KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, şöyle bir gerçek var Türkiye'de. Hepimizin bildiği bir hukuk kaidesi vardır "silahların eşitliği" ilkesi. Yani bir yargılamada bir yerde iddia makamı olur, savunma makamı olur, karar makamı olur; bunlar arasında, bir güç dengesinde de bir ilişki ağı ve denge aranır burada ki hukuk sistemi düzgün bir şekilde işlesin. Şimdi biz burada ağırlıklı olarak hepimiz avukatız yani Komisyon üyeleri açısından söylüyorum. Dolayısıyla, biz biliyoruz ki -yani gerçeği inkâr etmeyelim- Türkiye'de bu açıdan bir denge şu anda yok yani avukatlar burada dezavantajlı durumda. Bir iddia makamı gibi, bir karar mercisi gibi daha güçlü pozisyonda değil, onlara göre daha zayıf pozisyonda ve üstüne üstlük yaptıkları işlerden ötürü, baktıkları davalardan ötürü birçok sıkıntı yaşıyorlar. Buna ilave, bakın, bir on beş yirmi yıl öncesine kadar Türkiye'de herhangi bir şekilde bir avukata kolay kolay dava açılmazdı yani kırk kere düşünülürdü, bakılırdı, incelenirdi, soruşturma izinleri çok kolay verilmezdi. Şimdi, burada, çok yaygın gözaltı var, tutuklama var, işlem var, herhangi bir suç duyurusunda açılan dava var falan. Bu açıdan baktığımızda, avukatların çok dezavantajlı bir durumu var.

Şimdi burada, bakın, ilave ne geliyor? Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 2'nci maddesine şüpheli işlem bildirim yükümlüsü olarak serbest avukatlar ekleniyor. Ne yapacak serbest avukatlar? Bir empati yapalım. Yani bunu nasıl yapabiliriz, büroda ya da bir vekâlet ilişkisiyle yaptığımız bir işte? "Savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve avukatların yapabileceği resmî işlemlerden taşınmaz alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak kaydıyla..." eklenmiş. Kanuna göre, yükümlülerin, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarını işlem yapılanları kimliklerini tespit etmek veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu mal varlığının yasa dışı yollarla elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe ve şüpheyi gerektirecek bir konunun bulunması halinde bu işlemi MASAK'a bildirmek zorunda olacak. Yani ben avukat olarak bir işlem yapacağım, şüpheyi bırakın yani zaten bu olacak şey değil, şüpheyi gerektirecek bir konu olsa dahi kendi müvekkilimi MASAK'a bildireceğim. Yine, serbest avukatların... Bakıyorsunuz, ya bu buraya eklenecek bir şey değil yani, hani insanın bunu kabul etmesi için gerçekten kendi meslek koluna hasım olması lazım. Çünkü burada, avukat müvekkil görüşmelerinde sır saklama yükümlülüğü var. Yani ben avukatlık yaparken büroma gelen müvekkillerden bilirim, adam cinayet sanığı, aranıyordu; gelir, sizden görüş sorar, vekâlet verir, ne yapacağınıza birlikte karar verirsiniz, alır götürürsünüz adliyeye. Veya buna şey yaparsınız... Ben "Sen şurada dur bakayım, kapıyı kilitleyim, seni polise teslim edeyim." mi diyeceğim? Bu kadar sabit bir olayda bile, buna, yasa avukatlara bu hakkı vermiş ki yargılama sağlıklı olabilsin, bakın, bu kadar uç bir örnekte bile. Şimdi, buna ilave, bir bilgiyi geçin -bir bilgi olsa da paylaşamaz- şüphe ya da şüpheyi gerektirecek bir konunun bulunması hâlinde yani bu, hakikaten hani çok dar, çok kör bir pencereden bakılmış; mantıklı bir şey değil ve şunu da söyleyeyim: Şimdi, böyle el kaldırıyorsunuz indiriyorsunuz yasalar geçiyor, bir şeyi geçirdikten sonra düzeltmek daha zor oluyor. Çünkü bunu mesela böyle geçirdiniz çok farkına varmadan ya da böyle "Gelmiş böyle, biz geçirelim, sonra bakalım." diyeceksiniz belki; e, bu geçecek böyle, sonra siz yarın öbür gün bunun sonuçlarıyla yüzleştiğinizde, Meclise herhangi bir şekilde yasa geldiğinde bu sefer tartışma şu olacak: "Avukatlara kara para aklamanın yolunu açan düzenleme geliyor." E, tersi bu olacak, ben size söyleyeyim. İşte, avukatlar görse de kara para aklayanı ya da teröre finansman sağlayanı onu bildirme yükümlülüğü ortadan kalkıyor; sonrasında gelecek kısım da bu, bunun çok pratiğini yaşadık. Bu olacak şey değil arkadaşlar. Ya, bunu Cumhuriyet Halk Partisi söylüyor, o parti söylüyor, bu parti söylüyor... Bu, tamamen akıl, mantık sınırlarının dışında, avukatlık mesleğine düşmanca bir iş, mesleği öldürürüz. Dolayısıyla, bunu, çok rica ediyorum, birlikte bir değerlendirin ve bunu hemen buradan çıkartın.

Teşekkür ederim.