KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Hocam, çok teşekkür ederiz, çok faydalı bir sunum yaptınız.

Şimdi, burada, arıtma tesisleriyle "Su Kaynaklarını Korumada Durumumuz" diye bir slaytınız var. Burada, "Organize sanayi atık sularımızın yüzde 95'inin arıtmaya yetecek tesis yapmış olmamıza rağmen..." demişsiniz. Fakat bize daha önceki sunumlarda şöyle bir bilgi gelmişti -burada bir teyide ihtiyaç var- Türkiye'deki mevcut organize sanayi bölgelerinin ancak yüzde 45'inde arıtma tesisinin olduğu, yüzde 55'inde ne yazık ki atık su arıtma tesisinin olmadığı bilgisi vardı. Burada bir çelişki var mı, onu size sormak istiyorum.

Ve daha önceki sunumlarda, Sayın Bakanımız da bunun altını çizdi, özellikle son dönemlerde çok ciddi şekilde AAT yapımına kaynak ayrıldığından bahsedildi. Şimdi, burada, siz bir diğer slaytınızda "Arıtma Tesisleri: Yatırım var, sonuç?" dediniz. Buradaki tablo hakikaten de üzüntü verici bir tablo çünkü 2017 yılında yapılan bir çalışmadan bahsediyorsunuz, 1.127 tesisten 471 tanesinin revizyona ihtiyacı olduğundan -ki bu, mevcutların yüzde 41,8'i- ve yüzde 13,7'sinin de yenilenmesi gerektiğinden bahsediyorsunuz. Evet, su kaynaklarımızı bugüne kadar ne kadar koruduğumuz tartışmaya açık ancak bunlar ciddi bir külfet, bunlar ciddi bir maddi kaynakla oluşturulmuş tesisler. Bu tesislerimizin, bu maddi kaynaklarımızın ne kadar iyi korunduğu konusunda da kafamızda soru işaretleri oluştu.

Ayrıca, işletme sorunlarının çoğunun proje, inşaat veya tesisat hataları kaynaklı olduğundan bahsediyorsunuz. Buradaki rakamlar da esasında düşünmemiz gereken, buradaki herkesin düşünmesi gereken rakamlar. Türkiye'deki 1.127 atık su arıtma tesisinin 218 tanesinin mekanik sorunlar yaşadığından bahsediyorsunuz, nitelikli personel eksikliğinden bahsediyorsunuz -172 tanesinde zannedersem- ve denetim sorunundan bahsedilmekte burada. Şimdi, o zaman ben şöyle bir soru sormak istiyorum: 23 Mayıs 2019 tarihinde Resmî Gazete'de bir genelge yayınlandı. Bu genelgeye göre, atık su arıtma tesislerinde çalışan teknik personele ilişkin bir tebliğ vardı. O tarihe kadar, atık su arıtma tesislerinde tesis sorumlusu olarak dört yıllık çevre mühendisliği lisans eğitimini almış mühendisler çalışmaktayken bu tebliğle farklı disiplinlerden, farklı meslek gruplarından kısa eğitimlerle, alınan on-line eğitimlerle belge verilen yurttaşlarımızın da burada tesis sorumlusu olarak çalışmasının önü açıldı. Bu süreç, önemli bir disiplin olan ve önümüzdeki süreçte daha da ihtiyaç duyduğumuz çevre mühendisliğini değersizleştirmiyor mu sizce? Zaten sorunlu olan -ki sorunlarından burada bahsetmişiz, özellikle nitelikle personel eksikliğinden bahsetmişsiniz- atık su arıtma tesislerinde, özellikle işletme aşamasında ve proje aşamasında da bu çevre mühendislerinin yer alması lazım benim anladığım kadarıyla. Zaten sorunlu olan bu atık su tesislerinde, bu tebliğ daha ciddi sıkıntılar ortaya koymayacak mı? Birinci sorum bu.

Arıtma tesislerinden bahsetmişken... Ben Manisa Milletvekiliyim ve bizim Gediz havzası sıklıkla bahsediliyor. Bizim Gediz, Manisa, biliyorsunuz, Türkiye'deki en fazla zeytinin yetiştiği, üretildiği yerlerden bir tanesi. Bizim bölgemizde en büyük problemlerden bir tanesi de bu özellikle zeytinyağı fabrikalarının kara suyu. Benzer sıkıntı Gemlik bölgesinde var, Körfez bölgesinde var, aşağıda Aydın bölgesinde var, Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz havzaları ki anlatımlarınızdan kuraklık riskine karşı en kırılgan olan bölgelerden bahsediyoruz. Böylesi kırılgan bölgeler var, kuraklıkla mücadele eden ve Türkiye ekonomisi için önemli bir ürün var, zeytin ve zeytinyağı ve bunun arıtmasında ciddi sıkıntılar yaşamaktayız.

