| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Destek Hizmetleri Daire Başkanı Ayberk Özeş'in, destek hizmetleriyle ilgili çalışmalar ile sonuç ve değerlendirmeler; Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Bülent Tekbıyıkoğlu'nun, afet ve acil durumlarda Genel Müdürlüğün faaliyetleri, İzmir depremi ile sonuç ve değerlendirmeler; Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Ali Çevik'in, afet ve acil durumlarda psikososyal destek hizmetleri, destek çözüm ortakları ve daha önceki süreçlerde yapılan istatistikler hakkında sunumları |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .12.2020 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyoruz değerli sunumlarınız için.
Şimdi benim dikkatimi çekti 3 kurum, 2 genel müdürlük, 1 daire başkanlığı olarak gerek Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü gerek Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü gerek Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı olarak "belediye" kelimesini pek duymadım konuşmalarınızda. Belediye yok, az önce vakıf mütevelli heyetinden bahsederken bile belediye başkanını saymadım.
AİLE ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI SOSYAL YADIMLAR GENEL MÜDÜRÜ BÜLENT TEKBIYIKOĞLU -Afedersiniz. Grup çok kalabalık, belediye başkanları da tabii, doğal üyesi, kanuni üyesi. Bir kasıt yok, doğru söylüyorsunuz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Belediye Başkanlığı yaptığım için biliyorum da onun için.
Şimdi, bakın, başka bir şey daha söyleyeceğim. Tabii bunun dayanağı başka bir şey daha var. Mesela sonuç ve değerlendirmeler bölümünde her şeyden bahsediyorsunuz belediyeler yok. STK ve gönüllü vatandaşlarla iş birliğinin önemi ortaya çıkmıştır diye bir ifade var, belediye ifadesi yok. Sosyal yardımla ilgili Genel Müdürlüğün bir destek çözüm ortaklarımız şeması var, sadece özel sektör ve tüzel kişiler. Tüzel kişiler dediğiniz yere belediye girer mi? Girer aslında da. Hani her şey var, bakanlıklar var, üniversiteler var, Kızılay, Diyanet, o bakanlık, bu bakanlık, belediye yok, yerel yönetim yok. Yani böyle bir çözüm ortağınız yok herhâlde ya da şimdi var diyebilirsiniz ama algıda ve çalışma disiplininizde olmadığını görüyorum. Bunun büyük bir eksiklik olarak gördüğümü belirtmek isterim, bir.
İkincisi, yerel yönetimlerin, belediyelerin, alanda ilk müdahale eden kurumlar olduğunu ve belediye çalışanlarının da ilk müdahale ekipleri olduğunu da görmek, bilmek lazım. Peki, bundan nasıl yararlanabiliriz Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak? Belediyelerle bir kere ciddi bir koordinasyon, iş birliği sistemini, organizasyonunu oluşturmak gerekir. Belediyelerin psikologları var, sosyologları var ki kreşten tutun okul öncesi eğitim için yetiştirdikleri, daha doğrusu verdikleri hizmet alımıyla veya doğrudan personeli olarak çalışan PDR'si, psikoloğu, sosyoloğu bu alanda psikososyal destek verebilecek ciddi bir yapıları var. Bu yapıyı, bence, sizin verdiğiniz bu hizmetin bir koordinasyonu içerisinde kullanmanız, bundan yararlanmanız gerekir, bunun envanterini bile çıkarmanız gerekir ve herhangi bir noktada bir şey olduğunda direkt temasa geçip görevlendirilmiş olan kişileri direkt alanda acil müdahale ekibi olarak görev vermenizde yarar görüyorum.
"Yardımlar geliyor. Bu yardımlar toplama alanlarında toplanıyor, kayıtlara giriyor." dediniz değil mi, envanter kayıtları?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI AİLE VE TOPLUM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ ALİ ÇEVİK - Evet.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Güzel.
