| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında Komisyonu bilgilendirme sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .12.2020 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Erol Katırcıoğlu, biliyorsunuz, rahatsız. Onunla aslında sorularımızı paylaşmıştık ama o konuda ben onun süresini de kullanmak istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, hoş geldiniz Komisyonumuza. Aslında o sandalyeye gerçekten bayağı alışıksınız, yıllarca orada oturdunuz Maliye Bakanı olarak, daha önce Müsteşar olarak, daha önce başka görevlerde. Sizinle memleketin daha iyi yönetilmesi için, ülkemizin huzur ve refah bulması için pek çok müzakere yürüttük. Şimdi başka bir şapkayla karşımızdasınız. Vallahi siz de şapka değiştire değiştire... Gerçekten zor bir şey olsa gerek. Çok hızlı şapka değiştiriyorsunuz ama her görevinizde sonuç olarak size hep başarılar diledik. Bu görevinizde de başarılar diliyoruz Sayın Başkan.
Sayın Başkan, daha önce size "Sayın Bakan" diye hitap ederdik ve o koltukta hep size şunu söylerdik: "Ya, şu torba yasalardan vazgeçin, gelin reform yapalım. Şu bütçe, torba yasa komisyonu oldu. Gelin yapısal reformları yapalım." dedik, siz Maliye Bakanı olarak bu reformları yapma konusunda -belki siz istiyordunuz, bilmiyorum ama- Hükûmetinizi ikna edemediniz. Hep palyatif tedbirlerle devam ettik ve Sayın Başkan -hani Sayın Cumhurbaşkanı "Faiz neden, enflasyon sonuç." derdi- şimdi bu palyatif tedbirlerin bir sonucu olarak ben bünyenin sürekli hastalandığını düşünüyorum çünkü sağlam bir bünye nasıl olur, değil mi? Yani bir insan olarak düşünsek bile -yanımızda bir hekim var- sonuç olarak, sağlam bir bünyede kalp düzgün atacak, düzgün nefes alacak, gidip check-up olacak, stres testleri yapacak; testlerde bir sıkıntı varsa, şekeri yüksekse buna göre belli tedaviler görmesi gerekir. Ama siz eğer ki bu reformları yapmazsanız bir bakarsınız bünyede ateş çıkar, işte o "ateş" dediğimiz şey belki bir enflasyondur, bir faizdir. Eğer ki siz yalnızca bu ateşle uğraşmaya kalkarsanız, ateş düşürücü verirseniz veya her seferinde kortizon vermeye kalkarsanız ve ateşin niye çıktığına bakmazsanız yani bunun sebebi gerçekten nedir diye bakmadığınız zaman... İşte o zaman, o koltukta oturduğunuz zaman bakmadınız Sayın Başkan. Bu konuda sizden bir öz eleştiri bekliyoruz aslında. Tabii ki o zamanın koltuğunun öz eleştirisini verebilir misiniz bilmiyorum ama en azından bir Merkez Bankası Başkanı olarak öz eleştiri vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Sebebi de şu Sayın Başkan: Sonuçta sizi kurumsal olarak eleştiriyoruz ve kurumsal olarak da geçmiş başkanlarınız yani Merkez Bankası yönetimleri ve PPK'leri yapması gerekenleri ya yapmadılar ya da yapamadılar. Ben yapamadılar meselesinin daha önemli olduğunu düşünüyorum çünkü Sayın Başkan, sizin etrafınızda oturan Para Politikası Kurulu üyeleri, bütün bu PPK kararlarına imza attılar ve ben açıkça söyleyeyim... İki yıl önceki sunum burada, Sayın Murat Çetinkaya'nın yaptığı sunum, bakın, 10 Nisan 2018. O günlerde piyasanın ateşi çıkıyor yani enflasyonun ateşi çıkmakta, yanınızda oturan PPK üyelerinin pek çoğu o zaman PPK üyesiydi. "Arkadaş, bak, tencere fokurduyor, düdüklü tencere ötüyor, bu konuda yani enflasyon patladı patlayacak, bir adım atın." dedim. Sayın Başkanım, tutanaklar da yok ama olsa okusanız tutanakları. Bakın, burada, gerçekten, bu ülkenin işçileri, emekçileri adına...
