KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Benim söz talebim vardı.

BAŞKAN FATMA AKSAL - Buyurun.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim.

Öncelikle ben şunu gerçekten samimiyetle soruyorum: Tartışmamızda ne gibi bir engel var? Ne güzel, Adalet Bakanlığı bir taslak hazırlıyor olabilir; farklı kurumların, sivil toplum örgütlerinin bu konuda önerileri olabilir; sizin iktidar partisi olarak bir taslağınız olabilir, muhalefet partilerinin bir taslağı olabilir; niye konuşmuyoruz bunu, ne zararı var? Bu toplantıyı düzenleriz, bizler fikirlerimizi söyleriz, sizlere nelerin yapılması gerektiği noktasında önerilerimizi sunarız ve ortak akılla bir yasa düzenlemesi, bir kanun değişikliği olur. Aslında belki de sorgulamamız gereken en büyük problem bu; bugüne kadar yapılmış olan, yani on dokuz yıllık iktidarınız döneminde yaptığınız, birçok değişikliği "Ben yaptım, oldu." anlayışıyla hayata geçirdiğiniz için sonuç da alamıyoruz ve belki yer yer tekrara düşeceğim ama bile isteye tekrara düşeceğim çünkü -Candan Vekilimin de dediği gibi- söz konusu kadın olunca biz bu konuya gerçekten partilerüstü bakıyoruz ve artık bu ülkede her şeyin ötekileştirildiği, her şeyin siyasallaştığı bir dönemde kadın bedeni üzerinden, kadın yaşamı üzerinden bir siyaset yapmayı doğru bulmuyoruz açıkçası.

Şimdi, konuşmanızda dediniz ki: "Biz bu toplantıyı yasama çalışmalarının etkinliği nedeniyle birleştirme noktasında yapmadık." Bir yıl olmuş zaten bu Komisyon çalışmayalı yani zaten etkin bir Komisyon değil; belki de tartışmamız gereken nokta bu. Bakın, bu Komisyona bugüne kadar havale 179 teklif var, 1 tanesi bile görüşülmemiş ve içerisinde Sayın Binali Yıldırım'ın yani AK PARTİ'nin kendi getirdiği teklif dahi görüşülmemiş bu Komisyonda. Hadi bizi geçtik, muhalefet partilerini geçtik, MHP'nin önerisini, 10 kez Arzu Hanım teklif getirmiş bu Komisyona, onu dahi görüşmemişsiniz. O zaman bu Komisyonun belki de varlık sebebinde bir sıkıntı var. Komisyon raporu yok, kanunlaşan hiçbir madde yok. 27'nci Dönemden beri 9, bugünkü toplantıyla 10 kere toplandı. Yani biz sadece bu Komisyonda bir araya geliyoruz, bir yerlere gidip geziyoruz, evet bakıyoruz, incelemeler yapıyoruz; bunları da yapalım ama bu Komisyonun işleviyle ilgili gerçekten ciddi bir problem var. Hele hele kadın haklarının bu kadar gasbedildiği böyle bir dönemde ve bu Komisyona bu kadar ihtiyaç duyulduğu bir dönemde sekiz ay hatta bir yıl toplanılmamasını asla ben kabul etmiyorum.

Hayati teklifler var. Mesela bizim belki şunu da sorgulamamız lazım: Örneğin yargı reform paketinde... Çok güzel, keşke hayata geçebileceğine inandığımız ve bu anlamda hayata geçmesi için her türlü desteği vermeye açık olduğumuzu ifade ediyorum ama biz bu teklifi zaten yıllardır sunuyoruz size. Gelin, bakın, diyoruz ki: İşte ısrarlı takip teklifimizi sunmuşuz, boşanmış eşlerin cezalandırılma kapsamının değiştirilmesini söylüyoruz. Şimdi mi yapılıyor bu? Bugüne kadar öldürülen kadınlar, bugüne kadar hafifletilmiş bir sebep unsuru olarak boşanmış eş kavramının gösterilmesi, daha az ceza alması, bunların sorumlusu kim? İşte bunları çözebilmemiz için bizim ortak akılla hareket etmemiz gerekiyor. O zaman bu Komisyonun hiçbir görevi yok, hiçbir anlamı yok yani siz yasamayı yok sayıyorsunuz, yasamayı yürütmenin tahakkümüne koyuyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Yürütme yapsın, hazırlasın." Hatta ve hatta şunu da söyleyeyim. Yürütme de hazırlamıyor, biz bu teklifleri kimin hazırladığını da bilmiyoruz. Cumhurbaşkanının yüksek oluruyla. O zaman biz bu tekliflerimizi, bu önerilerimizi, yasamayı komple işlevden çıkaralım, bekleyelim ki Cumhurbaşkanının keyfi olsun, bu yasayı kanunlaştırmak istesin. Ya da uygulama, dediği gibi Candan Vekilimin, kanunlaştırılacak da bir şey yok, uygulamada zaten yani adı üstünde eylemde bizim problemimiz var ama birilerinin keyfinin beklersek bir adım dahi atamayız. Bugün İstanbul Sözleşmesi hâlâ tartışılıyorsa ve biz bu Komisyon olarak buna bir tepki gösteremiyorsak bence bu Komisyonun bu saatten sonra yaptığı işlemin, işlevlerin hiçbir anlamı yok, bunu da ifade etmek istiyorum.

Çok teşekkürler.