Şöyle bir durum var Sayın Bakanım, ben size de bilgi vermek için söyleyeyim: Şimdi, "arıtma tesisi" deniyor ama zeytin kara suyunu arıtacak bir teknolojinin olup olmadığı konusunda çeşitli iddialar var ve yani çok ciddi maliyetler de içeriyor bu. Birçok zeytinyağı fabrikası 3 fazdan 2 faza geçti ve bunu kendi içerisinde çözme yoluna gitti ama sonuçta pirina fabrikalarına gidiyor ve burada bu kara suyun arıtılması gerekli. Mesela, Akhisar'da zeytinle alakalı bir İhtisas Organize Sanayi Bölgesi var ve çok ciddi külfetlerden bahsediliyor. Bunu, mevcut organize sanayi bölgelerinin kendi imkânlarıyla çözme şanslarının çok sınırlı olduğunu biz görüyoruz ve tahmin ediyoruz. Bu konuda, özellikle bu zeytin sektöründe ciddi bir kaynağa da ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

Başka ne diyeyim? Çok da uzatmayayım, tekrara da düşmeyeyim. Bu, deniz suyunun arıtılması konusunda daha önce buraya gelip de sunum yapan değerli bilim insanları şunu söylediler: Özellikle bu tartışmalar İstanbul'un su ihtiyacı üzerine başlamıştı "Deniz suyunu arıtır mıyız?" diye. Özellikle İstanbul ölçeğindeki metropollerde henüz uygulanamayacağı veyahut da şu anki teknolojiyle uygulanamayacağı konusunda görüş belirttiler. Bu konuda bir çelişki var mı, onu sormak istiyorum.

Bir de son bir şey daha söyleyeyim, bu yetki karmaşası konusunda şunu görmekteyim ben, bütçe görüşmelerinde hep dikkatimi çekmiştir: İşte, Tarım ve Orman Bakanlığı... Şimdi, Sayın Bakan geliyor, sunumunu yapıyor; bu Bakanlığın içerisinde tarım var, orman var ve su işleri var, devasa bir Bakanlık.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Meteoroloji var, hayvancılık var.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hayvancılık var.

Yani, şunu görüyoruz biz: Mesela, burada ormanın ve su işlerinin, bütçe sunumlarında, hayvancılığın ve tarımın gölgesinde kaldığını görmekteyiz. Aynı şey Çevre ve Şehircilik Bakanlığında da var. Yani, bunu da dile getirdik biz. Sunum yapıyor Sayın Bakan, işte, yüzlerce sayfalık broşürler var, kitaplar var; bakıyorsunuz, 95 sayfası şehircilikle alakalı, 5 sayfası çevreyle alakalı. Burada hakikaten de Sayın Hocamız "Bu biraz da siyasi polemik konusu." dedi, pek cevap vermedi ama bu Bakanlık yapılarının mutlaka mutlaka tartışılması gerektiğine inanıyorum ben.

Teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANLIĞI YEREL YÖNETİM POLİTİKALARI KURULU ÜYESİ PROF. DR. LÜTFİ AKCA - Cevap vereyim mi Sayın Bakanım, kısa kısa, müsaade ederseniz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Lütfi Bey, bir dakika.

Ahmet Vehbi Bey, çok teşekkür ederim aslında.

Hakikaten bu kara su meselesi çok önemli Lütfi Bey, aslında bunun çözümü var, aslında küçük küçük tesisler altından kalkamaz da bunları birleştirip bir şekilde çözmek mümkün. Belki bu konudaki... Aslında büyük bir enerji deposu. Bunu bir şekilde anaerobik arıtma sistemleriyle gidermek gerekir diye düşünüyorum. Yani bu konuda özellikle bazı üniversitelerde doktora, yüksek lisans çalışmalarıyla, araştırmalarla buna bir çözüm bulunması lazım. Kısmen buharlaştırarak bir çözüm bulmuştuk Ahmet Bey, başka çözümler var ama pahalı sistemler; daha ucuz belki ekonomik sistemler bulmak şart.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Elektrik enerjisi üretileceğinden bahsediliyor daha entegre tesislerle.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, mümkün.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Başka çıktıların ekonomik olarak değerlendirilebileceğinden bahsediyorlar.