| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Deprem Risk Yönetimi Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, Bimtaş Genel Müdürü Özcan Biçer ve İmar A.Ş. Genel Müdürü Onur Soytürk'ün,, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde İstanbul ili için deprem hazırlık ve kentsel dönüşümle ilgili çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .02.2021 |
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ben de her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum sunumlarınız için.
Sayın Milletvekilimiz Kamil Bey imar barışı münasebetiyle yapılan müracaat sayısını sorduğunda siz "Bu konuda müracaatımız oldu ancak herhangi bir cevap alamadık." dediniz. Şimdi Google'a girdim, şeye de gerek yok, 484.875 müracaat olmuş İstanbul'da, bunların bir kısmı itirazla iptal edilmiş, normal sayı 300 binin üzerinde. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla görüştüm bu arada, kendi söylediklerini söylüyorum: "Bize herhangi bir konuda yapılmış müracaatın karşılıksız kalması mümkün değil." diyorlar ve eğer mümkünse şu müracaatın tarih ve sayı numarasını da alırsak biz milletvekili olarak bunun aracısı oluruz, verilmediyse şu ana kadar.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hangi yapılar olduğu da önemli.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Yani detay, ne sorulursa cevap verilir, yapılardan tutun sayısına kadar. Netice itibarıyla, bu konuda son derece şeffaf çalışılıyor ve sizden önce biz sayısız kamu kurumu dinledik, onların da hepsinin temel prensipleri, tüm kamu kurumlarının, hatta sivil toplum kuruluşlarını ve üniversitelerin uyum içerisinde olduğu, deprem söz konusu olduğunda bundan asla kimsenin yüksünmediği kararı çıkmıştı, ilk defa sizden duyuyoruz bunu.
Şimdi, ben de bazı tespitler yapacağım çünkü Fatih'ten konuşuldu, on beş yıl orada belediye başkanlığı yaptım. Arkadaşlar, bakın "Bugüne Kadar Yapılmış Çalışmalar" diye bir çizelgeniz var, iki yıl geçti neredeyse seçimlerin üzerinden -siz İstanbul için 23 Haziran falan diyebilirsiniz ama neticede 23 Hazirana şunun şurasında iki üç ay var- iki yıl geçtikten sonra bu kadar çok önemli bir konuda yapılan çalışmaları kendiniz özetliyorsunuz, diyorsunuz ki: "Deprem sonrası toplanma alanlarındaki geçici barınma alanlarının modelle belirlenmesi..." Bu daha önce vardı zaten, 2019'dan önce, seçimlerden önce zaten bütün ilçeler yapmışlardı, isterseniz gidin, Sarıyer'i dolaşın, görürsünüz, burada Sarıyer'den arkadaşımız da var. Sizin döneminizde yapılan işi söylüyorum: İstanbul'da 39 ilçe geneli kentsel dönüşüm amaçlı politikaların ve öncelikli müdahale alanlarının belirlenmesi çalışmaları. "Kentsel dönüşüm strateji çalışmalarını yapıyoruz." diyorsunuz. Yapılmış çalışmaları ta 2004'ten bugüne kadar biliyorum; bir defa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu anlamda son derece şanslı bir belediye, arşivi son derece zengin bir belediye ve ihtiyacınız olan... Yani işte, bu toplantılar, çalıştaylar falan, bunlara gerek yok, bakın, ben size söylüyorum; paydaşlarla, şüphesiz, görüşülür, yatay ilişkiler, şüphesiz, yapılabilir, insanlarla temasın kentsel dönüşümde en büyük sıkıntı olduğunu herkes biliyor zaten. Netice itibarıyla, bunların hepsinin hayata geçirilmesi için çalışmalar yapılır ama bunlar böyle yıllar alacak konular değil. Yani eğer gerçek anlamda niyetiniz varsa biz her konuda size destek vermeye razıyız hem Bakanlık olarak hem Hükûmet olarak hem Meclis olarak, deprem bizim, hepimizin ortak problemi ama siz "Biz şu konuda son iki yıl içerisinde şunu yaptık, buraya kadar geldik ama burada da şöyle bir sıkıntıyla karşılaştık." diyebilseydiniz keşke. Zaten bu toplantılarımızın temeli de... Mesela, üniversitelerle konuşuyoruz, onlardan depremle ilgili detayları, depremle ilgili bilimlerin temel prensiplerini öğreniyoruz, onların yaptığı çalışmaları öğreniyoruz, sivil toplum kuruluşlarının, hakeza, kendileriyle ilgili çalışmaların bütün detaylarını öğreniyoruz. Bizim belediyelerle bundan sonra yapacağımız çalışmalarda -ki sizinle başlandı- Uygulamalarda karşılaştığınız aksaklıklar, eksiklikler, problemler... Burada netice itibarıyla bütün partilerin ortak kararıyla oluşturulmuş bir komisyon var ve sizin için de çok büyük bir şans, İstanbul için de, ülkemiz açısından da çok büyük bir şans. Ben burada bunun değerlendirilmesi açısından, bu anı, İstanbul Büyükşehir Belediyesini ve diğer İstanbul ilçe belediyelerimizi gerçekten heyecanla bekliyordum. Acaba, hani, ne yapabiliriz; yerel yönetimlerle ve şüphesiz merkezî hükûmetin birlikteliğiyle bu çalışmayı nasıl gerçekleştiririz diye beklenti içerisindeydim.
