| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun; Sayın Bakan, sunumunuzda kadına şiddetle mücadeleden bahsettiniz ama sizin iktidarınız döneminde kadına yönelik şiddetin katbekat arttığına, kadın cinayetlerinin çok daha fazla arttığına dair çok sayıda araştırma ve çok sayıda rapor var. Kadın cinayetleri arttı, kesinlikle arttı, her Allah'ın günü bir kadın cinayeti haberi duyuyoruz; kadına yönelik şiddet de AKP iktidarı döneminde yüzde 1.400 oranında artmış durumdadır. Kadınlar tanımadıkları erkekler tarafından giyim kuşamından dolayı, giyimi kuşamı bahane edilerek şiddet görebiliyor, "Gülistan Doku nerede!" diye bağıran, seslenen kadınlar şiddet görüyor. Eğitimde kadın erkek eşitsizliği had safhaya gelmiş durumda. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kapatıldı, kadının adı kaldırıldı Bakanlıktan; yerine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kuruldu, kadının adı bir kere daha yok sayıldı. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek özellikle, mevcut olan iktidarın erkek vekilleri tarafından o kadar üzerinde durulan bir siyasi çizgiye dönüştü ki biz, kadınlar olarak bunu hayretle izliyoruz. "İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır." diyen kadınlar darp edilmemeli, tam tersi, kadınların darp edilmesini engelleyecek olan bu sözleşmenin hayata geçmesi için çalışma yürütülmelidir.
Bakın, Bolivya'da geçtiğimiz ayda yapılan seçimlerde Sosyalizm Hareketi Partisi seçimleri kazandı ve ilk icraatlarından biri Erkek Egemenliğini Ortadan Kaldırma Bakanlığı kurmak oldu. Başka ülkelerdeki pozitif gelişmeleri mutlaka örnek alabilmeliyiz. "Anaerkil" dediniz sunumunuzda Sayın Bakan, tabii ki özgürsünüz, sizin söyleminizi bizim belirleyecek hâlimiz yok ama benim önerim gerçekten bunu kullanmamanız. Tarihin bir döneminde yaşanmış olan ana soyluluk... Kadına yönelik şiddetin arttığı, polislerin kadına yönelik şiddeti had safhaya çıkardığı bir Bakanlık süreci yaşıyorsunuz, bir Bakanlık yürütüyorsunuz. Böylesi bir zamanda bunu söylemenizi ben şahsen hakikaten şaşkınlıkla dinledim ve izledim. 25 Kasımdı dün, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, yine kadınlar darp edildi. Cumartesi Anneleri, Barış Anaları yerlerde sürükleniyor ama biz anaerkillikten ya da ana soyluluktan bahsedebiliyoruz, çok trajikomik yani.
İnsan hakları ihlali ne yazık ki AKP iktidarı zamanında had safhaya gelmiş durumda. Dünyada en çok gazetecinin tutuklandığı ülkeler arasındayız. Cumhurbaşkanı ve sizin şahsınız başta olmak üzere en ufak bir eleştiriye dair hemen sosyal medya yasakları devreye giriyor, yaptırımları devreye giriyor, kolluk kuvvetleri devreye giriyor, tutuklamalar, yargı devreye girebiliyor.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Yapmayın Allah aşkına!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Anayasal hak olan toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünü ortadan kaldırdınız. İşçi, emekçi, yoksul "Açım, aç!" dediğinde kafasına vuruyorsunuz "Terörle iltisaklısın." deyip yine emir erleri devreye giriyor; tutuklamalar, gözaltılar ve hırpalamalar... Yargı zaten başlı başına bir skandal hâline gelmiştir bu ülkede ve iyice güven yitimi yaşamıştır.
Türkiye Anayasası'nın verdiği haklarla seçime giren, seçimleri kazanan HDP belediyelerine kayyum atandı, sonra deniyor ki "Kürt düşmanlığı" demeyin. Sandıktaki kazanımı, sandık özgürlüğünü, sandık hakkını çiğneyerek düpedüz halkın iradesi ve Kürt halkının iradesi Kürt illerinde gasbedilmiştir. Gençler kaçırılıyor, aileleri savcılıklara başvurularda bulunuyor, suç duyurularında bulunuyor, burada kalkıp deniyor ki bize "Yok öyle kaçırmalar." Peki, bu aileler durup dururken paranoya mı görüp gidip savcılıklara başvurularda bulunuyor?
Pandemiyi de tıpkı 15 Temmuz askerî darbe girişimi gibi Allah'ın lütfu olarak gördünüz; insan hakları ihlallerinde yeni kullanılan elverişli araç Covid hâline gelmiş durumdadır. Sizlerin parti içi sorunu olabilir, iç hesaplaşma olabilir, tabii ki bunlar en azından şu an için beni çok ilgilendirmiyor ama sunumunuzda "Pandemiyi çıkış bileti olarak kullananlar" diye ifade ettiniz ama biz, AKP ve Cumhur İttifakı'nın bunu her fırsatta bir çıkış bileti olarak kullandığına ne yazık ki her fırsatta tanıklık ediyoruz.
Yine, sunumunuzda sivil toplum strateji belgesi ve eylem planından bahsettiniz. Burada şunu ifade etmek lazım: Tek adam rejimi kendini inşa ederken ona en büyük düşman...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, son cümlelerinizi söyleyiniz, süreniz tamamlandı.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Sivil toplum örgütleri ile demokratik kitle örgütleriyle ciddi bir biçimde uğraşıyor. 12 Eylül darbesinde tıpkı Kenan Evren'in "Kapılarına kilit vuralım." dediği DKÖ ve STK'lara aynısını şimdi sizler yapıyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum.
Süreniz tamamlandı, lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Son cümlelerim Sayın Başkan, tamamlıyorum.
Kayyumcu anlayışı meslek örgütlerinde de yaşama geçirmek istediğiniz çok aşikâr. Canları pahasıyla pandemiyle mücadele eden doktorların örgütleri, Türk Tabipleri Birliği hedef hâline geldi, barolar hedef hâline geldi. Ben buradan sormak istiyorum: Bu mu sizin 2023 vizyonunuz? Evet, topluma bir elbise giydirmek istiyorsunuz ama 2023'e girerken toplum bu elbiseyi giymiyor, giymeme konusunda da direnç gösterdiği için sizlerin şiddetiyle karşılaşıyor toplum.