| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 milletvekilinin, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 07 .04.2021 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bir miktar geneli üzerinde konuşurken bu konuya girmiştik ama şimdi biraz daha teferruatlı konuşmakta fayda var diye düşünüyorum çünkü önemli bir konu kurumlar vergisi oranı. Hakikaten, böyle, dört ay önce düşürme getirip bugün yükseltme... "O gün düşürelim, bugün artıralım." denilecek bir konu değil; böyle, hakikaten, ciddi yaklaşılması gereken bir konu. 940 bin tane mükellefi ilgilendirdiği gibi, tabii, epeyce de önemli yani büyük firmalarımızı ilgilendiriyor, reel sektörü ilgilendiriyor, diğer taraftan hizmet sektörü, bankacılık sektörü var yani bu iş çetrefilli konu.
Şimdi, bir defa, şu izahatı arkadaşlar yapmak durumunda: Bunu Nilgün Hanım yapsın ama AK PARTİ Grubu birazdan yüzde 20'den 25'e çıkartılmasına olumlu oy verecekse en azından şunu herhalde kendinize anlatmanız lazım: "Ya, biz bunun yüzde 15'e düşürülmesine de dört ay önce onay vermiştik, şimdi yüzde 25 çıkarılmasına da onay vereceğiz." diye bunu nasıl meşrulaştırdığınızı bir miktar bize söylemek durumundasınız diye düşünüyorum, tabii, sizin takdiriniz.
Şimdi, hiç kimse Covid'in arkasına saklanmasın arkadaşlar, Covid dün de vardı. 22 Ekimde Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu konuşurken Covid yok muydu? Veya ekonomi o gün de kötüydü, o gün de ekonominin çok ciddi sıkıntıları vardı. Ha, bugün diyorsanız ki: "Türkiye ekonomisi o güne göre çok daha kötü." ve bunu da kabul ediyorsanız o zaman onun üzerinden bir tartışma yapabiliriz ama bakın, o gün biz, muhalefet olarak -veya ben kendi adıma konuşuyorum- bir muhalefet partisi milletvekili olarak şunu düşünmedik: 940 bin tane mükellef var ve etki alanları da çok güçlü. İşte, TÜSİAD'ı var, MÜSİAD'ı var, bilmem neleri var; bunları hoş görünecek, hoş gelecek bir şey yapılıyor, biz de buna destek verelim." demedik, karşı çıktık; elimde tutanaklar var, 5 defa konuşmuşum bu konuyu, 2 defası Plan ve Bütçe Komisyonunda, 3 defası aşağıda, Genel Kurulda, en sonunda çıkartıldı. Yani o ne kadar yanlışsa... Düşünülmeden, taşınılmadan, çalışılmadan... Ben arkadaşlara ilk bin firmanın kurumlar vergisinde ne kadar payı var diye sordum "Bilmiyoruz." dediler, yani bunu bilmeden önümüze yine bir uygulama getiriliyor. Herhangi bir şekilde bize bir alt kırımı verilsin şunun. Bu yüzde 25 artırmanın getireceği kazanç nedir? Büyük firmaları ne kadar etkileniyor, küçük firmaları ne kadar etkiliyor? Bunlara ilişkin bir çalışma getirilmesi lazım. Etki analizi değil, etki analizini istemiyoruz yani onun büyümeye katkısı ne olacak, bilmem nereye katkısı ne olacak? Ya, hiç olmazsa mali boyutunun düzgün olarak elimize verilmesi lazım, böyle bir şey yok Sayın Başkan. Yani olmaz, hakikaten olmaz, bu Komisyonda olmamalı en azından.
