KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri, sevgili bürokratlar, Sayıştayın denetçileri ve milletvekili arkadaşlar; evet, hepiniz Komisyona tekrar hoş geldiniz.

2019 Yılı Sayıştay Raporu'nda yer alan, çok çarpıcı ve bir kelimeyle tarif etmek gerekirse "dehşet verici" -o şekilde tanımlayayım- bir bulgu var.

"Bulgu 10: Sözleşmenin feshedilmiş olmasına rağmen yüklenici firma lehine açılan akreditif hesabının kapatılmayarak komisyon ücretinin ödenmeye devam edilmesi" başlığını taşıyor.

Konu şu: 11/8/2014 tarihinde yapılan "Keban HES'in 8 Ünitesinin Rehabilitasyonu" işinin ihalesi kapsamında EÜAŞ Yönetim Kurulunun 20/1/2015 tarih ve 4-21 sayılı Kararı'yla "Keban HES Rehabilitasyonu" işinin toplam 63,9 milyon avro bedelle Hindistan'da yerleşik bir firmaya sipariş edilmesine karar verilmiş olup anılan firmayla 21/4/2015 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. İşin tamamlanma süresi, işe başlama tarihinden itibaren iki bin beş yüz elli iki gün olarak belirlenmiştir. 7/3/2016 tarihinde 9/3/2023 vadeli son yükleme tarihi 8/2/2023 tarihi olan 48 milyon 482 bin 725 avro olan malzeme ödemelerinde kullanılmak üzere teyitsiz dönülemez, devredilemez, ithalat akreditifi açılmıştır. Firmaya yapılan ihtarlara rağmen firmanın on gün içerisinde sözleşme kapsamında süreli olarak sunması gereken belgeleri eksiksiz ve tam olarak EÜAŞ'a sunmaması nedeniyle firmanın taahhüdünü sözleşmeye uygun olarak yerine getirmemesi durumu oluştuğu için sözleşmesi feshediliyor ve bu durum müteaddit defalar firmaya aktarılıyor, EÜAŞ tarafından iletiliyor ancak firmadan herhangi bir yanıt alınamıyor.

Burada akreditifi açan banka bir Hindistan bankası ve Sayıştay raporunda yazdığı üzere deniyor ki: "Akreditifin açıldığı bugünden 31/12/2019 tarihine kadar konusu kalmayan akreditifler için toplam 1 milyon 69 bin 576,66 avro karşılığı 5 milyon 233 bin 181,97 lira akreditif komisyonu ödenmiş olup akreditifler kapanmaz ise vade sonu olan 2023 yılına kadar EÜAŞ geriye kalan 51 milyon 847 bin 11,71 avro karşılığı komisyonu ödemek zorunda kalacaktır." Yani hiç yapılmayan bir iş, imzalanmış ve feshedilmiş bir sözleşme ancak usulen buradaki akreditif teyitsiz dönülemez, devredilemez olduğu için bu Hindistan'daki bankaya bir komisyon, devasa bir komisyon tutarı ödenmesi gerektiğine yönelik Sayıştayın bir bulgusu var. Buna da yanıt olarak...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Miktar ne kadar? Miktar yazmıyor mu orda? "Devasa" derken?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayıştay raporunda "51 milyon 847 bin 11,71 avro karşılığı komisyonu ödemek zorunda kalacaktır." diyor.

Şimdi, Sayın Başkanım, öyle bir şey ki yani 1 milyon, 2 milyon, 3 milyon avro 51 milyon avronun yanında küçük görülebiliyor ama...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yok yok, açıklığa kavuşması adına sordum, ben sizin konuşmanızı tenkit eder mahiyette söylemedim yani. Şimdi rakamları Sayın Genel Müdürümüz verecektir.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Zaten şu ana kadar ödenen de bir tutar var dolayısıyla da 2023 yılının sonuna kadar da yapılan sözleşme bedelinin karşılığı için açılan akreditife karşılık ödenmesi gereken komisyon tutarı ödenmek durumunda kalacak. Bu konuyla ilgili de EÜAŞ, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Hindistan Hükûmeti nezdinde girişimde bulunulmasını öneriyor.

