KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle, ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, burada torba yasa yöntemiyle yine bazı düzenlemeler getirilmeye çalışılmakta. Tabii, bu torba yasa içerisinde ekonomiyle alakalı olandan tutun cezaevlerine giriş ve cezaevlerindeki haberleşmelere kadar çok sayıda ilgili ilgisiz maddeler olduğu çok açık.

Ancak ben bunlara geçmeden önce genel bir değerlendirme yapmak zorunda olduğumuzu görüyorum. Şimdi, kendi ilimizde ve ziyarete gittiğimiz birçok illerde yaptığımız görüşmelerde şunu gördük... Değerli arkadaşlar, özellikle iktidar partisi milletvekili arkadaşlarıma ve ortağı olan arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Şimdi, bazı eleştirileri kabul etmek istemeseniz de şu an yaşanan bir gerçek var, şu an yaşanan gerçek, esnafımız perişan. Siz ne kadar bunu kâğıt üstünde farklı şekilde anlatmaya çalışsanız da şu an esnafa ve yine, çalışana, işsize yani hemen hemen birçok alanda sizlerden destek bekleyen sektörlere yeterli destek olamadınız. Şimdi, aynı sokakta bulunan esnafları sırayla ziyaret ediyoruz, birine soruyoruz, diyor ki: "Ya, ben ancak 3 kere 1.000 liralık destek alabildim." E, peki, 750 liralık bu gelir kaybından yararlandın mı? "Yok, ben alamadım." Diğeri: "Ben ancak 750 lira alabildim." E, 1.000 lirayı aldın mı? "Yok, ben alamadım." Yani zaten "Verdik." dediğiniz destek, kira yardımıysa "3x1.000=3.000 lira" ya da gelir kaybıyla ilgili 750 lira boyutundaki destekleriniz. Şimdi, sizin gerçekten doğru desteklemelerle...

Başta Sayın Başkanımız Bülent Kuşoğlu'nun ifade ettiği gibi, Türkiye'deki bu corona sürecinde iktidarınız sınıfta kaldı; bunu kabul edin. Yani, şimdi, siz her şeyi böyle güllük gülistanlıkmış gibi gösterseniz de ekonomik anlamda gerçekten halkımız büyük sıkıntı yaşıyor. Buna dair çözüm önerilerinizi maalesef ki geliştiremediniz, bu sıkıntılar devam etmekte. Bunu bir kere ortaya koyalım.

Buradan yola çıkarak, şimdi, getirilen düzenlemeler var yani özellikle çiftçiyle ilgili olan bölümünü de söylemek istiyorum. Bakın, Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan borcun bu kadar yüksek bir faiz oranıyla ve peşinse yine 2021'in Ekiminde, değil taksitleyse yine 2021'in Ekiminde yüzde 30'unu alacak şekilde taksitle başlayan bir yapılandırmadan bahsediyorsunuz. Zaten vatandaşın yani çiftçimizin parası olsaydı bu kadar, hemen yüzde 30'unu veya tamamını verecek kadar, şimdiye kadar bunu öderdi. Yani burada yüksek faiz yüzde 18'lerden yani ilk yapılandırma tarihine kadar devam eden, sonraki yüzde 12, yüzde 6'lık destek veriyorsunuz. E, yüzde 18'lik faiz hesabı ne olacak yani bunu çiftçi nasıl karşılasın? Yani bunun gibi sizin yaptığınız ekonomik desteklemelerin bugün bu ülkede çare olmadığını açıkça söylemek gerekiyor.

