| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin, Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .04.2021 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, aramızda bulunan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının çok değerli temsilcileri, bakanlıklarımızın değerli temsilcileri, bürokratları ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bugün, özellikle akaryakıt sektörü üzerinde yoğunlaşan ve vergi tahsilatında yaşanan birtakım kaçakların önlenebilmesi, tahsil güvenliğinin sağlanması için genel amacıyla, genel gerekçesiyle bir torba kanun teklifi önümüzde. Detayını ve arka planını iyi görebilmek adına, konunun kendi içinde sektörün bir aktörü olmak gerekir. O nedenle, o sektörün aktörlerinin de etkin olabileceği bir komisyonda da görüşülmesi, aynı zamanda en azından tali komisyon olarak karar aşamasında Komisyonumuza bu konuda aydınlatıcı bilgi gelmesi sağlıklı olurdu. Sektör temsilcilerini dinledik, sektör temsilcileri konu hakkındaki hassasiyetlerini ifade ettiler. Gerçi o konuşma esnasında aslında hepimizi milletimiz adına rencide eden, rahatsız eden, milletin iradesi üzerine bir ifade... Sonradan özür dilenilmiş olması nedeniyle üzerinde durmuyorum ama yine de o rahatsızlığımı bir kere ifade etmek isterim. Amacını aşmış olduğunu zannediyorum ama o sözler arasında bir on yıldır kaçak yapıldığını bildiğimizi, bilindiğini ifade eden bir sözcük, bir tümce, bir ifade de geçti. Dolayısıyla, bu kadar, on yıldır niye beklendi bu konuda, biliniyordu da üzerinde durulmadı mı? Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki, petrol üretiminin çok hassas, çok etkin olduğu bir bölgedeki istikrarsız durum da ortadayken, bununla ilgili bir sürü şaibeler, tartışmalar ortadayken bu kaçak sorununun çözümüne yönelik neden bir adım atılmadı; bunu da büyük bir soru işareti olarak önümüze koymamız gerekiyor.
Bir diğer sektör temsilcisi arkadaşımız, Dernek Başkanımız çok güzel iki öneride bulundu. Aslında bunları dikkate almak gerekiyor yani bunlar, doğrudan işin içinde olan, bu işi yapan kişilerin akılcı ve gerçekçi önerileriydi. Bunun başı ile sonu, girişi ile çıkışı noktasında zincirin bütün halkalarının aynı anda kontrol ve denetiminin yapılabilmesi ve bürokrasiyi de azaltacak birtakım önlemlerin alınması önemliydi, hâlâ da önemli. Bunun değerlendirmeye, dikkate alınmasının yerinde olacağını ben de düşünüyorum.
Şimdi, baktım, hani gerçek anlamda Türkiye'de yaklaşık akaryakıt tüketimi nedir diye. Türkiye'de yıllar itibarıyla, işte, en son 36 milyon ton civarında bir rakam buldum ama sağlıklı bir veriye sahip olamadım. Vardır mutlaka, ben erişememiş olabilirim. Bunun ne kadarı tarımda tüketiliyor diye baktım; o da yaklaşık 3,5 milyon ton motorin. Motorin tüketiminde yaklaşık yüzde 15'e, en fazla 15'e kadar gidebilecek bir oranda motorin de tarımda tüketiliyor.
Rafineri fiyatlarına bir bakayım dedim. Örneğin, motorinin İzmir'de rafineride çıkış fiyatı 3,75 lira ancak pompadan motorin satın almak istediğinizde 6,54 lira ödüyorsunuz yani yaklaşık yüzde 100 gibi... Yani rafineri fiyatının üzerine, bir o kadar da KDV, ÖTV ve taşıma, nakliye ve diğer kâr payları da dâhil olmak üzere yüzde 50'nin üzerinde bir artı değer biniyor ve 6,54 liraya pompadan satın alabiliyorsunuz. Bunu tarımsal üretim açısından çok önemsiyorum çünkü bu çok büyük bir yük üretimde ki motorin tarımda bir tüketim aracı olarak kullanılmıyor, bir lüks madde olarak da tüketilmiyor; üretim için, tarımsal üretimde kullanmak üzere traktörüne koyuyor ve üretim girdisi olarak bunu kullanıyor. Şimdi, bunun üzerinde bu kadar çok KDV, böylesi ÖTV, neredeyse 2 TL'ye varan oranda sadece KDV ve ÖTV üzerine binince bunun yükü de dolayısıyla üreticiye biniyor. Motorinde KDV ve ÖTV değerine 2 lira deseniz; tarımda 3,5 milyon ton kullanıldığını düşünecek olursak üretici, çiftçi 7 milyar liraya yakın, 7-8 milyar TL'ye yakın motorine vergi veriyor cebinden; KDV, ÖTV, dolaylı vergi veriyor üretimde kullandığı bir girdiye. Dolayısıyla, bir yandan diyorsunuz ki "Tarıma şöyle destek veriyoruz, 22 milyar TL bütçeye koyduk." Sonra bu 24 oldu, nasıl olduysa; bütün bütçe görüşmelerinde 22 üzerinden görüşülüyordu ama sonradan 24'e kadar ifade yükseltildi. Bunun neredeyse yarısına yakın bir kısmını motorin üzerinden alıyorsunuz. Zamanında, işte, dendi ki: "Motorinin yarısı devletten." Bunun asla ve kata yarısı devletten olmadı, gerçekleşmedi. Bunu da şapkamızı önümüze koyarak düşünelim.
