| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar'ın, Bakanlığın iklim değişikliğiyle ilgili eneriji politikaları, enerji görünümü, iklim değişikliğiyle mücadele faaliyetleri ve sera gazı emisyonları ile müzakerelerde Bakanlığın görev alanındaki hususlar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .04.2021 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi her şeyden önce -biraz önce Hasan Bey de söyledi, Sayın Bakan Yardımcımız da konuşmasında söz etti- bizim tarihsel sorumluluğumuz yok, son slayttan başlayarak ben izninizle eleştireceğim. "Yüzde 0.6" denildi, "Küresel emisyonlardaki payımız yüzde 1." denildi.
Şimdi bakın, Türkiye'de TÜİK verilerine baktığımız zaman Türkiye'nin toplam sera gazı emisyonlarının 1990'la 2019 sonrasında yaklaşık yüzde 130 arttığı ve 506 milyon ton karbon salımınına eşit olduğunu, ulaşmış olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla kişi başına düşen sera gazı emisyonlarında da yüzde 52,5'luk bir artış söz konusu. Dolayısıyla bizim geçmişte, tarihte sorumluluğumuz yok; tabii, geç sanayileşmemizin, sanayisi çok yoğun bir ülke olmamamızın etkisiyle bunlar söyleniyor ama bunun şöyle bir yansıması var özellikle uluslararası. Uluslararasında biz son derece kötü görünüme sahip bir ülkeyiz ve ilerleyen yıllarda, 2050 yılına gelindiğinde de Türkiye ve Rusya'nın Avrupa'nın tüm karbon salınımına eşit değerde karbon salınımı üreteceğinden söz ediliyor. Şimdi, burada bu Komisyonun kurulma nedenlerinden bir tanesini biz biliyoruz aslında, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeşil finansmana erişmek. Dolayısıyla, hani adaptasyon sürecini tamamen geride bırakıp uyum sürecine yönelerek finans kaynaklarına erişmek üzere Türkiye'nin -her zaman olduğu gibi- paraya ulaşma çabasının yattığını biliyoruz biz bu işlerin altında. Ama bunu yaparken uluslararası arenada da hiç iyi olmayan bir görünümümüz var, bunu kabul etmemiz lazım. Dolayısıyla, "Tarihsel sorumluluğumuz bunda az." diyerek kurtulabileceğimiz bir alan değil ne yazık ki bu. Bakın, bu dış politikamıza da yansıyor. Pardon, ben demin yanlış söyledim, 2050 değil, 2030'a gelindiğinde Türkiye'nin ve Rusya'nın toplam karbondioksit salınımının Avrupa'nın toplamına eşit olacağı söyleniyor ve bundan sorumlu olacağımız söyleniyor. Eğer biz köklü bir değişimle...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, bu imkânsız ve yanlış bir bilgi bu.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, kesinlikle yanlış bir bilgi değil.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Onu, o zaman lütfen inceleyelim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bakın, açın bakın "Centre for European Policy Studies"in kurguladıkları gelecek analizlerinde var bu. Hiç yanlış bir bilgi değil.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, bakalım.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Lütfen bakın.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Müsaade ederseniz, biz de hesap edelim.
YASİN UĞUR (Burdur) - Avrupa'nın toplamını mı dediniz?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Avrupa'nın toplamını kastediyor.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, evet. Rusya ve Türkiye'nin toplam karbondioksit salınımından söz ediliyor.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bütün Avrupa'nın toplamından daha yüksek gerçekleşecekmiş.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet yani çok ciddi senaryolar var. Çünkü şimdi baktığınız zaman, burada çok açık ve net... Bakın, söylenenler Bakanlığın söyledikleri de...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU -Değerli Vekilim, şimdi doğru da bu tür şeyleri hakikaten dile getirmek de doğru değil. Kim araştırmış, nedir? Bizim elimizde öyle bir veri yok. Yani ben aşağı yukarı otuz yıldır...
