| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ) Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2020 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlar, Sayın Komisyon Başkanımız ve çok değerli milletvekilli arkadaşlarımız, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği en önemli kazanımlardan biri de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının kurulması." denildi. "İletişimi millî çıkarlar doğrultusunda stratejik bir bakış açısıyla ele alan İletişim Başkanlığı ülke markasının itibarını koruyacak ve yükseltecek bir anlayışla ulusal ve uluslararası boyutta çalışmalar gerçekleştirmektedir." denilmekte. Hatta ülkemizin en tarafsız olması gereken "TRT ve Anadolu Ajansının koordinasyonu ve denetiminin de yine İletişim Başkanlığının sorumluluğu altında olduğu" ifade edilmekte. Ülke markasının itibarını koruyacak ve güçlendirmek de kolay olmayacağı için de İletişim Daire Başkanlığı için merkez teşkilatına bin, yurtdışı teşkilatı için de 500 personel alındığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, ülke markasının itibarını gerek yurt içi ve gerekse yurt dışında yükseltmek için İletişim Başkanlığının kurulmasına, 1.500 kişinin de çalıştırılması çok gerek yok. Keşke bunun yerine, bugüne kadar yani on sekiz yıllık AKP iktidarı ve son Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içerisinde "Ülkede herkese eşit muamele yapılıyor." denilebilmesi için ayrımcı davranışlardan vazgeçilmiş olsaydı, vatandaş bir kararda "Kendisine siyasi nedenlerle ayrımcılık yapıldı." demeyecek hâlde olabilseydi.
Örneğin, Antalya Büyükşehir Belediyesi dahil, İstanbul, Ankara Büyükşehir Belediyelerini de çok yakından ilgilendiren şöyle bir gelişme var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız: Bakın, Antalya'ya 2016 yılında EXPO nedeniyle bir raylı sistem yapıldı, 19,1 kilometre. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri için de yine yapılan raylı sistemler var. Önceki düzenlemede: "Hasılatın, protokolde tespit edilen oran üzerinden bedelinin geriye alınması." düzenlemesi varken bu belediyeler, Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçtikten sonra bakın, "Genel bütçeden vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek oranla kesinti yapılır." hükmü getirildi. Şimdi, önceki hasılattan, Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçince genel bütçeden verilecek vergi gelirleri üzerinden kesilmeye başladı. Ya, böylelikle siz, değişen belediyede farklı uygulamaya gittiniz. Bu, bir kere güveni en derin şekilde sarsacak bir uygulamadır. Bu düzenlemenin tarafınızdan, Sayın Cumhurbaşkanına lütfen iletilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bakın, bu nedenle geçen hafta içerisinde Ulaştırma Bakanı, sunum kitapçığında "19,1 kilometre Antalya'ya raylı sistem yaptık." derken bunun 379 milyonunu Antalya Büyükşehir Belediyesinden kesmekte. Şimdi, ya sunum kitapçığında ve sunumda Ulaştırma Bakanı bunu söylemeyecek ya da parası Antalya Büyükşehir Belediyesinden istenmeyecek. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, lütfen, bu konuyu Cumhurbaşkanımıza iletin çünkü 19,1 kilometrelik bu raylı sistem EXPO nedeniyle yapılmıştı. EXPO nedeniyle yapılan bu raylı sistemin parasını Antalya Büyükşehir Belediyesi'nden isteyemezseniz, isteyecekseniz de aynı önceki sistem gibi hasılat üzerinden isteyeme devam etmeniz gerektiğini ifade etmek istiyorum buradan.
Yine, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bakın, eğer, siz, kamuoyuna yönetim olarak güven vermek istiyorsanız; örneğin, yıllardır aynı olan UKOME yönetim yapısını, yine İstanbul, Ankara, Antalya gibi birçok Büyükşehir Belediyesini Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet partileri aldıktan sonra UKOME'nin karar sayısını değiştirdiniz. Şimdi, bu değişlik, yaratılan en büyük güvensizliklerden birisidir.
Yine, aynı şekilde, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayabilme mücadelesini samimi olarak verebilseydiniz, yine, başta ifade ettiğim gibi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına ihtiyaç kalmayacaktı.