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Mail adresimize geldi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Az önce maile tutanaklar gönderildi, varmış.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şahane.
Sayın Başkan, sizden o tutanakları okumanızı talep ediyorum çünkü bakın aynı PPK üyeleriyle çalışacaksınız, o PPK üyelerine neler söylediğimize gelin, bakın: "Ateş çıkıyor, patladı patlayacak." Nisan 2018 burada, ben "Patladı patlayacak." diyorum bakın, "Gelin adım atın." diyorum, adım atılmadı. Nisan ayından sonraki Temmuz ayı PPK'da faiz yükseltmeme kararı çıkınca... Çünkü ateş patlayacak, belli, ya, birazcık, en azından bir kortizon versen... Ben diyorum ya reform yapalım ayrı ama reform yapmadığınız için patladı. Ya, bir aspirin versen, ufacık bir ilaç versen bile düşecek, 2 puan faiz yükseltimi olsa ateşi düşecekti. Ne oldu? Faizler 17, 18 puan yükseltilmek zorunda kaldı. Geç adım attı PPK, arkadan takip etti, nal topladı PPK; o yüzden milyonlarca vatandaşımız işsiz kaldı, yüz binlerce işletme iflas etti. İşte, burada kurumsal bir sorumluluk vardır.
Ben orada Murat Çetinkaya'ya şu çağrıyı yaptım -o zaman burada Sayın Bakanımız oturuyordu, hatta beni eleştirdi-: Ya görevinizi yapın, ya istifa edin dedim çünkü kanununuz size bunu emrediyor. Kanunun emrettiği 2 şey var: Kanun "Fiyat istikrarını sağlayacak Merkez Bankası, bunun için ne gerekiyorsa yapacak ve bu konuda bağımsızdır." diyor, bu bir; iki, "Türk lirasının değerini koruyacaksın." diyor. İşte, bu beş yılda hem fiyat istikrarı altüst oldu... Yani ben bu konuda tabii ki Merkez Bankasını tek sorumlu tutmuyorum, Hükûmetin yanlışlarıdır buna sebep, Hükûmetin yanlış politikalarıdır. Ama Merkez Bankası niye var? Nasıl ki Meclis bir fren mekanizmasıysa, yargı bir fren mekanizmasıysa, ekonomide de Merkez Bankası bir fren mekanizmasıdır. İşte o fren görevini görmediği için, görevini yapmadığı için altüst oldu.
Şimdi, siz diyorsunuz ki: "Arkadaş, işte, o Merkez Bankası Başkanı gitti." E, öbür Merkez Bankası Başkanı geldi, ona da aynı şeyi söyledik, Sayın Murat Uysal'a. Bakın, Sayın Başkan, yine ondan sonra faizler inanılmaz yükseltildi. Sonra, Merkez Bankası Başkanı Sayın Murat Çetinkaya faizleri düşürmedi diye bir anda görevden alındı. Adaşı buradaymış meğerse, ben aynı Murat Çetinkaya zannetmiştim ama değilmiş, o Murat Çetinkaya görevden alındı ve kurumun itibarı yerle bir edilerek alındı. Şimdi siz diyorsunuz ya: "Ben bu fiyat istikrarı sağlanmadan gevşemeyeceğim." İşte, "Gevşemeyeceğim o ana kadar." diyen Başkan görevden alındı. Niye? Çünkü Tayyip Erdoğan dedi ki: "Faiz neden, enflasyon