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Başkanım, o zaman ne dile getireceğiz? Yani o zaman niye Komisyonu kurduk? Neyi dile getireceğiz, ne konuşacağız?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Hayır, hayır, doğru da ama doğru şeyleri şey yapalım. Yani Rusya'yla...
MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Bakanım, uluslararası kuruşların düşüncelerini, raporlarını biz de geçiririz; bunlarda yerlilik millîlik aranmaz. Birleşmiş Milletlere üyeyiz, iklim alanında üye olduğumuz kuruluşların şeyleri bunlar.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama Sayın Bakanım, ben kimsenin sözünü kesmedim, ben bitireyim, daha sonra siz girin.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam. Lütfen, onun kaynaklarını inceleyelim. Bir de Rusya ile Türkiye'yi niye karıştırıyoruz? Türkiye'nin durumuna bakalım, Rusya'yla...
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, ben toplam karbondioksit... Yani raporda ben şimdi "Türkiye" desem doğru olmayacak, ikisinin toplam karbon salınımlarından söz ediliyor.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Peki, burada Rusya tamamen çok farklı, biz çok azsak, nasıl; onun değeri var mı?
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ya, Sayın Başkanım, ben sizin sözünüzü kesmedim. Sizin bir itirazınız varsa daha sonra siz dile getirin.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Hayır ama bu hakikaten çok önemli bir konu.
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Sayın Bakanım, ama az önce Sayın Bakan Yardımcısı da açıklama yaparken kömürlü termik santralde kimi örnek verdi? Almanya'yı örnek verdi.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, peki, efendim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bakın, biraz önce ilk verdiğim veriler TÜİK verileri, onlar elinizde vardır sanırım, onlar yabancı veriler değildi. İşte, Türkiye'nin toplam sera gazi emisyonlarının 1990 ila 2019 arasında yüzde 130 arttığıyla ilgili veriler yabancı kaynaklara dayanmıyor, TÜİK verileri bunlar.
MURAT BAKAN (İzmir) - Yabancı kaynaklar da olabilir, uluslararası kaynaklar sonuçta.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır yani sonuçta bilimsel kaynaklara bakacağız ama bunu TÜİK verisinden yola çıkarak söyledim.
Şimdi, burada zaten çok net, Elektrik Mühendisleri Odasının da şeyi var. Şimdi siz diyorsunuz ki: Yani politikalar ve söylenilenler çelişiyor. Biraz önce siz söylediniz, "Yabancı kaynaklara bağımlılığın azaltılması." denildi. Bakın, baktığımız zaman sadece 1990 ila 2020 arasında burada bu var ve söylenenlere göre bakın, şimdi, şurada, mesela Şubat 2021'de Elektrik Mühendisleri Odasının verileri var. İthal kömür, toplam kömürde yüzde 9,29 linyitte de yüzde 11,72 ama diyorsunuz ki doğal gaz. Yine, doğal gaz doğal gazda da biz dışarıya...
Siz benim insicamımı bozdunuz; ben böyle hani hazırlayıp okumadığım için kendim...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ama Türkiye için büyük bir itham olduğu için.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Yok, itham değil yani raporlarda var, birlikte bakabiliriz.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, bakacağız, inceleyeceğiz inşallah.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam, bakılsın.
Şimdi, burada, mesela nükleer santrali söylediniz. Şimdi, nükleer santralde son derece sıkıntılı bir durum var. Bakın, özellikle mesela tesis anlaşmalarında çok uzun vadeli elektrik alım anlaşmaları imzalamış durumdasınız aynı zamanda. Mesela anlaşmalar; 12,35 sentten on beş yıl boyunca alım garantisi sunuluyor ve bu miktar şu anki elektrik fiyatlarından yüzde 40 ve yüzde 50 daha yüksek rakamlara tekabül ediyor. Mesela referans senaryolarda da "Türkiye'nin enerji talebinin 2050'ye kadar yüzde 92 artacağı öngörülüyor." deniliyor; oysaki yapılan çalışmalarda yüzde 25 artış olacağı söyleniyor. Elektrik Mühendisleri Odası "Bu ülkede aslında nükleer termik santrale de, tehlikeli yatırımlara da gerek yok." diyor, bunu çok açık söylüyor.