Şimdi, aslında buradaki konu şu: Burada en başından itibaren bu sözleşmeyi yapan EÜAŞ'ın Yönetim Kurulu, maalesef, hem yeterince araştırmadığı, belgelerini bilgilerini teyit etmediği, sözleşme imzalamaya esas olacak evrakları tamamlayamayacak bir firmayla... Bunun çeşitli nedenleri olabilir, teknik olarak bu firmanın kapasitesi yeterli olmayabilir veya Türkiye'nin özellikle yerlilik ve millîlik noktasında attığı adımların baltalanması noktasında engel koyucu tavır alabilecek bir firma olabilir, dolayısıyla buna yeterli dikkatin, özenin gösterilemediği burada anlaşılıyor. Bu, büyük bir hata. Yani bu konuyu Dışişleri Bakanlığı nezdinde çözüme doğru sürükleyecek bir boyuta getirmek, yöneticilerin başarısızlığı. Bu bakımdan da sorunun çözümü noktasında yol almak için de Dışişleri Bakanlığı göreve davet edilmiş. Aynı zamanda da EÜAŞ'ın bir dış finansman arayışına girmek zorunda kalması da acı bir durum. Yani böyle bir rehabilitasyon işini yapmak için EÜAŞ'ın Hindistan merkezli bir firmayla ve Hindistan merkezli bir bankayla çalışması gerçekten gerekiyor muydu?

Şimdi, siz sunumunuzda ifade ettiniz, Keban HES jeneratörleriyle ilgili, ne kadar önemli. Ben bir elektrik mühendisiyim. Bu anlattığınız konunun yerlilik ve millîlik boyutunun oluşması bir ülkede ilk kez tank üretmek gibi bir şey. Hani "Motoruyla birlikte bir tankı biz ürettik." dediğimiz konu ne kadar stratejik ve önemliyse "Yerli ve millî olarak biz bu jeneratörleri kurduk, yaptık." demek, o kadar önemli bir konu. Dolayısıyla, bu kabiliyete sahip EÜAŞ, maalesef, o dönemde yaptığı bu sözleşmeyle hem EÜAŞ'ı hem vatandaşın vergileriyle kullanılan bütçesini, maalesef, Hindistan bankasıyla ortaklaşmak suretiyle büyük bir risk altına atmıştır. Ben size buradaki EÜAŞ'ın riskini, dolayısıyla vatandaşların vergilerinin riskinin hangi tutarda olduğunu soracağım. 2023 yılına kadar hangi periyotlarla nasıl bir ödeme takvimi var bu Hindistan bankasına ve bunu aşmak için nasıl bir planınız var veya Dışişleri Bakanlığından size gelen yanıt nedir? Yani biz Dışişleri Bakanlığına ilettik, tamam, evet, e sonra? Bir yanıt yok mu? Yoksa da bu Komisyon olarak biz Dışişleri Bakanlığının da yakasına yapışıp bu sorunu çözmesini isteyeceğiz.

Neticede ortada yapılmayan bir iş var, hayali bir iş var ama bunun karşılığında da komisyon tutarı bekleyen bir Hindistanlı banka var ve aynı zamanda da EÜAŞ'ı yanıltan bir Hindistanlı firma var, yanıltan ve oyalayan. Dolayısıyla, bunlar tehlikeli, aynı zamanda tehlikeli konular. EÜAŞ'ın da bir kez daha yurt dışında bir finansman arayışına girdiğinde, akreditif açılma noktasına geldiğinde hem firmayı hem bankayı çok dikkatli bir şekilde araştırması gerekiyor. Dolayısıyla, her hâlükârda bu milyon avroluk mertebelerdeki komisyon tutarları, gerçekten yapılmayan ve hayali bir iş durumunda olan bir konuyla ilgili, gerçekten dehşet verici.

