KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, hazırunu selamlıyorum.

Şöyle bir durum var: Burası bir Araştırma Komisyonu dolayısıyla sunumların tamamının üzerinden geçerek bu iyi olmuş, bu güzel olmuş diyebilme imkânımız da yok. Bu Araştırma Komisyonunda -ben siyaset üstü demeyeceğim çünkü hayatın her alanı siyaset ama- partilerüstü bir anlayışla yaklaşıyoruz yani bir partizancılık yok çünkü burada, bu Komisyonda herkesin samimiyetle bu meselenin çözümüne yönelik çaba sarf ettiğinden zerre kuşkum yok. En nihayetinde hepimizin çoluğunun çocuğunun geleceği, ailemizin geleceği, bu yurttaşların, bu ülkedeki vatandaşlarımızın, hepimizin geleceği açısından önemli. Doğal olarak, biz de tabii, gezdiğimiz yerlerden ya da dinlediğimiz şeylerden gördüğümüz eksiklikler ya da ikna olmadığımız hususlar konusunda siz de buradayken, Sayın Bakan buradayken bunları dile getirme ihtiyacı hissediyoruz belki üzerinden bir daha geçmek açısından. Olur, olmaz ayrı bir tartışma ancak bunları dile getirmek de hem vatandaşın talebi açısından hem de bizim gördüğümüz eksiklikler açısından önemli.

Ben şuradan başlayacağım: Örneğin, bu Elâzığ'daki köy evleri meselesi vardı.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Şimdi, şu acil, ağır hasarlı mevzusu... Mesela burası neresi? İzmir. Şu an acil yıkılacak, yıkık ağır toplamı 5.032 bağımsız bölüm, tamam mı? Mesela ağır hasarlı 618 yapı varken orta hasarlı 660 yapı var, biraz hasarlı var yani 7.600 yapı. Şimdi, ben şunu net söyleyeyim size: Hani tespit yapmaya gerek yok yani bu 7.500'ünde de orta hasarlı 680'inde de gidin, riskli bina tespiti yapın, hepsi riskli çıkar. Şimdi, yani o yüzden orta hasarla ilgili karar alırken bu miktarı ve şeyi iyi etüt etmek lazım yani afetten ayırmak lazım sanki.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Bakanım, bunlar gözle yapılan muayene sonuçları.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Tabii, tabii. Bu gözle, bizim arkadaşlarımızın gidip kendi ellerindeki araç gereçlerle, yine bizim programımız var teknik, o programla birlikte yapılan tespitler.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Elâzığ depreminde bir artçı deprem oluyor, o orta hasarlıların yarısı ağır hasarlı oluyor bir anda yani, o da gözle yine yani şey değil...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Dönüyor ağıra, tabii, olabilir yani.

BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Buyurun Sayın Kenanoğlu.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şimdi, madem buradan başladık, ben de buradan devam edeyim yani bu Van'da otellerin yıkılması falan vardı bu on yıl önceki depremde sanırım. Orada da orta hasarlı olan binalar yıkıldı ve esas büyük yıkım da o orta hasarlı binalar üzerinden gerçekleşmişti yani esas can kayıpları filan da. Şimdi, dolayısıyla aslında burada maliyet açısından ya da benzeri söylediğiniz şeyler açısından orta hasarlı ayrımı yapmak gerekebilir ama diğer taraftan vatandaşın maruz kaldığı durum açısında da çok sıkıntılı bir konu. Bizim Elâzığ ve İzmir gezilerinde de en çok şikâyet aldığımız ya da dert yakınılan konulardan birisi bu orta hasar mevzusuydu yani vatandaş orada binasındaki hasarı gözle de görüyor, çoluğunu çocuğunu onun içerisine sokmak konusunda çok ciddi psikolojik sorun yaşıyor. Bir de o depremi o evin içerisinde yaşamış, onu da biliyor yani orta hasar çok ciddi bir vaka, hani ne yapılabilir ayrı bir tartışma konusu ama bunun bir kere gözden geçirilmesi, orta hasar konusunun gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu, son derece problemli bir alan olarak duruyor karşımızda.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Kesin.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şimdi, bu Elâzığ'daki köy evleri meselesini, muhtarlarla yapmış olduğumuz toplantıda da dile getirdiler. Örneğin, 2011 yılında yapılan köy evlerinde köylünün müştemilatlarını koyabileceği bir zeminde bir yer yapılmış, onun üzerine ev konulmuş ama şimdiki yapılan konutlar bildiğimiz yazlık tatil evleri gibi olmuş. Açıkçası çok da güzel evlerdi gördük yani açıkçası arkadaşlarımızla birer tane verirler mi diye düşündük.

BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - 117 yaşında bir amcamız kapıda karşıladı bizi.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Bir tane Gökan Bey'e vereceğiz oradan, o da çok beğendi.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Çok güzel...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evler çok güzel, ona söyleyeceğimiz bir sözümüz yok. Güvenilir, sağlam, çelik konstrüksiyondan yapılmış ama köy evi filan değildi yani.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM -Niye köy evi değil?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yazlık ev yani sonuçta köylü dediğiniz sadece...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Ne olması lazım köy evinde?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Müştemilatını koyabileceği, işte...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Ahır ihtiyacı olanın ahırı var, gösterelim onu görseli varsa.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - O zaman bu köy evlerini şöyle düşünürüz: Ya, bunlar çiftçilik yapmayacaklar, hayvancılık yapamayacaklar bir daha demektir. Bunlarda yoktu bizim gittiğimizde.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Şimdi şöyle: Yanında ahırı varsa...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yok.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Bir dakika şimdi. Yıkılan süreçte biz gittik, tespitimizi yaptık, adamın evi vardı, yanında da altında da ahırı vardı.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yıkıldığı için mi onlara verdiniz?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Hayır, hayır.

Ahırı olana biz ahırlı yapıyoruz. Bakın, orada ahırlı olanları durduralım bir. Bakın, şimdi, mesela, ahırı olanı, eğer hasar tespitte ahırı varsa ahırını yanına yapıyoruz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Tamam, onu gördük.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Dolayısıyla şunlar ahırdır, tamam mı? Şu evidir, şu da ahırıdır. Bakın, bunların hepsi ahır. Gördünüz mü? Demek ki hasar tespitte eğer hayvancılık yapıyorsa, ineği varsa, efendim, orada yanında, altında ahırı varsa biz o tespitler çerçevesinde, yeni projede de 60 metrekare ahırını ineğini koyabilecek şekliyle yapıyoruz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Tamam, mevcutta ahırı yıkılanlara yapılmış yani onlarda bir sıkıntı yok.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Ahırı olmayan demek ki hayvancılık yapmıyor.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yani yarın öbür gün yapmak istese de yapamayacak anlamına da geliyor bu.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Niye yapamayacak? Gelsin yapsın şuraya.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Nereye yapacak orada, nereye koyacak?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Orada boş...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Burası değil o, bizim gördüğümüz evler bunlar değil, başka bir köyde...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Herhangi bir yere yapabilir.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Herhangi bir yer yok orada, mümkün değildi yani oraya ahır yapacak bir yer yoktu.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Onun sebebi o değil.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Buna dam denir, dam, ahır değil! İki baş hayvandan başka bir şey girmez oraya.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, buradan ahır olmaz ya. Biz de köyde yetiştik, bizim de 3-5 hayvanımız vardı yani ineğimiz, koyunumuz, kuzumuz vardı; onun neresine sokacaksınız, ben anlamadın yani.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - 60 metrekare o ev.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Mümkün değil yani o küçük yere o kadarcık şeyi sokmak.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Traktörünü koyacak, yemini koyacak, buğdayını koyacak.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Orada Çevre Şehircilik İl Müdürüne de sorduk biz, hayvan sayısına göre yapılıyor.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Neyse o tartışmaya girmeyelim ama burada vatandaşların bize orada ilettikleri, muhtarların ilettikleri konu üzerinden söylüyorum. Ahırı yıkılanlara bu şekilde yapılmış ama tamamen, hiçbir şekilde ahırı olmayan ve yazlık şekilde yapılan yerler var, bunlarla ilgili de en azından alt katına ya da işte yanına müştemilat yapabileceği bir yer talepleri vardı. Bunun, önümüzdeki süreçler içerisinde hayvancılık yapma ihtimaline karşı önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, bu bina kimlik kartı meselesi son derece önemli yani olumlu bir çalışma. Benim bu Deprem Araştırma Komisyonunda gördüğüm en önemli adım bu binalara kimlik kartı meselesiydi, bu da dile getirildi, Gökan Bey'de üzerinde uzunca durdu. Esasında depremde kiracıların mağduriyetini de engelleyecek bir durum çünkü kiracılar ciddi anlamda sorun yaşıyor, herkes çok basit onarımlarla orayı terk edip kiraya veriyorlar ve çoğunlukla da kiracılar nasıl bir evde yaşadıklarını bilmeden oraları kiralamak zorunda kalıyorlar ya da oturmak zorunda kalıyorlar ve oradan kaynaklı olarak da yaşamlarını yitiriyorlar, ailelerini kaybediyorlar. İşte, bu Rıza Bey Apartmanı tartışmasında da böyle bir şey var yani. Şu anda siz diyorsunuz ki: "Ya, insanlar konutunu istiyor." Doğru, onun için hava hoş yani o başka yerdeymiş, gelmiş, orada konut yıkılmış, evler altüst olmuş, bir sürü insan ölmüş, kendisinde bir şey yok, belki bir başsağlığı dilemiş, geçmiş gitmiştir, şimdi konutunun derdine düşmüş, rantının derdine düşmüş. Ama orada yaşamını yitiren insanlar, çoluğunu çocuğunu kaybeden insanlar da bir şekilde oradaki o hafızanın yaşatılması, o anının sürdürülmesi, o acının dindirileceği bir mekân olması açısından önemsiyorlar. Buna biraz rant, ekonomi, işte oradaki ev sahibinin oraya bakışı üzerinden değil de genel, toplumsal bir mesele ve sosyolojik bir mesele üzerinden bakmak gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve siz de söz vermişsiniz, bunu dile getirmişsiniz ve bu öneri bir beklenti oluşturmuş, bence bu devam ettirilmeli, bunu söyleyeceğim.

