KOMİSYON KONUŞMASI

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Milletvekillerimiz epeyce sual ettiler Sayın Bakanımıza ama ben de bir vesile birkaç şey arz etmiş olayım.

Şimdi, İçişleri Bakanlığımızın, terör kıskacına girmiş bir dönemimizde hem terörün FETÖ'cüler ayağına hem PKK ayağına karşı yürütmüş olduğu faaliyetlerle ilgili bütçe taleplerinin tamamının arkasında parti olarak durmayı namus borcu biliyoruz. Bu kadar terör kıskacına girmiş bir memlekette güvenlik birimlerimizin herhangi bir eksiklik dolayısıyla zafiyet yaşamasını asla istemiyoruz. Yakaladığımız ritmi, istihbarat organizasyonlarımızın eş güdümünü, vurma kapasitemizi, operasyon kabiliyetlerimizi sahada, sahadaki başarıları neticeleriyle görüyor ve takdir ediyoruz. Terörle mücadelede yakalanan bu ritmin, bu başarının Kabinenin içerisinde İçişleri Bakanlığını da diğer bakanlıklardan birkaç adım öteye çıkardığını biliyoruz. Siyasi tartışmaların dışında, herkesin "ortak bakanlık" deyince akla gelen İçişleri Bakanlığının bunca başarısına rağmen bu siyasi tartışmaların içerisinde aşınmasının sebebini de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak algılıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı devlet bakanlıkları hüviyetinin en fazla olması gereken bakanlıklardır. Bunlar günlük siyasi münakaşaların dışında, 83 milyonun aslında ilk elden mutabakatla huzurunu, güvenliğini, geleceğini inşa edebilmek anlamında müstesna bakanlıklardır. Bu bakanlıkların siyasi tartışmaların içerisinde aşınması devlete olan itimadı sarsar.

Aslında siyasi irade anlamında da neticeleri anlamında da memleketin kahir ekseriyetince bakanlıklar içerisinde en fazla teşekkür konusu olan işlerine rağmen, memleketteki partililik hüviyetinin bunca başarıya rağmen tartışmaların odağına taşıdığı da bir bakanlık İçişleri Bakanlığımız. İçişleri Bakanının terördeki münhasıran eline geçirmiş olduğu başarıları partililik hüviyetiyle partisinin de kâr hanesine yazabilmek mecburiyetiyle karşı karşıya kaldığı zamanlarda siyasi tartışmaların içerisinde pozisyon alıyor olması onca başarıya rağmen, onca takdirimize rağmen İçişleri Bakanına bizim de kızmamıza sebep oluyor.

FETÖ'cülerle ilgili mücadele Hükûmetten ne bekleriz, münhasıran İçişleri Bakanımızdan, umumiyetle Hükûmetten ne bekliyoruz? Sayın Bakanımız burada. Biz, devletimizin idari tasarruflarını kullanırken kullandıkları tasarruflardan devlete olan saygınlığı, itimadı, devlete olan güveni artırırken görmek isteriz. Dolayısıyla 15 Temmuza bizi getiren süreç içerisinde kendi en mahrem yakınlarına kadar sızmış organizasyonun kendi partilerinin dışında da sızılabilecek yerlerinde pozisyon kollayan, avantaj hesap eden bir mevkiden değil de devlete itimadı sağlayacak şekilde bilgi veren, enforme eden bir Bakanlık görmek istiyoruz. "Muhalefetin içinde FETÖ'cü var mıdır?" avantajı kollamak yerine muhalefete FETÖ'cüler sızmaya teşebbüs etmişlerse bilgi veren bir Bakanlık görmek isteriz.

Devletin bütün stratejik kurumlarına sızmışsa ve bu sızmanın arkasında büyük bir istiskal, büyük bir işgal teşebbüsüyle karşılaşılmışsa bunca büyük bir sızmaya devlet elindeki imkânlarla baş edememiş olmanın mazeretini "Kandırıldık." olarak ifade eden bir siyasi iradenin aynı haktan muhalefet partilerinin hissedar olmasını sağlayacak, orada Hükûmet olmak ile devlet olmak arasındaki ince çizgide muhalefeti de enforme edecek, bilgilendirecek, koruyacak, kollayacak, bize karşı sızmaları da bizim önümüzü arkamızı kollayacak şekilde, devlete itimadı tesis edecek şekilde yönetecek bir Bakanlık talep ediyoruz.

Efendim, genel tartışmaların içerisinde biliyorsunuz ki memleketteki siyasi tartışma ortamını enfekte eden şey, PKK'lılar ve FETÖ üzerinden sanki bunlara teslim olmuşuz ve bunların elinde rehin kalmışız gibi 83 milyonluk koca bir ülkenin sabahtan akşama kadar bütün siyasi tartışma ortamlarında, bütün televizyon kanallarında, devletin vizyonunu ortaya koyduğumuz bütün programlarda işin bir şekilde FETÖ'ye ve teröre isnat ederek PKK'ya getiriliyor olması 83 milyonluk bir devleti bu terör organizasyonlarıyla mütenasip ya da denkmiş gibi bir algıyla bizi zafiyete sürüklediğini düşünüyoruz. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığımızın bu mevzuda önde pozisyonunun Türkiye'deki bu siyasal iklimi değiştirme hususunda tasarruflarıyla memleketi yönetirken sükûneti temsil eden bir pozisyonda görmek istiyoruz.

Sayın Bakanı "Devlet iradesini kimseyle tartıştırmam." cümlelerini kurarken destekliyor ama Alaattin Çakıcı'nın cümlelerine sessiz kalmışlığını ilgiyle izliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ağıralioğlu, süreniz doldu, toparlarsanız sevinirim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Tamamlıyorum efendim.

Sayın Bakanımızın -devlet otoritesini tartıştırmazlığı- daha önce Sayın Cumhurbaşkanına hakarette, daha önce Devlet Bahçeli'ye hakarette şimdi de ana muhalefet partisinin başkanına hakarette hudutsuz, limitsiz bir pozisyona düşmüş olan birine devlet otoritesini temsilen bir şeyler söylemesini bekliyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Devlet şeri kabul etmez, Türklerde devlet şeri kabul etmez; devlet olma iradesini gölgeleyecek herkese ilk mukabele etmesi gereken Bakanlık İçişleri Bakanlığımızdır. Oradan da bir ses bekliyoruz.

Son sorum: 83 milyonun huzurunu temin etmekle görevlidir, kamu düzeni kendisine emanettir. Biz de kamu düzeninin tesisi anlamında minnettarız.

Hususi bir soru gibi algılanmasın lütfen; Hazine ve Maliye Bakanımızdan haber alamıyoruz; kendisi selamette midir, sağ mıdır? Onunla ilgili de bir bilgi efendim.

Teşekkür ederiz.