| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ) Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Teşekkür ederim Başkan.
Ben sözlerime savunma sanayisiyle ilgili yaptığınız sunumdan başlamak istiyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ki savunma sanayisini çok konuştuk gerçekten bütçe süresi boyunca ve özellikle şuna dikkat çekmek istiyorum bir kere daha: "Yurtta savaş ve gerilim, cihanda savaş ve gerilim." politikasının elbette birçok nedeni var, bu nedenleri defalarca burada konuştuk ama bir de buna şunu eklememiz gerekiyor, altını çizmemiz gerekiyor: İçinde dünürün olduğu, Cumhurbaşkanının dünürünün olduğu bir sermaye palazlanıyor, daha da katlanarak büyüyor burada. Askerî sınai kompleksinde yandaşa peşkeş çekilen bir alan olarak bunun altını bir kere daha çizmek istiyorum.
Yine, sunumuzda, elbette, sizin Cumhurbaşkanlığı bütçesine bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığından bahsetmek istiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi 7 bakanlık ve 13 başkanlığın bütçesini geride bırakacak ölçüde büyük bir bütçe. Bu bütçede hakikaten Sünniliğin Hanefi mezhebi dışında hiçbir dini, Türkiye'de hiçbir inancı göremiyoruz. Mesela, diğer Sünniler yok, Aleviler yok, Hristiyanlar yok, Museviler, Ezidiler yok, yok, yok; bu böyle gidiyor. İslam dininin ana felsefesi eşitliktir. Oysa en büyük eşitsizliği ne yazık ki bu kurum yapmaktadır, hem de tüm halklar ve inançlardan olan vatandaşlardan alınan vergiyle finanse olan bir kurum olmasına rağmen. Eşitsizlik sadece vatandaşlar arasında değil, aynı zamanda kadın ve erkek arasında bir eşitsizliğin derinleşmesini sağlıyor, Sunumuzda bahsettiğiniz farkındalık çalışmalarında bunu çok açık görüyoruz. Bakın, mesela, bir kamu spotunu hatırlatacağım size: Bir kadın eşine kek ve çay getiriyor, eşi onu fark etmiyor, cep telefonuyla oynuyor, uğraşıyor vesaire. Ondan sonra "Ben buradayım, eşim burada." gibi bir şeydi; hatırlayacaksınız hepiniz. Mesela -bu kamu spotu, bu ve benzeri- aslında biz kadınların 7/24 evde mecbur kılındığımız, görünmeyen, ücretsiz olan ev içi emeğimizin daha da bizim üzerimizde kalması ve yapışması konusunda bir derinleşmeyi sağlıyorsunuz bu tür spotlarla. Bu spotlar ne yazık ki kadın sorunu konusunda bir farkındalık yaratmamaktadır.
Bu kurum daha da ileriye giderek siyasetin ana belirleyeni olmaya çalışıyor ki bu kurumun Türkiye devletinin kurulduğu günden bugüne kadar neler yaptığını ve nasıl bir misyon üstlendiğini bilen bir yerden bunu ifade ediyorum. Özgürlükçü laiklik, seküler yaşam kendini gerçekten tehdit altında hissetmektedir. Oysa bizler, hiç kimsenin başka birinin dinine, inancına, diline, giyimine kuşamına karışmayacağı özgür ve demokratik bir Türkiye'yi inşa etmek zorundayız.
Bütçeye dair elbette günlerdir konuşuyoruz ama ne yazık ki her şey aynı tas aynı hamam, hiçbir şey değişmeden, olduğu gibi geçecek Meclisten. Şunu ifade etmeliyim: "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dense de bu sistemin adına, burada hükûmet de doğru düzgün yok, Meclis de zaten kalmadı. Bütün bu mekanizmalar, tek adam rejiminin etrafında, saray ve şatafat etrafında kendini konumlandırıyor.
Evine ekmek alamayan vatandaşa: "Abartma..." Ki az önce Sayın Vekilimiz gayet detaylı bu konunun üzerinde durdu. Erdoğan bir konuşmasında: "Müminin görevi varlıklarla şımarmamak, yoklukta da sabretmektir. Gerçek mümin, acıyı bal eyleyendir." demiş. Ben gerçek mümin kimdir bilemem elbette ama şunu gayet iyi biliyorum: Ayakkabı kutularıyla yedi ceddine yetecek kadar para biriktirenler, güç zehirlenmesi yaşayarak vatandaşına baskı uygulayanlar, bunlar, insanlara "Açlığı bal eyle." diyemezler gerçekten. Vatandaşın vergisini yandaşa peşkeş çekenler, evine ekmek alamayana "Açlığı bal eyle." diyemez.
Gençler, KYK borçları silinsin istiyor; EYT'li emeklilik istiyor; esnaf, pandemi günlerinde "Ben dükkânımı kapatmak değil, çocuğuma ekmek götürmek istiyorum." diyor. Kadınlar, bütçeden eşit haklar talep ediyorlar; istihdam, sosyal ve kültürel alanlar başta olmak üzere, kadınlar kota istiyor. Vatandaş aç ve açıkta ekmek istiyor, sizse bu bütçede... Yarın Genel Kurula gelecek bütçe ve orada sizlerin çoğunluk oyuyla onaylanacak.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Hatımoğulları, süreniz dolmuştur, son sözlerinizi söyleyin.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Bitiyor.
Ve siz diyorsunuz ki: "Açlığı bal eyle." Ama hiçbir vatandaş artık açlığı bal eyleyecek pozisyonda değil. Bu konuda gerçekten bu bütçenin Türkiye'deki 83 milyon vatandaşın aleyhine bir bütçe olduğunu bir kere daha ifade etmek istiyorum.