Şimdi, Özcan Bey, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun 2005 yılında bizim tarafımızdan çıkarıldı. Niye bunu söylüyorum? Biz, siz falan diye değil, yapılmış, çalışılmış bir emeğe örnek olması açısından söylüyorum. 2005 yılındaki bu kanun, Fatih Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesinin -yıllardır birikmiş- tarihî eserlerin, kültürel varlıkların temel yapılarına zarar gelmeden, onların kültürel boyutunu da göz önünde bulundurarak "Bunları nasıl yenileyebiliriz?"in araştırması, onun çalışması ve gayreti içerisinde oluşturulmuş bir kanundu ve çıktı. Biz -başka yeri bilmem ama- sırf bu kanuna dayanarak yaklaşık 400 tane tarihî eserin restorasyonunu yaptık; işte, sıbyan mektepleri, külliyeler, sivil mimarlık örnekleri ve bir sürü yapıyla ilgili çalışma yaptık ve çok faydalandık. Yenileme alanlarını ilan ettik bunlarla beraber. Yenileme alanlarıyla ilgili yaptığımız, başardığımız, başarabildiğimiz, nihayetlendirdiğimiz çalışmalar oldu ama kalan yenileme alanlarımız da oldu; ki bunlardan bir tanesi Süleymaniye'dir, bir tanesi de yine Marmara sahilindeki Nişanca'dır. Nişanca'yla ilgili çalışmalar şu anda hâlâ devam ediyor; bizim dönemimizde yapılmış avan projelerinin kurul tarafından onayı vesaire, çok uzun bir süreç, onlar devam ediyor.
"Süleymaniye'yle ilgili hiçbir şey yapılmadı." dediniz. Ben yaklaşık on yıl Süleymaniye'yle ilgili çalıştım. 100 ada var orada, 100 tane ada; 100 adanın yüzde 70'inin uygulama plan, projeleri dâhil kurul tarafından onaylandı. Gerçi Büyükşehri çok ilgilendirmiyor yani şu anda Büyükşehri ilgilendiren bir konu yok. Orada da aylar süren, yıllar süren çalışmalar neticesinde, aslında Süleymaniye'de proje öngörülebilir hâle geldi yani hemen çalışılabilir. KİPTAŞ ve Fatih Belediyesinin ortaklaşa yaptığı protokol ve üçüncü kuruluşlarla veya yatırımcılarla beraber Süleymaniye projesinin hayata geçirilmesinin önünde bir engel olmadığını düşünüyorum. Yeni yönetim buna makul bir şekilde yaklaşırsa eğer, orada da çözüme yönelik durumların olduğunu düşünüyorum.
5366 sayılı Yasa aslında 6306 sayılı Yasa'nın anasıdır. Yani bakın, ilk önce bu tarihî ve kentsel sit alanlarında yapılacak olan çalışmaların kanuni dayanağını oluşturduktan sonra, bu çalışmalar neticesinde karşılaştığımız problemler ve depremin yeniden gündeme gelmesiyle, 6306 sayılı Yasa, aslında temelde 5366 sayılı Yasa baz alınarak üzerine bina edilmiş bir çalışmadır ve günümüze kadar geliyor.