sonuçtur. Ben talimat verdim faizi düşür diye, düşürmedi, o yüzden görevden aldım." ve Merkez Bankasının itibarını yerle bir etti. Yerine -ben açıkça söyleyeyim, ben onun yerinde olsam o koltuğa oturmazdım- bu şekilde görevden alınan bir Merkez Bankasındaki yere Murat Uysal oturdu. Sunum için geldi kendisi -göreve aynen sizin gibi atandıktan iki ay sonra- dedim ki: "Bakın, bu şekilde görevden alınan bir Merkez Bankası Başkanının yerine oturdunuz, bundan sonra yalnızca talimatları yerine getirebilirsiniz." ve maalesef yalnızca talimatları yerine getirdi. "Faiz düşür." talimatı verildi; faiz hızlı bir şekilde düşürüldü, irrasyonel bir şekilde düşürüldü, enflasyonun altına düşürüldü, sınırsız bir genişlemeci para politikası uygulandı. Ya arkadaş, bu sınırsız para politikası tatlı bir şeydir, güzeldir, geçici olarak bir afyon gibi milleti uyutur; ekonomi büyür, herkes araba alır, ev alır, buzdolabı alır "Düşük faiz ne güzel." der ama bunun yan etkileri vardır. Yan etkileri ne oldu Sayın Başkan? Bakın, Murat Uysal görevden gitti, ikinci Başkan da görevden gitti, Berat Albayrak görevden gitti. Niye gitti? İşte bu yanlış para politikaları, yanlış ekonomi politikaları yüzünden gitti. Etrafınızda oturuyor bu Para Politikaları Kurulu kararlarına imza atanlar. Ya, bir Başkan değişerek "Her şey değişti." diyorsunuz siz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu arada, Para Politikaları Kurulu üyemiz Ömer Bey de geldi galiba, değil mi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hoş geldiniz.
Bu kararlara imza atan Para Politikası Kurulu üyeleri şimdi diyor ki sizin aracılığınızla... "Ya, biz yanlış yapmışız." demiyorlar, ben sizin demenizi istiyorum Sayın Başkan. Öz eleştiri, bakın, çok önemli bir şeydir, kurumlar için de çok önemlidir. Siz artık bir siyasetçi değilsiniz, siyasetçiler özür dilemekten çekinirler. Ama siz artık, Türkiye'nin en önemli kurumlarından birinin Başkanısınız. O dönem yanlış yapıldı, o dönem aşırı genişlemeci para politikaları kullanıldı. Gerekli zamanda faiz yükseltilmedi, gerekli zamanda da faiz düşürülmedi; aşırı düşürüldü, irrasyonel politikalar uygulandı; bunda, bütün bu ekonomik krizde Merkez Bankasının rolü şudur demenizi bekliyorum.
Bakın, Sayın Başkan, bugünlerde en çok "Şahin bir Merkez Bankası geldi." diye size atıf yapılıyor biliyor musunuz? "Şahin Merkez Bankası" hani, Merkez Bankası başkanları öyle tanımlanır ya, FED üyeleri de "şahindir, güvercindir" diye; şahin politikalar uyguluyor. Sayın Başkan, bakın, en iyi Merkez Bankası başkanı kimdir biliyor musunuz? Gerekli zamanda gerekli adımları atandır, Para Politikası Kurulu üyeleri.
