| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ) Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2020 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de 2021 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan yatırımların kamu maliyesi üzerine getirdiği yük ne kadardır? Acaba hesapladınız mı? Bunu merak ediyorum. Gelecek nesillerin bütçe hakkı üzerine ipotek getiren bu projelerin çocuklarımızı ne kadar borçlandırdığını hesapladınız mı? Kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan şehir hastaneleri için 2017 yılından bu yana dolar olarak kira ve hizmet bedeli ödüyoruz. Acaba 2017 yılından bu yana ödediğimiz bu miktarla kaç tane hastane yapabilirdik, bunu hesapladınız mı? Kabaca şöyle söylemek istiyorum: Her yıl ödenen kira ve hizmet bedeliyle aynı hastaneyi yapabiliyorken neden yirmi beş yıl boyunca ödeme yapmak durumundayız? Bunu da sizin dikkatinize sunmak istiyorum.
Bakınız, Cumhurbaşkanlığının 12 Eylül 2018 tarihli bir kararnamesi var ve diyor ki Cumhurbaşkanı burada, "Türk lirasını koruyalım, Türk lirasını kullanalım." Ben buradan sizi Cumhurbaşkanına şikâyet ediyorum. Cumhurbaşkanının kararnamesine rağmen, siz, hâlen şehir hastaneleri ve kamu-özel iş birliği projelerinin ödemelerini döviz bazında yapıyorsunuz yani siz, Cumhurbaşkanını dinlemiyorsunuz, Cumhurbaşkanına vekâlet ediyorsunuz ama onun kararnamelerini uygulamıyorsunuz. Bir devlet her şeyden önce vatandaşından istediği görevi kendisi yapmalıdır. Bakın, burada, vatandaşa diyoruz ki "Döviz değil Türk lirası kullanın." ama sizler kamu-özel iş birliği projelerinde devamlı döviz bazında ödeme yapıyorsunuz.
Biraz önce, İbrahim Bey bahsetti, evet, savunma sanayisiyle ilgili birtakım isimler -biz de elbette yerli savunma sanayinin gelişmesinden gurur duyarız- GÖKTUĞ, ATMACA, HİSAR, KORKUT gibi isimler saydı ama ben, İbrahim Bey'in burada bir de ALTAY ismini söylemesini beklerdim. Bakın, Savunma Sanayi Müsteşarımız, ne diyor kendisi 14 Haziran 2018 tarihinde: "Millî tankımız ALTAY'ın millî motorunu BMC firmasıyla birlikte geliştiriyoruz." Beş ay sonra diyor ki "Efendim, ALTAY tankının seri üretimi için BMC firmasıyla sözleşme yaptık ve on sekiz ay sonra Kara Kuvvetlerine ilk tankı teslim edeceğiz." Üzerinden değil on sekiz, yirmi dört ay geçti daha tankın paleti dahi yok ortada. Nerede bu ALTAY, nerede yerli savunma sanayisi? Yok. Şunu söylemek istiyorum: Bir firmanın keyfiyetine bağlı olarak yerli tank üretiminin geciktirilmesi, engellenmesi kabul edilebilir bir durum değildir ki bu firmaya hem Sakarya Tank Palet Fabrikası verildi hem bu firma tuttu Katarlıları ortak etti, "On sekiz ay sonra ben Kara Kuvvetlerine bu tankı teslim edeceğim." dedi, ortada tank yok. Evet, biz ALTAY tankını da görmek istiyoruz.
Yine, sunumunuzda tıbbi cihaz, ilaç ve aşı geliştirilmesinden bahsettiniz. Evet, doğrudur, geliştirilmesi gerekir yerli olarak ama şunu da sorma hakkım olduğuna inanıyorum: Madem yerli bir aşı geliştireceksek neden 2004 yılında Manisa'daki Aşı Enstitüsünü kapattık, 2011 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapattık. O zaman 50 milyon dolar gerekiyordu Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü güncellemek için ama şu anda 200 milyon dolar ödüyoruz her yıl ithal aşıya.
Yine, beyin göçünü önlemek amacıyla özel yeteneklilere ilişkin politika belgesi çalışmasını tamamladığınızı belirttiniz. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu konuda da ayrıntıyı sizlerden rica edeceğim.
Yine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, ortak aklı, birlikte karar verme mekanizmasını bozmuş olan bir mekanizmadır; özünde Türk devlet yönetiminin geleneğiyle de örtüşmemektedir. Bu bağlamda, bakın, bu bütçe görüşmesinin bir ay önceki görüşmelerinde 27 Ekim 2020 tarihinde Sayın Bakanımız Abdüllatif Şener'in şöyle bir sözü oldu: "Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ortak akılla ülkenin çıkarı için birlikte çalışmalıyız." Bakın, işte, birlikte çalışma isteğimizi burada söylüyoruz, karşı taraftaki iktidar milletvekili arkadaşlar devamlı eleştirdiğimizi söylüyorlar ama bakın, yapıcı eleştirilerimizi söylüyoruz. Kamu-özel iş birliği modelinden çok büyük kamu zararımız var, yerli tankı şirket üretemiyor, bu şirketin arkasındaki siyasi irade bir an önce çekilip diğer firmaların önünü açmalıdır ve ülkemizi daha refah düzeyi yüksek, ekonomik olarak güçlü noktaya taşımak için de muhalefet olarak destek vermek istediğimizi burada belirtiyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.
Sürenizi aşmış durumdasınız.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Tekrar, ben bütçenin ülkemiz, milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.