Dolayısıyla şimdi arkadaşlar, niye yanlış? Az önce TÜRMOB'daki arkadaşımız da ifade etti. Hakikaten, bir defa, bir vergileme dönemi başladı. Her tarafını bir tarafa bırakalım, öngörülebilirlik açısından baktığımızda şimdi biz diyoruz ki: "Yabancı sermeye gelsin, insanlarımız yatırım yapsın." Biz diyoruz ki: "Firmalarımız kurumsallaşsın." Şimdi, her kurumlar vergisi mükellefi olan firmanın çok büyük para kazanan firmalar olduğunu mu düşünüyoruz? Bu elbette kazanç üzerinden alınacak, o yüzden ben şöyle eleştirmiştim ekim ayında sizi: Ya, iş yeri kapalı olan, kirasını ödeyemeyen esnaftan stopaj alıyorsunuz, stopajını sıfırlamadınız; kazanınca verilecek olan bir vergiyi de düşüyorsunuz diye eleştirmiştim. Nasıl eleştirdiğimi ben hatırlıyorum çok net bir şekilde. Yani elbette kazanç üzerinden alınacak bu ancak yani bunun şimdi... Bu, ne biliyor musunuz? İstanbul'la, -işte, en küçük büyükşehrimiz hangisi bilmiyorum nüfus olarak diyelim ki Erzurum- Erzurum'u aynı kanunla yönetmeye bir sürü itiraz var ya ondan daha vahim bir şey var. Yani burada kaç milyarlık kârı olan firmalar var veya cirosu olan firmalar var, ne derseniz deyin ama çok çok küçük, onun milyonda biri büyüklüğünde kurumlar vergisi firmaları da var. Yani, en azından belki şunu yapmak gerekir, yani buraya bir farklılaştırma getirmek gerekirdi. Kurumlar vergisi mükellefi arasında da bunun için bir analiz yapmak gerekiyor. Tabii, bunun en temeli de -ilk başlangıç konuşmamda ifade etmiştim ya- bu vergi meselesi. Hakikaten işte gelir vergisini, kurumlar vergisini toplam vergi sistemine bir sistem olarak bakıp bir analiz etmemiz gerekir, ondan sonra bu adımların atılması lazım. Yani, hiçbir analiz yok elimizde, oradan oraya savrularak, buradan buraya savrularak, yani böyle bir şey olmaz, vergi önemli bir husustur. Vergi yatırımcı açısından önemlidir, maliye açısından önemli, devletin... Yani bütün parlamentolar vergi üzerinden çıkmış, bunun üzerinden oluşmuş dolayısıyla vergi meselesi bugün ben şöyle alırım, ben böyle alırım deyip geçiştireceğimiz bir şey filan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu işe sistem olarak bakmamızın çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Vergi istisna ve muafiyetle... İşte eylem planı da var onları da getirseydiniz bugün. Kurumlar vergisinde ciddi bir muafiyet çöplüğü var orada; e, onlara ilişkin herhangi bir şey getirilmiyor. Az önce de ifade etmiştim, daha doğrusu ilk konuşmamda da ifade etmiştim ama bu çok vahim bir durum, tekrar takdirlerinize arz ediyorum. Yani, eylem planı açıklıyorsunuz, eylem planında olmayan bir madde, ilk getirilen kanun düzenlemesi arkadaşlar ve bu kadar önemli bir madde. Dolayısıyla ben bunu çok doğru bulmuyorum, bu yapılan yanlış. Yani "Covid" diyor Nilgün Hanım. Bakın, 2020 yılında bizim gelirlerimiz falan düşük değil, 2020 yılında toplam merkezi yönetim bütçesi gelirlerinde hedefin 72,9 milyar lira üzerinde; vergi gelirlerinde de 48,5 milyar lira üzerinde geldi. Yani vergilerimizde Covid'den dolayı hedefte -hedefle mukayese ediyorum- herhangi bir aksama olmadı. O yüzden Covid o işin ayrı bir bahanesi. Elbette, Covid'in ekonominin üzerine yükü olacak, onu kimsenin inkâr ettiği yok ama bunu ekim ayına göre Covid'e bağlarsak yanlış bir analiz yapmış oluruz, bunu da kimse şey yapmaz.
Şimdi, faiz geliri diyoruz Sayın Başkanım, bakın. Bununla ilgili de biliyorsunuz geçenlerde, birkaç hafta önce Sayın Cumhurbaşkanının kararnamesi de çıktı. Ya, şimdi, üst gelir gruplarının vergilendirilmesinin konuşulduğu, hele hele üretimle hiçbir alakası olmayan, tamamen rant dediğimiz kesimlerin vergilerini sıfırlıyor bu Hükûmet. Sıfırlamadık mı? Yani, o süre uzatıldı işte, kısa çalışma ödeneğini uzatmayan Hükûmet, stopajlarda o stopaj indirimlerini sıfırladı ve vadesi bir yıl üzerinde olan mevduatlardan sıfır faiz alınacak. Ya, bunun akılla vicdanla lütfen ilişkisini birisi kursun da bana söylesin ve bunun elastikiyetini, bakın bunun hesabını getirsin Maliye bize. Yani nihayetinde kararnameyle çıkartan Maliye Bakanlığı. Yani, stopajın, mevduatların DTH'den TL'ye çevrilmesinde veya vadesi uzatılmasındaki esnekliği nedir? Buna ilişkin bir çalışma getirsin. Hiçbir esnekliğin olmadığını iddia eden çalışmalar var. Doğrudan kaybediyoruz biliyor musunuz? Yani, hiç kimse ondan dolayı, bir yıldan fazla siz öngörülebilirlik yaratmadığınız sürece şey yapmıyor. Hayır, zaten yatıracaksa yatırıyor, hiçbir elastikiyeti yok, esnekliği yok dolayısıyla orada vergi kaybını... Milyarlarca, kaç lira vergi kaybı olduğunu ben bilmiyorum, arkadaşlarımız söylesin. Faiz stopajlarının düşürülmesinin aylık vergi etkisi nedir? Lütfen, bunu bize söylesinler. Yani, şimdi geliyoruz, burada reel sektör diyoruz akşama kadar, üretim diyoruz, ihracat diyoruz, bu firmalar üzerine yüzde 25 senenin ortasında üstelik vergi artışı getiriyoruz. Bakın düşüşüne de karşı çıkmıştım ama bu şekilde artışına da karşı çıkıyorum. Yani bütün firmalar...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Erhan Bey, toparlayabilirsek, çok aştınız süreyi.