Neden bu konuya girdim? Şu nedenle: Şimdi, sektördeki bayilerin, işte büyük oyuncuların, özellikle yanlış hareketlerini engellemek adına birtakım düzenlemeler var bu kanun teklifinde. Örneğin, ticaret hacimleri düşük ancak sayıca düşünüldüğünde de gerçekten stratejik bir görevi ifade eden, özellikle tarım sektöründe, turizmde ve ulaştırma sektöründe de var aslında bunlar, destek veren. Özellikle kırsaldaki bayilerin de bu anlamda hesaba katılmasının, yani lisansa vergi borcu olmama şartı getirilmesi suretiyle vergi borcunun olmaması beklentisi ön koşulu gerçekten bu anlamda... Tarımda özellikle, biliyorsunuz üretici, ürününü satar ondan sonra parasını alır ve bayiye olan borcunu da ekim, kasım aylarında ödemeye çalışır. Oysa, paketin olduğu gibi geçmesi durumunda her yılın nisan ayı sonunda lisans sahiplerinin vergi dairesine borcu bulunmadığına ilişkin belge ibrazı koşulu, bu anlamda kırsaldaki bayileri zora sokacaktır. Dolayısıyla zora giren bayi, üreticinin üstüne, üreticinin sırtına bunun maliyetini ve baskısıyla da bindirecektir. Zaten borç yükü altında, kredi borçları yükü altında olan üreticinin bir de bunu ödemek için artı bir kredi alma çabası, uğraşı, ihtiyacı olduğu mazotu almak için bayiye gittiğinde alamadığı mazotu krediyle almak durumunda. Bu ciddi bir sorun olacaktır ki "Vadesi geçmiş borcu bulunmamasına ilişkin koşulu sağlayamayan lisans sahiplerinin lisans kapsamındaki faaliyeti, kurum tarafından bir ay süreyle geçici olarak durdurulur." ifadesi ve "Bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez." maddesi nedeniyle bu, kurunun yanında yaşın yanması da söz konusu olacaktır.
Tabii, bu, kırsalda ticaret yapan bayilerin, şehir merkezinde nakit veya kredi kartıyla satış yapan bayilerden farklı olarak vadeli ürün satıyor olmaları, en önemli nedenidir bu sorunun. Bu bayilerin, tahsilatını o bölgedeki ürün hasadına bağlı olarak gerçekleştirebileceklerinden de sarkan vergi borçları söz konusu olacaktır. Buraya bir düzenlemeyle en azından... Örneğin, 75 bin liraya kadar vergi borcu olanlarda bu belge aranmaz veya lisansı askıya alınmaz gibi hafifletici, o bayileri rahatlatıcı bir düzenleme olması düşünülebilir.
Bir başka konu, vergi tahsilatında yaşanan akaryakıt kaçakçılığının önlenmesi meselesinin yanı sıra, tabii, akaryakıt, petrol türevi olmayan ve akaryakıt olarak kullanılan biyolojik kökenli yakıtlar, bitkisel yağlar, özellikle biyodizel...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayalım Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Tabii, biyodizel üretiminde lisanslı üreticiler ve o lisanslı üretim sonrasındaki ortaya çıkan nihai ürünün petrol türevi olan yakıtla, motorinle bir karışımı söz konusu ancak dünyanın birçok ülkesinde üretici kendi ürettiği yağını, kendi mini üretim tesislerinde, kendi biyodizel yakıtını üreterek ki aldığı o mini üretim tesisi lisanslı, ruhsatlı ve kaçak olmayan bir üretim cihazı üreterek traktörünü de kullanabiliyor. Bu yenilenebilir enerjinin özellikle teşvik edilmesi anlamında, bu konuda da biraz hassasiyet göstermek gerekir diye düşünüyorum.
Ben sözlerime bu, özellikle tarıma verilen destekleme kapsamında şunu getirseydiniz... Ziya Bey'e teşekkür ediyorum, imzalayan ve katkı koyan bütün arkadaşlarımıza bu getirdikleri kanun düzenlemesi nedeniyle emekleri için ve çabaları için gerçekten teşekkür ediyorum. Hep beraber büyük oranda iyi bir şey yapıyoruz. Ama şunu da beklerdim: "Ya, bu tarımda bu çiftçinin durumu hepimizin malumu, bu pandemi -hangi nedene, gerekçeye bağlarsak bağlayalım- bir sorun, bir sıkıntı, üretici zorda, darda, gelelim biz bu KDV, ÖTV'yi üreticinin, çiftçinin mazotundan almayalım." gibi bir maddeyi düzenlemede görmek de isterdim ki bu, genel olarak sektöre önemli bir rahatlık getirecekti. Bizim derdimiz de zaten bu yasa düzenlemesinde halkımızın iyiliği ve yararı diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.