KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bütün hazıruna saygılarımı sunuyorum.

Tabii, yine yasama tekniğine aykırı bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Dedik ki, daha önce bu... Sizin "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz bizimse "tek adam rejimi" dediğimiz sistem geçerken hep şunu söylediniz bize, dediniz ki: "Ya, bundan sonra kanunları böyle çok daha usulüne uygun, böyle daha bir etraflıca görüşerek ve Parlamentonun gücünü daha fazla artırarak, o şekilde yapacağız. Yasama tekniği farklı olacak." Ama bakıyorum sizin "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz bizim de "tek adam rejimi" dediğimiz rejim yürürlüğe girdikten sonraki yapılan kanunlar aynı eskisi gibi yani bir yerde hazırlanıyor. Tabii, burada arkadaşlarımız, kanun teklifini sunanlar: "Biz hazırladık." diyorlar ama maalesef böyle bir şey mümkün değil. Bu bürokraside, yani bakanlık bürokrasisinde yürütmede hazırlanıyor, yürütmede hazırlandıktan sonra... Tabii, iktidarın kendisine göre, ihtiyacını karşılayacak şekilde değişiklikler öngören bazı öneriler getiriliyor, bu formülize ediliyor ve önümüze getiriliyor. Burada, yeni sistem dediğimiz yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğimiz sisteme uygun bir yasama faaliyetini maalesef yapamıyoruz. Yani bunu ben şöyle yorumluyorum, o zaman da söylemiştik: "Bu şekilde bu sistem çalışmaz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi amacına ulaşamaz." dedik ve siz bize dediniz ki: "Hayır, kanun yapma tekniği çok farklı olacak." İnanın hiçbir şey fark etmedi. Yani, o zaman, 2015-2016'da ne yapıyorsak şimdi de aynı şekilde.

Bakın, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçe görüşülüyor. Bütçe demek Türkiye Büyük Millet Meclisinin en asli, en temel görevi demek. Tabii ki kanun yapmak da görevi ama bütçe en asli, en temel görevi. Biz şu anda alelacele oradan gelip burada konuşma yapmak zorunda kalıyoruz ve oradaki görüşmeleri kaçırıyoruz. Bütün partilerden ve yürütmeden çok önemli konuşmacılar, çok kıymetli değerlendirmelerde bulunuyorlar ve 83 milyonun bütçesini konuşacağımız yerde bakın burada bunu konuşuyoruz, bu yanlış. Yani, bunu daha önce getirseydiniz, bütçeden önce getirseydiniz veya bütçe bittikten sonra getirseydiniz bir şey mi olurdu? Bu kadar aciliyet, ivedilik taşıyan önemli bir durum mu var, bilemiyorum yani bunu. Teklifin altındaki imza sahibi olan milletvekili arkadaşlarımız neye göre karar verdiler?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Gerekçede yazıyor.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bakın, yürütme organında hazırlanan, bakanlıklarda hazırlanan başka bir kanun teklifi olarak değerlendiriyorum ben bunu. İmza sahibi siz olabilirsiniz kâğıt üzerinde ama maalesef durum bu.

Tabii, bu ne oluyor? bakın, bu, bir güvenilirlik sorununa yol açıyor, her alanda güvenilirlik sorununa yol açıyor ve yürütmeye de, özellikle yargı sistemine de güvenilmeyen bir durum ortaya çıkartıyor.

Bakın, geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanıyla birlikte Merkez Bankası Başkanı nereye gittiler? İş adamlarını ziyarete gittiler, oraya, buraya falan ziyaretler yaptılar ve yanlarına ilk defa Adalet Bakanını aldılar. Bakın, neden böyle? Çünkü güvenilmeyen bir yargı sistemi var. Şimdi, bu yargı sisteminin güvenilmediği... Bakın, 2016 yılında Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Cirit söylemişti, "Yargıya olan güven yüzde 70'lerden yüzde 30'lara düştü." dedi ve geçen sene yapılan anketlerde yüzde 20'nin altına düşmüş durumda. Güvenilmeyen bir yargı sisteminin olduğu yani tarafsız, objektif olmayan bir yargı sisteminin olduğu yerde böyle bir kanun getirirseniz bunun sonuçları yanlış olur. Yani temel hak ve hürriyetleri ihlal edebilecek nitelikte bazı tehlikeli hükümler içerdiğini düşünüyoruz. Dediğim gibi torba teklif 2015, 2016'da neyse -benim milletvekiliği yaptığım ilk dönemde- o dönemdeki torba tekliflerin bir başka versiyonu bu da. Hiçbir şey değişmemiş.

Şimdi ne var bunun içerisinde? Adalet Komisyonuna getirilen bu 10 teklifin 43 maddeden oluşan 7 kanunda değişiklik yapıyor: 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun. Hiç kimse size terörle mücadele etmeyin demiyor. Yasama organına söylemiyorum ben bunu yürütmeye söylüyorum. Yani bakın, burada değiller şu anda.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Burada İçişleri Bakanlığı.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - O zaman ilgili arkadaşlara söylüyorum. Kimse terörle mücadele etmeyelim demiyor, edelim, hepimizin sorunu. Yani terör hepimizin, Türkiye'de yaşayan 83 milyonun en önemli sorunlarından biridir. Ama bunları yaparken de devlet hukuktan ayrılmamalı, tarafsızlık ve objektiflikten ayrılmamalıdır. Bu nasıl olacak? İşte, kanunların uygulayıcılarının da tarafsız ve objektif olmasıyla ancak mümkündür bu.