Şimdi, termik santrallere -ısrarla, termik santral- baktığınızda karbon salınımının dışında olumsuz etkileri de göz ardı ediliyor. Şimdi, yüzyıllar içinde oluşan topraklar, 30-35 senelik ömrü olacak termik santraller için heba ediliyor bu ülkede, artı, kül depolama alanlarının toprakta yaratacağı tahribat. Bir de su kıtlığı, bu Komisyonumuzun başlıca amaçlarından bir tanesi kuraklığı araştırmak. Şimdi, termik santrallerden çıkan kömürün küllerinin soğuması için kullanılan su miktarı yaklaşık olarak bölgesindeki şehrin yıllık tüketimine etki edecek bir aylık tüketimlere yol açabiliyor. Dolayısıyla tüm bunları yaparken o kompozisyonu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Mesela, neden doğal gaz? Yani, Rusya'ya bağımlıyız ve burada da görüldüğü gibi 2005 yılından sonra oldukça yüksek oranlarla -özellikle de 2005 yılından sonra çıkmış o oranlar- inanılmaz şekilde doğal gaza yüklenmişiz enerjide. Burada, mesela, daha önce sıfırken 2005 yılında yapılan doğal gaz anlaşmalarıyla Rusya'ya bağımlı hâle gelmişiz. Bakın, kömürde de aynı şekilde, termik santrallerde 2002 yılında -şimdi son yıllarda övünülüyor ya hani ne kadar çok yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmişiz diye- bakın, sıfırken 2002'den 2020'ye kadar olan artış burada. Ne kadar artış var, bunları göz ardı etmemeliyiz.
Biz, özellikle bunları yaparken, nükleer çok pahalı bir teknoloji ve rüzgâr enerjisinin yaklaşık 5-6 katı gibi rakamlara mal oluyor. Mesela, güneş enerjisi üretiminde son yıllarda inanılmaz düşüşler var, yüzde 60 düşüş var. Bunlara dayanmamız gerekiyor yani "Bu enerji kompozisyonunu yayalım. Dışı bağımlılığını azaltalım." dediniz ama yapılan çalışmalar tamamen bunun tersine. Şimdi, bizim bu teknolojik üretimlere, yani elektrik enerji üretimlerine sadece karbon salınımı olarak bakmayıp diğer iklim değişikliklerine etkilerine de bakmamız gerekiyor. Şimdi, mesela burada "Elektrikli araçlara yönelik enerji planlaması yapılacak." dediniz, ama burada üretilecek elektrik nereden temin edilecek bununla ilgili bir planlama yok. Bunları ben sunuşunuzdan çıkarttım, bu soruları. Mesela, elektrik sektöründe teknolojik dönüşüm uygulamaları konusunda neler yapılmakta? Aynı zamanda hidroliğe de... Mesela, buradaki şeye bakıldığında, ben daha önce de sormuştum hidrolik santrallerde çok büyük bir yükselme var, dolayısıyla orada da olası kuraklıkta enerjiyi karşılamadaki önlemler ne olacak? Mesela, tüm dünyada nükleer enerjiden uzaklaşma eğilimi var, zaten termik santralden de var. Biraz önce Çin'den söz ettiniz, Çin de inanılmaz şekilde azaltıma gidiyor son dönemde. Dolayısıyla bu nükleerdeki ısrarın nedenini de özellikle bilmek istiyorum çünkü eski nesil teknoloji kullanılıyor özellikle de bu yapılan nükleer santralde. Neden böyle pahalı bir çözüme ihtiyaç duyuluyor? Hani, onları da öğrenmek istiyoruz açıkçası.
Şimdilik bunlar sorularım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, teşekkür ederiz.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ben teşekkür ederim.