Şimdi, corona sürecinde ortam normalleşmeye doğru giderken, siz ne derseniz deyin, ne kadar itiraz ederseniz de edin, bunu bir kez daha söylemek zorundayım yani kontrolsüz yapmış olduğunuz, başta mitingler olmak üzere, kontrolsüz uygulamalarınızla... Bakın, bugün kendi dükkânında bir umutla tadilatını, tamiratını yapmak üzere olan, örneğin, kendi ilim olan Antalya'da binlerce esnaf şu an umutsuzluk içerisinde. Daha geçtiğimiz hafta Kemer'in Tekirova Mahallesi'ndeyiz, turizmden en çok etkilenen bölgelerimizden, esnafımız hazırlık yapıyor, diyor ki: "Boya yapıyorum, dükkânımı sezona hazırlıyorum." Peki, nedir durum, beklentin ne? "Vallahi umutsuzum, dükkânı açıp açmayacağım belli değil." Yani siz bu turizm sezonu içerisinde insanların doğru düzgün iş yapabileceği koşulları sağlamaktan uzak bir süreç geliştirdiniz. Bugün baroların 300 kişiyle başlayacak olan genel kurullarını önleyip genel kurullar yapamadığı bir dönemi yaşarken sizler maşallah güzel kongreler gerçekleştirdiniz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, tek tek maddelerle ilgili ayrıca değerlendirmeler yapacağız tabii ki, burada üzerinde konuşacağımız maddeler var. Özellikle bu amme alacaklarının satışıyla ilgili, menkul ve gayrimenkul mallarının satışıyla ilgili uygulamalara getirmeye çalıştığınız düzenlemeleri şöyle bir değerlendirmeye çalıştığımda, özellikle teminat olarak yüzde 5'i getirdiğinizi ifade ettiniz, bunu bir yenilikmiş gibi gündeme taşıdınız. Ancak, bakın, gayrimenkulde yüzde 7,5; burada yüzde 5 gibi oran var. Ancak bu oranın yüzde 5 olması veya 7,5 olması, özellikle menkul yönüyle söylüyorum... Ancak her menkulü de böyle satılamaz ürünmüş gibi değerlendirmeyin, içerisinde araçtan tutun, belki başka değerli şeyler vardır. Dolayısıyla, yüzde 5 teminatın ne kadar yeterli olup olmayacağını bence bir gözden geçirmenizde fayda olabileceğini düşünüyorum. Gayrimenkulle aynı oranın olmayışı uygulamada ne getirir ne götürür, ona bakmak lazım.

Mahmut Bey'in biraz önce söylemeye çalıştığı aslında İcra ve İflas Kanunu'ndaki hükümler. Orada, tabii, teminat oranları farklı; yüzde 20'yle başlayan bir teminat oranıdır. Ancak burada gördüğüm ikinci bir eksikliği söyleyeyim belki uzmanları daha iyi bilir ama ben sadece bir hatırlatma olarak söylemek istiyorum burada: İlk ihalenin yüzde 75'le açıldığı ancak 2'nci ihalenin en düşüğünün olmadığını görüyoruz. En düşüğü yok, bunun da yani 2'nci ihaleye çıktığında en düşük şu orandan satılabileceğine dair bir açık hüküm yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlarsak sevinirim.

CAVİT ARI (Antalya) - Ancak oran belirtmeden ihale devam ederken rakamların en yükseğini verenle ihale yapılabileceği ifade edilmiş. Burada ihalelere fesat karıştırılabilme ihtimali olacağını hatırlatmak istiyorum.

Yine, şu cümleyle bitireyim, diğer değerlendirmeleri maddeler üzerinde yapmak istiyorum: Cezaevlerindeki haberleşme konusunu özellikle avukatlar yönüyle ilgili söylüyorum. Bakın, burada, maddede var, siz ne kadar "Yok." deseniz de bu haberleşme, görüşme konularının savunmanın bağımsızlığına gölge düşürecek bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Bu konu savunma hakkının zedelenmesi, orada mahkûm olarak da bulunsa kişinin savunma hakkının ihlali sonuçlarını doğuracaktır.

Bakın, örneğin, Antalya'da ve daha çok İstanbul'da bugün uygulanan şu yöntemi de burada kayıtlara geçsin diye söylüyorum, Adalet Bakanlığı yetkililerinin de buradan duymasını istiyorum: Bakın, Antalya Adliyesinde hâkim, savcı, personel ve geçici personel adliye girişinde x-ray cihazlarından elini kolunu sallayarak cihaza girmeden geçiyor ama avukatın o cihazdan geçmesi, çantasını, evrakları o cihaza sokması zorunlu. Bu uygulamaları yaşadığımız günlerdeyiz. Yine, aynı şekilde, bana gelen bilgi, muhtemelen ki doğrudur, yine ilgili, yetkili arkadaşlarımın verdiği: Başta saydığım yine hâkim, savcı, personel HES kodunu dahi göstermeden geçtiği hâlde, avukatlardan HES kodu istenmekte. Yani siz avukatları, daha doğrusu savunmayı böyle ayrıcalıklı ve değersiz hâle sokmaya taşıyan bir anlayışı şu an fiiliyata, uygulamaya devam ederken bu haberleşmenin avukatlar yönüyle ilgili olan kısmının ihlal edileceğini ve savunmanın zedeleneceğini buradan bir kez daha ifade ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

Bunlar maddeler üzerinde de görüşülecek Sayın Arı.

CAVİT ARI (Antalya) - Diğer maddeler geldiğinde de görüşlerimizi ifade edeceğim.

Teşekkür ediyorum.