| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 43 Milletvekilinin; Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/3261) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .12.2020 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi Sayın Başkan, teklifin adı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi, değil mi? Bu kitle imha silahları ile Dernekler Kanunu'nun nasıl bir ilişkisi var? Şimdi, bakın, aradan önce 11'inci maddede söz istedim, 12'nci maddeye şey yaptık. 11'inci madde neyle başlıyor? "5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 1'inci maddesinde..." diyor, değil mi? Devam ediyoruz, 12'inci madde aynı Dernekler Kanunu'nun 3'üncü maddesinde değişiklik yapıyor. 13'üncü madde Dernekler Kanunu'nun 19'uncu maddesinde değişiklik yapıyor. 14'üncü madde Dernekler Kanunu'nun 21'inci maddesinde değişiklik yapıyor. 15'inci madde Dernekler Kanunu'nun 30'uncu maddesinde değişiklik yapıyor, hep de esaslı değişiklikler. 16'ncı madde Dernekler Kanunu'nun 32'nci maddesinde değişiklik yapıyor. 17'nci madde Dernekler Kanunu'nun 36'ncı maddesinde değişiklik yapıyor. Ya, değerli arkadaşlar, Dernekler Kanunu zaten 38 maddeden ibaret, altı üstü 38 maddelik bir kanun bu zaten.
Şimdi Türkiye'de bakın, hani hep konuşuluyor ya, "Siyasi Partiler Yasası antidemokratiktir, işte bunlar 12 Eylül darbesi sonrası çıkartılan yasaların ürünüdür." falan filan, vesaire diye bunlar konuşuluyor. Mesela sizin iktidarınız döneminde durmadan bunları telaffuz ettiniz, arada 12 Eylül başlıklı Anayasa referandumları yaptık ama bir türlü bunları düzeltmek aklınıza gelmedi. Dernekler Kanunu, Siyasi Partiler Yasası'nın olmadığı, yetmediği yerlerde -parti yöneticiliği yapanlar bilir- siyasi partiler için atıf yapılan yerdir, ilgili kanundur. Artı, Türkiye'de neredeyse kulüplerin yönetimine ilişkin birçok şey Dernekler Kanunu'yla alakalı. Türkiye'de oldukça yüksek sayıda dernek var, bu kadar önemli mesele. Bakın, biz böylesine önemli bir meseleyi, yasayı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi'yle yapıyoruz. İşte, hani kaliteli yasama diyoruz ya, kaliteli yasama. Yasama dediğimiz yani yasanın doğru çıkması dediğimiz mesele, öyle "Yirmi dört saat öncesinden ilgili üyelere tebliğ edeyim, ondan sonra onlar alelacele, birkaç saat içerisinde programlarını iptal etsinler, baksınlar, gelsinler buraya; bizim kendi milletvekillerimiz de daha doğrusu inceleyemesin, yeter ki parmak kaldırsın, indirsinler nasıl olsa 5 bakanlık bir araya gelmiş hazırlamış, altına da imza atan var." İşte, asıl bu, Meclis iradesine saygısızlık, halkın idaresine saygısızlık. Her komisyonda biz bunları söylüyoruz, torba kanun getiriyorsunuz, her biri ayrı uzmanlık gerektiren, üstünde ayrı çalışılmasını gerektiren...
Ben bırakın kanun yapmayı size Anayasa yapma tekniği açısından bir örnek vereceğim, içinde bulunduğumuz, bizi düşürdüğünüz durumu anlamanız açısından. Bugün dünyanın önde gelen, demokratik olarak kabul edilen, gelişmiş olarak kabul edilen ülkelerin tek tek alın anayasalarını, anayasa yapım süreçlerine, kanun yapım süreçlerine bakın. Ya bizde -orayla kıyaslasanız- Anayasa yönetmelik gibi değişiyor. Mesela bugün Norveç'te "Ben anayasa yapacağım." deseniz... Norveç'te dört yıl boyunca bir parlamento, yasama organı görevlidir. O parlamento ilk üç yılında anayasa yapmaya yetkilidir ama kendisi ilk üç yılında onu gerçekleştirdikten sonra o yürürlüğe girmez; seçime girilir hemen ve seçim sonrasında gelen yasama organı da ilk üç yılında eğer o teklifi kanunlaştırırsa anayasa yürürlüğe girer. Danimarka'da 2 tane Meclis vardır: Senato ve şey... İkisini de üçte 2'yle geçmek zorunda; geçtiği an Meclis fesholur, peşine gelen yasama tekrardan bunu geçirirse bir de referanduma gider, bakın sadece Anayasa'yı anlatıyorum. Zaten OHAL'de sıkıyönetimde falan... Yani öyle gelişmiş ülkelerin hiçbirinde göremezsiniz yapılacak şey. Kanunların yapım tekniğine gelince de bunlar uzun uzun uzmanlarıyla tartışılır. Ne oluyor? Bu kadar önemli bir konuyu...
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Zeynel Bey, oylamaya geçeceğiz.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Haklısınız gitmemiz lazım, ben de farkındayım, doğru gideceğiz ama bu iş de bizim yaptığımız iş de bu kadar önemsiz bir iş değil, yapmayın ya. Bir yasa geliyor ve bu Adalet Komisyonuna da en önemli yasalar geliyor; yok bugün bitireceğiz, hemen bitirmemiz lazım, sabaha kadar oturacağız, bitireceğiz... Niye? Akşam seçim bölgemize gideceğiz, sabah bilmem neye gideceğiz. Ya, yapmayın Allah aşkına, buraya saygısızlık asıl bu yani. Hem bunu böyle getiremezsiniz hem bunu böyle geçiremezseniz; bu, kabul edilir bir şey değil.
Ben oylamaya geçeceğiz diye burada keseceğim ama siz de şunu ilan edin, bu bir defa yarına kalsın, kimseyi burada sabahlatamayız. Böyle bir pandemi sürecinde ikide başladık. Saat on ikide gelip de şunu bekliyorsanız yanılırsınız yani bir iki saat içerisinde bitireceğiz gibi. Ertesi gün on ikiye kadar da sürer.
Ben konuşmamı burada kesiyorum ama geldiğimde devam etmek üzere.
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydoğan, aşağıda bütçe oylaması var.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Oylamadan sonra devam ederiz, yapmayın burada oylama. Kaldığımız yerden devam edelim Sevgili Başkan, madde için konuşacağız.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sonra ben devam edeceğim.