Şimdi, ben bunu bir şoför metaforuyla kullanacağım: Düşünün, sizin bir şoförünüz var; gereksiz gaza basıyor, kırmızı ışığa gelinceye kadar aşırı gaza basıyor, sonra aşırı frene basıyor. Bir gaz bir fren, bir gaz bir fren... Ne olur? İçiniz dışınıza çıkar, öyle değil mi? Ama öyle bir şoför de vardır ki gerekli zamanda yumuşak yumuşak gaza basar; bakar, bir tehlike görüyor, yumuşak yumuşak frene basar, o şoförde çok rahat edersiniz, öyle değil mi? Sayın Başkan, ben sizin işte öyle bir şoför olmanızı istiyorum. Uzaktaki tehlikeleri görerek; uzakta efendim, kaza mı var, trafik mi durmuş, ona göre, yumuşak yumuşak gaza basıp yumuşak yumuşak frene basarsanız bu otobüsteki yolcular da rahat eder; 83 milyon vatandaş bu otobüsün yolcusudur. İşte, talimatla, emirle faiz indirilip faiz çıkarıldığı zaman, aşırı gaz, aşırı fren, gaz fren, gaz fren... Toplum hasta oldu Sayın Başkanım. Bu anlamda, sizden farklı bir Başkan olmanızı bekliyorum ama bu konuda da umutsuzum onu söyleyeyim. Siz şimdi hep diyorsunuz ki Para Politikası Kurulu kararında: "Efendim, enflasyon hedeflediğimiz noktaya gelinceye kadar sıkı para politikalarını devam ettireceğiz." Ya, geçmiş Merkez Bankası başkanlarımız da bunu söylemişti. Bu ne zamana kadar sürdü Sayın Başkan biliyor musunuz? Tayyip Bey'in tepesi atıncaya kadar sürdü. Çünkü niye? Siz talebi öldüreceksiniz şimdi. Uyguladığınız yüksek para politikaları talebi öldürür, bu açıktır. Şimdi Cemal Bey dedi ki: "Rasyonel bir adım attınız." Bence de rasyonel bir adım attınız çünkü atmasaydınız dolar 8'in üzerine çıkacaktı; dolar, enflasyon, faiz adımları devam edecekti ama siz bir sonucu yönetiyorsunuz. Şimdi yüzde 17, yarın yüzde 19, 20'ye de çıkarmak zorunda kalacaksınız büyük olasılıkla, öyle görüyorum. Sonuçta, kredi faizleri kaç oldu Sayın Başkan? Ben dün sordum, tüketici kredisi faizi yüzde 22. KOBİ'ler kaçtan kredi kullanacaklar? 20-25 aralığından kredi kullanmaya çalışıyorlar, artı, siz diyorsunuz ki "Ben para basmayacağım." Yani genişlemeci para politikası da yok, "Kredi Garanti Fonu da bundan sonra yok." diyorsunuz. Öyle değil mi? İrrasyonel kredilendirme de yok. Efendim, "Ölü krediler, batık kredilerin hepsi realize olacak." diyorsunuz. Bu ne demektir, biliyor musunuz? Piyasanın kuruması demektir. Bu acı ilacı içirmeyi öneriyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti'ne. Diyorsunuz ki: "Bu acı ilacı içeceğiz." Aynı Rusya'nın yaptığı gibi. Rusya ne yaptı? İki yıl acı ilacı içirdi, piyasayı dondurdu, büyüme sıfır oldu hatta eksi oldu ama enflasyonu yüzde 3'e düşürdü. Diyorsunuz ki: "Bu acı ilacı içireceğiz." Ben bunu yapamayacağınızı düşünüyorum, Tayyip Bey'in müktesebatından dolayı. Çünkü çok değil, iki ay sonra... Şimdilik krediniz var, "Aman da ne güzel, doları düşürdü." diyor ama şimdi kredilerin geri ödenme zamanı geliyor, bankalar da artık aktif rasyosuna göre batık kredilere