Şimdi yaptığınız çalışmalara şöyle göz ucuyla baktım. Onun da uygulanması esnasında karşılaştığımız sıkıntılar vardı ki bizim de asıl beklentimiz oydu yani 6306 sayılı Yasa'nın teknik olarak sıkıntısı vardır, uygulama esnasında yaşanacak sıkıntılar vardır. Bu yasanın açıklarından faydalanarak gerek mülk sahibi olsun gerek müteahhidi olsun suistimale konu olan durumları vardır, bunlarla alanda karşılaşıyoruz. Bunların da önüne geçebilecek teknik şeyleriniz var mı? Yani keşke olsa. Bu Komisyon da devam edecek, bu konuda da bize destek verebilirsiniz çünkü biz destek istiyoruz. İlk defa böyle bir şans yakalıyoruz, tüm grupların desteğiyle gerçekleşiyor bu; o açıdan da önemli.
İstanbul'un, İstanbul'un merkez ilçelerinin -yine tespit olarak söylüyorum- JICA'yla birlikte mikrobölgelendirme, 500 metre arayla yapılan sondajlarla, elde edilmiş bilgilerle zaten jeolojik haritası vardı. O kadar vardı ki sadece yer altındaki jeoloji haritası değil, üstündeki bütün yapıları BİMTAŞ'la birlikte çalışarak gerçekleştirdiğimiz -neredeyse bütün merkez ilçeleri kastediyorum- yapıların hepsinin depreme dayanıklıklarının similasyonu bile vardı. Yani 6,8 söz konusu olduğunda zeminin hangi bölgelerde nasıl hareket edeceğini biliyorduk veya işte, 7 şiddetinde bir deprem olduğunda hangi yapıların, binaların ne kadar zarar görebileceğinin zaten similasyonu vardı. Yani bunu niye söylüyorum? Gerçekten çok ciddi bir emek var, gerçekten inanılmaz bir çalışma var. Koruma amaçlı imar planları 1998'den 2005 yılına kadar çalışıldı da sadece bir ilçenin koruma amaçlı imar planı yapıldı. Yani yapılmış emeği özellikle sizinle paylaşmak için bunu söyledim.
Bir taraftan da Meclisi takip ediyoruz, elektronik oylamalar var, onlara yetişmek için hem buraya hem oraya gitmek zorundayız. Muhalefetin öyle bir derdi yok ama iktidarın öyle bir derdi var; iktidar milletvekilleri mecburen koşturmak zorunda kalıyorlar. Şimdi, ben oradayken Sulukule projesiyle ilgili bir şey söylendi. Galiba Genel Sekreter Yardımcımız Mahir Bey "Sulukule projesi tarihî açıdan -nasıl bir tabir, bilmiyorum ama- şansız veya yapılmaması gereken bir proje." dediniz. Şimdi, ben bu konuda konuşan arkadaşlara öncelikle şunu soruyorum: Ya, Sulukule projesini gidip gördünüz mü? Mesela Mahir Bey, siz gidip gördünüz mü Sulukule projesini, dolaştınız mı?
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Evet.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Mesela, nesini eleştiriyorsunuz? Karşılıklı konuşmak gibi olmasın da merak ettiğim için soruyorum.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Aslında iki yıl önceye kadar her gittiğimde gezemedim çünkü her tarafı kapalıydı, tel örgülerle kapatmışlardı.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Şimdi, bakın, bırakın siz o işi. Tel örgüleri falan değil, projenin kendisinden bahsediyorum.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Sorunuza cevap veriyorum: Bir senedir de gezebiliyorum. Projeyi de iyi biliyorum, orada da geziyorum.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Bakın, biz teknik bir projeyi, kentsel dönüşüm ve deprem projesini konuşuyoruz; siyaset yapmıyoruz.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Siyaset yapmıyoruz. Sorduğunuz soru...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Eğer Surdibi'nden girseydiniz girişi de var, çıkışı da; cami tarafından girseydiniz...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Tokludere'ye de, Sulukule'ye de giremezdim iki sene önce çünkü kapalı giremiyorum.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ben size diyorum ki: Proje hakkında düşünceniz ne? Neresi yanlıştı bu projenin?
