| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in, AB'nin geçen hafta yapılan zirvesindeki Türkiye'yle ilgili karara, büyükelçiler kararnamesine ve yurt dışında konsolosluklarda pasaportla ilgili yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .04.2021 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, aslında, tabii, Sayın Bakan Yardımcısına soracağım ama Bakanlıkla ilgili konular, yardım alması gerekirse teknik kadrosundan -belki gerekebilirdi- ama sizin takdirinizle... Konular bilmediği konular değil zaten.
Birkaç hususu soracağım. Birincisi -aslında size geçmişte de gündeme getirmiştik, Sayın Ünal Çeviköz de söyledi "Türkiye'yi ilgilendiren önemli konularda, komisyonlarda bunu öncesinde ya da sonrasında konuşalım." diye ama bunu bir türlü yapamadık- mesela, bir Avrupa Birliği zirvesi sonucu oldu. Dışişleri Bakanlığının bir değerlendirmesini gördük "Olumlu ortam oluşturma gayretini memnuniyetle karşılıyoruz." şeklinde ama zirveden çıkan metne baktığımızda, ortaya çıkan fevkalade kaygı verici unsurlar var o metinde ve o zirve metni sonrasında önümüzdeki günlerde yine AB'nin lider kadrosu Türkiye'ye gelecek, temaslarda bulunacak devletin üst düzey yetkilileriyle. Bu konuda ortaya çıkan, en azından bizim gördüğümüz, mesela Türkiye'nin adaylık sürecinden bahsedilmemesi, Türkiye'nin isminin dahi geçmeden "Doğu Akdeniz" diye bir başlık altında ele alınıyor olması. Aslına bakarsanız, hakkımız olan, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi bir konunun birçok yine yeni koşula bağlanması. Bunların arasında da onların "provokatif" ya da "illegal hareket" "tek taraflı hareket" dediği, aslında meşru haklarımızın savunması olan, gerek Doğu Akdeniz'de gerek Ege'de gerekse Kıbrıs'taki haklarımızın korunmasından bizim sarfınazar etmemiz beklentisi, bunun yaptırımlara bağlanması vesaire gibi... Bu konuların hem Komisyonumuzda -olabiliyorsa Sayın Bakanın katılımıyla- daha önce Sayın Çeviköz'ün ifade ettiği gibi, Avrupa Birliği Komisyonumuzun da belki katılımıyla değerlendirilmesi gerekir. Ama Sayın Bakan Yardımcısına ve onun aracılığıyla tabii ki iktidara şu çağrıda bulunmak istiyorum, gelecek olan AB yetkililerine şu hususun net bir şekilde vurgulanması gerekiyor: Bir, biz tam üye adayı olan bir ülkeyiz. Biz sadece Suriyelileri ülkesinde barındıran bir bölge ülkesi değiliz. Bunun net bir şekilde artık kayda geçirilmesi lazım. Bizim ahde vefa ilkesi geçerliyse eğer hâlâ, biz gerçekten aday ülke statüsündeyiz. Doğrudur, bu, bazen Avrupa'nın, bazen bizim kendi içimizde yaşanan sorunlarla gecikmiş, bir şekilde durmuş olabilir, kesintiye uğramış olabilir ama bu bizim kazanılmış bir hakkımız, buradan geri dönülmesi kabul edilmez.
İkincisi de gerek Doğu Akdeniz'de gerek Kıbrıs'ta Kıbrıs Türkünün, KKTC'nin ve kendi egemenlik haklarımızın kararlılıkla savunulacağının ifade edilmesi lazım. Neden bunu vurgulamak zorunda hissediyorum? Çünkü ben dinliyorum Merkel'i, diyor ki: "Tavizler verdiler." Dinliyorum Borell'i: "Önemli tavizler verdiler." Okuyorum uluslararası ajansları: "Yumuşadı Türkiye." Neyde yumuşadık? Oruç Reis'i neden göndermiştik, niye geri çektik? Hangi kazanımı sağladık? O yüzden bunların da kamuoyuyla paylaşılması lazım. Rumlar kaynakların paylaşımı konusundaki tek taraflı taleplerinden vaz mı geçtiler, "Kıbrıs Türkleriyle paylaşmaya hazırız." mı dediler ki, biz Oruç Reis'i, Barbaros'u vesaireyi geri çektik? Hangi tavizler verildi? Bunların kamuoyuyla paylaşılması lazım.
