KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Maskeyi çıkarmıyorduk değil mi Başkanım?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Öncelikle ben de bu görüşmelerin, bu toplantının Kuruma verimli, kârlı, etkili çalışması açısından katkı vermesini diliyorum.

Sayın Genel Müdürüm, hayırlı uğurlu olsun, Allah muvaffak etsin. Tüm Yönetim Kurulu üyelerimize, Kurum çalışanlarına, yöneticilerine hoş geldiniz diyorum.

Diğer kamu kurum ve kuruluşlarından katılan arkadaşlara da hoş geldiniz dedikten sonra teknik olarak bir iki şey söyleyeceğim ama ondan önce yine kısaca şunu ifade edeyim: Tabii, KİT Komisyonu aslında önemli ve özellikli bir Komisyon, tüm komisyonlar önemli, özellikli ama KİT Komisyonu; kamu kaynaklarını kullanan kurumların denetimlerini yapan, bir anlamda milletin kaynaklarının etkili, verimli, kârlı bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını millet adına denetleyen bir kurum. Bu anlamda da Atila Bey biraz önce söyledi ben de beş yıldır KİT Komisyonundayım, ondan öncesinde de dört yıl bir KİT Genel Müdürü olarak burada yaptıklarını anlatan, hesap veren birisi olarak bulundum. Alan itibarıyla da naçizane bu konularla özellikle de mali konularla ilgili de bir alandan geliyorum, akademisyen olarak da işin uygulamasından da geldik.

Bu Komisyonda değerli arkadaşlar, ben hep şunu gördüm: Hep ciddi tartışmaların olduğu, müzakerelerin olduğu ve kuruma da katkı sağlayacak sonuçların çıktığı bir Komisyon. Bu aslında böyle de devam ediyor ama bunu sakın yanlış bir şeyleri eleştirme anlamında söylediğimi düşünmeyin. Fakat son dönemlerde biraz KİT Komisyonu o teknik olarak gelen, geleneği de o şekilde devam eden Komisyon biraz daha siyasi alana doğru kaymaya başladı. Biz milletvekilleri siyasi alanda kullanacağımız eleştirilerimizi çok ağır bir şekilde de gerektiğinde yapabileceğimiz mecralarımız var. Yani yine bu çatı altında basın toplantılarıyla, başka şekillerde bunları yapabiliyoruz. Elbette milletvekillerinin konuşmalarını sınırlayacak ya da milletvekillerini konuşmaları yönüyle eleştirecek şeyde değiliz. Ancak zaman zaman bu Komisyonda benim gördüğüm, Atila Bey de bunu mutlaka doğrulayacaktır, yani, geçmişle mukayese edildiğinde...

AHMET KAYA (Trabzon) - Sürekli Atila Ağabey'e atıfta bulundu.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Efendim, yanlış bir şey mi söylüyorum?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yok.

AHMET KAYA (Trabzon) - Sürekli Atila Ağabey'e atıfta bulununca dikkatimi çekti.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ben duymadım, onun için dedim bir...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Hani "Hocam diyor ki, hocam diyor ki" diye söylüyorsunuz ya onun için söylüyor. "Hocam" sizsiniz aslında.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani, siz de eskiden hep onu yapıyordunuz ben de iadeiiltifatta bulunuyorum. Teşekkür ediyorum.

AHMET KAYA (Trabzon) - Duygulandım şimdi.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ahmet çok duygulandı.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Efendim?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ahmet duygulandı, Kaya.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, buyurun.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - İşte, son zamanlarda şunlara da şahit olmaya başladı: Özellikle burada bulunan bürokratlara karşı da ağır eleştirilerin olduğuna, ağır söylemlerde bulunulduğuna -belki çok fazla değil veya Komisyonda değil ama Komisyonun dışından gelen arkadaşlardan- şahit olduk. Tabii ki burada bir hukuk üzerinde yaşıyoruz, herkes bir hukuk üzerine burada; bürokrat da milletvekili de diğerleri de. Dolayısıyla, biz hukukun gerektirdiği her eleştiriyi yaparız, hukukun gerektirdiği... Ne yapılması gerekiyorsa onu ortaya koyarız ve onun da gereğini takip ederiz ama onun haricinde kimse kimseye hakaret etme hakkına, lüksüne de sahip değil. Ben burada şunu söylüyorum değerli arkadaşlar: Gelin, bu Komisyonu yine teknik anlamda, o ciddiyetiyle çalıştırmaya devam edelim. Değilse, biz bize verilen, bu milletin bize yüklediği o teknik görevi yani kamu kaynaklarının etkili, verimli, kârlı kullanılması hususundaki görevimizi yapamayız. Ben hep şunu gördüm bu beş yıl boyunca bu Komisyonda: Eğer bir kurumda yanlış varsa buna iktidarı da muhalefeti de yani burada her kim sorumluysa, yetkiliyse "Hesap sorulsun." dedi, hiç "Sorulmasın." dendiğini görmedim. Zaten bizim burada teknik olarak tartıştığımız konular, Sayıştay tarafından... Yine bu konuda teknik, uzman, yıllardır hakikaten çok güzel raporlar çıkarmış ve öyle eleştiri de almamış bir kurumdan bahsediyoruz, kökeni Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu, dolayısıyla, oradan gelen raporlar üzerine konuşuyoruz. Her ne kadar dış denetim olarak sınıflandırılmış olsa da Sayıştayın buradaki denetimi öyle dışarıdan, sonradan yapılan bir denetim değil. Sayıştay, bu kurumlarda 7/24 esasına göre çalışır; her şeyi izler, tüm yönetim kurulu kararlarını o kararlar yapılır yapılmaz alır, o raporlar Kurumun içerisinden çıkana kadar bir anlamda "Neden, niçin?" sorgulamasını da yapar. Doğru mu efendim? Dolayısıyla, tabii ki basında, medyada bazı şeyler yer alır. Ben genel müdürken de benim duymadığım, kurumda olmayan, kurumlarla alakası olmayan konular basında, medyada çıkıyordu. Sonra "Pardon." diyorlardı ama o bürokratı incitiyor. O konuların ciddi bir konuymuş şeklinde alınıp getirilmesi de çok doğru olmuyor. Elbette biz milletvekilleri olarak bu soruları da soracağız ama bunların yolları var; araştırma, soruşturma önerileri verilir vesaire.