Şimdi, bunun, o yardımların gerçek zamanı gelir gelmez kayda giren ve oradan çıkan ne varsa bunların sisteme girişi tamam ama vatandaşın da yani yardım yapmak isteyen kim varsa onların da görünür bir yerde, bir "web" sayfasında bir uygulamayla herkesin de bunu görmesi, bilmesinde fayda var. Vatandaş yardım yapacak, "Ne yardımı yapayım; su mu göndereyim, ısıtıcı mı göndereyim, battaniye mi göndereyim, giyim mi göndereyim?" kimse bilmiyor. İhtiyaçların neler olduğunu, envanterin yani o girilen kayıtlarda envanter bilgilerinin anlık görülmesi aynı zamanda eksiklerin tanımlanması ve fazlaların elde olan mevcudun üzerinde olanların da tanımlanması halka açık bir veri ortamında, platformda bildirilmesi yardımın da, gelen desteklerin de hem atıl kalmasın, aşırı bir yüklenme olmasın hem de eksik kalmaması anlamında önemli.
Şimdi, tabii, ben, vakıf yönetiminde, vakıf mütevelli heyetinde bulundum. Yani vakıfın nasıl işlediğini biliyorum. Aslında kaymakam yönetir vakfı. Bir tane vakıf müdürü vardır, kaymakam talimat verir yapılır, bütün evraklar hazırlanır, toplanır hatta gerekirse -kaymakam bey ya da kaymakam hanım- kaymakam mülki idare amiri olarak kimi zaman imzaya gönderir başkanlığa, orada imza atılır, geri gider falan yani prosedür yerini bulur ama bu doğru değil tabii. Yani o heyetin düzenli toplanması... Ha, karar verilirken bazen çok özel durumlar, toplantıda ayda bir yapılan toplantılarda gündeme gelir kısaca. Bir çay içilir, sohbet edilir, bir araya gelmenin bir memnuniyeti yaşanır, güzel sözler, karşılıklı bir sosyal paylaşım olur. Ondan öte o süreç gider ama bu vakıfların karnesinin pek iyi olmadığını söylemek isterim. Biraz burada siyaset gerçekten kendini hissettiriyor. Yani depremle ilgili de bu kimi zaman görünür hâle geliyor. Seçim süreçlerinde, kömür yardımlarında yani buna daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok fazla üzerinde durmayacağım, gerek de görmüyorum ama. Belediyelerle yani az önce belediyenin adı geçmedi. İzmir örneğinde belki belediye, iktidar dışında muhalefet partisinin iktidarda olduğu bir yerel yönetimdi. Bunun tersi de olabilir ya da yine iktidar partisinin iktidarda olduğu bir yerel yönetimde -Allah korusun hiçbir yerde olmasın böyle afetler ama- olabilir her hâlükârda burada asli unsur vatandaş ve depremzede, afetzede ve onların iyiliği, onların yararına çalışılmasının esas olması gerekir.
STK'lerde de bazen ayrımlar yapıldığını yani İzmir depremi özelinde -isim de vereyim yani- Göztepe Spor Kulübü taraftarları kendi dernekleri ve kulüp üzerinden yani bir spor kulübü üzerinden gelen yardımlar doğal olarak AFAD dağıtıp "Yardımları tek bir noktada yapacağız." diyerek doğru ve haklı olarak onları engelledi ama öbür taraftan başka STK'ler yani, böyle belli cemaatlerle, belli tarikatlarla ilişkili, ilintili olan başka STK'ler bu işi sürdürmeye devam ettiler. Orada vatandaş çok rahatsız oldu, bize çok geldi. Ben İzmir Milletvekiliyim, o bölgede depremin olduğu andan itibaren -belki bir saat gecikmeli- alandaydım uzun süre. Bunları da yaşadık, bunları bilmeniz için söylüyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Elâzığ depreminde de oldu aynısı.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet.
Yani yardım meselesi insani bir meseledir. Buraya ne siyaseti ne etnik kimliği ne mezhep kimliğini inanç kimliğini karıştırmadan bir millet olarak, bir yurttaş dayanışması olarak, bir insan olarak her şeyden önce bunun sürdürülmesi, yapılması, dayanışmanın sürdürülmesi önemli diye düşünüyorum. Ama şu sözümde yerel yönetimlere yönelik ve bu iş birliğini ve yerel yönetimlerin, sadece yerel yönetimler değil, kamuda diğer kurumlarda da psikologlar, sosyologlar, bazı kuruluşların kendi kreşleri oluyor, anaokulu oluyor. Oralardaki ilgilileri de Millî Eğitimdeki PDR'ler, uzman, öğretmen vesaire. Yani bu altyapıyı, bu insan kaynağını sağlıklı, doğru değerlendirip bu tür afetlerde yönlendirmekte çok yarar görüyorum.
Teşekkür ederim.