KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Evet, hoş geldiniz öncelikle.

Hiç hoş olmayan bir başlangıç oldu toplantıya. Bunun için üzüntülerimi belirtiyorum çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında zaman zaman gergin anlar yaşandı, zaman zaman yumruklaşmalar oldu, zaman zaman milletvekilleri hiç istemese de o uzun çalışma süreçleri içerisinde birbirlerini incittiler. Burada, KİT Komisyonunda birkaç arkadaşla birlikte beş yılı aşkın süredir beraberiz. Tamer arkadaş, Ahmet Tan arkadaş ve diğer arkadaşlarla beraber çalışma yürütüyoruz.

Bu KİT Komisyonunda da zaman zaman gergin anlar oldu. Geçtiğimiz dönemlerde birbirimizle ilgili sıkıntılı anlar yaşadık ama bugün beni ve arkadaşlarımı asıl üzen olay bir bürokratın siyasi parti grubu bulunan bir Genel Başkana hakaret ettiği iddiası üstü kapatılarak ve yanıt verilmeden, o kişinin o konuda kendisi gelip burada yanıt vermesi gerekirken bu yapılmadı. Kendi aramızda, Komisyon üyeleri arasında kısa süren bir gerginlik yaşandı. Bunun için üzüntülerimi belirtiyorum. Hiçbir bürokrat Genel Başkanlara hakaret edemez.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hiç kimse edemez.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Hiç kimse edemez.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Zaten milletvekilleri olarak bizim kendi aramızda ve Genel Başkanlara yönelik hiç de hoş olmayan bazı cümleleri kullandığımız ve ona ilişkin de kendi aramızda tartıştığımız oluyor ama bir de bu işe devletin bürokratlarını katarsak bu işin içinden çıkamayız. Ben, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak, İYİ PARTİ Genel Başkanı Sayın Akşener'e yapılan hakareti kınıyorum, kınıyoruz. Bir daha böyle bir olayın olmaması için, devlet kurumlarının içerisinde, bu bürokrasi içerisinde çalışan insanların kendi geleceklerinin ve yükselişlerinin diğer parti Genel Başkanlarına ya da milletvekillerine yapılacak hakaretlerle olmaması gerektiğinin, gelinecek makama liyakatle gelinmesi gerektiği noktasında hassasiyet gösterilmesinin altını çiziyorum. Yoksa devletin de çivisi çıkar, yoksa kendi arasında insanlar sadece bir partiye aidiyet duyduğu için liyakatine bakılmaksızın görev alır ama devletin kurumları sapır sapır dökülür ve batar. KİT'lerde zaman zaman yaşanan da ne yazık ki budur. KİT'ler zarar ettirilmektedir, zarar etmektedir, zaman zaman büyük sıkıntılar içerisine düşürülmektedir ve özelleştirme çabaları içerisine girilmektedir. Bütün bunları ne yazık ki üzüntüyle ve doğruyu göstermek yolunda muhalefetimizle sürdürmeye devam edeceğiz.

Ben, şimdi, bu öneriler konusundaki konuşmamı yapayım: Bu işletme hakkı devir sözleşmesiyle devredilen tesislerin dağıtım şirketleri tarafından devir sözleşmesinde olmadığı hâlde mülkiyeti TEDAŞ'a ait binalara reklam aldığı, baz istasyonları kurulduğu ve bundan ciddi bir gelir elde edildiği belirtiliyor. Şöyle ki, dağıtım şirketleri 2014 yılından 2018 yılına kadar toplamda 147 milyon 891 bin lira gelir elde etmiş ancak bu binalar TEDAŞ'ın olmasına rağmen gelirden TEDAŞ'a herhangi bir pay verilmemiş. Dolayısıyla Kurum, hakkı olan ve dört yılda alması gereken 148 milyona yakın bir geliri elde edememiş, alamamış. Dağıtım şirketlerinden alacaklarımızı tahsil edemiyorsunuz, üstüne bu şekilde para aktarımı yapılıyor ve Kurum her yıl zarar ederken bu kayıplara neden göz yumuluyor? Bu kayıpları göre göre neden göz yumuluyor? Bu sorunun asıl yanıtını vermesi gereken sizsiniz ama sizi yöneten siyasi iradedir. Siz eğer bu zararı siyasi iradeye dayanarak yapıyorsanız aslında bu soruya siyasi irade de yanıt vermelidir.

Kurumun 2019 yılı reklam gelirlerinden kaybı ne kadar olmuştur? Önemlidir, 2019 yılındaki kayıp miktarı önemlidir. Mülkiyeti Kuruma ait olan bu binaların reklam ve baz istasyonu gelirlerini TEDAŞ'a aktarmak için bir girişimde bulundunuz mu? Bu gelirler geçmiş yıllarda olduğu gibi TEDAŞ'a aktarılacak mı? Bu gelirlerin aktarılmasının önünde engel olan durum nedir? Niçin TEDAŞ bu gelirlerden parasal olarak istifade edemiyor? Niçin TEDAŞ parasını ve o reklam gelirlerinden gelecek olan, baz istasyonlarından gelecek olan geliri alamıyor? Mülkiyeti TEDAŞ'a ait olan dağıtıcı şirketleri tarafından kullanılan kaç adet binanız var? Bu binalarla ilgili envanteri, dokümanı ve sizin 2019'daki kaybınızı öğrendik, 2020'deki kaybınızı da açıklayarak bize, Komisyonumuza, KİT Komisyonuna vermenizi özellikle rica ediyorum çünkü "Devletin malı deniz, yemeyen domuz." atasözü buraya oturuyor. Biz bu devletin kör kuruşunun heba edilmesinin karşısında olan insanlar olarak söylemlerimizi yapacağız. Bunun yanıtlarını almak için de mücadelemizi sürdüreceğiz.

Teşekkür ederim.