kredi yenilemek zorunda değil, yüksek faizden gidecek şirketler; kredileri yenilenmeyecek veya yüzde 25'le yenilenecek. Ne olacak o iş insanları biliyor musunuz? Tayyip Bey'e gidecekler "Efendim, bu faiz lobisi Merkez Bankasını esir aldı, Londra'daki tefecilerin talimatlarını bu Merkez Bankası götürüyor, sıcak para politikası götürüyor. Türkiye'ye 20 milyar dolar sıcak para girdi, bu 20 milyar dolar sıcak para, efendim, yüzde 25 dolar faizi alıp gidecek, biz burada eziliyoruz." diyecekler Tayyip Bey'e. Tayyip Bey ondan sonra çıkacak "Bu Merkez Bankası ne yapmaya çalışıyor, bunun bedelini ben ödüyorum; sen bağımsızsan, kardeşim, ben de seçilmişim, bu faizi düşüreceksin." diyecek, "Faiz neden, enflasyon sonuçtur." diyecek son beş yılda yaptığı gibi. Bunun sonucunda siz sıkı para politikanızda geçici olarak bir miktar iniş göreceksiniz -daha önce buradaki grafikte olduğu gibi- ama erken gevşemeye başlayacaksınız talimatlar sonucunda, daha önceki filmlerde gördüğümüz gibi. Hani belki üç ay, beş ay daha sabredilse o anlamda enflasyon beklentileri kırılabilecekken bu kırılmadan bu olacak ve sonuçta Sayın Başkan, aynı filmi yeniden izleyeceğiz. Sebebi şu: Yanınızda oturan Para Politikaları Kurulu üyelerine söyledik, geçen yıl şu faizi aşırı indirdiniz, bakın, Sayın Başkan, bu grafikteki bu faizi aşırı indirdiniz, yani enflasyonun altına indirdiniz, Türk lirasını şemsiyesiz bıraktınız dedik; kayıtlar elimde yok ama hafızamda var, Türk lirasını şemsiyesiz bıraktınız dedim. Çünkü niye? Ya, vatandaşlarımız Türk lirasına tasarruf etmiyorlar Sayın Başkan. Ya, bir ülkenin vatandaşı kendi parasına tasarruf etmiyorsa, parasının yüzde 60'ını, mevduatının yüzde 60'ını dolarda tutuyorsa; yastık altını da katalım iddia ediyorum yüzde 85'tir bu rakam. Tasarrufunun yüzde 85'ini dolarda tutuyorsa siz nasıl para politikası güdeceksiniz? Önce vatandaşınız kendi parasına güvenecek. Parayı pul ettiniz, para pul oldu. Ben uyarmıştım, dolar 4,5 liraydı, bu dolar patlar dedim; patladı. Türk lirasını şemsiyesiz bıraktınız Sayın Başkan. Bu açıdan, bakın, sizleri defalarca uyardığım gibi yeniden uyarıyorum.
Tabii ki bu yalnızca sizin sorumluluğunuz değil, iktidar hatalar yaparsa siz Süpermen değilsiniz ki ya, bir Naci Ağbal sonuç olarak, ya, diyecek ki "Efendim, ben şöyle yapacağım, böyle yapacağım, frene basacağım." ama öbür taraftan gaza basılıyorsa, maliye politikaları genişlemeci uygulanıyorsa size de "Para bas arkadaş, ver bana parayı." deniyorsa siz bunu uygulayamazsınız. Eş güdüm ihtiyacı var, bu eş güdümün sağlanacağına dair ben henüz bir sinyal duymadım. Çünkü niye? Ya, Ekonomiden Sorumlu Bakan da gitti, yerine Komisyon Başkanımız Lütfi Elvan geçti. Lütfi Elvan henüz bir ekonomik proje ortaya koymadı, bir mimari ortaya koymadı; bunun ayakları nasıl olacak bilmiyoruz. Sizin açıklamalarınız var ama henüz Lütfi Elvan'ın açıklamaları yok.