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Ezbere söylediniz, ben de ona cevap...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Şimdi, bakın, bu proje sürecinde hiçbir şey yok. Yok, yollar kapatılmış, orayı site hâline getirmişiz, insanlardan arındırmışız. Aslında, onu yaparken de çok ciddi bir nedeni vardı onun. Şimdi, bilmediğiniz için tabii "Gidince oradan giremedim." diyorsunuz. Biz orada, ada bazında çalışırken Sulukule'de mevcut envanterin tespitini yapamıyorduk, tespitini; kim yaşıyor, neler var, kaç tane ağaç dikili, kaç tane teneke ev var, naylonda yaşayan, naylonun içinde barınan kaç insan var, eve girdiğimizde 4 oda var ama her odanın kime kiralandığı, mülk sahibi-kiracı ilişkilerinin koptuğu ve İstanbul'un tam kalbinde böyle bir yapı vardı. Orada en büyük problemlerden bir tanesi şüphesiz deprem vesaire ama güvenlik problemi de vardı. Netice itibarıyla, bu bir süreçtir yani oradan buraya gelmek... Yapılırken site hâline getirilip yolların kapatılması, bazı giriş ve çıkışların kontrol altına alınması bile bu projenin sürecinin bir parçası. Şu anda gelinen nokta da aslında projenin sürecinin sosyal yönden devam ettiğinin, hâlâ dönüştüğünün, hâlâ evrildiğinin bir göstergesi aslında. Çünkü siz binaları yaptınız, insanları koydunuz, bitmiyor bu tür şeyler; kentsel dönüşümler bunlarla bitmez.
Şimdi, bakın, Sulukule projesine mimari açıdan yaklaşırsak eğer tarihî yarımadanın mimarisine en uygun proje orada. Daha da ileri gidiyorum; Türkiye'de yapılmış, mimari açıdan en kıymetli proje, İstanbul'da zaten en iyi proje. Eğer biz şehir plancıları açısından yaklaşırsak yani yoğunluk getirdi mi, artı bir... Çünkü bizim kentsel dönüşümde en büyük problemimiz şu an nedir, biliyor musunuz? Biz yoğunluğu artırarak kentsel dönüşümü gerçekleştiriyoruz. Nedenleri vardır bunun, yoğunluğu artırmanın gerekçeleri vardır şüphesiz ama onu kolaylaştırmak, mülk sahiplerinin taleplerinin karşılanması vesaire ama netice itibarıyla, bütün kentsel dönüşümler, bilaistisna hepsi şehre artı yük ve yoğunluk getirmiştir ama Sulukule'de böyle bir şey yok, 640 tane daire vardı, şu anda yapılan projede de 640 tane daire var. Sulukule'yi bir daha gezmenizi lütfen, özellikle istirham ediyorum. Surun yanından gidince sura bitişik yani sura cepheli binalar 2 katlı. Siz şu anda "kentsel dönüşüm" adı altında yapılmış 2 katlı yapı gösterebilir misiniz bana Türkiye'de; sadece Tarihî Yarımada'da değil, sadece İstanbul'da değil? Ondan sonra 2 katlı, sonra biraz daha uzağa geçince 3 katlı, en son 4 katlıdan daha yukarıda bina yok Sulukule'de. Sulukule'ye tarihî açıdan yaklaşırsak; Roma'dan Bizans'a, Bizans'tan Osmanlı'ya kadar yaşanan şehrin temel sokakları eğrilikleriyle, dönemeçleriyle muhafaza edildi. Yani şimdi, siz mesela, ızgara yapılı bir planlama bulamazsınız Sulukule'de. Planlamanın aslı, İstanbul'un kuruluşundan bu yana, fethinden bu yana ne yapıldıysa orada, hangi yollar kullanıldıysa onu da muhafaza ettik.
