| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması, Türkiye Ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Menşe Kurallarına Dair Ortak Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile Ticarete İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Teati Edilen Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunması ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3327) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .01.2021 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Ben de yeni yılın Komisyonumuza iyi çalışmalar doğurma şansını vermesini diliyorum. Tüm hem Komisyon üyelerimizin hem de misafir olan milletvekillerimizin ve Sayın Bakan Yardımcımızın, Bakanlık yetkililerinin yeni yıllarını ben de kutluyorum.
Geçen yıldaki son toplantılarımızı hatırlarsanız, bu Avrupa Birliğiyle yürütülen sürece ilişkin Dışişleri Komisyonunun bilgilendirilmesi talebimiz olmuştu. O gün tesadüfen diğer Bakan Yardımcısı Faruk Bey buradaydı, kısmen bilgi almıştık ama sanırım Büyükelçi Çeviköz'ün daha kapsamlı bir şeyi, "Ortak komisyon olarak bilgi alalım, konuşalım." şeklindeki talebi yerine gelmedi o zirve öncesinde. Bu yıl bunu yapmamız gerekir aslına bakarsanız, Avrupa Birliğiyle madem bu kadar önemli görüşmeler olacak, bunu, Komisyonumuzun düzenli bilgilendirilmesini özellikle önemli toplantılar öncesinde bilgilendirilmesini talep ediyoruz ve bunun da aslında hem Komisyonumuzun faaliyetlerine hem de Dışişleri Bakanlığına katkı sağlayacağını düşünüyoruz müzakerelerde.
Ben, tabii, ortaya çıkan bir anlaşma var, anlaşmaya emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Belki iki, üç vurgulamak istediğim konu... Birisi bu menşe meselesinde. Bakanlıklar mıdır bu, bilmiyorum, yoksa ihracatçı birlikleri midir? Yani, şimdi, sadece beyan esas olacak ama geçmişte hep menşe tartışmaları olmuştur. Onlar işte, "Menşesi Türkiye" diye bakacak ama galiba anlaşma aynı zamanda bu menşenin geriye dönük olarak da sorgulanmasının yolunu açabilir, bizim uzmanlarla görüşmelerimizden. O yüzden, sanırım, bu menşenin gerçekten Türkiye olması meselesi önem taşıyacak ve eğer bu prensibe çok dikkatli uyulmazsa başımız sıkıntıya girebilecek gibi algılıyorum. Bu konuda, işte kimin sorumluluğundaysa, sanırım üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekecek, işte şirketlerden tutun da onların birliklerine kadar.
İkinci bir husus da biz, bazen burada başka ülkelerle anlaşmalar geliyor, öyle ülkeler geliyor ki yani insan hakları durumuna bakıyoruz vesaire bu tartışmaları hep yapıyoruz hatırlarsanız. Şimdi, İngiliz basınında çıkan yorumlara eminim, Bakanlığımız vâkıftır bu anlaşmaya ilişkin. Maalesef üzücü tabii, yani Türkiye'deki demokrasi, insan hakları alanındaki duruma bakarak işte, "Biz niye böyle bir anlaşmayı yapıyoruz?" diyorlar. Tabii ki buradaki tartışmalara çok benzer bir tartışma. O yüzden, hem bu anlaşmanın devamı gelecek hem Avrupa Birliğiyle... Tabii, hep gümrük birliğini konuşuyoruz ama aslında Avrupa Birliği konuşurken öncelikle biz tam üye adayı bir ülkeyiz, bunu unutmamak lazım. Ben gerek Sayın Dışişleri Bakanının gerek Dışişleri Bakan Yardımcısının ifadelerinde tam üyelik, müzakereler lafını duymuyorum. Ne duyuyoruz? Daha ziyade işte şu vize serbestîsini çıkaralım, gümrük birliğini çıkaralım. Böyle daha kısmi ve aslında bizi tam üyelik perspektifinden uzaklaştıracak eğer yeterince vurgulamazsak. Avrupa Birliği ülkelerinin de öteden beri çok arzuladığı böyle özel ilişki kapsamına girecek bir anlayışa girilmemesi lazım. Bunu bir defa hep vurgulamamız lazım. Gümrük birliğini yani güncellemesini istediğimiz kadar biz tam üyelik sürecinin ilerlemesini de istememiz lazım. Bunun yolu tabii ki iki tarafın da -yani bu tek taraflı değil- üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesinden geçiyor ve bizim tarafımızda üzerimize düşen sorumluluk işte bir tarafı konuştuğumuz ekonomik meseleler olabilir ama bir tarafı da doğal olarak insan hakları meselesi, demokrasi meselesi, işte yargı meselesi. Konuşuyoruz, bakın, bir milletvekilimiz Anayasa Mahkemesinin 2 tane kararına rağmen aramızda değil bugün burada olması gerekirken bir milletvekili Enis Berberoğlu.
