KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlar, kıymetli milletvekilleri; hepiniz hoş geldiniz. Herkesi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, Garo Paylan Vekilimiz aslında bütçeye ilişkin eleştirilerimizi zaten tane tane anlattı; hani, aslında halkın ihtiyaçlarına yetecek kadar bir bütçemizin olduğunu ancak tercihler sebebiyle bugün halkın yoksulluğa ve bütçenin de savaşa, ranta, sermayeye ve yandaş kesime aktarıldığı konusundaki eleştirilerimizi dile getirdi.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, hani şu konuda artık net bir görüşe ihtiyacımız var: Geçen gün AKP grup toplantısında Sayın Erdoğan "Kürt meselesi artık yoktur." dedi. Ancak, size şunu net bir şekilde söyleyeyim, sadece bir Kürt olarak ben değil, bu coğrafyada, bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürt, Kürt sorunun aynen, durduğu yerde devam ettiğini görebiliyor. Evet, 1980'li yıllarda Kürt ana, cezaevindeki çocuğuyla konuşamasın diye bilmediği dil olan Türkçe dayatılıyordu, o şekilde baskı kuruluyordu ama bugün yine Kürtler Kürt sorununun çözümsüzlüğü sebebiyle cezaevinde. Bugün, evet, cezaevinde Kürtçe konuşabiliyor, Sayın Çelebi bunu sürekli bir övücü mahiyette kullanıyor ama sorun durduğu yerde duruyor. Bugün yine Kürt çocukları bu sorun çözülmediği için, iktidarın Kürt sorunundaki çözümsüzlüğü dayatması sebebiyle bu sefer de Diyarbakır'daki ya da Şırnak'taki biri, sırf o Kürt anası çocuğunu göremesin diye Edirne'deki, Giresun'daki, Rize'deki, İzmir'deki cezaevlerine gönderiliyor. Hâlbuki mevzuat açık, yakın yerlerde olması gerekiyorken maalesef ki bu çözümsüzlüğün dayattığı şiddet sarmalı, öfke, kin ve nefret sebebiyle bugün, tutuklu veya hükümlü olan kişilerle birlikte aileleri de cezalandırılıyor. Bunun temel kaynağı olarak da bunun olduğunu düşünüyoruz ve her gün operasyonlarla uyanıyoruz, her gün Şırnak'ta, Diyarbakır'da, Mardin'de, Ankara'da, İstanbul'da fark etmiyor, neredeyse ülkenin her yerinde özellikle partimize dönük, demokrasi güçlerine yönelik baskınlar oluyor. Ben, artık şuna inanıyorum: Gerçekten bugün 6 milyon HDP'li seçmenin herhâlde tutuklanmamasının temel sebebi cezaevi kapasitesinin 300 bine yakın olmasıdır. Yoksa gerçekten sırf HDP'ye oy verdi diye bile artık insanlar tutuklanacak. Hatta -günlerdir konuşuluyor burada da- size şunu söyleyeyim: Yine 90'lı yıllardaki helikopterden atılma vakaları, işkenceyle ölümler o kadar gündeme geldi ki hani siz bunun farkında değil misiniz? AKP iktidarı vesayete, statükoya, bu ötekileştirmeye bir itiraz hareketi olarak geldiğini iddia etmişti. Ancak bugün gelinen noktada 90'lı yılların, 80'li yılların aynısını yaşıyor durumdayız. Şunu net bir şekilde söyleyeyim kıymetli AKP'li milletvekili arkadaşlarıma da: Gerçekten bize ne söylediğinizi unutabiliriz, hatta bize ne yaptığınızı da unutabiliriz ama gerçekten şunu unutmayın: Bize nasıl hissettirdiğinizi unutmayacağız çünkü yaptıklarınız ile söyledikleriniz arasında dünya kadar fark var. Bugün yapılan operasyonda da yine bu kin ve nefret sebebiyle uygulanan ve çözümsüzlük politikasının sebep olduğu politikaların sonucunda düzenlenen bu operasyonlarla birçok arkadaşımız yine gözaltına alındı. Demin 16 yaşında İdil'den bir kız, bir yurttaş beni aradı; önceki dönem babası bizim parti yöneticimizdi. Sabahleyin kapıları kırılarak babası iç çamaşırıyla Emniyete götürülmeye çalışılmış ve dakikalarca cadde ortasında komşuların, halkın gözü önünde o şekilde bekletilmiş. Ailenin ısrarla sadece "Üstünü giyinsin." deme talebine karşı bile şiddetle karşılık verilmiş ve 16 yaşındaki kız da darbedilmiş. Yani siz, bugün, istediğiniz kadar "Kürt sorunu yoktur." deyin; bizler de bu gerçeği her yerde dile getirmeye devam edeceğiz.

Bugün, bu ülkenin kaynaklarını, bütçesini, tümünü neredeyse çatışmaya, tanka, topa, tüfeğe yatırmak zorunda değiliz.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Terör sorunu var, Kürt sorunu yok.

HÜSEYİN

KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Vekil, sıra size geldiğinde konuşursunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kaçmaz, süreniz dolmuştur, son cümlelerinizi alalım.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Toparlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu konuda artık dediğimiz gibi net bir şekilde bir tavır, bir fikir ortaklığı çıkması gerekiyor bu coğrafyada. Kürtler -daha öncede söyledim- et ve tırnak metaforuyla karşılandığında bunu kabul etmiyoruz çünkü tırnak uzadığında kesilip atılır. Mozaik de değil bu coğrafya, dediğimiz gibi "Mozaiğin keskin sınırları, hatları vardır." Eğer ille de bir metaforla örneklendirilecekse bir ebru eseri, renklerin eşit olduğu, birbirine karşı baskın olmadığı ve birlikte eser oluşturduğu bir metafor haricinde bir kurtuluşumuz yok. Bu politikalar değiştirilmezse hepimizin geleceğinden çalıyordur demek.

Teşekkürler Sayın Başkan.