KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız, Sayın Genel Müdürüm ve değerli bürokrat arkadaşlarımız; öncelikle ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Varlık Fonu dediğimizde, ilk kuruluş zamanlarına baktığımızda, ülkemiz için dış borç temin edebilme amacıyla kurulduğuna dair açıklamalar vardı ve sonrasında da Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ oluşturuldu. Sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek gibi amaçlarla şirketin kurulduğu ifade edilmişti.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Sayın Genel Müdürün sunumuna başlarken göstermiş olduğu Sümerbank örneğini geçen yılki sunumunun da yine başında verdiğini ifade etmek istiyorum. Aslında, Sayın Genel Müdürün bu örneği vermiş olmasından ben kıvanç duyuyorum çünkü bu Sümerbank ve Sümerbank gibi birçok yatırım, cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen bir yatırım modeliydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ekonomi mücadelesinin en temel örneklerinden olduğunu söyleyebilirim. Bunun gibi çok sayıda yatırımlar vardı bu ülkede ancak sayısız bu yatırımlar, ülkemizin yakın tarihe kadar her türlü ihtiyacını karşılayan, vatandaşlarımızın her türlü ihtiyacını karşılayan bu şirketlerimiz ve şirketlerimizden elde edilen ürünler yönüyle baktığımızda, artık günümüzde neredeyse bunların birçoğunun satıldığını ve de satılarak kapatılma yöntemlerinin uygulandığını söyleyebilirim. Çok sayıda benzeri yatırım, fabrika, işletme maalesef satıldı veya kapatıldı. Bu nedenle, bu işletmelerin bu kadar satıldığı bir dönemde Sayın Genel Müdürün Sümerbank örneğini ısrarla veriyor olmasından ben bir sonuç çıkarılması gerektiğini ve bu tip yatırımlara da destek verilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum veya öyle ifade edilmek istendiğini düşünüyorum.

Şimdi, Varlık Fonuna dâhil edilen değerler var, kurumlar var, şirketler var. Bugün kamuoyunda bu şirketlere veya devlet kurumlarına baktığımızda özellikle, şimdi, tabii, belki direkt kurumun konusudur ya da değildir ancak sonuçta Türkiye Varlık Fonunu ilgilendiren şirketler olduğu için de bunların kamuoyundaki iyi algısı sonuçta sizi etkileyecek, sonuçta sizin, amacınıza uygun sonuç elde edebilmenize katkı koyacak ancak görüyoruz ki bugün özellikle kamu kurumları, bankalar bilhassa bugün çok tartışılır vaziyete gelen uygulamalarıyla kamuoyunda yer yer konuşulmakta. İşte, Halkbankasının Yönetim Kuruluna sözleşmesiz kredi yetkisi verilmesi diye bir iddia ortaya atıldı. Bu iddia ne kadar doğrudur? Halkbankasının Yönetim Kuruluna baktığınızda, hatta Ziraat Bankasının da yine aynı şekilde... Yani bu yönetim kurulları -maalesef ki çoğunlukla görüyoruz- iktidar partisinin artık görevde olmayan birçok seçilmişinin ikinci adresi vaziyetinde. Buralar emeklilik yerleri değil arkadaşlar veya buraların "Size şurada yer bulamadım, burada idare et." vaziyetiyle yapılan atamalarla doldurulmuş yerler olmaması gerekir. Şimdi, hele hele siyasi görev almış bu kişilerin, yönetim kurullarında yer alan kişilerin Halkbankasında örneğin sözleşmesiz kredi veriyor olması iddiası bile bu kuruma zarar vermez mi sizce? Yine Ziraat Bankasıyla ilgili... Şimdi, 2014 yılında Turkcell'le ilgili ciddi bir kredi açıldı. Bakın, ciddi bir kredi açıldığı kamuoyuna yansıdı. E, şimdi böyle bir kredinin verilebilir olmasının Bankacılık Kanunu hükümlerine uygunluğu var mı yok mu? Şimdi, çiftçimize 3 kuruş, 5 kuruş krediyi verecekken olmadık kefaletler isteyen Ziraat Bankası hangi ölçeklerde böyle bir kredi verebildi? Şimdi, yapılan açıklamada deniyor ki: "Efendim, biz 2020 yılında bu krediyi geriye aldık." Buradan sormak istiyorum: Bu verilen kredi nasıl geriye tahsil edildi; ana parası ne, faizi ne, gecikmesiyle ilgili neler yapıldı? Herhangi bir aftan vesaireden yararlandırıldı mı yararlandırılmadı mı; bunlara bakmak lazım yani bu algının, daha doğrusu, giderilmesi gerekir.