Avukatlıktan hâkimliğe, savcılığa geçenlerin yaş sınırının artırılıp AKP'nin il, ilçe kademelerinden oralara bine yakın hâkim, savcı alınmasını eğer bu ülke görmemiş olsaydı, güven konusunda bir sorun yaşanmayacaktı.
Kamu-özel iş birlikleriyle yapılan işlerde devletin, milletin kazıklandığı algısı verilmeye devam edilirse; örneğin, Çanakkale Köprüsü 7 milyar 100 milyona mal edilip yıllık 2 milyar 173 milyon (x) on altı yıl dört ay olarak 35 milyar 400 milyon lirayla 5 kat para ödenmeseydi, yine, İletişim Daire Başkanlığının güven oluşturmaya yönelik amacına ihtiyaç kalmayacaktı. Yine, birçok benzeri projede aynı işler, aynı şekilde, aynı müteahhitlere verilmiş olmasaydı bu işlere gerek kalmayacaktı.
Yine, maske takmadı diye vatandaş ceza alırken siz, GSM operatörlerinin almış olduğu cezaları bu Mecliste iptal etmeseydiniz, yine, ülkenin itibarını bu şekilde artırma ihtiyacı kalmayacaktı.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana zor koşullarda kurulmuş ülkenin temel taşı fabrika ve tesisler bir taraftan satılırken hâlen Tank Palet Fabrikası satıldı mı, hibe edildi mi bilinmiyorsa maalesef ki bu güven konusu hâlâ var demektir.
Vatandaşa, ekonomik koşullar bu kadar olumsuz olduğu dönemde, siz, sabır önerirken uçan saraylar ve saraylar yapılmaya devam ediyorsa bu güven sorunu devam edecektir.
Yine, 250 bin dolara Türk vatandaşlığı peynir ekmek gibi satılırken savaş nedeniyle ülkemize sığınan, şartlar düzeldiğinde geri gönderileceği söylenen yaklaşık 4 milyon Suriyeli gönderilmekten vazgeçilmişse onların da zaten gitmekten vazgeçtikleri bu ortamda, hızlı şekilde vatandaşlık verilip seçmen yapıldığı bir ortamda ülkeye güven kalmayacaktır.
Birçok kişinin Bank Asyaya para yatırdı diye FETÖ'cü ilan edildiği bir dönemde, bankanın yöneticisinin Diyanet İşlerine müdür yapıldığı bir ortamda güven kalmayacak demektir.
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanına 3'üncü kez tehdit mektuplarının yazıldığı bir ülkede, gerek Cumhurbaşkanının gerek Adalet Bakanının gerek İçişleri Bakanının sessiz kaldığı, devleti yönetenlerin kör ve sağır olduğu bugünlerde güvenden bahsedilemeyecek demektir.
Daha temmuz ayında zorla çıkardığınız kanunla, baroların genel kurullarının ekim ayında yapılacağına dair hükme... Pandemi bahanesiyle genel kurullarının ertelendiğine dair karalar çıkartılıp akabinde AKP il, ilçe kongrelerinin devam ettiği bir ortamda güvenden bahsedilemeyecek demektir Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız.
Yine, Cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkanı olması nedeniyle yapılan siyasi eleştirilerin Cumhurbaşkanına yapılmış eleştiri ve hakaret olarak kabul edilip sayısız davanın açıldığı bir ülkede güvenden bahsedilemeyecek demektir.
İşte, bu güvensizlik ortamı nedeniyle siz bütçede neler yaparsanız yapın halkın bu iktidara güveni kalmayacaktır. Öyle ki iki hafta önce bakın, damat Maliye Bakanı istifa etti, istifa etti, koltuk yirmi altı saate yakın boş kaldı veya iki güne yakın boş kaldı. Bu boş koltuk o Bakandan daha güvenilir bir vaziyetteydi ve dolar aynı gün yüzde 5 seviyelerinde değer kaybetti.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, bir dakika ek süre veriyorum.
Tamamlayın, toparlayın lütfen.
CAVİT ARI (Antalya) - Yani demek ki bir Bakan gittiğinde bu kadar şartlarda olumlu gelişmeler oluyorsa iktidarın gitmesi hâlinde bu ülke daha rahat nefes alacaktır, toplum daha çok rahat ve huzur görecektir diyorum.
Her şeye rağmen, yine de bütçeniz hayırlı ve uğurlu olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum.