KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar, sivil toplumun değerli üyeleri, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; az önce Meclisimize bir saygısızlık yapıldı. Bunu artık... Maalesef, pek çok kesim Meclisimize saygısızlık yapıyor. Biz, burada, milletin temsilcileri olarak, milletin çıkarlarını savunan yasalar çıkarmaya çalışıyoruz ve bunun için de bakın, "On yıldır -sonuç olarak- ülkemiz soyuluyor." dedi sivil toplum kuruluşu temsilcisi, meslek örgütü temsilcisi. On yıldır soyuluyor ve Meclis buna karşı bir adım atamamış. Ben diyorum ki: Ya, bu Meclisimizin bir ihtisas komisyonu var, bu meseleyle ilgili çalışan bir Enerji Komisyonumuz var. Şimdi, biz elbette, her konuyla ilgili ihtisas sahibi olabiliriz yani olmalıyız da Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak ama biliyorsunuz, bir hekim vardır yani pratisyen hekim her konuya bakabilir; bir de uzmanlıklar vardır; kulak burun boğaz uzmanı, başka diğer uzmanlıklar, iç hastalıkları uzmanı gibi ihtisaslar vardır. İçimizde hekim de var. Şimdi biz "Bu işin bir ihtisas sahibi komisyonu var, o Komisyon bunu daha derinlemesine tartışabilir." diyoruz ve on yıldır soyulan bir ülkenin hazinesinin, on gün daha az soyulabilmesi için ilgili ihtisas komisyonuna gitsin diyoruz, meslek örgütü temsilcimiz oradan çıkıyor, ileri geri konuşuyor bununla ilgili. Bunu yaptırmamanız gerekiyordu Sayın Başkan, buna müsaade etmemeniz gerekiyordu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Düzeltme istedik, o düzeltti.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, düzeltme yapılmadı Sayın Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Kastı aşan ifadeler oldu, onu da tespit ettik.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tutanaklardan bakabilirsiniz, düzeltme yapmadı.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Kastımı aşmadım." dedi, Sayın Başkan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Haddimi aşmadım." dedi, aynen böyle; tutanaklardan bakabilirsiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Bir bakalım tutanaklara.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tutanaklara bakın Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Ama "Düzeltiyorum." dedi, ben öyle duydum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır, hayır, demedi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır, öyle bir şey demedi efendim; tutanaklara bakabilirsiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Tutanaklara bakalım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bir de bir şeyi daha ortaya çıkardık: Bu ülkede yasa yapma işleminin nasıl olduğunu da ortaya çıkardık. Şöyle ki: Meslek örgütü temsilcisi "İlgili Bakanla, Gelir İdaresiyle ben görüştüm. Bizim taleplerimiz doğrultusunda yasa oluştu." diyor. E, çok da oyalamayan kardeşim, çıkarın yasayı geçin diyor yani biz anlaştık demeye getiriyor. Yani milletin vekilleri burada yasa yapacak, onlara diyor ki: Siz notersiniz. Siz mührü basın geçin arkadaş diyor. Bu saygısızlıktır!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Hiç kimsenin Meclise böyle talimat verme yetkisi yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, aynen böyle.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Sonuçta, takdir edecek olan sizlersiniz, Meclisimizin değerli üyeleridir.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bakın, bir şey ortaya çıktı: Sonuç olarak...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Ha, bu görüş yanlış ifade edilmiş olabilir, bunu eleştiririz, düzeltme isteriz ama bunu çok büyütürsek bu sefer, sivil toplum buraya gelmesin, kendi kendimize oturalım, steril bir ortam oluşturalım gibi olur, bu da doğru olmaz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, tam tersi, sivil toplum buraya gelsin.

Bakın, şimdi önerimi söyleyeceğim: İşte niçin? Bakın, diyoruz ya: Bu Meclisin, bir kuluçka odası olması gerekiyor. Tam tersine, sivil toplum temsilcileri saraya gitmesinler, buraya gelsinler, bir hazırlık süreci oluşsun.

Bakın, 2'nci sivil toplum kuruluşu üyesi geldi...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ne alakası var? Baro seçimlerinde milleti getirdiniz buraya ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Müsaade eder misiniz?

CAVİT ARI (Antalya) - Almadınız ama içeriye Ekrem Bey. Hiç birini almadınız içeriye.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬- Karşılıklı konuşmayalım, dinleyelim lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ne güzel açıkladı, gayet saygılı bir şekilde meramını açıkladı. Keşke biz bu fikirleri bu yasa hazırlama sürecinde bütün milletin vekilleri olarak duyabilseydik, biz de buna göre önerilerimizi söyleyebilseydik, yasa daha buraya gelmeden Gelir İdaresi Başkanlığının görüşünü duyabilseydik, o konuda da görüşlerimizi söyleyebilseydik daha da olgunlaşmış olurdu, ilgili ihtisas komisyonunda görüşülürdü ve yasa teklifi buraya gelirdi. Bu açıdan, yasa hazırlık sürecinde bir sorunumuz var Sayın Başkan, bunu tespit edelim. Bu yasa teklifi buraya gelmeden bu tartışmaların yapılıyor olması lazım ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla beraber. Sonuç olarak kanun 1 Ocak 2022'de yürürlüğe girecek, eminim ki bunun üç gün daha tartışılmasında hiçbir zarar yoktur, fayda vardır çünkü niye biliyor musunuz Sayın Başkan? Bu Komisyon -altı yıldır ben yaşıyorum- altı yıldır görüştüğü bütün yasaları defalarca tekrar görüşmüştür. Bakın, 2'nci gelen arkadaşımız ne dedi?

(Uğultular)

Ne oluyor? Herkes muhabbet hâlinde mi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ ¬ Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Bu yasayla mağduriyetler söz konusu olabilir. Ben bundan korkarım." dedi. Bakın, vebal dediğiniz budur, vebal dediğiniz budur.

Şimdi, ne olacak biliyor musunuz? Şener Şen ile İlyas Salman'ın bir filmi vardı hatırlar mısınız? Şener Şen görünen patron, İlyas Salman da işletmeye müdür yapılan. "Bak, sen artık müdürsün, gel bu koltuğa otur, imza yetkisini de sana veriyorum." diyor ana patron değil mi? Sonra, her türlü hırsızlığı, yolsuzluğu, dolandırıcılığı yapıyor. Şener Şen, filmde, paraları cebe indiriyor, sonra ne oluyor? Devlet gidiyor, İlyas Salman'ı yakalıyor, atıyor hapse. İlyas Salman "Ya, sen bana ne yaptın?" diyor; Şener Şen "Hele bir sor, niye yaptım?" diyor. Ya, işte, biz, o İlyas Salmanların hakkı için buradayız. Şimdi, İlyas Salmanları nasıl hapse attırmayacağız, bizim bunu konuşmamız lazım. Ben iddia ediyorum: Bu yasayla binlerce İlyas Salman hapse girecektir. Birtakım insanlar yine, belli sorumlu müdürleri devreye sokacaktır ki böyle oluyor. Şimdi, hapis kararı var değil mi burada? Hapis tedbiri koymuş Sayın Ziya Altunyaldız teklifine.

Ziya Altunyaldız'ın da bilmiyorum telefon konuşması önemli mi ama...

ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Özür dilerim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu anlamda, İlyas Salmanları hapse attırmamak için ne yapacağımızı konuşmamız lazım Sayın Başkan, bunu derinlemesine tartışmamız lazım; budur bizim meselemiz.

Neyse, ben şimdi konuya geleyim: Sayın Başkan, bakın, yapısal bir sorunumuz var. Değerli arkadaşlar, vergiyi nereden topluyoruz? İçkiden topluyoruz, sigaradan topluyoruz ve akaryakıttan topluyoruz yani dolaylı vergilerden topluyoruz. Doğrudan vergi gelirlerimiz son derece düşük; yapısal, büyük bir sorunumuz, bu yapısal sorunu önümüze koymamız gerekir yani Plan ve Bütçe Komisyonunun bütün görevi bence budur.

Şimdi, düşünün ki elektrikli arabalar devrine geçeceğiz. Akaryakıt istasyonları bir beş yıl, on yıl içinde -gelişmiş ülkelerde beş yıl içinde, gelişmekte olan ülkelerde bir on yıl içinde, on beş yıl içinde- dönüşecek zaten ve vergi gelirlerimiz de bu anlamda... Yani şimdi, düşünün: Akaryakıttan vergi alıyoruz. E, adam evinde şarj ediyor, bundan vergi alamayacağız. Düşünün, vergi gelirlerimizde çok önemli bir kalem oluşturan bir konu bir on yıl sonra yok olup gidecek veya on beş yıl sonra. Bizim şimdiden bununla ilgili yapısal tedbirleri konuşmamız gerekiyor. Vergi gelirleri burada çok yüksek. Bunları kademeli olarak düşürmemiz gerekiyor yani akaryakıttan alınan vergileri düşürüp diğer yönden, doğrudan vergilerden yani kurumlar vergisi, gelir vergisi üzerinden aldığımız vergileri artırmamız gerekiyor ki Hazinemiz bir anda büyük bir sıkıntı yaşamasın. Sayın Ziya Altunyaldız acaba bununla ilgili bir tedbir düşünüyor mu bilmiyorum. Bizim bunları tartışmamız lazım değerli arkadaşlar.

Bakın, verginin yüksek olduğu her yerde kaçak vardır. Sigarada kaçak var, niye? Yüzde 300, yüzde 500, yüzde 700 vergi alıyorsunuz. 3 liralık sigara 20 liraya çıkıyor, kaçak olur. İçkide kaçak var, kanun dışı üretim var çünkü yüzde 200, yüzde 300 vergi alıyorsunuz. Akaryakıtta kaçak var çünkü bire birden fazla vergi alıyorsunuz akaryakıttan. Değerli arkadaşlar, bunlar için şapkayı önümüze koyup düşünelim ki ancak böyle çözebiliriz. Siz vergiyi yükseltirseniz kaçak da olur.

Diğer bir mesele de 1950'lerden beri trenle taşımadan geçip, "Efendim boş verin trenleri, kamyonla taşırız." politikalarından veya "Boş verin toplu taşımayı, metroyu, otobüsü, minibüsü, vapuru; herkes araba alsın." politikalarından da vazgeçme zamanıdır. Bununla ilgili de yapısal bir tedbir almamız lazım, sokaklarımız doldu, caddelerimiz doldu, insanlarımız egzoz soluyor ve biz toplu taşıma politikaları yerine hâlâ "Herkes araba alsın, bütün yükler kamyonla taşınsın." politikalarını devam ettiriyoruz. İşte yapısal reform buralarda geçer, Türkiye'nin gelecek politikalarına buradan bakabiliriz. Mesela, Norveç çıkarmış, Almanya çıkarmış "2028'den sonra arabalara içten patlamalı motor yaptırmayacağım, sattırmayacağım." diyorlar, yasa çıkarttılar bunun için. Biz çıkarabildik mi bu yasayı Sayın Başkan? Sanayimizi, sektörümüzü bu yönde dönüştürecek bir yapısal reform ortaya koyabildik mi? Akaryakıt sektörü de önünü görebilsin "Yedi sekiz yıl sonra bütün akaryakıt istasyonları mutlaka elektrikli şarj istasyonlarıyla donatılacak; bir on beş yıl sonra mazottan veya benzinden tamamen çıkacağız." diye bir politika önümüze koyabiliyor muyuz? Koyamıyoruz, böyle bir vizyon da ortada yok. İşte bu vizyonu hem otomotiv sektörümüze hem akaryakıt sektörümüze vermeliyiz; bu dönüşümün nasıl olacağını, ne zaman olacağını, hangi yol haritasıyla olacağını mutlaka önümüze koymalıyız.

Geçici olarak, palyatif olarak bu yasa teklifi gelmiş. Açıkça söyleyeyim, bu yasa teklifinde yapmamız gereken, benim için en önemli olan, Sayın Ziya Altunyaldız, ben hırsızlık rakamlarını çok düşük olarak koyduğunuzu düşünüyorum. Hani "On yıldır soyuluyoruz." dedi ya sayın meslek grubu temsilcisi, siz rakamları çok düşük ortaya koydunuz. Birkaç yüz milyon liradan bahsettiniz, ben bunların çok daha yüksek olacağını düşünüyordum. "Yani gerçek anlamda yakaladığımız bu kadar ama esasında şu kadar milyar lira soyulduk, soyuluyoruzdur." demediniz, böyle bir şey duymadık sizden, çünkü şöyle bir hesap yapmadınız Sayın Ziya Altunyaldız: Bizim şu kadar milyon arabamız var, şu kadar milyon kamyonumuz var, yıllık akaryakıt sektörü de şu kadarlık mazot ve benzin satıyor. Aslında şu kadar kilometreye göre bizim şu kadar liralık mazot satıyor olmamız gerekir ve arada şu kadarlık bir kaçak var demediniz, diyemediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Efendim, şu kadar liralık bir fatura hareketi var, şu kadar liralık bir kaçak yakaladık ama esasında da yakalayamadığımız şu kadar liralık bir şey olması gerekir diye bir rakam da önümüze koyamadınız. Çünkü siz birkaç yüz milyondan bahsediyorsunuz, ben bu yasayı birkaç yüz milyon için çıkardığınızı düşünmüyorum, rakamlar çok daha büyüktür ama bunları sizden duyamadık. Bence, Maliye Bakan Yardımcımızın veya Enerji Bakan Yardımcımızın veya sizin bu rakamları bize vermesi gerekir. Etki analizi dediğimiz budur, "Biz bununla beraber akaryakıtta 50 milyar lira vergi topluyorduk -atıyorum- bunun sonucunda 60 milyar liraya çıkaracağız." gibi bir sonuç ortaya koymanız lazım.

Diğer bir boyutu, akaryakıtta rekabet meselesi. Pek çok büyük oyuncu şu anda sektörde var ve büyükler küçükleri yutuyor. Öyle değil mi? Sektör temsilcisi de bunu söyler, büyükler küçükleri yutuyor. Ben bilmiyorum, meslek örgütü temsilcimiz bu anlamda küçük oyuncuların durumuyla ilgili bir tespitte de bulunmadı. Şimdi, küçüklerin yok olduğu sektörde rekabet de yok olur, öyle değil mi? Mesela BİM, A101 her yere giriyor, ne yapıyor? Bakkalları yok ediyor öyle değil mi? Ve Rekabet Kurumu maalesef bununla ilgili -hareket geçti diye bir şeyler duyduk ama- yıllardır sorumluluk almıyor. Şimdi, akaryakıt sektöründe de rekabetin oluşması için... Yalnızca büyüklerin var olduğu bir sektörde rekabet olmaz. Orta büyüklükte oyuncuların veya küçük oyuncuların çoğul olduğu, yerel oyuncuların olduğu bir sektörde rekabet olabilir. Bu yasa buna halel getirecek mi konusunda ben Rekabet Kurumundan bir görüş bekliyorum.

Sayın Başkan -eğer söz verirseniz- bu yasa buna halel getirir mi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yeri geldiğinde söz verelim ama görüşlerinizi tamamlayın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tabii tabii... Veya ilgili Bakan Yardımcımızdan, Ziya Altunyaldız Beyden...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sorularını siz not edin lütfen, söz verdiğimde cevap verirsiniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, bu açıdan diyorsunuz ki: Biz bu sektörü zapturapt altına alacağız bu şeyle. Zapturapt altına aldığınız sektörlerde, biliyorsunuz, uyum meselesi vardır yani büyükler buna uyarlar ve büyükler küçüklerin yok olmasını isterler. Hatta ben şunu da görüyorum, yolda Sayın Başkan bazen siz de görürsünüz, mazot diyelim ki bugün 6 lira, bir bakıyorum "5,50'den mazot" diye tabela vardır değil mi yolda "5,50'den mazot satıyorum." Ya, arkadaşlar, mazotta kâr oranı yüzde kaç? 3 mü bayi kârı? Yüzde 3 herhâlde, öyle değil mi?

PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI GENEL BAŞKANI İMRAN OKUMUŞ - Toplamda yüzde 10, bayi dağıtıcısı 45-55.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, yüzde 6 diyelim ki. Yani yüzde 10 indirimli nasıl mazot satıyor diye on yıldır, on beş yıldır bir devlet nasıl sormaz? Ya tabelayla diyor ki: "Yüzde 10 daha ucuza satıyorum." Burada mutlaka başka bir şey var. Yani bunları gözetmemiz gerekiyor ama küçük oyuncularında niye bu yola girdiğini, niye büyüklerle rekabet edemediğini de mutlaka gözetmemiz gerekiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsak biraz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam bitiriyorum.

Bu açıdan Sayın Başkan en önemli mesele şudur: Sektörü regüle etme konusunu, rekabetin şartlarını yaratma konusunu incelemeliyiz, ondan sonra bu meselenin kimleri hapse atacağına iyi bakmalıyız yani İlyas Salmanları değil Şener Şenleri hapse atması gerekir bu yasanın. Bunu sağlayacak mı, bunu incelemeliyiz ve sektörün iyi bir şekilde regüle edilmesi şartlarını sağlamalıyız diyorum.

Teşekkür ediyorum.