Eğer mülkiyet hakkına gelirsek Sulukule'de; Sulukule de yüzde 98 oranında karşılıklı uzlaşmayla gerçekleştirilmiş bir projedir. Bakın, yüzde 98; bunun altında imzası olan biri olarak söylüyorum. Yüzde 2'nin de problemi neden, niye onlarla anlaşamadık, hukuki süreç başlatmak zorunda kaldık? Onlar da atadan, dedelerinden kalmış o mülkiyet problemlerinden dolayı, kendi aralarında çözemediler vesaire vesaire ondan dolayı onları hukuka müracaat etmek suretiyle gerçekleştirdik. Orada, işte, yarısı kiracıydı vesaire onların hepsinin hukukunu muhafaza ettik. Sulukule'de yüzde 40 oranında kiracılarımız vardı, o kiracılarımızı bile -hissedar bile olsalar, mesela bir evde 3 hissedar var, yapacak bir şey yok; 1 de mülk sahibi var, bunlardan 1 mülk sahibi 3 hissedarı- TOKİ'den kurasız, çekilişsiz, peşinatsız ev sahibi yaptık.
Hasılıkelam böyle baktığımızda, Sulukule'yi kültürel yönden yani orada Roman vatandaşlarımızın o yaşam tarzlarının devam ettirilmesiyle ilgili eleştirebilirsiniz, bunda ben eleştiriye açığım. Evet, biz Roman vatandaşlarımızın yaşamlarını orada kültürel varlıklarıyla birlikte devam ettirebilmesi için olağanüstü gayret gösterdik, mülklerini satmamaları için onların tapularına şerh koydurduk "Ya, satmayın" dedik. "Eğer siz ödeme konusunda sıkıntı çekerseniz size kredi desteğinde bulunabiliriz." dedik. Fatih Belediyesinin imkânı varsa o konuda destek verdiğimiz insanlar oldu. Onlara mülklerinin satılmamasını... "Buranın sıkıntılarını, cefasını siz çektiniz, sefasını da çekeceksiniz; bakın, evler çok değerlenecek." diye bizzat ben bütün mülk sahipleriyle defalarca görüştüm ama buna rağmen insanlar dayanamadılar, buna rağmen, tapularında şerh olmasına rağmen sattılar vesaire. Bugünkü Sulukule, geçmişle mukayese edildiğinde artıları çok fazla ama eleştirilen tarafları zaten olacaktır. Yani siz bir kentsel dönüşüm projesi, Sulukulu gibi bir yerde, Tarihî Yarımada'da bunu yapacaksınız da hiç kimse eleştiri yapmayacak; böyle bir iddia yok, zaten böyle bir iddia yok. O açıdan sizden bu konuda rica ediyorum lütfen gidin dolaşın, oradaki insanlara sorun; kimseyi de memnun edemedik yani onu da söyleyeyim, ne mülk sahiplerini. Yani 10 bin lirayken 800 bin liraya çıktı varlıkları mülk sahiplerinin ama yine de sorduğunuzda... Kentsel dönüşümün bu tür sıkıntısı var ki sizin zaten bir cümleniz var, yazdım burada, oradaki beyanınızda bunu çok rahatlıkla, net söylüyorsunuz.
Şimdi, Fatih ve benzeri yerlerde, bitişik nizam planlarının olduğu yerde, arka bölgelerde yani parsellerin arka taraflarında ve adaların orta kısımlarında daha önce kömürlük olarak kullanılan yerler var, atıl yerler; işte, insanların kullanmadığı, değerlendiremediği alanlar var. Küçük parseller olduğu için hani yıkılıp yeniden yapılmasını çok arzu ederdim, çok arzu ederdim; ada bazında kentsel dönüşümü gerçekleştirelim ve gerçek anlamda İstanbul'da, işte Fatih gibi merkezî ilçelerin en olmazsa olmaz öncelikli ihtiyaçları olan otoparkların da bu birden fazla adaların bir araya getirilip yine sokakların silüetlerinin muhafaza edilerek alt taraftan otopark hâline getirilmesini çok arzu ettik. En az 5 tane bu türden bölgemiz var ve üstelik de koruma kurulları tarafından da kabul edilmiş bölgelerimiz var ama hayata geçirme konusunda sıkıntı yaşadık yani bizden kaynaklanan bir durum değildi. Netice itibarıyla bunların, bu küçük parsellerin yıkılıp ada bazında; insanları bir araya getirip bu hayallerimizi gerçekleştirmek için yıllarca bekledim. Bakın, bu tecrübeyi sizinle paylaşıyoruz, yıllarca ama daha pratik, çözüm odaklı, Allah korusun deprem olduğunda insanların o konutların, o evlerin altında kalmaması için bence daha değişik yöntemler uygulamak gerekiyor yani şu sizin söylediğiniz; işte, çalıştay vesaire... Ya, yaptık, yaptık; üniversitelerle yaptık, sivil toplum kuruluşlarıyla yaptık; herkes bir şey söylüyor, herkes hayal kuruyor ama onu gerçekleştirmek yerel yönetimler ile vatandaşın elinde, yani asgaride uzlaşarak bunu gerçekleştirmek durumundasınız, başka türlü bunu yapamazsınız.
