KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evrensel hizmet yükümlüsü, 5369 sayılı Evrensel Hizmet Kanunu'na göre "Elektronik haberleşme sektöründe, ilgili mevzuatına göre Kurumca yetkilendirilmiş ve bu Kanun kapsamındaki hizmetleri sağlamakla yükümlü kılınan işletmeci" olarak tanımlanmaktadır. Kanun maddesinin yürürlüğe girmesi durumunda zorunlu hâllerde altyapı oluşturabilmek adına evrensel hizmet yükümlüsü olma şartı aranmadan ikinci veya üçüncü kurumlara devredilmesi sağlanacaktır. Şimdi, genel itibarıyla kanun dilinin açık net ve anlaşılır bir biçimde olması gerekmektedir.

Buradaki zorunlu hâller nedir? Çünkü aslında yapılmak istenilen düzenlemeyle gerek 5369 sayılı Kanun maddeleri gerekse yönetmeliklerdeki, mevzuatlardaki sorumluluklarını yerine getirmek zorunda olmayan bir yapı oluşturulacak.

Şimdi, 5369 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinde "İmtiyaz ve görev sözleşmeleri ile ruhsat ve genel izinlerde her ne ad altında olursa olsun 3'üncü maddede belirtilen ilkelere aykırı düzenlemeler yapılamaz." denilmektedir. Nedir bu ilkeler? "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan herkes, bölge ve yaşadığı yer ayırımı gözetilmeksizin yararlanır. Evrensel hizmet, fert başına gayrisafi yurt içi hasıla tutarı da göz önünde bulundurularak karşılanabilir ve makul fiyat seviyesinde sunulur. Düşük gelirliler, engelliler ve sosyal desteğe ihtiyacı olan grupların da evrensel hizmetten yararlanabilmesi için uygun fiyatlandırma ve teknoloji seçeneklerinin uygulanabilmesine yönelik tedbirler alınır. Evrensel hizmet, önceden belirlenmiş hizmet kalitesi standartlarında sunulur. Evrensel hizmetin sunulmasında ve ulaşılmasında devamlılık esastır."

Şimdi bu zorunlu hâller ile bu ilkelerden sorumlu olmayacak mı bu yeni yükümlü?

Yine, buradaki zorunlu durumlarda izin vereceğiniz evrensel hizmet yükümlüsü olmayan işletmeciler, bu maddenin birinci fıkrasında da öngörüldüğü gibi yüzde 30 avans ödemesinden yararlanabilecek mi?

Bir de Sayın Başkan, sadece bu konuda değil genel olarak birçok kanun teklifinde "zorunlu hâller" "acil durumlar" "mücbir sebepler" "gerekli görülmesi" gibi ifadeler sıklıkla tekrarlanmakta ama bildiğim kadarıyla bu durumlarla ilgili net bir örnek bulunamamaktadır. Kurumlar, bu durumları kendi menfaatleri çerçevesinde yorumlamaktadır. İşte, Kamu İhale Kanunu'nda bildiğiniz üzere 21/B maddesi var ya, açık usul yerine, kanunun deprem ve afetler gibi önceden bilinemeyecek olağanüstü hâller için öngördüğü pazarlık usulüyle ihaleler gerçekleştirilmektedir. Birçok kurumun bu tarz ucu açık ve inisiyatife terk edilen alanı kendince yorumlaması bir ekonomik kaybı da doğurmakta ve aynı zamanda haksız zenginleşmeye de yol açmaktadır. Bu örneği verme sebebim, işte bu, ucu açık kelimelerin kanun tekliflerinde yer almasının önüne geçmek ve kurallar bütününün reel olarak oluşmasını sağlamaktır.

Teşekkür ederim.