Bu imza meselesini orada bize de söylediler ve hatta şöyle söyleyeyim: Biz Rıza Bey Apartmanı'nın enkazının başındayken, o şeyin başındayken İl Müdürü çok doğru yaklaşmadı, onu da söyleyeyim size, oradaki, İzmir'deki İl Müdürümüz çok doğru yaklaşmadı ve mağdur ailelerden, 4 çocuğunu kaybeden ailelerden birisi gelmişti oraya, aileye şunu söyledi: "Siz imza vermediniz." Şimdi, Sayın Bakan Yardımcısı da oradan "İmza vermediler." diyor. Ama imza şöyle isteniyor: Sonra ben soruşturdum nedir bu imza meselesi? Yani ortada bir şey yok, şu anlamda bir şey yok, sadece Sayın Bakan ve Cumhurbaşkanı söz vermiş, proje ilan edilmemiş, bunun yapılacağı konusunda ortada bir garanti yok ama aileden örneğin "Ben yerimi buradan istemiyorum, rezerv alanından istiyorum." deyip dilekçe isteniyor yani şimdi ailenin yerinde siz olsanız verir misiniz böyle bir şeyi? Tamam, koyun oraya projeyi, versin imzayı. Şimdi, proje konmamış, gördük ki orada da şu anda uyduruktan bir anıt konmuş yani çok öyle bir deprem alanını filan ifade eden bir şey de değil yani onu da görmemiz gerekiyor. Bu anlamıyla hani verilmiş sözler önemlidir bir taraftan yani hem Sayın Cumhurbaşkanının verdiği söz var hem Sayın Bakanın verdiği -sizin verdiğiniz- söz var, bu sözün arkasında durulması gerektiğini ben önemle hatırlatmak isterim.

Bu Elâzığ'daki 2+1 konut meselesi de yani vatandaşın şöyle bir bakış açısı vardı, biz onu aramızda da Komisyon üyeleriyle konuştuğumuzda yani canını kurtaran mal derdine düşmüş, onu gördük, bir şekliyle öyle bir insan psikolojisi yani böyle de bir durum var. Hatta hiç can kaybı olmayanlar tümüyle bu mallarını nasıl alabilirler ya da nasıl arttırabilirler derdinde de duruyorlardı. Yani 2+1 konutlar orada ciddi anlamda sizin açınızdan, en azından iktidar açısından ciddi sıkıntılı bir pozisyonda. Onların yani 2+1'lerin belki hani sosyal konut ilan edilerek başka rezerv alanlarından ve benzeri alanlardan takası yapılabilir yani öyle bir çözüm olabilir. O da ciddi bir şekilde şikâyet konusu olarak aktarıldı.

Bir de şu vardı: Örneğin, Elâzığ'daki rezerv alanı belediyeye devredilmişti ama İzmir'deki rezerv alanı belediyede değildi. Başka yerlerde nasıl bu uygulama onu bilmiyorum, hani burada partizancılık yapmayalım diyorum ama böyle bir yaklaşım var mı yok mu açıkçası ben kuşkuluydum yani merak ediyorum bunu. Hani, Elâzığ'da rezerv alanı komple belediyeye devredilmiş iken...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Hayır, öyle bir şey yok.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yanlış mı söylüyorum.

Yani Elâzığ Belediyesi rezerv alanının kendilerine devredildiğini ifade etti o zaman yanlış bilgiydi ya da biz yanlış...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Hayır, hayır şöyle: Abdullah Paşa'da biz 2 bin konutluk proje yapıyoruz. Orada İmar İskân Blokları mantığında sadece binanın oturduğu yerde mülkiyet söz konusu, kalanlar hazine arazisi ve ağır hasarlılarla alakalı biz o bölgede 2 bin konutu yapıyoruz ve bütün bölgenin ağır hasarlılarına orada konutlar veriyoruz. Ancak hemen yanında orta hasarlı, az hasarlı yerler var; buralarda da yine çatı, saçak mülkiyeti var, kalan hazine mülkiyeti. Belediye ile vatandaşlara dedik ki: "Siz eğer dönüşmek istiyorsanız belediye de size öncülük etsin, biz bu arsaları rezerv olarak belediyeye verelim, size de destek olsunlar, sizin dönüşümünüze katkı sağlasınlar."

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Peki, açıklama için teşekkür.

Sonuçta bunlar bize sorulan ya da bizim de merak ettiğimiz konulardı. Bu -Van konusunda Vekilim sen ifade edeceksin herhâlde- Van'la ilgili bir soru vardı, onu Van Vekilimiz burada kendisi ifade edecek.

Ben teşekkür ediyorum.