Şimdi, diğer bir konu, bu, biliyorsunuz, bir dönem termik santrallerin baca gazı kükürt arıtma tesisleriyle ilgili Türkiye gündemine gelen ve aslında Meclisten de bu baca gazı kükürt arıtma tesisleri olmadığı hâlde belirli bir süre daha bazı santrallerin çalışmasına izin verilmesiyle ilgili bir teklif kabul edilmişti. Bizim, Cumhuriyet Halk Partisinin ret oylarına rağmen kabul edilmişti. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanı, bu geçen kanun teklifini reddetti ve netice itibarıyla, 1/1/2020 tarihi itibarıyla da pek çok termik santral üretimine ara verdi. Bu ara verme sürecinde de bildiğiniz üzere, hızlı bir şekilde baca gazı kükürt arıtma tesisi kurulum işlemi gerçekleşti. Burada ben daha önce sormuştum, demiştim ki: 18 Mart Çan Termik Santrali, 2x160 megavat gücünde, EÜAŞ'ın 2015, 2016 Yılı Sayıştay Raporlarında bu baca gazı kükürt arıtma tesisinin kurulum maliyeti 289 milyon 444 bin lira olarak ayrıldı. Daha sonra siz verdiğiniz yanıtta, bunun, burada kurulan sistemin maliyetinin yüksek ancak işletme maliyetinin düşük olduğunu, bunun kuru tip bir filtre sistemine sahip olduğunu ve 173 milyon 800 bin lira bedelle ekonomik açıdan en avantajlı teklifi veren yüklenici firmaya yaptırıldığını yazılı olarak vermiştiniz. Ben, bu 173 milyon 800 bin lira bedelle teklif veren yüklenici firmanın hangi bedelle işi bitirdiğini sormak istiyorum. Aynı zamanda, aynı dönemde Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Kurum yaptığı açıklamada "Biz 10 termik santral filtresini 142 milyon TL bedelle yatırımlarını, baca gazı kükürt arıtma tesisi yatırımlarını tamamladık." demişti.

Şimdi, bu 10 tesis, 10 termik santral ünitesi demek her biri yaklaşık olarak 160 megavat demek, dolayısıyla bu da eğer kuru tipse buradaki bedel her ne kadar belki daha geçmiş yıllara ait bir bedel olsa da yaklaşık olarak burada 5 tane üniteye 865 milyon liralık bir bedel çıkıyor ortaya. Bunlarda kuru tip mi kullanıldı, maliyeti daha düşük ıslak tip mi kullanıldı? Bir ıslak tipin güncel, şu anki 160 megavatlık bir üniteye göre baca gazı kükürt arıtma tesisi kurulum bedeli nedir? Aynı zamanda, bu 10 üniteye baca gazı kükürt arıtma tesisi kuran firmalar kaç tanedir, bunların isimleri nelerdir ve hangi maliyetlere bu işi tamamlamışlardır? Bunu sizin bilginiz ışığında size sormak istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, süreniz doldu.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Toparlıyorum, bitiriyorum, hiç uzatmayacağım.

Diğer bir konu, bu MİLTES ve MİLKAS Projeleriyle ilgili. MİLTES Projesi, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 2013 ve 2015 yılları arasında, aslında pek çok termik santral özelleştirildikten sonra bunlara baca gazı kükürt arıtma tesisi kurulması ve bunu millîleştirerek kurmak ve aynı zamanda da millî termik santral teknolojilerinin geliştirilmesi ve yerlileştirilmesiyle ilgili yapılan iki tane projeydi bunlar. Bunlar verdiğiniz yanıta göre, yine deniyor ki...

