KOMİSYON KONUŞMASI

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum ama üzüntüyle teşekkür ediyorum.

Ben, esasen bu Komisyonu çok önemsiyorum çünkü bu Komisyonu oluşturan milletvekilleri çok değerli insanlar. İktidar partisindeki milletvekillerinin de bir kısmını çok yakından tanıyorum, çok değerli insanlar, Komisyon Başkanı olarak da sizi başından beri çok takdir ediyorum. Muhalefetteki arkadaşlar da çok çalışarak geldikleri için zaten bu Komisyonun değeri artıyor ancak Komisyonun işleyişi üzüntü verici şekilde gelişiyor. Burada olumlu bir görüşme yapamıyoruz, ben o kanaatteyim. Şimdi, bir defa savunmalara bakınca, ben geneli üzerinde konuşmalarıma aslında saklayacağım, orada söyleyeceğim hadiseleri de sadece önergeye döneyim, aslında doğrusu bu olur galiba.

Bu önergeyi verme sebebim şudur: 30 Martta bu bize ulaştı, bugün 1 Nisan, aradan bir gün geçti. Şu benim dosyalarım var ya, bunların tamamı bir yerlerden bana akan bilgilerdir. Kimler bunlar? TOBB, -burada galiba temsilcisi vardı- TOBB'daki sektör temsilcisinden tutun seyahat acentelerine, turizm işletmecilerine, bütün paydaşlara kadar herkes telefondan, WhatsApp'tan veya elektronik postadan yağdırdılar, tahmin ediyorum benzerleri iktidar partisi mensuplarına da gelmiştir. Ne diyorlar? "Bizim haberimiz yok." diyorlar. İsyan ediyorlar, isyan. "Haberimiz yok." diyorlar, "Bize sorulmadı." diyorlar. Peki, kiminle, nerede konuştunuz bu işi? Kim konuştu, kim hazırladı?

Burada bir endişemi dile getirmek istiyorum: Türkiye zor bir dönemden geçiyor ve bu zor dönemin esas kaynağı elbette ki partili Cumhurbaşkanlığı sistemidir ama zannediyorum Cumhurbaşkanı dâhil bazı insanlar yanıltılıyor, yanlış yönlendiriliyor. Nereden kaynaklandığını bilmiyorum ama bir kavram kargaşalığı, bir kurumlar arası kargaşa yaratılıyor.

Şimdi, savunmaları dinlerken aklıma bir şey geldi, John Perkins diye bir adam bir kitap yazmış iki ciltlik "Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" diye, hepiniz okumuşsunuzdur belki. Çok ilginç bir şekilde dünyadaki sömürü düzeninin nasıl devam ettiğini itiraf ediyor bu kitapta. Önce gidiyor sömürülecek ülkeye, orada böyle ele alınması gereken, önemli görülen insanları muhatap alıyor, onları ikna ediyor ve sonra onlar kendi fikirleriymiş gibi sömürü düzenine teklifte bulunuyorlar, kabul edilince de bayram ediyorlar, "Bizim teklifimiz kabul edildi." diyorlar ve sömürü düzeni ağırlaşarak devam ediyor ve hâlen Türkiye'de de benzer şekilde şeyler hissediyorum ve bundan büyük üzüntü duyuyorum.

Ben "Alt komisyona bu sevk edilsin." derken, bütün paydaşların dinlenme imkânı olsun, herkes fikrini beyan etsin, isteklerini dile getirsin. Geneli üzerinde ve maddeler üzerinde zaten uzun boylu konuşma imkânını bulacağız. Böyle söylendiği kadar kolay değil bu iş. Ne demektir 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı yapma yetkisini vermek, böyle bir şey olabilir mi? Kültür ve Turizm Bakanına bunu niye vereceksiniz? Komisyonu kuralım, orada geniş geniş konuşalım, Anayasa'ya aykırı taraflar varsa onlar da konuşulsun, oradan gelen rapora göre biz de rahat rahat çalışalım.

Bakın değerli arkadaşlar, bu Komisyon turizmle ilgili 3'üncü kanun teklifini görüşüyor. Bu önemli bir şey tabii Komisyonumuz açısından ama bunu görüşürken böyle bir günde nasıl inceleyelim? Gelen evrakları okuma imkânımız yok, zaten çok yoğun bir gündemle karşı karşıyayız. Ben o açıdan bu alt komisyon önerimin ciddiye alınarak, değerlendirilerek bir alt komisyon kurulsun ve o komisyondan gelen rapor üzerine biz daha sağlıklı bir şekilde çalışarak -teklif sahibi milletvekilinin ifade ettiği samimiyse- burada belki birtakım katkılarla Türk turizmine verimli bir hâle getirme imkânı buluruz diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Hayrettin ağabey, yani teklifiniz tabii tartışılabilir ama Komisyon işleyişi açısından teklifinizi Komisyonumuzun oylarına arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - İşte buna karşıyım zaten ben. İşte anlaşıldı mı; örnekte görüldüğü gibi.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Evet, reddedilmiştir.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayalım bir Başkan.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yok, saymaya lüzum yok değerli kardeşim, örnekte görüldüğü gibi. İşte karşı olduğum bu zaten.

Evet, geneli üzerinde söyleyeceğiz zaten daha çok şey.