Şimdi biz burada bakıyoruz -dediğim gibi- aynı Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen torba yasalar gibi birçok maddede değişiklik içeren bir teklif söz konusu. Gelen bu teklifte Anayasa'nın birçok maddesini ihlal edebilecek özellikler olduğunu görüyoruz. Bakın, 2'nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi gelecek olan bu pakette zedelenebilir diye düşünüyoruz. 5'inci maddesini, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya yönelik maddesini ihlal edebilir diye düşünüyoruz. 9'uncu maddesini yani "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." Bakın, çok önemli bir maddeyi ihlal edebilecek nitelikte. 10'uncu madde kanun önündeki eşitlik ilkesi; 11'inci madde Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi; 13'üncü madde hakkın özüne dokunmama, kanunla sınırlama ve ölçülü olma ilkesi; 20'nci madde kişisel verilerin korunması hakkı, 33'üncü madde dernek kurma hürriyeti, 35'inci madde mülkiyet hakkı, 36'ncı madde hak arama hürriyeti; 38'inci madde kanunilik, masumiyet karinesi ve ceza sorumluluğun şahsiliği ilkesi; 40'ıncı madde temel hak ve hürriyetlerin korunması maddesi, 123'üncü madde idarenin kanuniliği maddesi, 124'üncü madde yönetmeliğin kanunu uygulamak için çıkarılması gibi Anayasa'nın birçok maddesini ihlal edebilecek nitelikte olan bir torba yasadan bahsediyoruz.

Tabii, az önce ifade ettiğim gibi, yani bu şekilde, yeni sistemin özünü ve ruhunu zedeleyecek şekilde bir kanun teklifinin getirilmiş olması ve aynı zamanda da Anayasa'nın bu maddelerine de aykırı nitelikte olan bir kanun teklifini konuşmamız nedeniyle, bunun etraflıca konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Biz ne yapıyoruz? Bütçe görüşülürken yani Parlamentonun en asli görevi olan bütçeyi görüşürken buradan -tabiri caizse- bir kaptıkaçtı gibi bir kanun çıkartmaya çalışıyoruz. Sonra ne oluyor? Sonra "Ya, bizim adaletimize güveniyorlar." diyorsunuz ama güvenilmiyor. İşte, onun için sermaye kaçıyor, onun için yatırım gelmiyor, onun için döviz fırlıyor, onun için insanlarımız yoksullaşıyor. Bakın, bu rejim yani "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz sistem duvara toslamış durumda, iflas etmiş durumda. Gömleğin ilk düğmesi olarak görüyorum ben bunu, bu değişmeden Türkiye'de hiçbir şey değişmez. Şimdi bu geçer mi? Geçer; burada çoğunluk var, netice itibarıyla el kaldır, indir. Bu geçer mi? Geçer. Ama, dediğim gibi, sonuç alabilir misiniz, Türkiye'ye iyi bir şey sağlar mı bu? Sağlamaz. Yararı olmaz bunun, memlekete yararı olmaz, tam tersine zararı olur, iktidarınıza da zararı olur. Öyle düşünüyorum çünkü objektifliğini yitirmiş bir kanunla beraber yargı sistemindeki uygulayıcıların da... Yani burada buna aykırı bir durum ortaya çıktığında, bu yasayı çıkardığınızda aykırı bir durum ortaya çıktığında mahkemelere müracaat edecek bundan zarara uğrayan kişiler ama mahkemelerde de dediğim gibi güvenilmeyen bir yargı sistemi var ve dolayısıyla birçok hata yapılıyor ve dediğim gibi bu da ülkemize büyük zarar veriyor.

Şimdi 9'uncu maddeyi konuşuyoruz. 9'uncu maddede, Yardım Toplama Kanunu'nun faaliyetlerinin denetimini düzenleyen 16'ncı maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapıyor. Ve buna göre, "Denetimle görevlendirilenler ve izin vermeye yetkili makamlar yardım toplama faaliyetiyle ilgili olanlardan, kamu kurum ve kuruluşlarından, bankalardan, gerçek ve tüzel kişilerden denetim görevi kapsamına giren hususlarla sınırlı olarak ilgili bilgi ve belgeleri isteyebilecek." diyor. İsteyebilir, bir problem yok ama "Talepte bulunanlar özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamayacak." diyor. Tamam, bunda da bir problem yok ancak mevzuata göre sadece denetçiler bilgi ve belge isteyebilecekken teklifle izin vermeye yetkili makamlar da isteyebilecek. Bu durum kişisel verilere daha fazla kişinin erişimine yol açabilecek niteliktedir ve bu anlamda da denetim görevi kapsamına giren hususlarla sınırlandırılmıştır. Bu bilgi ve belgelerden nüsha alınıp alınmayacağı, alınacaksa ne kadar süre içinde yok edileceği gibi koşullar maalesef bu kanun teklifinin içerisinde yok. Bu da Anayasa'nın 20'inci maddesi kapsamında kalan kişisel verilerin korunması hakkının açık ihlaline yol açabilecek niteliktedir.

Teklif metni bir yandan kişisel verilere ulaşabileceklerin sayısını artırırken öte yandan da kişisel verilerin toplanma, işlenme, saptanma, imha edilme usulleri ile bunlara yönelik itirazlarla ilgili olarak hiçbir güvence öngörmemektedir. Bu itibarla da Anayasa'nın 3'üncü maddesiyle bu kanun teklifinin bu maddesinin çeliştiğini düşünmekteyiz. Dolayısıyla önerilerimiz doğrultusunda bu maddenin yeniden değiştirilmesi yani bu sakıncalarını giderebilecek şekilde yeniden düzeltilmesi yerinde olur diye düşünüyorum. Bu şekilde sözlerimi bu maddede şimdilik sonlandırıyorum.

Saygılar sunuyorum.