Millî Piyango... Bakın, Millî Piyangonun niye özelleştirildiğini veya işletmesinin on yıl süreyle niye birine devredildiğini sorgulamak lazım. Şimdi, burada, bu işletmesinin on yıl süreyle birilerine ihale edilmesinden sonra taahhüt edilen para ödendi mi ödenmedi mi? Neyin karşılığında bu işletme verildi? İşletme verildikten sonra bir kazanç artırımı oldu mu olmadı mı? Şimdi, bakın, kamuoyunda devletin elindeki en önemli resmî şans oyunu olarak sayılan Millî Piyangonun bugün toplumda itibarı kaldı mı? Örneğin, bunu bir soralım. Yani şimdi millî piyango bileti alan veya herhangi bir şekilde şans oyunu oynayan kişinin adaletli bir şekilde o şansın kendisine güleceğine dair kamuoyunda algı kaldı mı kalmadı mı, inanç kaldı mı kalmadı mı; bunlara bakıyor muyuz? Şimdi, bir ara aynı rakamlara üst üste çıkan çekilişler varken veya işte, bir yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyenin 1 çeyrek bilete çıkıp da 3 tane çeyrek bilete çıkmadığı bir ortamı yaşadığımız bugünlerde veya bir çekiliş yapıldığında hâlâ kazananının ortaya çıkmadığı bir dönemi yaşadığımız bir Millî Piyangoda güvenilirlik kaldı mı kalmadı mı? Siz bunlarla hiç meşgul oluyor musunuz?

Örneğin PTT... Bakın, PTT, işte bu denetim raporlarına ve kamuoyuna yansıdığı şekliyle ciddi bir borç yükü altında. Bunun idaresi sağlıklı bir şekilde takip ediliyor mu? Bu kadar borç, gerekli gereksiz açılan şubelerle veya belirli adreslerden gönderilen personelle şişirilmiş kadrolardan mı kaynaklanıyor? Bunları araştırıyor musunuz? Örneğin, PTT'nin Antalya Lara kıyı bandında bulunan kampının, "PTT Kampı" diye geçen yerin daha ayın 20'sinde satışa çıkarıldığını ancak iptal edildiğini biliyor musunuz veya bu niye satışa çıkarıldı? Yani zamanında, 1950'li yıllarda o bölgedeki kamu kurumu mensuplarının yararlanması adına o dönemin Millî Emlak Müdürlüğü tarafından PTT mensuplarına tahsis edilmiş bu yerin şimdi satılmak üzere olduğundan haberiniz var mı veya niye satılıyor? Yani böyle bir değerin, Antalya'nın bir değerinin satılmasına niye müsaade ettiğinizi ben öğrenmek istiyorum.

Şimdi, Sayın Genel Müdürümüz şunu söyleyeyim: Denetimle ilgili önemli bir aşamada olduğunuzu, dünya standartlarında bir denetime sahip olan bir kurum ve kuruluş hâline geldiğinizi daha önce de ifade etmiştiniz ancak son denetim kurulu raporunda görüyoruz ki belli şirketlerinin denetiminin yapılamadığı zaten denetim raporunda belli. Şimdi, denetimi yapılamamış denetim kurulu raporlarını biz burada tartışsak ne tartışmasak ne?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Örneğin, şimdi konumuz esas itibarıyla denetim ancak geçen sene de ben şunu söylemiştim: Denetimi yapan firmaların denetime ihtiyacı olduğunu söylemiştim çünkü hiçbir faaliyeti bulunmayan şirket için örneğin 2017'de 9 milyon küsurluk bir denetim gideri yapıldığını ve bunun işte bir kısmının denetim, bir kısmının hukuki danışmanlıklar olduğunu vesaire detay konuşmuştuk. Mesela 2 milyon 356 bin 647 TL'lik bir hukuki danışmanlığın yani nasıl bir faaliyeti olmayan şirket için harcanabilmiş olduğunun cevabını alamamıştım. Bunun yanı sıra yine mükerrer ödemeyle ilgili faaliyet raporunda geriye alabilmek adına, rücu edebilmek adına işlemlerin yapılması gerektiğini söylemiştik. Sayın Genel Müdürümüz burada şöyle bir cümle kullandı, bakın: 3,2 milyonun 1,6 milyonunu yani yarısını iade faturasıyla geriye alındı. Yani bu mükerrer denetimle ilgili sulh yoluyla çözdük." dediniz, sizin zabıtlardaki beyanınız. Peki, buradan Sayın Genel Müdürüme sormak istiyorum: 1,6 milyonunu bu şekilde yani yarısını geri aldıysanız diğer yarısı ne durumda? Onu aldık mı, almadık mı? Her şeyden önce bakın, geri alınıp alınmama sürecinin ötesinde, siz Türkiye'nin tüm varlıklarını neredeyse himayenize alan bir yapı oluşturmuşsunuz, bunun denetimiyle ilgili afaki rakamlar ödenmiş, faaliyette bulunmamış olan bir şirket için denetim raporları, yüksek miktarlı avukat ücretleri ve mükerrer ödeme. Yani bunun sağlıklı takip edilmediğini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Cavit Bey, son cümlelerinizi alalım, ek süreniz de tamamlandı, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, bitiriyorum.

Bu kadar hassas ve önemli bir konuda devletin kaynaklarının böyle -tabiri caizse- denetimsiz kullanılmasına nasıl müsaade edildiğini ben şaşarak takip ediyorum. 2017 ve 2018'de bunlar yaşandı. O dönemden bu döneme bu denetimle ilgili kimlere ne kadar yüksek rakamlı paralar verildiğini de ben öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.