| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ) Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2020 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bağlı kurum ve kuruluşların çok değerli yöneticileri, değerli milletvekili arkadaşlarım, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, tabii, değişik değişik konular var gündeme taşımak istediğim. Aslında, bunlardan en başta geleni şu: Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanına hakaretten Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesi gereği birtakım hükümler veriliyor. Bugüne kadar da 100 binden fazla soruşturma açıldığı ve bir milletvekili arkadaşımızın verdiği soru önergesi sonrası aldığı veriler uyarınca 63.041 kişiye dava açıldığı, bu davalardan 9.554 kişinin mahkûm olduğu belirtiliyor. Diğer yandan, Avrupa Konseyinin mart ayı başında, Cumhurbaşkanına hakaret davaları nedeniyle Türkiye'yi izlemeye aldığını da belirten bir haber ortaya çıktı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu belirtilerek bu davalar nedeniyle Türkiye'yi nitelikli izlemeye aldığını biliyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bununla ilgili sizin düşünceniz nedir, kararınız nedir? Bir yandan uluslararası bir sözleşme uyarınca aykırılık görüşü ortada iken bu ciddi bir mesele... Yani ben herkesin eşitlik ilkesi gereği ki anayasal bir ilke olarak ortaya koyarsak... Kimsenin hakaret etmeye hakkı tabii ki olamaz zaten, hakaret başka bir şey ama çeşitli örnekler, siyasi konuların da hakaret kapsamı içerisinde yer aldığı noktasında.
Savunma Sanayii Başkanlığının CE Belgesi sahte olan taklit medikal ürün satın aldığı konusu bir iddia olarak yine bir milletvekili arkadaşımız tarafından, Sayın Murat Emir tarafından daha önce ifade edilmişti. Bu konudaki düşüncelerinizi, görüşlerinizi, durum hakkındaki bilgilerinizi almak isterim. Zira, bu medikal ürünün orijinalini üreten firma, Avrupa Komisyonuna yazdığı mektubunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı ürün için "kanun dışı bir kopya" ifadesini kullanmış. Savunma Sanayii Başkanlığının orijinal olmayan bir medikal ürün aldığı ileri sürülerek Ankara'da bir firmanın, ağır yaralanmalarda kan kaybını önleyen, patentli olan abdominal turnikenin sahtesini ürettiği, Başkanlığın satın aldığı 1.175 adet sahte turnikenin de TSK'nin envanterine girdiği iddia ediliyor. "CE" işaretinin bile gerçek olmadığı ifade ediliyor ve nerede üretildiği belli olmayan, testleri yapılmamış sağlık ürünleriyle askerimizin hayatıyla oynandığı iddia ediliyor. Bu konuya açıklık getirmenizi rica ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, tabii, Diyanet İşleri Başkanlığımız, görevini layıkıyla yaptığı sürece her zaman başımızın tacı bir kurumumuz, devletin bir kurumu nihayeti itibariyle; din ve vicdan özgürlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın temel ilkelerine, Anayasa'ya ve yasalara bağlı olduğu sürece. Yeni inşa edilen ve yeni hizmete açılan cami ve ibadet noktalarında ihtiyaç duyulan imamların, vaizlerin, hatiplerin buralarda görev alması da gayet makuldür, doğaldır ama dikkat çeken bir husus var: 2002 yılına göre 2020 yılında din görevlisi sayısı yüzde 71 artmış; örneğin, aynı dönemde öğretmen sayısı yüzde 69 oranında artmış. Yani 500 binin üzerinde öğretmenlik hakkı olan kardeşimiz -pırıl pırıl, genç ve hayata, yaşama en kısa sürede atılmak ve öğretme hevesini, öğretmenlik hevesini, motivasyonunu taşıyan bu öğretmen kardeşlerimiz- ve aynı zamanda Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili Sayıştay raporlarında da belirtildiği üzere hâlen öğretmen açığı da ortadayken bunu da yorum yapmadan dikkatlerinize sunmak istiyorum, önemli bir veri olarak değerlendiriyorum.