Bakın Sayın Başkan, ben sizi bir konuda daha uyaracağım: Şimdi, dünyada genişlemeci para politikaları var, siz de söylediniz, dünyada trilyonlarca dolar para eksi faizde bunu da biliyorsunuz. Vallahi enflasyonu böyle bir dönemde yükseltmek maharet ister, size yemin ediyorum. Yani bütün dünya deflasyonu konuşuyor... Avrupa enflasyon yaratmaya çalışıyor arkadaşlar, biliyor musunuz? Yıllardır, ya, şu enflasyonum yükselsin, yükselsin diye uğraşıyor. Amerika enflasyonu yüzde 2'nin üzerine çıkarmak için uğraşıyor, trilyonlarca dolar para basıyor, enflasyonu yükseltemiyor. Sayın Başkan, böyle bir dönemde bizim enflasyonumuz yüzde 14, kuvvetle muhtemel yüzde 16-17'yi görecek; aralık, ocak. Ancak Sayın Başkan, bakın, bir konuda daha sizleri uyaracağım. Şimdi siz neyi rehber alıyorsunuz? TÜİK'in rakamlarını rehber alıyorsunuz. Ya Allah'ınızı severseniz, sokaktaki vatandaşa enflasyon kaç diye sorduğumuzda ortalama rakamı yüzde 30, biliyor musunuz? Yani "yüzde 50" diyen var, "yüzde 100" diyen var. Vatandaşın algısında enflasyon yüzde 30 ise siz TÜİK'in açıkladığı ateşe göre -hani derece dedim ya vücudun ateşi kaç- 14 diyor, vatandaş 30 diyor. Bakın, açıkça söyleyeyim, ben geçen gün devamlı simit aldığım kişiden simit aldım Sayın Başkan; 2 liraya satıyordu simiti, 2,5 lira yapmış. Allah, Allah ya ne oluyor arkadaş dedim. Nasıl 2,5 yaptın? "Sen doların fiyatını biliyor musun arkadaş?" dedi. Yemin ediyorum aynen böyle dedi, "Doların kaç para olduğunu biliyor musun?" dedi. Şimdi bakın, hani Berat Albayrak demişti ya "Dolarla ne işiniz var?" Tamam, doları stabilize ettiniz ikincisi ama Sayın Başkan, taksici zam yapıyor değil mi? Dün İstanbul taksi fiyatları açıklandı. Ben bunu duyuyorum, ayakkabı satıyorum taksiye bindim, işime gittim. Bugün ayakkabı 10 lira değil, 11 lira olsun diye fiyat açıkladım. Niye? Yapışkanlık var. Eğer benim kiram yüzde 20 artıyorsa ben de neyle kazanıyorsam kendi ürünüme yüzde 20 zam yapmak isterim. Bir yapışkanlık var enflasyonda bu yapışkanlığı nasıl çözeceğiz ya. Yıllardır Merkez Bankası "Yüzde 5 enflasyon" diyor. Allah'ınızı severseniz, gerçekten saygın bir kurum olsun istiyoruz Merkez Bankamız. Ya on yıldır mektup yazıyor "Yüzde 5 olacak" diyor, 10 çıkıyor, 15 çıkıyor, 20 çıkıyor ya bu anlamda bundan utanmalıyız Sayın Başkan. Ya bir söz veriyorsak bu konuda Hükûmetle beraber bunun arkasında nasıl duracağımızı da açıklamamız lazım ama TÜİK'in rakamlarıyla olmaz. Bakın, algı her şeydir Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Vatandaşın algısındaki enflasyonla, yani sokaktaki enflasyonla TÜİK'in rakamları eğer uyuşmuyorsa onunla ilgili bir sıkıntı var demektir. Bunu konuşmamız gerekir; TÜİK'le de konuşmalısınız, bunu Hükûmetle de konuşmalısınız.
İkincisi, gıda enflasyonu, vatandaşın enflasyonu diye bir şey var. Ya gıda enflasyonu resmiyette 21, bence fiiliyatta 30-35, vatandaşın algısında veya 40; gıda enflasyonu inanılmaz artıyor. Şimdi siz geldiniz, faizi yükselttiniz, 17 yaptınız, bunun bedelini kim ödeyecek Sayın Başkan? Kim mutlu, dünden beri kimler bayram ediyor? Vallahi ben Bloombergi izliyorum onlar bayram ediyor, faiz lobisi çok güzel bayram ediyor. Bu ülkede para kimde? Yüzde 1'de. Size söylemiştim mevduatın çok önemli bölümü nüfusun yüzde 1'inde, onlar enflasyonun üzerinde bir faiz alacaklar öyle değil mi, reel bir faiz alacaklar.
