KOMİSYON KONUŞMASI

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Bursa Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kamil Erozan epeyce soru sordu, ben soru eklemek istemiyordum ama birkaç hususu arz etmek isterim.

Şimdi, dış politikamızda bir dönem, AK PARTİ'nin eski dönem suçlamaları içerisinde bizim de hissiyatımızın aslında dâhil olduğu bir parantez var; kendi içinde kapanık, dışındaki hadiselere inisiyatif kullanmaktan imtina eden, "Yurtta sulh, cihanda sulh." gibi bir siyasi parolayı teslimiyet duygusuyla taşıyan bir hariciye suçlaması vardı eskiden. Bunun yerine AK PARTİ'li yıllarda gündeme alındı ki biz gönül coğrafyalarımız -Ahmet Davutoğlu döneminde galiba biraz daha baskın hâle geldi- maddi manevi nüfuz bölgelerimiz ve bu bölgelere ait sorumluluklarımızı taşıyacak aktif bir dış politika yürüteceğiz. Önce bu takdimin arkasında "Komşularla sıfır sorun." tasavvuru, bu tasavvurun arkasında problemleri çözme kapasitesi olan bir devletten bahsedildi. Komşularıyla sorunlarını çözen, bölgesinde bölgesel güç olabilme kabiliyetini huzura dönüştürebilen bir dış politika takdim edildi. Sonra bu takdim Avrupa'nın, özellikle de Amerika'nın bölge üzerindeki hesapları ile bizim heveslerimizin birleşeceği bir enerji gibi görüldü. Efendim, ülkelerde değişikliklerin "Arap Baharı" diye takdim edildiği zamanlarda ağabey rolüne büründürülmüş, rol model olarak takdim edilmiş Türkiye'nin bu aktif politikaya başladığı günden bugüne kadar içine düşmüş olduğumuz girdapta başta hedeflediğimiz, göze aldığımız ve kazanmayı hedef olarak önümüze koyduğumuz yer ile bugün geldiğimiz yer arasındaki farkı muhasebe edebildi mi hariciyemiz? Yani eski politika kötüydü; onun yerine aktif, inisiyatif kullanan ve bölgesinde problem çözebilen bir Türkiye tasavvurumuz vardı; eski berbatın yerine yeni inisiyatifi takdim ediyorduk. O takdim bizim Orta Doğu'ya bir ağabey ülke olarak, rol model bir ülke olarak, demokrasiyi, laikliği içinde ihtiva eden, Müslüman bir ülke olarak Orta Doğu'nun yeni modeli olarak sunduğumuz ülke pozisyonumuz bugün itibarıyla hedeflediğiniz yerin neresindedir? İlk sorum bu.

Efendim, proaktif bir dış politika gündemimizin içerisinde, siz de kendi hariciye döneminizde yaşadığınız, pek çok farklı eksende siyaseten bulunmayı kendi dış politika tutarlılığımız açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani Avrupa Birliği tam üyelik müzakeresiyle ilgili takvimi aldığımız zaman onu başarı gören bir takdimin arkasında da gördüğümüz hariciyeyi "Avrupa Birliği zaten bir haçlı kulübüdür, bizim orada ne işimiz vardır?" diyen bir hariciyeye dönüştürdüğümüz iklimin içerisindeki oynaklığı güç gibi mi algılıyorsunuz? Yani "Avrupa Birliğinin Allah belasını versin!" derken de mi haklıyız biz, "Avrupa Birliğine aitiz." derken de mi haklıyız biz? "Biz aslında yönü, istikameti bin yıldır Batı'ya doğru olan bir ülkeyiz ve biz bu varlığımızı, Doğu'dan aldığımız kuvveti Batı perspektifiyle buluşturuyoruz." derken de mi haklıyız, yoksa "Avrupa Birliği zaten bir haçlı kulübüdür, bizim orada ne işimiz var?" derken de mi haklıyız? Biz, her söylediğimizi söylediğimiz andan itibaren mutlaka bir meşru gerekçeye dayandırıyoruz ama hariciyede bu, bizim her gün başka, her yıl başka yahut her dönem başka siyasal iz düşümümüz saygınlığımıza halel getiriyor mu? İkinci sorum buydu.

Üçüncü sorum: Efendim, uzun yıllardır Dışişleri Bakanımızsınız. Türk devletinin stratejik olarak ekseniyle ilgili ana akslarda pek çok zorunlu ve değişik tercihte bulunduğu dönem itibarıyla, bu tercihlerin hafızanızda bıraktığı iz düşüm nedir? "Benim elimde güç olsaydı bunları yapmazdım." dediğiniz ne var mesela? Yani bu kadar zamandır Dışişlerimizin yükü omuzlarınızda, Hükûmetin de omuzlarında. "Ah, elimde şöyle bir güç olaydı da size dünyanın nasıl idare edileceğini gösterirdim." dediğiniz andan itibaren elinizde neyin olmadığını mesela söylüyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayalım lütfen Sayın Vekilim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Dışişleri Bakanımız olarak neyi eksik olarak gördünüz? "Ha, benim elimde şöyle bir güç olaydı ben ne yapacağımı biliyordum." cümlelerinin arkasında mesela, elinizde neyin olmadığını düşünüyorsunuz? Dışişlerinin kendi güç devşirme, güç taleplerinin arkasında neyin eksik olduğunu fark ettiniz? Bize, neyin eksik olduğundan bahisle o eksikliklerle ilgili bir vizyon sunuyorsunuz?

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, süremiz tamamlandı.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum efendim.

Ben, biliyorum ki Uygurlar konusunda bizim kadar hassasınız. Ben, biliyorum ki orada yaşanan zulümler konusunda bizim kadar ızdırap taşıyorsunuz. Gece uyurken kendinizi nasıl teskin ediyorsunuz? Bize, mesela, kendinizi teskin eden şeyden bahseder misiniz? Mesela, biz de, sizin gibi kendimizi bu mevzuda "Aslında yapılması gereken her şey yapılmıştır." duygusuyla nasıl buluşturabiliriz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Teşekkür ederiz Sayın Vekilim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Hemen tamamlayayım.

Son bir şey daha söyleyeceğim. Kendi vicdanınızı rahatlattığınız şeyi gerçekten merak ediyoruz. Ben iktidardaki arkadaşlarımızın -Cumhur İttifakı'nın bütün bileşenlerini kastediyorum, Milliyetçi Hareket Partisinin de bu mevzuda hassasiyetlerini bilirim- bizimle aynı hassasiyetleri düşünüyor olduğunuza, aynı ızdırapları çekiyor olduğunuza kesin olarak şahidim ama bu hissinize rağmen böyle davranıyor olmanızın gerekçesini merak ediyorum. Kendinizi nasıl ikna ediyorsunuz?

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, lütfen tamamlayalım.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Son şey şudur: Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili bir talep vardı, bir gündem; uzunca zamandır dillendirilmiyor ve süreçle ilgili hiçbir bilgi alamıyoruz. Yani bu süreçle ilgili sadece o değil, onun şahsında yurt dışına talepte bulunduğunuz yerlerle ilgili geri dönüş olarak size ne mazerette bulunuyorlar?

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, süreyi çok aştık. Lütfen...

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Biz, Amerika Birleşik Devletleri'ni devletimizi işgal teşebbüsünde suçüstü yakaladığımızda, bu suçüstü durumunun sonuçları üzerinden bize ne söyleyeceksiniz?