DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri, Sayıştayın denetçileri, bürokratlar ve milletvekili arkadaşlarımız; hepiniz tekrar hoş geldiniz.

Öncelikle, gerçekleşen helikopter kazası ve kaybettiğimiz şehitlerimiz için başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Aileleri, sevenleri ve hepimize de sabırlar diliyorum.

Özellikle TEİAŞ'ın yani Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin denetiminde de vurguladığım gibi, bazı yapılan hatalar ve eksiklikleri maalesef telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurduğunu acı bir şekilde görüyoruz. Bunlar da "Cougar" tipi helikopterle ilgili yaşadığımız çeşitli felaketler. Daha önce TEİAŞ'ın Millî Savunma Bakanlığıyla aslında çok daha önce kurması gereken bir koordinasyonu kurmaması dolayısıyla yüksek gerilim tellerine takılmayan 50 dolarlık -evet, sadece 50 dolarlık- ikaz kürelerinin bulunmayışı nedeniyle maalesef bir helikopter kazasında yine askerlerimiz şehit olmuştu. Şimdi, bir kez daha bir helikopter kazası yaşadık. Bazı çözümlemelerini yaparken bu kazaların nedenlerini araştırırken de maalesef bazı cihazları yurt dışına göndermek veya yurt dışından bu helikopterlerin üretilme sürecinde yetkisi olan ülkelerin yetkilileri tarafından incelenmesi için bazı adımlar atmak zorunda kalıyoruz. Bu bakımdan, yerlilik ve millîliğin ne kadar önemli olduğunu ve aynı zamanda da KİT Komisyonu denetimlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüğümüz, görmemiz gereken ve bu doğrultuda da yedi gün yirmi dört saat çalışmamız, çok iyi konsantre olmamız gereken bir Komisyondayız.

Benim arkadaşlarım hurda konusuyla ilgili çok boyutlu olarak değerlendirmeler yaptılar, sorular sordular. Ben şunu soracağım: Bir bütün olarak bakıyorum, hurda konusunda bir problem var. Milletvekillerimiz mesleki tecrübeleri doğrultusunda da bazı bilgiler aktardılar. Bence çok çarpıcı ve çok dikkate değer. Yani "Hurdaların teslimi aşamasında yolda yarısının kaybolduğu" ifadesi bu Kurumun yetkilileri olarak gerçek anlamda hepimizin şapkamızı çıkarıp, önümüze alıp bir kez daha "Biz ne yapıyoruz?" diye sormamız gereken bir soruyu ortaya çıkarıyor. Bu bakımdan, bu sorunun cevabını aramak için şunu soruyorum: Makina ve Kimya Endüstrisi kurumu olarak size hurda teslim edecek kamu kurum ve kuruluşları zaten belli. Bu kamu kurum ve kuruluşlarında size teslim edilecek ve edilmesi gereken hurdalarla ilgili bir çalışma yürütüyor musunuz, bir denetim mekanizması var mı, buna dâhil misiniz? Aynı zamanda, Sayıştay maalesef geriden gelerek denetim gerçekleştiriyor yani bulunduğumuz... Örnek veriyorum; bu yıl için, 2021 yılının denetimini Sayıştay şu anda yapmıyor. Hâlbuki Sayıştay, 2021 yılının denetimini, yönetim sürecine katılarak aslında bir nevi kendi değerlendirmesinden de geçirip kamu zararı doğurma riski taşıyan yatırımlara ve projelere, o kurumlara katkı verse, bu ilgili, hurda teslim etmesi gereken kamu kurum ve kuruluşlarının, o yıl içinde ne kadarlık hurdayı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna teslim edeceğini de aslında öngörebilir, ortaya çıkarabilir, denetleyebilir. Sorum şu: Sizin tespitleriniz ve dava sürecinde de karşılıklı davalarda bulunduğunuz kamu kurum ve kuruluşlarında sadece hurda kaybolması, çalınması veya farklı piyasaya satışı noktasında değil, vakıf ve derneklere hurda bağışı yapıldığını tespit ettiniz mi? Ettiyseniz hangi kamu kurum ve kuruluşları, hangi vakıf ve derneklere veya buna benzer çeşitli yapılara ne kadar piyasa değeri olan ve hangi miktarda hurdayı teslim etmiştir?

Teşekkür ediyorum.