O yüzden, hani, tabii ki ticari yönü ağır basan bir anlaşma ama bunu hatırlatmak isterim ve Avrupa Birliğiyle yürütülen müzakerelerde bu tam üyelik perspektifinden uzaklaşıldığı kanaatine sahibim ve yapılan açıklamalar, işte geliştirilen görüşmeler de maalesef bu kanaatimizi pekiştiriyor, güçlendiriyor. Mesela, az önce, hani "Toplanalım." dememin sebebi, dün açıklama gördük, Sayın Josep Borrell galiba -Türkçesini, tabii, ben orijinal metnini okumadım- diyor ki: "Türkiye tarafından gelen jestler bizi çok memnun etti." Şimdi, ben Dışişleri Komisyonu üyesi olarak merak ediyorum. Yani ne tür bir jest var ki çok memnun olmuşlar? Tabii ki karşılıklı jest yapılır biz o aileye girmek istiyoruz ama bunun karşılığında ne aldık, aldık mı, almadık mı? O yüzden bunları burada bir samimiyet içinde tartışmamızın önümüzdeki günlerde, son güne gelmeden tartışmamızda fayda olacağını düşünüyorum.
Teknik bir sorum da... Değerli Zafer Bey ayrılmış gözüküyor, şöyle bir baktım, buradaydı bir ara. Bizim İngiltere'de yaşayan vatandaşlarımız var. Otomatik Bilgi Transferi Anlaşması yürürlüğe girdi, girmedi; Türkiye Cumhuriyeti kurumlarından hiçbirinden bir açıklama yapılmıyor ama bu ülkede yaşayan vatandaşlar var. Yurt dışında 7 milyona yakın vatandaşımız var.
Sayın Başkanım, hem sizden istirhamım bu anlaşmanın bu Komisyonda konuşulması gerekir, yani uygulamasının konuşulması gerekir. Çünkü anlaşma yürürlüğe girdi ama spesifik olarak İngiltere'de kaç vatandaşımız yaşıyor, kaç vatandaşımız bu anlaşmadan etkilenecek; bilgileri, İngiliz makamlarına teslim edildi mi, edilmediyse ne zaman teslim edilecek? Vatandaşlarımızın bunu bilmesi lazım. Bunu saklayarak, erteleyerek, üstünü örterek onları zor durumda bırakıyoruz. İngiltere'yi spesifik olarak sordum ama bu, Almanya'yı da etkiliyor, Fransa'yı da etkiliyor. Bunu çok iyi biliyorsunuz, sizler takibindesiniz ve lütfen yurt dışındaki vatandaşların bilgilendirilmesini sağlayın. Öyle örnekler görüyoruz, duyuyoruz ki 1.000-1.500 euroya bir avukat beş dakika telefonla konuşuyor "Ben senin paranı koruyacağım." diye. Vatandaşları böyle dolandıran, tokatlayan tipler türemiş durumda. Lütfen bizim hepimizin sorunudur. Yurt dışındaki 7 milyon vatandaşımızın Otomatik Bilgi Transferi Anlaşması kapsamında Türkiye'deki finansal bilgilerinin bu ülkelere verilmesine ilişkin uygulamada neredeyiz. hangi ülkelere verildi, hangi ülkelere verilmedi? Bunun biz ertelenmesini daha önce defalarca talep ettik. Bir kez daha pandemiyi de gerekçe göstererek -doğal olarak- talep ediyoruz. Komisyonda da bunun görüşülmesini sağlayabilirsek çok memnun olacağım.
Çok teşekkür ediyorum.