MUSTAFA KALALAYCI (Konya) - "Enflasyon yüksek" diyordunuz az önce.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, yüksek.
Resmi enflasyonun üzerinde bir faiz alacaklar eyvallah. Yüzde 1 faiz alacaklar öyle değil mi Sayın Başkan? Peki, faizi kim ödeyecek? Nüfusun büyük çoğunluğu borçlu, bunlar bu faizi ödeyecekler. Bir de kim ödeyecek? Kamu ödeyecek yani bizim vergilerimizle devlet ödeyecek. Siz Maliye Bakanıydınız, faiz ödediğinizde büyük bir mutsuzluk duyuyordunuz öyle değil mi? Faiz rakamları düşsün istersiniz. Gelecek yıl için 180 milyar lira faiz ödemesi açıklandı, benim tahminim 240 milyar lira bütçe faize gidecek çünkü o yüzde 10-11 varsayımına göre yapılmıştı, oysa şimdi mevduat faizleri 17'ye çıktı, buna göre çok daha fazla bütçe yükü olacak.
Şimdi nüfusun üçte 2'si karalar bağlamış durumda. Piyasalara bakmayın, bayram ediyorlar, Cemal abi de söyledi "Doğru yaptınız." E, vatandaşlarımız, sizin seçmenleriniz demeyecekler mi "Arkadaş, ben borçluyum yüzde 7'yle aldım faizi, bir daha bankaya gittim faizimi yenile, yüzde 25, yüzde 22." Nüfusun üçte 2'si ödüyor, büyük çoğunluk borçlu Sayın Başkanım.
Şimdi bunlara dair Amerika Merkez Bankası Başkanı, biliyorsunuz, pandemi başladı dedi ki: "Biz sınırsız genişlemeci para politikası uygulayacağız." Dedi, öyle değil mi? "Halkımızın yanındayız, bir an önce hane halkına destek vermek gerekiyor çünkü su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar." dedi. İki tane çok büyük paket açıkladılar öyle değil mi? Avrupa Birliği aynı şekilde, Japonya aynı şekilde, bütün gelişmiş ülkeler bunları yaptılar, biz niye yapamadık Sayın Başkan?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yaptık.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, siz yaptınız genişlemeyi, kime doğru yaptınız? Yüzde 1'e doğru yaptınız. Biz o zaman dedik ki sosyal devlet burada devreye girmeli. Doğrudan, "helikopter para" dediğimiz şeyi yoksulların cebine vermemiz gerekir dedik. Siz bu sıkılaşmacı para politikalarını yaparken Anayasa'mızda yazan, sizi de bağlayan, kurumunuzu da bağlayan sosyal devlet boyutunu nerede gösterdiniz PPK kararlarında bana bunu söyleyin. Herhangi bir şey hissettirdiniz mi? Esnafımıza 5 milyar lira verebildi iktidar. Bak, Amerikan Merkez Bankası 900 milyar dolarlık paket açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şu anda ek süreyi kullanıyorsunuz. Toparlarsanız memnun olurum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Olur efendim. Erol Bey'in de hakkını bir şey yapalım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu da kullandınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öyle mi?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Konuşurken süre farklı akıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O zaman son iki dakikada toparlıyorum.
Amerikan Merkez Bankası bakın, 900 milyar dolar, Türkiye'nin gayrisafi hasılasının yüzde 30 da üzerinde ikinci paketi açıkladı, 2 trilyon dolar da önden açıklamıştı. Halka doğrudan para veriyorlar, biliyor musunuz, doğrudan para? Niye? Bakın, piyasanın canına okurken Sayın Başkan, bir yandan sosyal devlet anlayışını boşlarsanız halkı yok edersiniz. Bu anlamda bakın, halkın geçim derdine bakmayan bir Merkez Bankası olamaz, bu, halkın Merkez Bankasıdır. Bu anlamda "Ben genişlemeci para politikası yapmayacağım, para basmayacağım." deme lüksünüz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bunu elbette iktidarla beraber yaparsınız, iktidarın kararıdır ama bir Merkez Bankası Başkanı da çıkıp "Vatandaş aç, açıkta bırakılmamalı." demelidir. Genişlemeci para politikası olacaksa bu sefer zenginlere dönük değil, yüzde 1'e dönük değil, halka dönük genişlemeci para politikası yapılmalıdır. Esnafa 5 milyar değil, 100 milyar liralık paket açıklanmalı, yoksullara 100 milyarlık paket açıklanmalı ve bu borç değil, doğrudan gelir desteği olarak olmalı." demelisiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümleleri alabilirsek seviniriz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.