Ben konuyu çok dağıtmak istemiyorum ama değerli arkadaşlar, KİT Komisyonuna gerçekten faydalı olmak istiyorsak, katkı sağlamak istiyorsak, kurumlar ve milletin kaynaklarının kullanımı konusundaki asli görevimizi yerine getirmek istiyorsak diğer siyasi konuları mümkün olduğu kadar burada tartışma konusu yapmamaya çalışalım derim. Bu benimki naçizane bir öneridir. Böyle olursa hem geçmişten aldığımız, bizden sonra da yine millet iradesiyle geleceklere teslim edeceğimiz bu Komisyonu gerçekten bu yönüyle, bu geleneğiyle de teslim etmiş oluruz diye düşünüyorum. Siyaset yapacağız, eleştiri yapacağız, bağıracağız, çağıracağız ama bunu başka mecralarda yaparsak daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.

Sayın Milletvekilimiz Esin Hanım mali tablolarla ilgili güzel, çok da teknik değerlendirmelerde bulundu. Ben çok daha fazla bir şey söylemek istemiyorum ama genel olarak bilançolara baktığımda ben bir şeyi gördüm yani oradaki görüntü bana şunu... Sermaye eriyor. 2020 kâr-zarar tablosunu sunumunuzda vermenizin maksadının da aslında "O erimeyi biraz durduruyoruz." mesajı vermek olduğunu anladım ben. 2017-2018 mali tablolarına baktığımızda sermayenin yaklaşık yüzde 80'i, hatta yüzde 80'in üzerindeki bir kısmı bir şekilde erimiş durumda yani kaynak yapısı -ağırlıklı olarak demeyeyim şu anda bilançoyu açmayayım ama- ağırlıklı bir biçimde ya da o yöne gidecek şekilde yabancı kaynaklara doğru yönelmiş. Dolayısıyla, bu sermayedeki erimeyi -2020 rakamlarında bu biraz böyle yavaşlar şekle gelmiş ama- nasıl durdurmayı düşünüyorsunuz? Bunun için herhangi bir finansal kaynak oluşturma anlamında bir projeniz var mı?

Yine, faaliyet yapısına baktığımızda, aslında toplam ana faaliyet gelirlerinden daha fazla faaliyet dışı giderleri olduğunu görüyoruz; 2020'yi bir kenara bırakacak olursak önceki yıllardan bahsediyorum. Yine, bu faaliyet dışı gelir-gider, faaliyet dışı gider-zararlar içerisinde bazı kalemler var ki... Örneğin; önceki dönem gider ve zararlar, olağan dışı gider ve zararlar içerisinde raporlanan bir kalem, ciddi bir kalem yani olağan dışı bir kalem. Acaba sınıflandırmada, raporlamada mı bir hata yapıyorsunuz yoksa tanımlamada mı bir hata yapıyorsunuz? Yani, bir işletmenin olağan dışı gider ve zararlarının veya olağan dışı gelir ve kârlarının, diğer faaliyet gelir ve kârlarından, diğer faaliyet dışı gelir ve kârlarından veya gider ve zararlarından yüksek olması orada ya faaliyetlerde bir aksaklık olduğu ya yanlış bir raporlama olduğunu ya da bir yanlışın olduğu anlamına gelir. Bu gelir-gider yapısı içerisinde de sermayeyi korumak çok kolay da değildir. İşin bu yönüyle -siz teknik bir alandan geliyorsunuz, işiniz ağırlıklı olarak teknik ama- ben şunu tavsiye edebilirim: Özellikle bilanço ve finansal yapıyla ilgili şöyle ciddi bir çalışma yaptırıp bir projeksiyon, mümkünse gelecek beş yıla ait bir proforma mali tablolar hazırlatabilirseniz çok katkısı olacağını ve alınacak tedbirlerde bizim de asli görevimiz olan o kârlı, verimli, etkili kaynakların kullanımına katkı sunacağını düşünüyorum.

Tekrar çok teşekkür ediyorum.