Yine, Savunma Sanayii Başkanlığımızın; Sayıştayın Başkanlığın Savunma Sanayii Destekleme Fon'una ilişkin 2019 yılı denetim raporunda, Türkiye'nin iddialı projelerinden olan Millî Gemi Projesi'yle ilgili tespitlere yer verilmiş, ki biliyorsunuz Koç Grubunun aldığı ihale iptal edilmişti. Ondan sonra tartışmalı başlayan bu proje kapsamında yaptırılan 3'üncü ve 4'üncü gemilerle ilgili yükleniciye yapılan hak ediş ödemelerine esas oluşturan faturalarda döviz kurunun hesaplandığı tarihin hatalı alındığı hesap edildi. Yani olabilir bir insani hata ama ilginç olan, aslında -gülsek mi ağlasak mı- komik olan, trajikomik olan; bakın, idare diyor ki; hak ediş ödemelerinde fatura büyük harfle yazıldığında yüklenici faturasının, küçük harfle yazıldığında ise alt yüklenici faturasının anlaşılması gerektiği yönünde yorum yapmış. Yani hiçbir kanunda, metinde fatura yazısı büyük harflerle yazılırsa bu yüklenici, küçük... Böyle bir şey söz konusu olamaz, böyle bir yasal dayanak da yok. Yasal olmayan bir dayanakla savunma yapılmasını da trajikomik bir durum olarak değerlendiriyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Cumhurbaşkanımızın imzasıyla ve ondan aldığınız yetkiyle... Kimi zaman tabii ki sizin imzanızla ama Cumhurbaşkanı karar ve kararnameleri Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla çıkıyor doğal olarak. Örneğin, bunlardan 4 tanesiyle ilgili ben size soru önergesi verdim ama sizinle ilgili olmadığını ifade ettiniz; oysa Cumhurbaşkanlığı kararına istinaden olduğu için ben size göndermiştim, bu acele kamulaştırmalarla ilgili. Örneğin, 2972 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı uyarınca Zilan Regülatörü Hidroelektrik Santrali'nin yapımı amacıyla Van İli Erciş ilçesi Ağaçören Mahallesi'nde yer alan işte bazı taşınmazların acele kamulaştırılması. Bunun gibi, Salihli, Şırnak İdil Toklu'da, yine aynı şekilde, Van Erciş Ağaçören -az önce söyledim, tekrarlamış oldum- Mersin Gülnur Kayrak'ta, Manisa Salihli Çapaklı'da bu acele kamulaştırmalar, bu kararlarla ilgili... Aynı zamanda bir şey daha söyleyeceğim ki aslında üzerinde önemle durmak istediğim bir konuydu. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bu kararlar önemli kararlar, bu kararlar ciddi kararlar. Bir imza atılıyorsa bu imzanın savunmasının veya haklılığının da ortaya konabilmesi lazım.
Yine, biliyorsunuz İzmir'de bir depremi yaşadık, acı bir olaydı, bir afetti. Bütün ulusumuz hep beraber bunun üzüntüsünü, acısını yüreklerimizde hissettik. Vefat eden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına, bütün ulusumuza başsağlığı diliyorum ve bu deprem esnasında çok sayıda da yaralı oldu tabii.
Sonrasında, hemen akabinde bir rezerv alanı içerisinde, 375 hektar orman alanında kalan bir alan üzerinde... Yani Laka Deresi'nin 1.750 hektar olan su toplama havzasında kalan bir alan burası; 1995 yılındaki sel felaketi sonucu yitirilen 65 vatandaşımızın 58'i bu alan içerisinde yani bu dere havzası içerisinde oluşan sellere kapılarak yaşamını yitirdi. Sel sonrası da Orman İdaresince ağaçlandırma çalışmaları başlandı, yani burası bir orman alanı, bölgesel park alanı ve doğal sit alanı içeren bir alan ve ciddi riski olan bir alan. Cumhurbaşkanlığı kararıyla 25 Kasım 2020 tarihinde İzmir İli Bayraklı ilçesi Bayraklı Mahallesi'nde bulunan, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan, ekli krokiyle listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verilmiştir. Yani "Devlet ormanları daraltılamaz." diye anayasal hüküm var, Orman Kanunu'na birtakım maddeler eklendi, onları da biliyoruz. Aslında, yine, ben o maddelerin bile Anayasa'nın o temel hükmüne aykırı olduğunu düşünüyorum. Tabii, onlar için biz Anayasa Mahkemesine başvurularımızı da yaptık, kimileri değerlendiriliyor. Fakat -bu alanı orman dışına çıkardınız; hani yasa, Anayasa tartışmaları falan da bir kenara- bu alanın Bornova fay zonu üzerinde olduğunu biliyor musunuz Cumhurbaşkanı Yardımcısı?
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Sındır, lütfen tamamlar mısınız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum, bir dakikamı da kullanmak istiyorum Sayın Başkan.
Bornova fay zonu üzerinde olduğunu biliyor musunuz? Bu rezerv alanında TOKİ'ye devredilerek yapılacak konutların, Bornova fayı üzerine yapılacağını ve Laka Deresi üzerinde, sel üreten bir havza kaynağının üzerinde yapılacağını biliyor musunuz? Bilmiyorsanız bu karar gerçekten çok sakıncalı, yeniden gözden geçirmenizi diliyorum.
Son sözüm, Sayın Cora burada yok galiba ama, bizlere hep "Niye eleştiriyorsunuz?" diyor. Eleştireceğiz, yani biz eleştiri... Olumlu eleştiri özeldir, esastır, olması gerekir. "Çare üretelim." diyor. Yani, zaten biz de onu yapıyoruz. "Çare üretelim." derken aslında sorunun varlığının ön kabulüdür. Yani, ben de diyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili arkadaşlarıma: Siz de ya Hükûmete güzelleme yapıyorsunuz ya da muhalefeti tümden hedef alıp muhalefet görevini yerine getirmesinden rahatsız oluyorsunuz; siz de bunu yapmayın lütfen diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bütçenizin içeriği, boyutları konuşuluyor, tartışılıyor; bunlara girmeden, bu özel konulara özel olarak dikkatinizi çekmek istedim.
Hayırlı olmasını diliyorum ülkemize, milletimize ve geleceğimize iyilikler, yararlar getirmesini diliyorum, saygılar sunuyorum.