de en az benim kadar iyi biliyorsunuz. Siz, genellikle bu tür kavramları kullanıyorsunuz. Güzel kavramları, çirkin politikaların üstünü örtmek için, manipüle etmek için kullanıyorsunuz. Örneğin, savaşların adı barış olabiliyor, işte, barış harekâtı olabiliyor ya da Zeytin Dalı Operasyonu olabiliyor. Bunun gibi, yani hep güzel kavramları çatışma, savaş, ölüm, katliamlar için kullanıyorsunuz. Hatırlıyorum, sizin döneminizde değildi ama -bu devlet geleneği- daha önce de örneğin, bir cezaevinde yapılan operasyona "Hayata Dönüş Operasyonu" denilmişti orada çok sayıda mahpus yaşamını yitirmişti. Yani bu anlayış, siz ismini "insani dış politika" koydunuz diye insani olmuyor. Türkiye'de basın özgürlüğünden söz edilemediğini biliyoruz. Bakın, bugün Van'da Servet Turgut'a helikopterde işkence yapıldığını haber yapan gazeteciler kelepçeyle, operasyonla gözaltına alınıyorlar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Rusya'dan sonra en çok dava dosyası bulunan ülke Türkiye. Yine, silahlanma konusunda, Türkiye, dünyanın en çok askerî harcama yapan ülkeleri arasında İsrail'den sonra 16'ncı sırada yer alıyor. Yani bizim kaynaklarımız savaşa, çatışmaya, militarizme harcanıyor. İçeride şovenist, ırkçı bir politika izleniyor, kutuplaştırıcı, insanları karşı karşıya getiren bir politika izleniyor; dışarıda da bu politikalar devam ediyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kemalbay, süreniz dolmuştur.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Size soru soruyoruz bunlarla ilgili fakat ne yazık ki sorularımıza cevap alamıyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum. Süreniz dolmuştur.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Hayır, bitiremedim, bir dakika daha rica ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Beş dakika söz verdiklerimize ilave veremiyoruz. Son cümlenizi alayım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Dünya ülkelerinin tansiyon düşürdüğü, düşürmeye çalıştığı Karabağ'daki meseleyle ilgili olarak size soru sordum fakat sorular geri geldi. Neden geri geldi biliyor musunuz? Efendim, sizin burada çatışmacı bir politika izlediğinizi ifade ettiğimiz için geri geldi ama bunu siz ifade ediyorsunuz Sayın Bakan, biz ifade etmiyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Kemalbay.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Biz sizin ifadelerinizi önergelerde kullandığımızda onlar geri geliyor. Siz hiç havuz medyanızı izlemiyor musunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, tamamlamış olduk sürenizi.

Teşekkür ediyorum.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Her gün helikopterlerle sanki Doğu Karabağ'da Türkiye savaşıyor gibi bu tabloyu hiç görmediniz mi? Lütfen önergelerimize cevap verin.