Mesela bu bitişik nizamın arka tarafındaki adaların en azından otopark olarak değerlendirilmesiyle ilgili bir çalışmanız var mı veya bize bu önerdiğiniz çalışmalarda bu konuda bizimle ilgili bir talebiniz var mı? Bunu çok merak ediyorum, en büyük problemimizdi çünkü o.
Bir de...
OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Evet, Mustafa Başkan, daha geride 2 belediyemiz bekliyor.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Tamam, bir şey söyleyeceğim.
O cümleniz bak burada yani zaten bizim açmazımız burada. Bakın, ben "sizin açmazınız" demiyorum, bizim açmazımız, yerel yönetimlerin açmazı çünkü bu problemle karşı karşıya kalacaklar, çünkü siz adamın hayalini bile gerçekleştirseniz, ev hayalini, inanın onu yine mutlu edemezsiniz. Sadece mülk sahibini değil, o kiracıların mutlu olması çok zor. İnsanları evlerinden çıkarıp tekrar aynı evlere muazzam imkânlarla, otoparkıyla, güvenliğiyle, yeşil alanıyla bile koysanız yine çok zorluk çekersiniz. Nitekim, burada "Elimizde yetki olsa bile yapmamamız gereken bir durum." diye kendiniz söylediniz yani bu kentsel dönüşümün ne kadar zor olduğunu siz de zaten tespit etmişsiniz ama ben buna katılmıyorum. Artık elinize hangi yetkiyi istiyorsanız biz vermeye razıyız, bunun CHP'lisi, AK PARTİ'lisi, başka bir partilisi yok yani sizin elinizde yetki bile olsa değil, elinizde yetki olacak ve bu işi neticelendireceğiz çünkü orada bebeklerden bahsediyoruz, 48 bin binadan bahsediyoruz; binlerce, binlerce, binlerce insandan bahsediyoruz; Allah korusun bir deprem olursa, Fatih'te bir deprem oldu...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Bambaşka bir şey için söylediğim bir cümleydi o.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Yok, yok...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Cevap vereceğim buna; bu konuyla alakası olmayan bir cümleydi o.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ben onu netice itibarıyla; yapılmış konuşmanın özeti olarak kabul ediyorum, ben anladığımı söylüyorum.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Bu bir manipülasyon olur, ben bambaşka bir cevap verdim.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Neyse, bunu söylersiniz ama benim bütün konuşmaların özeti olarak yakaladığım bir cümle.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Bir şey yakalamak istiyorsunuz ama bu bambaşka bir konuyla ilgili bir cümleydi.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Peki.
Bir şey daha: Şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanımız seçim vaadinde -bak "Başkanımız" diyoruz yani seçilmiş, İstanbullu destek vermiş ve İstanbul'a Belediye Başkanı olmuş- beş yılda 100 bin konut sözü verdi, 100 bin konut. Şimdi bu, yılda neye tekabül eder? 20 bin konuta. Hadi biz diyelim ki yeni oldu, bilmem ne vesaire, iki yıl dolmak üzere, hadi 25 bin konut veya 30 bin konutun olması gerekiyordu. Ya, depremle ilgili kaç konut yaptınız ve bitirdiniz? Onu da çok merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Ben de teşekkür ediyorum.