Bir de Bakanlığın sizin de uhdenizde olduğunu tahmin ettiğim bir hususla ilgili de birkaç konuyu gündeme getirip sonuçlandıracağım. Malumunuz, bir süre önce geniş bir büyükelçiler kararnamesi oluşturuldu. Atanan büyükelçiler peyderpey Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yayınlanmasını müteakip görev yerlerine gitmekte. Esasında, henüz karşı tarafın agremanı alınmadan atanmasına karar verilen büyükelçilerin isimlerinin basına, kamuoyuna derhâl duyurulmasının doğru bir uygulama olup olmadığı hep tartışılmaktadır ama Hükûmetinizin bu yöntemde bir beis görmediğini anlıyoruz. Atanan isimler önceden duyurulduğu için, tabii, soracağımız bazı merkezlere gönderilmesine karar verilen büyükelçi adaylarının agremanlarının alınıp alınmadığını da bilemiyoruz. Agremanlar alındıysa durum elbette daha da tatsız. Basına da yansıdığı üzere Bakü ve Berlin'e atanmasına karar verilen 2 büyükelçinin kararnameleri aradan oldukça uzun bir süre geçmesine rağmen henüz yayınlanmadı. Bu durum doğal olarak akıllara bazı sorular getirmekte. Bu isimlere acaba karşı taraftan bir sebeple agreman alınamadı mı, yoksa daha önce vurguladığım üzere agreman alınmasına rağmen yerlerine başkalarının gönderilmesine mi karar verildi?
Bunu şu nedenle soruyorum: Geçmişte bir örneği var. Prag'a bir kariyer memuru, bir büyükelçinin atanması söz konusuydu, atanmıştı, agreman alınmıştı ama biliyorsunuz sonradan bu isim değiştirildi ve tartışmalı bir biçimde Egemen Bağış bu merkeze atandı. Partimizin bu atamaya ilişkin görüş ve değerlendirmeleri malumunuzdur. Bu yüzden acaba bu kez de son dakika Bakanlık harici bazı isimlerin atanması yoluna mı gidilecek? Bu konuyu merak ediyorum.
İkincisi de merkezde -yani "merkez" diyorsunuz- Ankara'da hiçbir görev verilmeden bekletilen büyükelçi sayısını sizden bizimle paylaşmanızı rica edeceğim. Benim kendi kaynaklarımdan ulaşabildiğim 40'ı geçtiği şeklinde. Merkezde 40'ın üzerinde kariyerden yetişme büyükelçi varken Bakanlık dışından yapılan bu atamalara ilişkin siz personelden de sorumlu Bakan Yardımcısı olarak şahsi olarak ne düşünüyorsunuz? Sayın Bakanınızla birlikte bu atamalarda Bakanlık personelini koruyacak nitelikte bir inisiyatif kullanmanız mümkün olabiliyor mu?
Son olarak da, daha önce sizinle şifahen paylaştığım "Bu konuyu çözüyoruz." dediğiniz için daha önceki Komisyona getirmemiştim ama daha sonrasında bize... Siz de görmüşsünüzdür basında, sosyal medyada, yurt dışındaki konsolosluklarda yurttaşlarımız konsoloslukların önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Bunun nedenini de doğal olarak anlayışla karşılıyorum, pasaportlar on yıl önce yenilendi, on yıl bitti aynı dönemde hepsinin yenilenmesi lazım yani pasaportların süresi doldu. Ama inanın çok büyük sıkıntılar var, içeri girebilen ayrı dertte, giremeyen ayrı dertte. Fotoğrafları sizler de görüyorsunuz, Meclis Genel Kurulunda ben bir konuşmam esnasında arkadaşlarıma da gösterdim.
Bu konuda merak ettiğim şu: Bu pasaportun süresinin bugün dolacağı belli. Ne zamandan belli? On yıl öncesinden belli. Acaba bunun planlaması işte geçen yıl, önceki yıl yapılamaz mıydı? Tabii ki bu yeni aldığınız kararla cumartesi günleri konsoloslukların çalışıyor olması memnuniyet vericidir. Ben inanıyorum ki oralarda çalışan Dışişleri personelimiz özveriyle çalışıyor, zaten tam tersini düşünemem. Nasıl yoğun çalıştıklarını tahmin ediyorum ama sanırım bir takviye yapılması gerekiyordu. Bunun önceden planlanması gerekiyordu. Bu konuda, vatandaşların sıkıntılarının giderilmesi konusunda hangi önlemleri alıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.