ERHAN USTA (Samsun) - Diğer maddeden kullansam da orada kullanmasam, şey bozulmasın diye hani.
Dolayısıyla, bu faiz meselesinin, faizlerden daha fazla vergi alınması meselesini -bakın bunu bir muhalefet partisi milletvekili olarak söylüyorum arkadaşlar- ya bunu düşünelim. Orada da seçmen var, ben bunun farkındayım yani, ne söylediğimin farkındayım ama devletin paraya ihtiyacı varsa buraların üzerine gitmemiz lazım. Üst gelir grubunun üzere gitmemiz gerekirken bunların üzerine bu anlamda gidilmiyor.
Şimdi, bir de ikinci boyutu var. Bu, işin vergi tarafı, daha sistematik bakmamız lazım işte şunlar olsun bunlar olsun diyoruz. Diğer taraftan da harcamaların mutlaka gözden geçirilmesi lazım. Bakın, açın yıllık programları, kalkınma planlarını, orta vadeli programları en az 30 defa yazılıdır. Harcama programları gözden geçirilecek, öncelediğimiz harcama programlarına son verilecek, verimsizliklerin üzerine gidecek diye bu çalışmalar hiç yapılmadı arkadaşlar. Yani, çalışma yapılsa da bunu siyasi iktidar bir şekilde kabul etmedi. Siyasi iktidar hem kendi dokümanını yazıyor fakat bu çalışmalar yapılmıyor. Harcama tarafına bu şekilde bakılması lazım. Devletin özellikle harcamalarında ciddi tasarruf alanları vardır, bu alanların üzerine gidilmesi lazım.
Vaktim çok azaldığı için yani daha doğrusu istismar etmemek için kısa tutuyorum.
Bir de şu borçlanma. Borçlanma da şimdi ayrı bir şey, yani ne gelir ne harcama ama aşırı yük geliyor. İşte, bir dolar kurdaki artışın yükünü söyledik ama onun dışında başka meseleler var. Bakın, Türkiye, 2018 yılının Temmuz ayında yani partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önce sabit... Şimdi, bizim stokumuz -Sayın Başkan, biliyorsunuz siz- şu parametrelerden etkileniyor: Devletin bir borcu var değil mi? Ne kadar borcumuz var? Merkez için söylüyorum, 1,9 trilyon lira. Şimdi burada etkilenen parametre... Kimisi sabit, hiçbir şeyden etkilenmiyor; borçlanmışsınız, neyse onu şey yapıyorsunuz bir faizle ama bir kısmı TÜFE'den etkileniyor, bir kısmı kurdan etkileniyor çünkü kura endeksli. Dövizle borçlandı bu ülke. Bakın, 2002'de unuttuğu şeyle 2018'de Sayın Berat Albayrak'la karşılaştı. Eylem planı içinde "Onu kaldıracağız." diyor, günaydın! 135 katrilyon lira arkadaşlar, Berat Albayrak'ın o dönemdeki yanlış borçlanmasının bu ülkeye maliyeti. İşte "kaynak" diyorsunuz, alın size kaynak. Bu yanlışlar, faturamızı bu kadar yükseltti.
Şimdi, bakıyorsun, daha iki yıl önce bu sabitlerin toplam içerisindeki payı yüzde 40'mış, şu anda yüzde 22'ye düştü. Öyle bir borç stokumuz var ki Sayın Başkanım yani tamamen kendi dışımızda ve yönetemediğimiz parametrelere bağlı bir borç stokumuz var. Şakır şakır şakır borcumuz artıyor; kur artıyor, borcumuz artıyor; faiz artıyor, borcumuz artıyor; altın fiyatı artıyor, borcumuz artıyor. Şimdi, Türkiye bunları unutmuştu, böyle bir şey yoktu yani sabite bağlamıştı ve o riskleri almıyordu. Döviz gelirimiz yok, döviz riskiniz var, döviz riskini üstlenmiş ve buradan ciddi maliyet geliyor arkadaşlar. Yani gelir tarafı bir tarafta, orayı iyi yapmamız lazım, harcamayı iyi yapmamız lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Erhan Bey, artık bir toparlarsak, lütfen...
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam. Çok teşekkür ediyorum.
Finansmanda da daha sağlıklı, daha rasyonel bir finansmanla gitmemiz lazım ki ülkenin maliyetini düşürelim.
Bizim önergelerimiz de olacak buna ilişkin. Çok kısa onu da ifade edeyim. Yani 1'inci önergede bu maddenin çıkartılmasını talep ediyoruz. Yeni madde olarak da bunun sadece Bankacılık Kanunu'na tabi bankalar yani yatırım bankaları, normal mevduat bankaları ve katılım bankalarında yüzde 25 artırılsın ve bu da 2022 vergileme döneminden başlasın ve sürekli bir madde olsun, şeklinde önergemiz var. Önergede onu ifade ettik.
Çok teşekkür ederim.