KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Birkaç ilave yapmak istiyorum onun için söz aldım.

Öncelikle şunu net bir şekilde ortaya koymamız gerekli. Üzerine özellikle odaklandığımız, konuştuğumuz internet Türkiye'de çok pahalı. Bunun nedenlerini araştırıp pahalılık seviyesini ortaya koyup ilerleyen toplantılarda mutlaka buna çözüm üretmemiz gerekiyor. Artık bu hızlı iletişim araçlarıyla birlikte zamanın, mekânın ortadan kalktığı bir dünyada yaşıyoruz.

Diğer taraftan Komisyonumuzun şöyle bir önemi var: Bizim burada kullandığımız, tutanak altına alınan veya tekrar edeceğimiz bazı yeni kavramlar aynı zamanda literatüre de girecek, sözlüklere girecek, bu bakımdan çok önemli. Ben ilk katkıyı şimdi bir ölçüde yapmaya çalışacağım. Vekilimizin bahsettiği yani kanunların aslında dijital yansımalarının ne olduğunu bizim ele almamız gereken konularda "dijital ayna tutmak" kavramını kullanabiliriz. Böylelikle bu kanunların topluma dijital mecralardan nasıl yansıyacağıyla ilgili yapılacak araştırmaları bir şekilde tanımlamış oluruz. "Dijital ayna tutmak."

Diğer taraftan, internet ortamının dışında dijital mecra olarak televizyonlar var. Bu televizyonlar noktasında da gerçekten buna da çok eğilmemiz gerekiyor çünkü burada özellikle silah kullanımı, televizyonlarda yayınlanan dizilerde şiddet, bunlar gerçekten Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Yani baktığımız zaman artık alelade bir şekilde herhangi bir dizide yani bir komedi dizisinde bile silah ve şiddet unsurlarının yer aldığını görüyoruz veya sıklıkla çok normal bir şeymiş gibi bu dizilerde uygulanıyor.

Ben milletvekili olmadan önce birkaç konuda özellikle müthiş hassasiyetim vardı, yani çocukluktan beri böyle büyürken. Bir tanesi bu üniversite sınavlarından yani bir gencin kaderini birkaç saatlik bir sınava bağlamasından kurtulması gerektiğine çok inanırdım, hâlâ inanıyorum ve bir milletvekili olarak bile hâlâ buna bir çözüm üretilememiş olması ve benim de maalesef bu çözümsüzlüğün bir parçası olmaktan dolayı çok üzgünüm. Yani bu konuda bütün gençlerimize ve çocuklarımıza karşı maalesef boynumuz eğilmiş vaziyette. Diğer bir konu da yani evet, bir RTÜK var bu konuyu denetlemesi gereken ama bunu başaramamış bir RTÜK var ortada. Yani hangi televizyon dizisini açsak veya filmini açsak Türkiye'de yani herkesin ellerinde silah, bellerinde tabanca yani sevdiği kıza sevdiğini ifade etmek için kafasına silah dayayan ve bağıran bir sevgili modeli var. Haksız kazancın meşrulaştırıldığı ve lüks yaşamın yüceltildiği dizilerde yaygınlaşmış senaryolar var. Tabii ki senaryolara müdahale edilsin, sansür yapılsın demiyoruz ama yani bunun da bir ölçüsünün olması gerekli. Şimdi, ümit ediyorum ben bunu dile getirdikten sonra da yine bu konu hiç olmamış gibi, hiç konuşulmamış gibi varsayarak da hayatımıza devam etmeyiz. Çünkü dizideki o silah, bir gün Özgecan Aslan cinayetinde maalesef bu kardeşimizin -yani burada söylemek de istemiyorum ama- bir işkenceye maruz kalacak şekilde bedeninin tahrip edilmesine neden olacak bir bilgiye de dönüşüyor enteresan. Yani katil, o dizilerde izlediği şekilde o bedeni tahrip ediyor.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Takdir edersiniz ki bütün dünyada da bu şiddet meselesi çok önemli sadece Türkiye'de değil. Yani hakikaten hiçbir mazereti yok.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, böyle bir durum ve biz bu konuda, bu Anadolu coğrafyasında yaşayan ve duygusal da bir toplum olarak bu konuda bundan etkilenen, yönelen, bu şiddetten kaçınması gereken bir toplum olarak da bu konuya dikkat etmemiz gerekiyor.

