KOMİSYON KONUŞMASI

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ki temiz doğa, yeşil çevre, dengesi korunan bir atmosfer çağımızın ve modern insanın en temel idealidir. Şöyle biraz sunumu yaptıktan sonra sizlere sorum olacak Sayın Müdürüm.

Böyle bir ortamda yaşamak bireylerin en temel hak ve özgürlüğüdür, bunu hepimiz biliyoruz. Günümüzde çevre kirliliği olgusu, ayrım gözetilmeksizin bütün devletlerin ortak sorunu hâline gelmiştir, bunu da görüyoruz. Devletler bir yandan sürekli olarak ekonomik büyüme ve kalkınma baskısıyla ekonomik faaliyetlerini çeşitlendirip büyütmeye çalışırken, diğer yandan da büyüme ve kalkınmanın doğal bir sonucu olarak çevre kirliliğiyle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Piyasa ekonomisini benimsemiş ülkeler de asıl olan çevre kirliliğinin, piyasa kuralları ve sınırları içinde çözülmesi olmasına rağmen bugüne kadar ki deneyimler piyasaların çevre kirliliğini önlemede tek başına etkili olmadıkları gibi var olan sorunu da daha derinleştirdiklerini göstermiştir. Akılcı, çağdaş ve modern yönetimler için büyüme, hedef ve stratejilerin belirlenmesinde doğal kaynakların sınırlılığını dikkate alan, 21'inci yüzyılda küresel çevre sorunlarının başında küresel ısınma ve iklim değişikliği, çölleşme, kuraklaşma, erozyon süreçlerini yakın geleceğin evrensel tehdidi olarak algılayan, yaşanabilir ve sürdürülebilir çevreyi mümkün kılan kalkınma ve toplumsal yapıyı oluşturma anlayışı vazgeçilmez bir gerçektir Sayın Müdür.

Çölleşme, arazilerin çöle dönüşmesinden ziyade toprağın verimliliğini kaybetmesi, bitki örtüsünün yok olarak ona hayat veren toprağın yaşamsal önemi olan hizmetlerin azalması anlamında da geliyor maalesef. Çölleşme ve kuraklık 4 milyar hektar alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,2 milyar nüfusu doğrudan tehdit etmektedir. Dünyada her yıl 6 milyon hektar alan maalesef çölleşmektedir. World Wide Enstitüsünün yaptığı araştırmalara göre -oradan aldık bu bilgiyi- her yıl dünya yüzeyinde 24 milyar ton verimli toprak maalesef kaybedilmekte. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre küresel düzeyde de çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolarken, çölleşmeyle mücadelenin yıllık bedeli ise 2,4 milyar dolardır.

Ülkemizde ise arazi üretkenliğinin azalmasında erozyon hâlâ en başta gelen soruna dikkat çekiyor. Tarım arazilerinin yüzde 59'u, meraların yüzde 64'ü, orman arazilerimizin yüzde 54'ü de çeşitli şiddetli erozyona maruz kalmakta. Bu rakamları aldık, bir yanlışlık varsa da düzeltiniz Müdürüm.

Erozyonun yanı sıra, arazi tahribatı nedeniyle arazide tarım dışı kullanımlar, yani sanayi, kentleşme, konut yapımı, turizm, madencilik, ulaştırma amaçlı kamu yatırımları nedeniyle yok olan birtakım tarım arazilerimiz var. Anız yakma, yanlış toprak işleme ve sulama, yanlış tarımsal uygulamalar ve vahşi madencilik de buralarda yer almaktadır.

Ülkemizin 2/3'üne yakın bölümü kurak ve yarı kurak alanlardan oluşmakta, bununla birlikte son yıllarda gözlenen iklimsel değişimlere bağlı olarak kurak alanlarda İç Anadolu'nun batısına doğru da bir genişleme gözlenmektedir. Türkiye topraklarının yüzde 90'ı su erozyonuna, yüzde 1'i de rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır; bize verilen bilgiler böyleydi Sayın Müdürüm.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, Vecdi Bey, toparlayalım.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Hemen sorulara geçeceğim.

Şimdi, şunları öğrenmek istiyorum: Suyun gelecekte en büyük silah olacağı değerlendirildiğinde bu konuda sizin Müdürlüğünüzün tedbir planları nelerdir Sayın Müdürüm? Yirmi yıldır alınan tedbirler su fakiri bir ülke olmamızı engelleyebilecek midir, yoksa sonumuz kaçınılmaz mıdır, yoksa bunu engelleyecek köklü tedbirler düşünüyor musunuz?

Yine, kuraklık, etkileri uzun vadede ortaya çıkan, genellikle yavaş gelişen ve zaman alan bir süreçte gerçekleşen bir afet. Bu sebeple ülkemizde temelini risk yönetiminin oluşturduğu kuraklık planlamasının ulusal ve bölgesel bazda sürdürülebilmesi için son yirmi yılda neler yapılmıştır, neler yapılıyordu, bunu öğrenmek istedik. Son yirmi yılda hangi noktaya gelinmiştir? Önümüzdeki beş on yıldaki kademeli planlama ve gerçekleşme hedefleriniz nelerdir, bunları öğrenmek istiyoruz. Yine, çölleşme ve kuraklık konusunda uyarıların ne kadarı gerçekleştirilmiştir? Süreçler hakkında bilgi almak istiyoruz.

Yine, bir rapor vardı -şimdi Başkanımız da biraz hızlı olmamız için uyardı- raporun içeriğine bakmayacağım ama çölleşme ve kuraklık konusunda raporda önemli şeyler vardı, onlarla ilgili bir iki sorum olacak. 2019 yılında yapılan tespitler, yani eksikler, yanlışlar on yedi yıllık Hükûmet tarafından neden zamanında gerçekleştirilmemiştir? Bunu öğrenmek istiyorum. Termik santrallerinin, demir çelik fabrikalarının, çimento fabrikalarının saldığı zararlı gazlar için yapılması gereken düzenli emisyon ölçüm verilerinin kamuoyuna açıklanmasını sizden talep ediyorum. Şehir ve bölgelerin bu konudaki risk haritalarının açıklanması, sağlık riski taşıyan bölgelerin kamuoyuyla paylaşılması düşünülüyor mu? Bunu öğrenmek istiyorum.

Ve sizlere teşekkür ediyorum.