Buyurun.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Çok genel bir değerlendirme alanı oldu; şuradan başlayayım: Süleymaniye'de şu an 1'inci etap olan, çok büyük bir adanın boşaltıldığı ve bir çöküntü alanına dönüştürüldüğü, yapının da olmadığı bir yerle ilgili -orada bizim yetkimiz yok- "Çalışma yapılıyor mu, yapılmıyor mu?" sorusu gelmişti, ben de "Orada bizim yetkimiz yok, yetkimiz olsa bile oradaki o projeyi yapmayız." dedim. Bu cümleyi bütün deprem konusuna mal etmeniz, hatta "Buradan bunu yakaladım, bu cümleyi ben özet olarak aldım." demeniz bir bürokrat olarak bizim burada siyasi mecrada konuşacağımız ve konuşmayacağımız alanlar açısından en azından girmeyeceğimiz alanlar ama bunu kaydedeyim; ben bambaşka bir şey söyledim, siz bambaşka bir şey konusu yapmaya çalıştınız.
Süleymaniye için şunu söyleyeyim: Projelerin çalıştığınız alan olduğunu biliyorum; uygulama olup olmadığıyla ilgili sorusu oldu, ben de uygulama olmadığını söyledim. Uygulamanın da niye olmadığını -bizzat içinde bir özel mülk var- kendilerinin niye yapmadığını siz de bilirsiniz; emsal artışı istenen bir bölge; yani tarihi alanda UNESCO Dünya Mirası tarihi alanında, burada restorasyon olması gereken alanda insanların emsal arayışı olan, ada bazlı bütün Süleymaniye Mahallesi'nin altına bir otopark öngören; bahsettiğimiz bölgenin Süleymaniye Camii'nin hemen yanındaki alan olduğu bir alandan bahsediyoruz.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Düzeltiyorum, orada emsal artışı yok, fonksiyon değişikliği talebi oldu.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Sizin güncel gelişmelerden bilginiz olmayabilir, bizle görüşüyorlar bizzat.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - O bölgede yani Süleymaniye'nin Unkapanı'na bakan bölgesindeki bütün adalarla ilgili kurul tarafından onaylı projeler, uygulama projeleri oldu; hatta orada biz bir...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Başkanım, neden uygulamıyorlar şu an?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Bir dakika ya, ben söyleyeyim.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Yani var projeleri, uygulamıyorlar; ben de onu söylüyorum.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ama bir imar... Bakın, ben onu düzeltiyorum, imar artışı asla yok, biz ona asla müsaade etmedik.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - "Siz ettiniz." demedim zaten. Ben diyorum ki uygulamaya geçmeyen bir proje var.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Yok, öyle talep yok; yalnız fonksiyon değişikliği talebi var.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Ben bizle görüşülen ve bizden talep edilen şeyi aktarıyorum.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ben düzeltmeye çalışıyorum.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Bizden talep edilen şeyi siz bilmeyebilirsiniz. Niye uygulamıyorlar o zaman Başkanım? Ellerinde proje var, onaylı alan var, saha onların, mülkiyet sorunu yok.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Uygulamayabilirler; bir sıkıntıları vardır.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Ama "Uygulama var mı?" dediniz, ben de konunun detaylarını anlatıyorum.
İkincisi, Sulukule için eleştirimi yapayım yani sorduğunuz için yapayım: Sulukule'de tarihî dokuda olmayan bir yapı tipi tek tip yapı projesiyle geçmiştir ve bu proje Sulukule'nin dokusuna, tarihî kimliğine uygun bir malzeme çeşitliliği ve mimari tasarım içermiyor. Eleştiri olarak...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Bir şey söyleyeyim Sayın Genel Sekreter Yardımcım, Sulukule'de 44 tane yapı muhafaza edildi yani...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Tescilli yapılar, evet.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Tescilli yapılar muhafaza edildi ve o projeler üniversite tarafından, Türkiye'nin en önemli mimarları tarafından uzun süre çalışılarak gerçekleştirildi ve o kadar uygun yapıldı ki o tescilli eserleri, gidin kendiniz bakın, bulamazsınız bile. Yani yapılan binalar o tescilli eserlerle beraber eğer komşularsa onun gabarisini aşmadı, yüksekliğini aşmadı, kullanılan malzemeler onlara uygun oldu. Netice itibarıyla; orada hani "Kültürel dokuya zarar verdi." derseniz... Bakış açısı farklı olabilir ama...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI MAHİR POLAT - Evet, size sübjektif bir şey olarak eleştirimi sorduğunuz için ben de söylüyorum.