Diğer bir konu, yani bu konuyla ilgili ben...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vekilim, bir ricada bulunabilir miyim?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tabii.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir hızla... Çünkü arkadaşlar bana mesaj yazıyorlar, Genel Kurula geçecekler. Zaten bu konuları konuşacağız, ben katkılarınızı çok değerli buluyorum.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tamam, hızlandırayım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok da önemli yani böyle dediğiniz gibi bir anlamda tarihe...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu konuda demek istediğim şey şu: Yapacağımız toplantıların bir kısmında da mutlaka RTÜK'ü çağırmalıyız. RTÜK bir kurum, biz milleti temsil eden bir makamız ve en yukarıdayız. Dolayısıyla, RTÜK gelip burada açıklamalı yani bizi ikna etmeli. Bunca dizide bu kadar silah nasıl oluyor, bu kadar şiddet nasıl oluyor? Yani sevgiyi ifade etme yolu bu mu, bu kadar ölçüsü kaçmış mı?

Diğer bir konu, ikinci konu: Sanal kumar, bu da çok önemli. Millî Piyango İdaresinin Sayıştay raporlarında belirtiliyor, deniyor ki: 2017 yılında Maliye Bakanının basına yaptığı açıklamada, Türkiye'deki yasa dışı sanal kumar 40 milyar liralık bir piyasa değerine ulaşmış; yasa dışı sanal kumarın ulaştığı boyut bu. Şu anda da internetin bu derece yaygınlaşmasıyla geldiği nokta bir yerde dursun, ekonomik sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımızın umut bağladığı bir platform.

Şimdi, diğer taraftan, bir çelişkiyi de burada ifade edeyim, içinde bulunduğumuz durumu, nerede durduğumuzu anlayalım. Millî Piyango İdaresinin yaptığı şans oyunu çekilişleri 1 Ağustos 2020 tarihinden itibaren Sisal Şansa devredildi. Bakın, Sisal Şansın yüzde 51'i Demirören Grubu, yüzde 49'u da "Sisal S.p.A" adındaki İtalyan bir şirket, Türkiye'de yasal olarak şu anda şans oyunları çekilişlerini gerçekleştiriyor ve Türkiye Varlık Fonu üzerinden çeşitli muafiyetleri var. Şimdi, Sisal S.p.A dediğim İtalyan şirketin "sisal.it" yazarak şu anda siz de internete girerseniz yani resmî şans oyunu sitesine girdiğiniz zaman orada BTK'nin ibaresini göreceksiniz "Kumar oynatmak suçtur." diye. Şimdi bu kuruluş Türkiye'de yasal olarak şans oyunları oynatıyor. O nedenle, ben, Komisyon üyelerimizden rica ediyorum: Lütfen, bu Komisyon toplantısından sonra ilk uygun oldukları fırsatta Sisal Şansın oynattığı şans oyunlarını internet sitesine girerek incelesinler, bunun da bir kumar olduğunu görecekler. Şuna bağlayarak söylüyorum...

Toparlıyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Rica ediyorum.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Normalde, Millî Piyango çekilişlerine katılan vatandaşlarımız aldıkları biletler karşılığında şanslarını eşit olarak yarıştırırlar. Yani kürelerin içindeki sayılar çok eşit bir şekilde çekilir ve ona göre ikramiyenin çıkıp çıkmadığını görebilirler ve böyle yarışırlar ama internet üzerinde oynatılan sanal şans oyunları -ben "sanal kumar" diyorum bu inceleyeceğiniz kısmı itibarıyla- bir yazılıma bağlı. Dolayısıyla, yazılım, kaç kişiye ikramiye çıkacağını, hangisine çıkacağını çıkmayacağını zaten programlamış. Dolayısıyla, burada eşit rekabet diye bir şey yok, program, yazılım neyse o. Hatta bu yazılımın küçük bir noktasına bir yama program yerleştirirsiniz, istediğiniz gibi her şeyi manipüle edersiniz. Yani bunu kim yapar normal hayatta, gerçek yaşamda? Kumarhane sahipleri yapar. O nedenle de hep kasa kazanır, kaybetmezler, çok şanslı olduklarından değil.

Dolayısıyla, son bir nokta olarak, sosyal medyayla ilgili değerlendirebileceğimiz dijital yansımaların değerlendirilmesi şu bakımdan çok önemli: Özellikle Türkiye'de, gerçek kullanıcıların ve sanal kullanıcıların, yani kimine "trol" dediğimiz kullanıcıların ağırlıklı olarak yaptıkları şey, yine bir nevi Türkiye'de "linç" dediğimiz bir kavram var ve bu kavrama siyasetçiler de basın mensupları da ülkenin önde gelen kişileri de veya sade bir vatandaş da maruz kalabiliyor. Bu bakımdan da bazı değerlendirmeler yapmamızda fayda var, bu işlerin sonu intihara kadar ülkemizde ve dünyada gidebiliyor.

Teşekkür ediyorum.