Sayın Başkan, o zaman sorularımı da sorayım, bitireyim. Bu "carry trade" konusunda ne düşünüyorsunuz Sayın Başkan? Sıcak para. Siz sıcak paracı bir Başkan olarak geldiniz, açıkça söyleyeyim size. Sıcak parayı yeniden davet ediyorsunuz "Yüksek faiz düşük kur, dünyada faiz yok, getir bana para." 10 milyar dolar para girdi, güzel. Niye girdi? Yatırım için mi girdi? Hayır. "Dolar 7,5 lirada sabit kalacak veya 7'ye düşecek ben de bir yılda yüzde 17 faiz alacağım, yüzde 20 reel dolar bazında faizi bir yıl sonra alıp götüreceğim." diye girdi. Bunu bir tehlike olarak görmüyor musunuz? Sıcak parayı bir tehlike olarak görmüyor musunuz?
İkinci sorum Sayın Başkan: 130 milyar dolar nerede? Açıkça size soruyorum. Bu ülkenin 130 milyar doları eritildi Merkez Bankasında. Nasıl eritildi, nasıl satıldı, bu konuda milletin vekillerine lütfen hesap verin. Nasıl satıldı, nereye gitti bu para? Bu parayı nasıl yerine koyacaksınız?
Sonraki sorum Sayın Başkan: Cari işlemler dengesi konusunda yeniden, şimdi de siz yüksek faiz uyguluyorsunuz. Bunun sonucunu biliyoruz, daha önce bu filmi izledik çünkü. Düşük kur, muhtemelen kur böyle giderse olağanüstü, uluslararası bir gelişme olmazsa 7-8 lira arasında gidip gelebilir ama bunun sonucunda da cari açık verme riskiyle karşı karşıyayız. Cari açık dengesinde yeniden bir riskle karşı karşıya kalacağız kuvvetle muhtemel. Sıcak parayla bu finanse edilecek. Ardından yeniden bir krizle karşı karşıya kalacağız. Bu konudaki riski nasıl görüyorsunuz Sayın Başkan? Bunları da sormuş olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kripto para Sayın Başkan, son sorum da olsun.
Vallahi, benim etrafımda, okuduğum üniversitedeki arkadaşların hepsi kripto paracı olmuşlar; Bitcoin, Ethereum, bilmem ne, şu kripto, bu kripto, inanılmaz bir ilgi var, ben hiç dokunmadım, bilmiyorum ama duyan var mı arkadaşlar, bilmiyorum, herkes kripto paracı olmuş. Niye? Çünkü merkez bankaları aşırı para basıyor; Amerika, Avrupa, paraların değeri düşüyor, sonuç olarak sınırlı bir arzı olan kripto paralara doğru yöneliyor ve orada Bitcoin hikâyesi var orada "1 dolardan aldım, 20 bin dolar." diye Banker Kastelli gibi bir hikâye var, bir balon var. Buna dair Türkiye ne yapacak? Kripto parayı yasaklayacak mıyız, yok mu sayacağız, onun alternatifini mi çıkaracağız? Merkez Bankamız burada nasıl görüyor kripto para durumunu, ne yapmayı düşünüyor? Bunlarla ilgili de cevap verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan, sabrınız için de teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, tekrar görevinizde başarılar dilerim.