"Ben neden bu projelerden vazgeçildi?" dedim. Bunu sormamın nedeni şu: Biraz önce verdiğim rakamlar, baca gazı kükürt arıtma tesisi kurmakla ilgili verdiğim rakamlar, eğer yerli ve millî olarak bu işe, bu Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun işaret ettiği şekilde öncülük etseydi devlet, çok daha pratik, çok daha maliyeti düşük bir şekilde hem sektöre öncülük etmiş olacaktı hem de bu maliyetleri, yani milyar lira seviyesindeki maliyetleri düşürmüş olacaktı. Deniyor ki burada yanıtta: "MİLKAS Projesi -yani baca gazı kükürt arıtma tesisinin millîleştirilmesi, yerlileştirilmesi projesi- teşekkülümüz uhdesindeki termik santrallerin özelleştirilmesi sonucunda -evet, ki şu anda devraldığınızda var- projenin uygulanabileceği herhangi bir katı yakıtlı santral ünitesi bulunmaması nedenleriyle birinci aşama sonunda sonlandırılmıştır." Ne acıdır ki 1/1/2020 tarihinde aslında bu çalışmalar Soma'da yapılmaya devam edilseydi ve bunun altyapısı bir şekilde oluşturulsaydı EÜAŞ ve muhtemelen TEMSAN bir arada 1/1/2020 tarihinde aslında bu baca gazı kükürt arıtma tesisi problemi olan termik santrallerin bu filtrelerini belki de yerli ve millî olarak takmış olacaktı. Bunu mutlaka planlayanlar vardı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda, bu doğrultuda 2013'te proje hayat buldu. Ama birileri de bunu engellemek için çok ciddi bir çaba sarf etmiş, bu görünüyor ve bu projeler de akamete uğramış.

Son iki cümleyle bitiriyorum, o da şudur: EÜAŞ, tabii, elektrik üretimiyle ilgili olan bir kurum. Dolayısıyla, nükleer santrallerde de elektrik üretilecek. Ben Genel Kurul konuşmamda toryumla ilgili bazı teknik bilgiler aktarmıştım. Bu bakımdan, toryum teknolojisi Türkiye'de geliştirilmeye muhtaçtır ve dünyada da dördüncü sırada en fazla rezerve sahibiz ve aynı zamanda toryumdan, nükleer yakıt olarak toryumu kullandığımızda bir proton hızlandırıcısı vasıtasıyla kullandığımızda prosesin içinde herhangi bir şekilde nükleer silah da çıkmıyor. Dolayısıyla, dünya açısından nükleer yakıta çok iyi bir alternatif. Bu Akkuyu Nükleer Santrali'nin yakıtı uranyum-235 aynı zamanda da atom bombası elde etmekte de kullanılan bir element. Bu noktada Akkuyu'da bu fırsat kaçırılmıştır, toryum alternatifli bir yakıt sistemi kurulması kaçırılmıştır. Bundan sonraki enerji planlamasında vizyon oluşturulurken mutlaka toryum yakıt alternatifi değerlendirilmelidir. O gün geldiğinde de hazır olmak için toryum mükemmeliyet merkezlerinin şu anda kurulması gerekiyor acil olarak. Bu konuyla ilgili yaptığınız çalışma var mıdır? Nükleer yakıtta dışa bağımlı olmak demek, bu yakıtı alamadığınız anda zaten nükleer santralinizin de susması anlamına gelir.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Nükleer santral konusunda çok eleştiri getirebiliriz ama gelinen nokta itibarıyla söylüyorum; eğer bir nükleer santral, bugün Mersin'de yapılıyorsa Doğu Akdeniz'e, tam çatışma bölgesinin hemen yakınına, dibine ve güvenlik zafiyetleri de ortada iken ve yüzde 51'i de her hâlükârda Rus Federasyonu'na ait olacakken ve atığını bile para karşılığı satın alıp da kendi ülkesine götürme yolunu Rusya Federasyonu seçmişken toryum yakıt alternatifi üzerinde millî bir proje olarak bakıp hem gizliliğine dikkat ederek hem de ciddi bir bütçe ayırarak çalışma yapılması gerekiyor. Biz daha önce 7 nükleer fizikçimizi Isparta uçak kazasında kaybetmiştik.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, lütfen tamamlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sonrasında da koşa koşa uranyum yakıtlı nükleer santrallere sarılmıştı AK PARTİ Hükûmeti. Ümit ediyorum yüzünü artık toryuma döner.

Teşekkür ediyorum.