| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması, Türkiye Ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Menşe Kurallarına Dair Ortak Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile Ticarete İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Teati Edilen Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunması ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3327) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .01.2021 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Burada bir yanlış anlaşılmayı da, Sayın Bakan Yardımcısıyla daha önce yaptığımız bir görüşme nedeniyle de belki Komisyon üyeleriyle paylaşmak isterim. Tabii ki pandemi nedeniyle ertelenecek diyoruz ama asıl mesele şu: Yurt dışında akrabası olan varsa, eşi dostu olan varsa ya da hepinizin, diğer partilerin de birlikleri var ya da oradaki temsilcileri var. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlarını bilgilendirmedi yani anlaşma uygulamaya girdiği anda dahi yurt dışında, Almanya'da olsun, İngiltere'de olsun hiçbiri bilinmiyordu Hangi bilginin verileceğini, kendisinin ilgili Maliye Bakanlığıyla nasıl muhatap olacağını, hiçbir şey bilmiyordu. Asıl mesele buydu, zaten bu nedenle o 5 ülkedeki, 5 ülkede yaklaşık 5 milyon vatandaşımız ya da Türkiye kökenli göçmen kardeşimiz var, bu anlaşmanın ne getirdiğini bilmiyorlardı. Yani anlaşma biliyorsunuz 2011'de imzalanıyor, 2017'de Meclisten geçiyor çerçeve anlaşma ama geçerken ama bu salonda belki konuşuluyor ama bunun gurbetçilere etkisi hiç konuşulmuyor, daha sonra Sayın Cumhurbaşkanının imzaladığı çok taraflı yetkilendirme anlaşması ile -ki o Meclise gelmiyor, "Gelmek zorunda değil." diyor hukukçular ama gelmesi gerekirdi, burada tartışılması gerekirdi- bir anda yurt dışındaki 7 milyon Türk, Türkiye'deki on yılların birikiminin çalıştıkları ülkenin Maliye Bakanlığına bildirileceğini öğreniyor. Absürt bir durum ama çok uzadığını biliyorum, bu son cümlem olsun. Örneğin Danimarka, Danimarka'daki vatandaşlarımız bunu öğrendiği gün, işte, diyelim 1 Ocak 2020'de öğrendiğinde aslında Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı ya da Türkiye Cumhuriyeti devleti Danimarka'ya söz vermiş "Ben sana 31 Aralık 2019 itibarıyla tüm hesapları vereceğim." diye. Yani vatandaş öğrendiğinde zaten hesaplarının bilgisi kesilmişti. Bir yıldır, hatta son üç aydır o da, Maliye Bakanlığı bilgilendirmeye başladı çünkü yoğun bir sıkıntı vardı.
O yüzden, bizlerin talebi, vatandaşlarımızın bilgilendirilmesi ve bu bilgilendirme gerçekleşene kadar yani "Bu anlaşma nedir, sizin hangi bilginiz verilecek, bu durumda ne yapmanız lazım?"ı öğrenmesi için yurt dışındaki 7 milyon Türk'ün, bir ertelemeye ihtiyaç var. Bunun için de, işte, doğal olarak da dünyanın içinden geçtiği bir süreç var ama, yoksa bu anlaşmadan geriye adım atılmasını hiç kimse istemiyor, Sayın Bakan Yardımcısı da söylüyor, şeffaflık açısından, vergi kaçakçılığı, kara para önlenmesi açısından önemli. Ama yani Avrupa Kıtası'nda en azından, yurt dışında 7 milyon vatandaşı bulunan başka bir ülke yok. O yüzden, bizim muhataplarımızdan imtiyaz istemek hakkımız. Yani bunu böyle utana sıkıla değil, bazı imtiyazları istemek hakkımız. Ama bunun bugüne kadar yapılmamış ya da yeterince yapılmamış olması, tabii, eleştiri konusuydu, umarım önümüzdeki günlerde...
Bu ertelemenin yapılması da yeterli değil, neden? Çünkü örneğin ertelediniz, gelecek yıla ertelediğinizde bu yıl boyunca bütün vatandaşları bilgilendirmemiz lazım bizim. Çünkü bu yılın sonunda vatandaşın hesabını bankalar kesecek ve Maliyeye gönderecek, Maliye de bunu ilgili ülkeye gönderecek. O yüzden, şu andaki erteleme kararının da yine ülkelerle müzakere edilerek belki iki yıla çıkarılması gerekecek çünkü ertelediğinizde yine geçmiş yılın son gününün bilgilerini bu yılın eylül ayında vermek durumundayız anlaşmaya göre. O yüzden, bir süreye ihtiyaç var, kademeli geçişe ihtiyaç var. Müzakerelerin bu şekilde yapılması ve bunun bizim hakkımız olduğu gerçeği unutulmadan yapılması gerekir diye düşünüyorum.